if (30) dolayısıyla bu meselenin nazarî plânda ele almışı ilk islâm asrına kadar uzanmaktadır. «Bir satış içinde iki satış ne demektir, hangi hallerde tahakkuk eder, Rasûlullah (s.a.)’m bundan maksadı nedir?» suallerinin cevâbı aranırken vâdeli satışa da temas edilmiştir. Bunu açık ve kesin bir şekilde tecviz edenler olduğu gibi dolaylı bir şekilde tecviz edenler, yalnızca meseleyi tasvir edip tercih yapmayanlar ve menedenler olmuştur. A) Açık bir şekilde câiz görenler: 1 — İmam Mâlik yukanda zikri geçen hadisi naklettikten sonra açıklama mahiyetinde bazı örnekler zikrediyor: a) Bir adam diğerine «benim için şu deveyi peşin olarak al ki ben de senden veresiye alayım» demiş; bu Abdullah b. Ömer’e sorulmuş, o bunu uygun görmemiş ve menetmiştir. b) Bir adam diğerinden bir malı «ya peşin bir dinara yahut da veresiye, vasfı belli bir koyuna» satm alsa ve iki şıktan birisi tayin edilmeden alış – veriş bitse —İmam Mâlik’e göre— bu mekruhtur, uygun olmaz. c) Bir adam bir malı «ya peşin on dinara yahut da vâdeli onbeş dinara» satın alsa bu caiz midir diye el-Kasım b. Muhammed’e sorulduğunda bunu mekruh görmüş (uygun görmemiş) ve menetmiştir.
II — VÂDE FARKI
13
Ara