İLMİN ÂFETLERİ VE ÂHİRET ÂLİMLERİYLE
FENÂ ÂLİMLERİN ALÂMETLERİ BEYÂNINDADIR
İlim ve âlimlerin faziletlerini bildiren bâzı âyet ve hadîsleri yukarıda
zikr etmiştik.
Fenâ âlimler hakkında da, Kıyâmet gününde en ağır azâb’a uğ
rayacaklarını bildiren büyük korkutmalar vardır.
Mühim dâ’vâlardan birisi de dünyâ âlimleri, yâni gayeleri yalnız
dünyâlık, servet, rütbe ve mevki’ elde etmek olan maddiyâtçılar ile,
âlıiret âlimlerini ayırmaktır. Peygamber Efendimizin şu mübârek sözleri,
bunları ayırm aktadır:
. ^JIp I ç j – j L; i LU! S o l »
«Kıyamet gününde en ağır azabı görecek olan, Allahtı Tcâlâ’mn
ilminden kendisini faydalandırmadığı âlimlerdir.» (126)
Yine Peygamber Efendimiz :
* ‘ * Vy C ‘ ¿S ^ o o¿3 * * x ^
(( ip ü jS su IİJ ip i I j V )) ■
«Kul, bildiği ile amel etmedikçe âlim olamaz.» (127)
Buyurmuştur. Yine Peygamber Efendimiz bu mevzûda şöyle buyurmaktadır :«İlim ikidir. Biri dilde olandır ki bu, Allalıu Teâlâ’nın yaratıkîarı-
na bir delildir; dîğeri, kalb’de olan ilimdir. İşte faydası olan ilim de
budur.» (128)
«Âlıir zamanda câhil âbidler ve fâsik âlimler olur.» (129)
«Âdi kimselerle mücâdele, âlimlere karşı üstünlük taslamak ve bu
suretle yalnız insanların teveccühüne mazhar olmak için okumayın!
Zira bu gâve için okuyanlar Cehennemdedir.» (130)
«Bilgisini gizleyene Allalıu Teâlâ ateşten gem vurur.» (131)
«Sizin için DeccûPden ziyâde Deccâl olmayanlardan korkarım:“Onlar kimdir? Kimleri kasdediyorsuııuz?” Suâline cevâbcn: “Sapı
tan imamlardır.” buyurmuştur.» (132)
/ ‘¿în it’ ‘ ‘ ’ ‘o’, ^ « IwUj 4üi jo j- i p J j tU_U ¿ b j l ¿y» »
«İlmi çoğaldığı hâlde ahlâkı düzelmeyen, Allah’a uzaklıktan
başka bir şey ekle edemez.» (133)
îsâ aleyhi’s-selâm âlimlere hitaben: «Şu gece yürüyenlere [ibâ
det edenlere] ııe zamân (Allah’a) giden yol’u göstereceksiniz. Halbuki
siz hâlâ şaşkınlar arasındasınız.» buyurmuştur.
Bu anlattıklarım ız ve diğer rivâyetler ilmin büyük tehlikelerine
delâlet etmektedir. Zira âlim, ya ebedî lıelâk veyâ ebedî saâdet ile karşı
karşıyadır. Eğer ilim ile saâdeti bulamazsa selâmetten mahkûm
olur.
Hazret-i Ömer (R.A.) : «Bu ümmet hakkında en çok korktuğum,
ilim sâhibi olan münâfıktır» buyurdu. «Bilgili münafık nasıl
olur?» suâline : «Lisânlariyle âlim, kaib ve amelleriyle câhil olmakla.»
diye cevâb vermiştir.
Haşan (Allah rahmet etsin) : «Hukemâ’nm yeniliklerini, âlim
lerin ilmini toplayıp da, amel babında sözü işine uymayan ssiih kim
selerden olma.» buyurmuştur. Ebû Hureyre’ye (R.A ) biri : <Iiim
öğrenmek isterim, fakat sonra kaybederim diye korkuyorum.» demesi
üzerine Ebû Hureyre: «Asıl ilmi kaybetmek bu düşünce ile onu öğrenmemektir.»
diye cevâp vermiştir. İbrahim b. U y e y n e ’ ye «En
eok pişman olan kimdir?» diye sorulunca: «Dünyâ ca yapt-ğı iyiliği
takdir edilmeyen, âhirette ise, âlim olduğu hâlde am eli sen derece noksân
olan kimsedir» diye cevâb vermiştir. Halil b. A h m e d (Nahv
âlim i): «İnsânlar dört kısımdır.» diyor.
1 — Anlar ve anladığını bilir (yâni bildiği ile amel eder); bu
âlimdir, buna uyun.
2 — Anlar fakat anladığını bilmez. Bu gafildir. Bunu ikaz edin.
3 —- Bilmez fakat bilmez olduğunu bilir (Buna celıl-i basit derler)
; bu yol arıyor, buna doğru yol’u gösterin.
4 — Anlamaz, fakat anlamaz olduğunu bilmez (Bilirim zanneder,
buna cehl-i mürekkeb derler, tedâvi kabûl etmediği için); onu
terk edin.
Süfyân-ı Sevrî (R.A.) : «İlim, ameli da’vet eder; eğer amel
geldiyse ne güzel, gelmezse ilim de göç eder.» buyurmuşturİ b n Mübarek: «Âlim, okumağa devam ettiği müddetçe âlimdir.
Ne zaman âlim olduğunu zanneder ve ilmini arttırmaktan vaz geçerse
işte o zamân câhil olur.» demiştir.
Fudayl ise şöyle diyor: «Ben üç kişiye acırım :
1— Bir kavim’in ulusu iken küçük düşenine,
2 — Zengin iken fakir olana,
3 — Dünyâ’nm elinde oyuncak elan âlime.»
Haşan : «Ulemâ’nm azabı, kalblerinin ölümü iledir. Kalblerinin
ölümü de âhiret ilmiyle dünyalık istemektir.» Bu husûsta şâir şöyle
diyor:
«Hidâyeti verip sapıklığı alana şaşarım. Bundan daha şaşılacak,
dînini verip dünyâyı alandır. Bunlardan da daha şaşılacak şey, başkasının
dünyâlığı için kendi dînini satandır.»
Peygamber Efendimiz bir hadîsinde :
¿Û&û-i ,öı L/ji2j gdioi»
l { \ 6
✓■v* < * *
«Âlim, öyle azaba dûçar olur ki, azabının şiddetinden Cehennem
halkı onu ziyaret eder.» (134)
Buyurarak fâcir âlimi kasd etmiştir.
lis â n ı e b. Zeyd (R.A.) diyor ki: «Resülullah’m şöyle dediğini
işittim :
J l * ‘ 0 Z J i S O S S s ‘ u , ^ O J , s ‘ s ^ 9 ‘ 0 jk
, î J j lu İ jLJl J , tJLLJ »Ls_2j’■ » J , J L ı »
^ S \ s < * s
S * a 9 < a s s s a O , e Ç > ^ – /» J* ^
jiüı o jiUJi j j ü u r j j j ü
S ° Z ‘ S O ‘ jj j 2 _ f Q* } # S s y } * s ‘
\ ^ C I ^ L j i ^ ^ L® O
* * s s
,_, ^ ^ s
4*31 j y L Jl ¿ y
r ‘
«Kıyâmet günü âlimi götürürler; Cehennem’e atılır, bağırsakları
çıkar ve değirmen çeviren merkep gibi onunla döner. Cehennem halkı
ziyaretine gider ve :«Bu çektiğin nedir?» diye sorarlar. Âlim: «İyiliğiemrettim, kendim yapmadım; fenalıktan men’ ettim, kendim yaptım
(İşte cezasını çekiyorum)» diye cevâb verir.» (135)
Âlim’in azabının böyle kat kat fazla olmasının hikmeti, bilerek
isyân etmesindendir. Bu sebebten Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:
»
«Şüplıe yok ki, münafıklar Cehennemin en alt tabakasındadır.»
(4-Nisâ: 145)
Çünkü onlar bildikten sonra inkâr ediyorlar. Yine bu sebebden
Yahûdîleri de Hıristiyanlardan fenâ tanıyor. Halbuki onların çoğu Allahu
Teâlâ’mn evlâdı var demediler. Allah, üç’ün üçüncüsüdür demediler.
Ancak onlar Peygamberlerimizi bildikleri hâlde inkâr ettiler.
Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de :
, 0 ”* -u®T ^ ^ jt—’^*-LXjı O L».S 4_> ®
«Çocuklarını bildikleri gibi onun Peygamberliğini bilirlerdi.» (2 –
B akara: 146)
Buyuruluyor. Diğer âyet-i celîlede de şöyle buyurulmuştur:
«
-O, i* i’o”‘. , e”* ı – ‘ r
«Bildikleri kendilerine geldiği zamân onu inkâr ettiler. Allah’ın
UVneti kâfirler üzerinedir.» (2 – Bakara : 89)
B e l ‘ a m b. B â û r kıssasında şöyle buyurulur:«Onlara o herifin kıssasını da oku ki, ona âyetlerimizi sunmuş
tuk da o, onlardan sıyrıldı çıktı; derken Şeytan kendisini arkasına
takdı da sapıklardan oldu. Eğer dileseydik, onu o âyetlerle yükseltirdik
ve lâkin o, yere (alçaklığa) saplandı ve hevâsmın ardına düştü,
artık onun meseli şu köpeğin meseline benzer ki: Üzerine varsan dilini
salar solur, bıraksan yine dilini salar solur.» (7 -A ’râf: 175, 176)
İşte fâcir âlim de bunun gibidir. B e 1 ‘ a m ’ a Allahu Teâlâ’nın
kitabından ilim verildiği hâlde şehvetlere daldı da köpeğe benzetildi.
Yâni bu gibilere hikmet verilsin verilmesin, dâimâ şehvetlere susamıştır.
î s â aleyhi’s – selâm : «Fena âlim, suyun ağzındaki taş’a benzer.
Kendisi suyu içmediği gibi bahçelere suyun akmasına da engel olur.
Yine kötü âlim pislik üzerinde biten ot’a benzer: Dışarısı parlak, fakat
içerisi pislik kokar. Yine fenâ âlim mezara benzer: Dışardan çiçekli
türbe fakat içerisi kemiklerle doludur.»
Bütün bu rivâyetler, yalnız dünyâlık için bilgi edinenlerin câhillerden
çok azâb göreceklerini açıkça ortaya koymaktadır. Kurtuluşa
erecek ve umduğunu bulacaklar ise âhiret âlimleridir ki, bunların
da alâmetleri vardır.
ALTINCI BÂB
05
Şub