AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ;
Alm. Abkommen der Menschenrechte Europas,
Fr. Contrat Européen des droits hummans.
İng. European Human rights Agreement. Avrupa
Konseyi üyesi devletler arasında 4 Kasım 1950’de
Roma’da imzalanan İnsan haklarını ve temel hürriyetleri
korumaya ilişkin sözleşme. Tam adı; “İnsan
Haklarını ve Temel Hürriyetleri Korumaya
İlişkin Sözleşme”dir. Bu milletlerarası sözleşme 3
Eylül 1953’te beş ek protokolle yürürlüğe girmiştir.
Türkiye bu sözleşmeyi 10 Mart 1954 târihinde
çıkardığı bir kânunla onaylamıştır. Bu kânun 19
Mart 1954 târih ve 8662 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır.
Şu anda Avrupa Konseyine üye olan
21 ülkeden 20’si sözleşmeye katılmıştır. Konseyin
yeni üyesi Liechtenstein ise henüz sözleşmeye taraf
değildir,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kişinin belli
başlı medenî ve siyâsî haklarını geniş bir şekilde
garanti (güvence) altına almıştır. Sözleşmenin
birinci bölümünde korunması öngörülen hak ve
hürriyetler şunlardır:
Yaşama hakkı ve beden bütünlüğünün korunması
hakkı; özgürlük ve güvenlik hakkı; adâlete
uygun bir biçimde yargılanma hakkı; özel hayatın
ve âile hayâtının korunması hakkı; meskenin (konutun)
ve haberleşmenin gizliliğinin korunması
hakkı; düşünce, vicdan ve din hürriyeti; ifâde hürriyeti;
toplantı, dernek ve sendika kurma hürriyeti;
sözleşmede tanınan hak ve hürriyetleri ihlâl
edilen her ferdin millî yargı organlarına başvurma
hakkı; mülkiyet hakkı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine .taraf olan
devletler mâkul zaman aralıklarıyla ve gizli oyla
serbest siyasî seçimler, yapmayı kabul ve taahhüt
etmişlerdir. Sözleşme, işkence, insanlığa aykırı
ve onur kırıcı muâmele ve cezâ uygulamasını, ayrıca
köleliği ve ceza kânunlarının geçmişe etkili
olarak uygulanmasını da yasaklamıştır.Kabûl edilen bir ek protokol başka hakları da
düzenlemiş ve yasaklar koymuştur. Buna göre hiç
kimse hukuka uygun olmayan bir yükümlülüğü
yerine getirmediği için hürriyetinden alıkonulamaz.
Herkes serbest dolaşım ve meskenini seçme hakkına
sâhiptir. Hiç kimse kendi yurdundan zorla
çıkarılamaz; yabancı asıllı olanları kitle hâlinde göçe
zorlamak yasaktır.
Sözleşmede ve ek protokolde sayılan hak ve
hürriyetler açık seçik tanımlanmış olmadığı halde,
bunların hangi şartlar altında sınırlanabileceği ve
hangi durumlarda askıya alınabileceği kesin bir şekilde
belirlenmiştir. Sözleşmenin bu konuda kullandığı
formül şöyledir: Bir hakkın kullanılması
demokratik bir toplumda mecbûrî tedbir olarak,
millî güvenliğin, kamu güvenliğinin, kamu düzeninin,
başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması
ancak kânunla kısıtlanabilir.
Sözleşmede ayrıca özel sınırlama sebepleri
de açıklanmıştır. Bu yüzden sözleşmenin, Avrupa’nın
demokratik rejimlerinin korunması, birlik ve
bütünlüğünün sağlam temeller üzerine oturtulması
gâyesinin yanı sıra, devletlerin egemenliğinin
pek fazla kısıtlanmamasını sağlama gâyesine de
yer verilmiştir.
Sözleşmenin milletlerarası hukuk alanında getirdiği
en önemli yenilik, kişilerin ferdî başvuruhakkını tammış olan devlet aleyhine Avrupa İnsan
Hakları Komisyonuna dilekçe verebilmesidir.
Avrupa İnsan Haklan sözleşmesinde ideal prensipler
yer almışsa da hâlen uygulanması hususunda
pekçok pürüzler bulunmaktadır. Bilhassa Avrupa
Konseyine üye olan ülkelerin diğer ülkelere karşı
çifte Standard uygulamalan sebebiyle insanlık huzur
ve mutluluk dolu günleri hasretle beklemektedir.
Pekçok insan evlerinden ve yurtlanndan kovulmakta,
kendi dinlerine ve öz değerlerine sâhip
çıktıkları için ya horlanmakta veya cezâlandırılmaktadırlar.
İnsan hakları sözleşmesi savunucusu
devletler ise bunları zevkle seyretmektedirler.
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
26
Eki