wiki

A FO R O Z

Hıristiyanlık ve Yahûdîlikte dîne karşı suç işleyen kimselere yetkili dînî şahsiyetler veya meclisler tarafından verilen, dinden ve topluluklarından atma cezâsı. Topluluktan çıkarma cezâsına bütün eski dünyâ kavimlerinde rastlanmaktadır. Yahûdîliğin ilk
A FO R O Z
dönemlerinde ahdi bozan ve ahd kânunlarını çiğneyenler, Allah’ın lânetiyle cezâlandırılmışlardı. Topluluktan ve sosyal bütün haklardan mahrum etme cezâsı olan “aforoz” ise, Ezra zamânında bağımsız bir müessese hâline gelmiştir. İlk defâ hahamlar tarafından uygulanan sinagogdan uzaklaştırma muâmelesiyle bu cezâ kesin şeklini almıştır. Söz konusu cezâ, Talmudcular Amoraim za- mânında (M.Ö. 200-500) üç şekilde ortaya çıkmıştır. Bunlar; fazla önemli olmayan yasakların çiğnenmesi sebebiyle verilen kınama cezâsı demek olan “Nezifa”, cemâatle münâsebeti yasaklayan, yas tutmaya mecbur eden “Niddûî (küçük aforoz)” ve kişinin suç işlemekte ısrâr etmesi durumunda uygulanan ve toplumdan atılmayı gerektiren “Herem (büyük aforoz)” denilen cezâdır. Mî- lâddan sonra 70 yılından îtibâren süresiz olarak cemâatten çıkarılma cezâsmın uygulandığı bilinmektedir. Ünlü filozof Spinoza, Yahûdî kutsal kitaplarının orijinalliği husûsunda şüphelerini dile getiren eserler yazdığı için aforoz edilmişti. Aforoz cezâsı hıristiyanlığa da Yahûdîlikten geçmiş olduğu hâlde, hıristiyanlar bu cezânın kaynağının hazret-i Isâ’nın günâhkâr birisi hakkmdaki sözlerine dayandırırlar. Hıristiyanlıkta önceleri bedduâ şeklinde uygulanan aforoz cezâsı önemini kaybetmiş, zamanla topluluktan çıkarma şeklinde tatbik edilmiştir. Dördüncü yüzyılın sonlarından îtibâren topluluktan tamâmıyla çıkarma şeklinde değil, ıslâh gâyesiyle ve tövbe etmesi hâlinde suçluyu yeniden cemâate alma tarzında uygulanmıştır. Aforoz bilhassa ortaçağda papaların elinde bir silâh olarak kullanıldı. Çünkü bu çağ, hıristi- yanlığın en korkunç ve en karanlık devridir. Bu devirde hazret-i Isâ’nın telkîn ettiği insanlık, mer- hâmet, şefkât, iyilik ve güzellik esasları tamâmen unutuldu. Bunun yerini taassup, kin, nefret ve düşmanlık aldı. Papalar makamlarını kuvvetlendirmek ve servetlerini arttırmak için akıl almaz yollara başvurdular. İlmin ve fennin karşısına dikildiler. Galile, Kopernik, Newton dünyânın döndüğünü, İslâm âlimlerinin yazdıkları kitaplardan öğrenip söylediler. Bu sözleri suç sayıldı ve Galile, papalar tarafından aforoz edildi. Vatanı için mücâdele eden Jandark’ı sihirbazlıkla ithâm ederek diri diri yaktılar. Engizisyon mahkemeleri kurarak binlerce insanı aforoz ettikten sonra işkenceyle öldürdüler. 1077 yılında aforoz edilen Alman İmparatoru IV. Herny (Heinrich) affedilmek için Ca- nossa’ya gelerek Papa Yedinci Gregory’nin kapısında günlerce yalın ayak karlar üzerinde bekledi. On ikinci yüzyılda küçük aforoz (excommu- nicatio minör) ve büyük aforoz (excommunicatio mojor) ayırımı yapılmış; birincisi, suçluyu sâdece dînî merâsimlere katılmaktan alıkoyduğu hâlde,
İkincisi toplulukla ilgili bütün sosyal haklardan mahrûm etmiştir. Aforoz cezâsını ancak papalar, yâhut piskoposlar veya rûhânî meclisler verebilirdi. Son kilise kânununda aforozu gerektiren suçlardan bâzı- ları şu şekilde tesbit edilmiştir: Hıristiyanlıktan dönmek, başka bir mezhebe girmek, papaya saldırıda bulunmak, kutsal kabûl edilen eşyâyı ko- rumayıp uygun olmayan yerlere atmak yâhut bulunması gereken yerden başka bir yere nakletmek veya gizlemek, günâh çıkaran kimsenin doğrudan doğruya dînî nitelikteki sırrı ifşâ etmesi, çocuk düşürme suçuna yardımcı olmak. Ortodoks ve Ermeni kiliselerinde de aforoz cezâsı vardır. Protestanlıkta ve katoliklerdeki kadar ağır olmasa da, dînî bir disiplin vâsıtası olarak Kalvinci kiliselerde mevcuttur. Hıristiyanlıkta aforoz, büyük ve küçük olmak üzere iki türlüdür: Büyük aforoz: Bu cezâya uğrayanlar, cemâatten hiç kimseyle temas kuramaz, âyinlere katılamaz ve hıristiyan mezarlığına gömülemez. Küçük aforoz : Yalnız kendi âile fertleriyle temas kurabilir ve bâzı âyinlere katılabilir. İslâm cemiyetinde ruhban veya din adamları sınıfı bulunmadığı gibi, aforoz uygulaması da yoktur. İslâmiyet’te günâhkârların günâhlarını ancak Allahü teâlâ affeder. Herhangi bir suç işleyen kimse de mahkemelerde cezâlandırılır. İslâm hukû- kunda Müslümanı dînî vazîfe ve ibâdetlerden mahrûm bırakma veya toplumdan uzaklaştırma gibi bir cezâ bulunmamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir