Dünyânın tek tabiî uydusu. Dünyânın çapının dörtte birinden az fazla olan çapı ile güneş sistemi içinde en biiyük uydulardan biridir. Dünyâ etrâfında her kamerî ayda bir eliptik yörünge etrâfında dönüşünü tamamlar. Dünyâ ve güneşe kıyasla yerine bağlı olarak ayın şekli birçok zamanlarda (devrelerde) değişerek, tam bir dâire veya ince uzun bir hilâl şeklinde gözükür. Her ayda birkaç gün, yeni ay denilen zamanda, ay dünyâdan bakıldığında tamâmen karanlıktır, gözükmez. Ayın üzerinde görülebilen en büyük izlere, yâni karanlık bölgelere deniz denir. Bu denizler çıplak gözle görülebilirler. Fezâ gözlemcileri, teleskop vâsıtasıyla aya mahsus 30.000 kadar özellik göstermişlerdir. Bunlar arasında; dağlar, kraterler, küçük dâireler şeklinde hendekler ve ovalar bulunmaktadır. Gözlemciler ayrıca bu görülenleri ihtivâ eden haritalar hazırlamışlardır. Buna ilâveten insanlı ve insansız fezâ araçları aya inip, astronotlar burada, dünyâdan görülemeyen birçok ince teferruatları tetkik etmişlerdir. Ayın meydana gelişi hakkında birçok nazari- yeler ileri sürülmüştür. Yaygın bir nazariyeye göre, dünyânın ilk şekil alma sıralarında bir miktar madde kütlesi dünyâdan ayrılmıştır. Bu olay dönen bir diskten sıçrayan çamur gibi olmuş ve bu madde ayı meydana getirmiştir. Bu nazariyeye göre ayın özgül ağırlığı “hemen hemen dünyânın yüzeyindeki özgül ağırlığa eşittir” ve Pasifik Okyanusundaki oldukça geniş çukur bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Pasifik Okyanusunda bulunan dev çukurun, ay maddesinin fırlaması sırasında geriye kalan iz olduğu söylenmektedir. Daha çok yaygın olan bir diğer nazariyeye göre, dünyâ ve ay aynı zamanlarda teşekkül etmişlerdir. İlk yıldızın güneş olmadan önce bunun etrâfında sürüklenen zerrelerin iki ayrı kütle hâline gelerek ay ve dünyâ şeklini aldığı ileri sürülmektedir.
AY
Ayın teşekkülünü tam mânâsıyla açığa kavuşturan, herkes tarafından kabûl edilen hiçbir nazariye yoktur. Hattâ hiçbir gezegen veya bunlann uydularının da nasıl meydana geldikleri kesin olarak bilinmemektedir. Güneş sisteminde 32 tabiî uydu vardır. Ayı meydana getiren hakikatin bütün bu uyduların temelinde yattığı düşünülmektedir. Ayın Özellikleri Genel târifi: Ayın çapı yaklaşık 3476 km olup, dünyâ çapının % 27’si, yüzölçümü dünyâ yüzölçümünün % 7,4’ü, hacmi ise dünyâ hacminin % 2’si kadardır. Yoğunluğu santimetreküpte 3,31 gramdır. Dünyânın ise 5,52 gramdır. Bundan anlaşılıyor ki, ayın yoğunluğu yaklaşık olarak bir kayanın yoğunluğuna eşittir. Belki de ayın kendisi bir kaya kütlesinden ibâret olan ve merkezinde de metal bulunmayan bir kütledir. Yüzeyindeki yerçekimi dünyâya kıyasla 1/6 kadardır. Dünyâda 120 kg ağırlığında olan bir madde ayda sâdece 20 kg gelir. Kaçma hızı (bir roketin yerçekimi kuvvetinden kurtulması için gerekli olan asgarî hız), ayda dünyâya nazaran çok daha azdır. Dünyâdaki yerçekiminden kurtulabilmesi için bir maddeye başlangıçta sâniyede 6,95 millik hız gerekirken, ayda sâniyede sâdece ortalama 1,5 mil gerekecektir. Serbest güneş ışınları aya vururken, harâret sebebiyle ay yüzeyindeki bütün gaz molekülleri, sâniyede 1,5 milden daha hızlı hareketleneceğinden, ayda gaz ve su buharının varlığı düşünülemez. Ay yüzeyindeki çatlaklardan bâzan yanardağ menşeli gazlar dışarı çıkabilir. Fakat bildiğimiz mânâda bir atmosfer ayda mevcut değildir. Bu faktörlerden aşağıdaki birçok netîce elde edilmektedir. Dün
Ay yüzeyi, kum şeklinde yumuşak toprak, bol miktarda krater çukuru ve yer yer rastlanan dağ ve tepelerden meydana gelir.
Yeni Rehber Ansiklopedisi 53
Ayın dünyaya uyguladığı çekim kuvveti, denizlerde suyun alçalma yükselmesine sebep olur. Yukarda aynı bölgenin yükselme sonrası ve öncesi hali görülüyor.
Aydaki denizlere genel olarak Lâtince “mare” çoğulu “maria” yâni “deniz” ismi verilmiştir. Bu bölgelerin geniş ve bilhassa düz ova özellikleri vardır. Daha pürüzsüz yüzeyleri olup, ayın diğer bölgelerine göre daha az krater ihtivâ ederler. Denizler ayın diğer bölümlerine nazaran daha koyu renktedir. Prüzsüz yüzeyleri güneş ışınını, krater ve dağların yüzeylerinden daha az yansıttığı için daha karanlık görülürler.
Düz ovaların nasıl meydana geldiğini açıklayan birçok nazariyeler ileri sürülmüştür. Bu nazariyeler arasında ay yüzeyinde çok eski zamanlarda çarpan dev meteoritlerin izleri olduğu nazariyesi de vardır. Bu ovaların genel olarak daha sonra teşekkül ettiğinde ittifak edilmektedir. Meydana gelişleri esnâ- sında etrafındaki bölgeleri lav ve kütle ile örttükleri; bunun sebebi olarak da ya bir volkan faâliyetinin neticesi veya radyoaktivite zayıflamasının saldığı sıcaklıktan dolayı meydana geldiği kabûl edilmektedir. Deniz bölgelerinin bâzılarının yüzeyinin altında “mascon” diye adlandırılan daha yoğun maddeler vardır. Bu kütleler yerçekiminin bölge bölge artmasını sağlamakta ve ay çevresindeki yörüngede bulunan araçları rahatsız etmektedir. Masconla- nn, meteoritlerin düşüşünde etrâfa sıçrayan madde artıkları olduğu veya soğumuş lav artıkları olabileceği zannedilmektedir.
Dağlar: Ay üzerindeki muhtelif görüntülü dağlar hemen hemen dünyâdaki dağlara benzer. Gerçekten ay dağları belkide dünyâda dağların meydana geldiği gibi ortaya çıktı. Yâni yüzeyin katlanması ve büzüşmesi ile yükseldi. Bâzı ay tepeleri dünyâda bulunan en yüksek dağlardan daha yüksektir. Leibnitz sıra dağlarındaki “Epsilon” tahminen 9185 m, yâni Everest Tepesinden 305 m daha yüksektir. İlgi çekici diğer tepeler 6200 m ile 7920 m yükseklik arasında değişmektedir. Mare Nubium ortasından geçen Straigh Wall, ayda bu
Ay’dan dünyamızın görünüşü. Zamanımızda sayılı insanın görebildiği bu manzara belki de ilerde kolayca seyredebilecektir.
lunan ilgi çekici birçok sarp kayalıkların en meşhurudur. 96 km uzunluğunda ve 457 m yüksekliğinde olan bir kayalıktır. Ayın diğer görünümleri: Bütün ay görünümlerinden belki de en ilgi çekici olanları küçük dereler ve çatlaklardır. Bu sathî hendekler kilometrelerce uzunluktadır. En ilgi çekicilerinden birisi olan Ariadaeus, Cleft ariadaeus kraterinden 160 km öteye kadar uzanır. Genişliği 16.000 m, derinliği ise 800 m kadardır. Ranger peykinden alınan fotoğraflarda Alphonsus Krateri yakınlarında birçok dere görülmüştür. Bu çukurlar sanki bir dev dozer tarafından oyulmuş gibidir. Hadley Deresi Apollo 15 astronotlarından James İrwin ve David Scot tarafından araştırılmıştır. Bu dere ay yüzeyinde 128 km kadar uzanır. Ortalama derinliği 366 metredir. Küçük dereler ve yarıklar muhtemelen yer altındaki çatlaklardan meydana gelmiştir. Yine bu yer altı çatlakları, küçük kraterlerin krater zincirlerini teşekkül ettirmiştir. Ayın üzerindeki dağlaı kordonunda birçok ünlü ovalar mevcuttur. Eıı ilgi çekicilerinden birisi, Alpine kordonunda, 96 km uzunluğunda, uzun ve derin bir ova olar Alpine Valley’dir.
Yeni Rehber Ansiklopedisi 5£
güçlü değildir. Fakat muhtemelen bu yer çekimi bir zamanlar ayı kendi ekseni etrâfında döndürecek kadar güçlü idi. Ay devreleri: Ayın devamlı değişen yarı kısmı güneş tarafından tamâmıyla ve sürekli ışıklandırılmaktadır. Dünyâ etrâfında döndüğünde dünyâya bakan yüzü, güneş ışıklarına girer ve terk eder. Buna göre de görünümü değişir. Yeni ayda, yâni ay güneş ile konjoksiyon hâlindeyken (takriben dünyâ ile güneş arasındayken) ayın görünen tarafına güneş ışınları vurmaz. Böylece, yeni ay, dünyâdan görülemez. Yeni aydan birkaç gece sonra, ayın güneş ışığına tâbi yarım kısmının kenarı, ince bir hilâl şeklinde güneşin batışından kısa bir zaman sonra gözükmeye başlar. Buna “büyüyen hilâl” denir. Halk arasında ise yeni ay ismi verilir. Bir hafta kadar bir zaman içerisinde ayın diskinin yarısı aydınlanır. Yeni aydan, yâni hilâl başlangıcından yaklaşık iki hafta sonra ay, güneşle 180 derecelik bir açıya girer. Böylece dünyâ göğünde güneşe tam rastlayan ay yuvarlağının yarısı aydınlanır. Buna dolunay denir. Ay bütün fazlarını bir tek ay günü içerisinde tamamlar. Bu zaman esnâ- smda ay üzerindeki bir miişâhit güneşin doğudan yavaşça kalktığını ve göğü 15 dünyâ gününden az bir zaman içerisinde geçerek batı istikâmetinde battığını görür. Ayın dünyâya bakan tarafı, parlak bir gezegen olan dünyâ tarafından geceleyin aydınlatılır. Ay göğünde dünyâ devamlı görülür. Yıldızlar doğudan batıya doğru yavaşça ilerlerler. Dünyânın fazlan ise ayın fazlarının tamâmıyla tersinedir. Salınım hareketleri: Dünyâdan herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerden ayın yüzeyinin % 50’den fazlası görülemez. Ancak ayın bâzı ger
Ay’da lavlar tarafından meydana getirilen ve bilahare tozla dolan tünellerin görünüşü.
Apoll. astronotları tarafından dünyaya getirilen vı yaşı 4.6 milyar yıl olan ay taşı.
çek görünüşteki hareketleri, bizim bu orandan da ha fazla görmemizi sağlar. Ayın kendi etrâfında dönüşü düzenli, dünyâ el râfındaki dönüşü ise düzensiz olduğu için, dünyâ ya bakan kısmı, dünyâ etrâfında her bir dönüşt bir tarafa, daha sonra diğer tarafa eğik olur. Bu se bepten görülemeyen kısımların kısaca görülmeleı mümkündür. Ayın bu çeşit bir taraftan diğer taraf olan hareketine “boylamsal salınım” hareketi deni Ayın yörüngesi dünyâya doğru hafif meyilli dir. Böylece kışm, ay, kuzey gökyüzünde en yük sek durumda iken, daha çok alt yüzey görülebili Kuzey yarım kürede ayın yazın alçak olması dı rumunda ise, daha çok üst yüzey görülebilir. Bu çe şit aşağı-yukarı olan harekete de “enlemsel sal: mm” hareketi denir. Üçüncü ve son görünüşteki salınım hareketi is ayın hareketindeki gerçek düzensizlikten ortaya ç kar. Buna “fiziksel salınım hareketi” denir ve s< bebi ayın tam küre olmamasıdır. Bu sistem az b kısmın görülmesine sebeb olur. Hepsi berâber ayın yüzeyinin herhangi bir z< manda görülenden % 9 daha fazla görülmesiı sağlarlar. Bu ise toplam % 59 eder. Yâni yüzeyi % 41 Tik bir kısmı dünyâdan hiç görülmez. Gel-git (Med-eezir): Güneş ve ay, dünyây çekim kuvveti tatbik ederler. Özellikle ayınki, d( nizlerde suyun alçalma-yükselmesine sebeb olu Yeni ve dolunay zamânında, her iki cismin çekil kuvvetleri aynı düzlemde ortaya çıktığı için, ol yanus, önemli olarak etkilenir. Ayın çekim kuvvel dünyânın yakın yüzeyinde suyun yüzeyini yül şehirken, daha az bir çekime mâruz kalan, uzak yi zeydeki su seviyesinde düşme görülür. Bunu sonucu olarak dünyânın zıt iki yüzünde su seviye değişikliği ortaya çıkar. En yüksek durum ay ve gi neşin berâber ve zıt bulunması hâlinde, bir ay gi nünde iki kere ortaya çıkar.
AY
19
Tem