Alternatif Bir Görüntü Aracı
Sihirli Küp
Sanal perccklik başlıklarından ho- si de bizim göremediğimiz kızıl-ötesi
vi ışık üreten praseodymium, erbium ve thulium adında pek bilinmeyen üç element bulana dek literatürü taradı. Bu malzemelerden gerekli miktarlar emdirildiğinde, Downing’in cam, florid ve ağır metallerin bir karışımı olan kübü, hemen her rengi oluşturabilir. Bildiğimiz camların tersine, Downing’in kübündeki elekt-
dan etkiienmivor:
ar lazer ışığın
uy UU) UUU I 1 1 I 1 I ItâîII -< I.tn-.CVİV,-İJVl -¿mjvı-
kullanılan ucuz gözlüklere, üç boyut- kesişirse, birleşmiş ışın, elektronları,
k ni’ nen» srvt\
yan iyi bir ortam oluşturuyor.
»fi Mif n 1 e • 11 >
luya çevırereR göz Doyuyorlar. btaıı-ford mühendislerinden Elizabeth Downing, görsel hilenin geleneksel yapısını yıktı. Yakın zamanlarda, üç boyutlu görüntüler yaratmak için yeni bir yöntem geliştiren Downing’in oluşturduğu hareket ettirilebilen görüntülerin gerçekten de yükseklik, uzunluk ve genişliği var ve hepsi de 2-3 cm yüksekliğinde bir kü-bün içinde yer alıyor.
Downing çabalarını hafife alıyor ve “Mühendislerin çözdüğü problemlerin çoğu karmaşıktır; bu problemse, pek çok yönden sıradandı” diyor. Mühendislerin çoğu buna itiraz edebilir. Downing’in kübü, bir çok meslektaşını düşündüren bir soruna zarif ve etkili bir çözüm buldu.
Bu “sihirli” küp, ışıkla madde arasındaki en temel etkileşimlerden birini kullanıyor. Bir ışık parçacığı yani bir foton, bir atoma çarptığında, atomun içindeki elektron bir anda bir üst enerji seviyesine çıkıyor. Aynı elektron daha sonraki süreç içinde bir foton yayarak ilk andaki enerji düzeyine düşebilir.
Küpte oluşan görüntü, kontrol altına alınmış lazer ışığı ile küpteki atomların etkileşiminin bir sonucu. Downing, görüntü oluşturmak için bir çift kızıl-ötesi lazer huzmesi kullandı. İnsan gözünün algılayamadığı bu kızıl-ötesi lazer huzmelerinin her biri, kristal içinden geçerken, elektronları bir üst enerji seviyesine çıkarabilir. Bu elektronlar daha düşük enerji seviyelerine düştüğünde, hep-
dece ışınların kesiştiği yerlerde görünen ışıklı noktalar oluşturuyor.
Downing, bu konuyla ilgilenen ilk kişi değil, ancak diğer araştırmacıların daha önceki girişimlerinde sorunlar ortaya çıkmıştı. Bu planın uygulanması sırasında kullanılan alışılmış malzemelerin çoğu, kızıl-ötesi ışınların gözle görülebilen ışık oluşturmasını olanaksız hale getirerek kı-zıl-ötesi ışınları ısıya çevirir. 1970’ler-deki ilk çabalar, çoğu araştırmacının bu işten vazgeçmesine yola açacak denlrumutsuzdu. Downing, 1980’le-rin s&nlarında bu metodla ilgilenmeye başladı ve iki kızıl-ötesi lazer dal-gaboyunun doğru bileşimiyle uyarıldığında sırasıyla kırmızı, yeşil ve ma-
boraruvarda. Downing, yüzlerce ufacık lazerin iki boyutlu bir düzende monte edileceği bir model gelışum oc. Bunların bir ktsrr,: kıZJÎ-öccH ¡şık anş-Lırmı kübün bir tarafından iiefierkcn. kübün tabanını Daraiei yerieşnrilmiş olan diğer bir şrîîp lazer demeti, kristali süpürerek kesişme noktalarında ışık oiuşturur.
Downing. bu tasar: mı a MRI taramalarını tamamer. üç boyutlu gösterecek biçimde büyütülebiieceğine inanıyor; ayrıca, bir metre yüksekliğinde bir küp içerisinde, hava trafiği verilerinin, yassı radar ekranları yerine, trafiğin gerçek durumunu yansıtacak şekilde görüntülenebileceği-ni hayal ediyor. Downing bu konuda, “Hava trafik kontrol verileri özünde üç boyutludur” diyor.
Ancak, üç boyutlu TV’lerin yakınlarda üretilmelerini beklemeyin. Çünkü, televizyon kalitesinde bir görüntü elde etmek için, her biri görüntünün değişik bölümlerini gösteren 500 kanallı bir yayın kapasitesine ihtiyacınız olacak. Ayrıca, gerçek cisimlerin aksine, Downing’in kübündeki görüntüler ışığı bloke etmiyor, böylece karmaşık bir sahne, yüzeylerin birbirine girdiği hayaletimsi bir görüntü haline dönüşebiliyor. Downing görüşlerini, “Teknoloji o kadar yeni ki, hayal edilebileceklerin nerede sınırlanacağını bilmiyoruz” diyerek belirtiyor.
Winters, J. Discover, Aralık 1996 Çeviri: Bezen Hindistan
Uüvvnmg, Kizii-üiusi ıaz,cı nuiiiicioiı-ni kübün içinde hareket ettirerek, sa-
iiia utan