îslâm ülkesinin tarifinde iki esastan hareket edilmiştir:1) Hâkimiyet ve emniyet esası. Buna göre «müslümanlarrnelinde bulunan, onların hâkim olduğu ve güvenlik içindebulundukları ülke Dâru’l-İslâm’dır.» Bu ülkenin vatandaşı müslümanlarile gayr-i müslim’ler yani zimmilerdir. Ebû-Hanife’ninanlayışı böyledir.2) Hâkim düzen esası. Buna göre İslâmî düzenin hâkimolduğu ülkeye «Dâru’l-İslâm» denmiştir. Diğer bazı müçtehidlerleberaber Ebü Yûsuf ve Muhammed’in görüşü de bu esasadayanmaktadır. (7)b) Dâru’l-Harb:Yukarıda geçen tarifler aym zamanda dâru’l-harb mefhumunada açıklık getirmektedir. «Müslümanlann hâkim ve eminolmadıklan yahut da İslâmî düzenin yürümediği ülkeler» dârû’l-harbolarak telâkki edilmiş, vatandaşlarına da «harbî» denmiştir.Bir ülkenin bu iki sıfattan birisini -değişerek- nasıl kazanacağıda tartışma konusu olmuştur.Umumiyetle benimsenen görüşe göre ülkede hâkim ve geçerliolan düzen (ahkâm) burada da ayıncı bir rol oynamaktadır.Ancak Ebû Hanife şu üç hal ve şartın birlikte bulunmasıile İslâm ülkesinin harb ülkesi haline geleceğini ileri sürmüştür:(1) İslâmi olmayan ahkâmın hâkim olması.(2) Harb ülkesine bitişik (muttasıl) olması.(3) Müslümanlar ile zimmîlerin önceki güvenliği kaybetmeleri.(8)Moğol istilâsından sonra ortaya değişik bir durum çıkmış,«İstilâya uğrayan İslâm ülkesinde ezan, namaz, cuma gibi bâzıİslâmî hükümler câri olursa bu ülkenin sıfatı ne olacaktır?»konusu fukahâyı meşgul etmiştir. Beşinci asır Hanefi fukahâsmdan Abdülaziz el-Halvânî ileyedinci asrın yine Hanefi fukahâsmdan Muhammed b. Ahmedel-Esbicâbî bu meseleyi ele almış ve şu neticeye varmışlardır:Önce Islâm ülkesi iken istilâya uğrayan ülkede bir kısım İslâmîahkâm kaldıkça; yani İslâm kısmen de olsa yaşandıkça o ülkedâru’l-İslâmdır. (9)Bu önbilgilerden sonra esas mevzûumuza gelerek İslâmülkesinde gayr-i müslimler ve yabancı ülkelerde müslümanlanntâbi olacağı statüyü tetkik edebiliriz.Beşinci asır Hanefi fukahâsmdan Abdülaziz el-Halvânî ileyedinci asrın yine Hanefi fukahâsmdan Muhammed b. Ahmedel-Esbicâbî bu meseleyi ele almış ve şu neticeye varmışlardır:Önce Islâm ülkesi iken istilâya uğrayan ülkede bir kısım İslâmîahkâm kaldıkça; yani İslâm kısmen de olsa yaşandıkça o ülkedâru’l-İslâmdır. (9)Bu önbilgilerden sonra esas mevzûumuza gelerek İslâmülkesinde gayr-i müslimler ve yabancı ülkelerde müslümanlanntâbi olacağı statüyü tetkik edebiliriz.
a) Dâru’l-îslâm:
13
Ara