1 Ekim 1949’da Mao Zedung, başkent Pekin’de, Çin
Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu açıkladı. İlk yıllar,
SSCB’nin desteğiyle, ülkenin topiumsai ve ekonomik
yönden SSCB örneğine göre yeniden yapılandırılmasıyla
geçti. Ülke genelinde bir toprak reformu, toprak
sahipleri sınıfını ortadan kaldırdı ve toprak köylüler arasında
bölüştürüldü. Kadınlara erkeklerle tam eşitlik sağlandı.
Resmî yolsuzlukların önünü almak için eski bürokrasi
dağıtıldı. Kültür düzeyini yükseltmek, okumayazma
oranını artırmak için ciddi çabalar harcandı.
Çin’in Kore Savaşı’na (1950-1953) katılmasıyla yurtseverlik
duygularının canlanması, girişimler için kitlelerinseferber edilmesini daha da kolaylaştırdı.
Birinci beş yıllık plan (1953-1957) sırasında tarım kolektifleştirildi
ve sanayi üretimi arttı. Ama tarım üretiminin
yarattığı düş kırıklığı, Büyük Atılım’a (1958-1960)
yol açtı. Bu programın kentlerdeki insan gücü fazlasını
kullanarak, tarım üretimini ve hafif sanayi üretimini hız^
la geliştirmesi bekleniyordu. Ama bunun yerine, genel
bir ekonomik bunalımla sonuçlandı. Yaklaşık olarak aynı
zamanda, sosyalizmi uygulamanın doğru yöntemleri
konusunda çıkan anlaşmazlık, Çin-Sovyet ilişkilerinin
kopmasına yol açtı.
1960 ortalarında, parti önderleri arasında artan gerginlik ve Mao’nun devrimin duraklama dönemine girdiği
düşünmesi, Kültür Devrimi’ni (1966-1969) başlattı.
Kültür Devrimi, parti-yönetim-ordu seçkinlerini daha
devrimci elemanlarla değiştirmek için yürürlüğe konmuştu.
Gerçekten de ikinci kitle karmaşasından Çin,
özellikle dış ilişkilerin birbiri ardısıra gelişmesi açısından
kazançlı çıktı. Özellikle Birleşmiş Milletler’e kabul edilmesi
ve Tayvan’ın ulusçu rejiminin bu kuruluştan dışlanması
(1971), Halk Cumhuriyeti’nin bir zaferi sayıldı.
MAO’DAN SONRA ÇİN
1976’da Çin başbakanı Çuenlay’ın, hemen ardından da
Mao’nun ölümü, Çin tarihinde yeni bir dönemi başlattı.
“Dörtlü Çete” diye adlandırılan, aralarında Mao’nun
eşinin de bulunduğu radikal grup iktidardan uzaklaştırıldıktan
sonra, ılımlı Deng Şiaohing’in yönetiminde
Çin, ABD’yle daha yakın ilişkiler arayışı içine girdi:
Deng ekonomiyi modernleştirmek konusunda ABD’yi
vazgeçilmez bir teknoloji kaynağı olarak görüyordu İki
ülke arasında diplomatik ilişkiler Ocak 1979’da yenidenjkurulduJÇinli
yöneticilerin KültürlDevrimi’nin aşırılıklarını
resmen kınamalarından (1981) sonra, Deng
ekonomik ve siyasal liberalleşmeye dönük bir programı
devreye soktu. Ekonominin çok hızlı büyümesi vedemokrasi için öğrenci istekleri, parti önderleri Hu Yaobang’ın
1987’de, Zao Ziyang’ın de 1989’da uzaklaştırılmasına
yol açtı. Bu arada, ekonomik reformlar yavaşlatırken,
demokrasi yanlısı öğrenci gösterileri Haziran
1989’da askerler tarafından kanlı biçimde bastırıldı. Tibet’in
bağımsızlık istekleri, 1980’lerin sonlarında katı
bir tutumla susturuldu ve 1990’da Tibet’te ve Pekin’de
sıkıyönetim kaldırıldı. Dış ilişkilerde, Çin ile İngiltere,
Hongkong’un geleceği konusunda 1984’te bir uzlaşmaya
vardılar. Macao konusunda da 1987’de Portekiz’le
anlaşmaya varıldı. 1990’dan sonra Çin, 1989’da
öğrencilere uygulanan kıyımın ardından itildiği uluslararası
yalnızlıktan yavaş yavaş kurtulmaya başladı.
HALK CUMHURİYETİ
09
Eki