wiki

ÇÖMLEKÇİLİK

ÇÖMLEKÇİLİK; Alm. Töpferkunst (f), Töpfereigewerbe
(rı), Fr. Poterie, ceramique (f), İng.
Pottery,potter’s occupation. Özlü çamurdan elle
veya çömlekçi çarkından geçirilerek çeşitli ölçülerdeki
kalıplara dökülerek biçimlendirilen ve fırında
pişirilerek sırlanan veya sırlanmadan yapılan
toprak çanak. Çömlek, testi, vazo, küp yapma
sanatı. Beyaz topraktan yapılarak üstü sırlanan
çiniler, çömlekçilik sanatına girmezler. Bunları
yapmak sanatına çinicilik denir.
Eski tekniğe göre çömlekçi çamurunun hazırlanışı
ve şekil verilmesi, akarsu yataklarından veya
kil toprağının üstündeki özlü çamur süzülerek,
içindeki çakıl taş parçaları alındıktan sonra taşla
veya tahta tokmakla dövülerek yapılırdı. Kil toprağına
sâdece biraz su katılır, süzülmüş balçıklı
toprak kalıplara dökülerek sıkıştırılır veya ortası
oyularak çeşitli biçimlere sokulurdu.
Yeni usûllere göre, kil bol su içinde ıslatılarak
sıvılaştırılır, süzülür. Süzülen bu sulu çamur belirli
bir kıvama gelinceye kadar kurutulduktan sonra elle
işlenerek biçimlendirilir. Son zamanlarda ise
balçık, kalıplara dökülerek kullanılmaktadır.
Testiler üzerine camsı olmayan sır sürülmezse,
içindeki suyu dışına çok ince bir şekilde sızdırır.
Buna testinin terlemesi de denir. Çok hafif sızan bu
suyun hissedilmeyecek ölçüde buharlaşmasıyla
testi içindeki su soğur.
Fırınlama: Eski usûllere göre yapılan çömlekler
güneşte kurutulurdu. Daha sonra ateşte pişirilmeye
başlandı. On sekizinci yüzyılda çömlekçi
fırınları yapılmaya, 19. yüzyılda ise tünel
şeklinde fırınlar kullanılmaya başlandı. Çömlek taşıyan
arabalar çömleklerin pişeceği ölçüde fırın
içinden geçerek soğuma yerinde bir müddet bekletilir ve daha sonra işi bitip kavrulmuş olan çömlekler
çıkarılır. Yapılan toprak kapların birisi balçığı
sertleştiren, diğeri de sırı sâbitleştiren iki ayrı
fırınlamadan geçer. İlk fırınlamada balçık yavaş
yavaş suyunu kaybeder. Çömleğin çatlamaması
için ısının fazla olmaması lâzımdır. Sıcaklık derecesi
600 derecenin üzerine çıkınca çömlek kırmızılaşır
ve balçık suyunu tamamiyle kaybeder.
Çömlek fırınlama esnâsında hava alırsa karbonlu
maddeler atılır. Şâyet hava almaz ise çömlek koyulaşır.
Sırlama: Toprak kabın üstüne sürülen sır; kil,
kireç, kurşun, çakmaktaşı, boraks ve bâzı maddelerle
karıştırılır. Sır kabı süslemek ve su geçirmemesi
için kullanılır. Su ile temâs edince erimez.
Pişmiş bir çömleğin üzerine sulandırılmış
olarak sürüldüğü zaman kuruyarak bir tabaka meydana
getirir. Tekrar fırınlanırsa bu maddeler eriyerek,
ince cam gibi bir tabaka olur.
Renk: Kilin birleşimi çok çeşitli maddelerden
olduğu için fırınlanınca türlü renkler alır. İlk çömlek
süslemeciliği bu usûlden idi. Daha sonra sır kullanılmaya
başlandı. Boya, sırın içine karıştırılır veya
sırın üzerine ve altına sıvanmak sûretiyle yapılır.
Süsleme: Eski zamanlarda, süsleme toprak kabın
üzerine elle veya kazımak sûretiyle veya üzerine
çeşitli renkte kil sürülmekle yapılmaktaydı.
Daha sonra, çeşitli renkler ve desenler sırın altına
veya üzerine sürülerek süslemeler yapılmaya
başlandı.
Çömlekçiliğin târihi: Yapılan kazılardan
M.Ö. 5000-4000 yıllarına kadar dayanmakta olduğu
anlaşılmıştır. Her medeniyette çömlekçilik sanatı
kendine has husûsiyet ve özellikleriyle kendini
belli etmiştir.
Mısır’da kurulan medeniyetlerde M.Ö. 5000
yıllarında, İran’da ve Filistin’de kurulan medeniyetlerde
M.Ö. 4000 yıllarına kadar çömlekçilik
sanatının olduğu bilinmektedir. Anadolu medeniyetlerinde
çömlekçilik tekniği M.Ö. 6000 yılına
kadar giderek bir üstünlük göstermektedir.
Mersin, Çatalhöyük ve Kızılkaya gibi merkezmerkezlerde
koyu renkli cilâlı seramik bulunmuştur.
Hacılar’da krem renginde astarlı ve cilâlı seramik
bulunmuştur.
Truva, Yortan, Polatlı, Kusura, Beycesultan ile
Güney Anadolu’daki yerleşim merkezlerinde M.Ö.
2900-2600 yıllarına âit, elle yapılmış, koyu renkli
desenli bir çömlek cinsine rastlanmıştır. M.Ö.
2600-2300 devrelerine âit zaman içinde çömlekçi
çarkı kullanılmaya başlanmış, kırmızı astarlı ve cilâlı
seramikle kara renkli kablar ve kırmızı üzerine
kahve rengi veya ak üzerine kırmızı renkte geometrik
süsleme gösteren boyalı seramikler görülmüştür.
M.Ö. 2300-1900 zamanında kullanılmış
çömleklerin az önce izah edilen özelliklerin yanında
kırmızı veya kırmızımsı bir astarla kaplandıktan
sonra koyu renkte çizgili desenlerle süslenmiş
olduğu, bâzılarında da tek renkli ve cilâlı
özelliğinin yanında insan yüz tasvirlerinin bulunduğu
görülmektedir.
M.Ö. 1900-1600 devresi Hititler zamânına
rastlamaktadır. Geometrik desenler yanında stilize
edilmiş hayvan figürlerine de rastlanmaktadır.
Orta Asya ve Türklerde çömlekçilik M.Ö.
3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Göktürkler zamânmdaki
kaplar umûmiyetle dar ağızlı testilerle
geniş ağızlı çömleklerden ibârettir. Karlukların
yayıldığı bölgelerde insan ve hayvan tasvirleriyle
Çu Vâdisinde bulunanlarda hayvan figürlerine
rastlanır. Bu çeşit süsleme İslâmiyetin yayılmasıylayerini stilize edilmiş kuş ve geyik figürlerine bırakmıştır.
Karahanlılarda insan ve hayvan figürleri
kaybolmuş, bunun yerine stilize edilmiş bitki motifleri
kullanılmıştır. İslâmiyetin kabûlünden sonra
Türkler daha çok çini, porselen ve fayans üzerinde
çalışmış ve bu alanlarda emsâlsiz eserler
meydana getirmişlerdir.
Anadolu Selçukluları (M.S. 11-13. yüzyıllar)
günlük işlerinde oldukça kaba yapılı ve BizanslIların
kullandığı kırmızı taban üzerine yeşil, sarı,
kahverengi sırlı seramiğe benzer kaplar kullanmışlardır.
Kubâdâbât ve Konya sarayında bu çömlek
cinsinden parçalar bulunmuştur. Ankara Etnografya
Müzesinde bulunan ağızlıklı bir testi insan
figürleri, çiçek motifleri ve geometrik desenlerle
süslenmiştir.
Osmanlı devrinde de su küpleri, kavanozlar,
su testileri gibi kaba eşya sırlı ve sırsız pişmiş
topraktan yapılmaya devâm etmiştir. Çanakkale
çömleğinin târihi çok eski olup burada
yapılan çoğu yeşil, sarı, koyu kahverengi, sırlı seramik
çok tanınmıştır. Ayrıca Anadolu Hisarında
Göksu, Adapazarı, M.Kemalpaşa, İnegöl, Gönen,
Menemen, Kütahya, Eskişehir, Ayaş, Konya,
Avanos ve Diyarbakır gibi yurdumuzun birçok
bölgelerinde çömlek yapım yerleri vardır.
Günümüzde çömlekçiliğin eski önemi kalmamıştır.
Anadolu’da bâzı yörelerde hâlâ çeşitli
tipleri kullanılmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir