imparatorluğuna göz dikti. Kızını Kılıç Aslan I ile evlendirmesi dostluklarını sağlamağa yetmedi. Çanakkale bölgesini ele geçirerek Abydos’a hâkim olunca bizans imparatorunun kışkırttığı Kılıç Arslan ile çatışmak zorunda kaldı. Sonunda Çaka, anlaşma yoluna gitti. Bizans kaynaklarına göre bir ziyafet sırasında Kılıç Arslan tarafından zehirletilerek öldürüldü. (M)
ÇAKA veya ŞAKA (1786-1828), 1812’de Zulu’ların şefi. Bantu kabileleri arasında, halkına kesin bir askerî üstünlük sağladı ve Güney Afrika’da gerçek bir imparatorluk kurdu. Kardeşleri tarafından öldürüldü. (L) ÇAKAL i. (fars. şegal). Zool. Omurgalıların etoburlar takımından, sürü halinde yaşayan, kurttan küçük vahşî hayvan. (Bk. ANSİKL.) || Argo. Kurnaz, düzenbaz, yalancı, bayağı kimse: Dükkâna it, çakal dalınca baban nerede? (H.E. Adıvar).
— ANSİKL. Memeli hayvan türünden olan çakal, rengiyle kurda, boyu ve kabarık kıllı kuyruğu ile tilkiye benzer, özellikle Afrika’da yaşar. Çakallar gececi hayvanlardır. Daha çok ölü hayvanlarla beslenir. Çakal (Canis aureus) Dalmaçya’dan Güney Hindistan’a kadar Avrupa ve Güney Asya’nın her yerinde bulunur. Afrika çakalı (C. anthus) Arabistan’dan Fas’a ve Senegal’e kadar Kuzey Afrika’da yaşar. Mısır mitolojisinde çakal, Upuaut adiyle, öteki dünya işleriyle görevli tanrılardan biridir. (ML)
ÇAKALOZ i. Esk. Denize. Kürekle çekilen, güvertesiz küçük savaş gemilerine yerleştirilen hafif top. (Çakanoz veya şakaloz da denir.) || Çakaloz sapan, bir denkleştirme ağırlığı ile kullanılan ve büyük taşları uzak mesafelere atan bir cins sapan; XI.-XV. yy.a kadar kullanıldı.
— Sil. Taş gülleler atan ilk toplara ve çapı 40 sm olan ağır havanlarla, bronzdan yapılan ve bir eksen üzerine oturtularak bazı cins gemilerde kullanılan gelişmiş toplara verilen ad. Bk. ANSİKL.
— ANSiKL. Küçük çapta hafif toplardan biri olan çakaloz, bronzdan dökülürdü. Çakıl ve buna benzer saçma atan, ağızdan a-teşlenen bu top, karamürsel, aktarma, üstü açık, çete kayığı, çamlıca gibi güvertesiz ve kürekle çekilen küçük tonilatodaki savaş gemilerine konurdu.
Osmanlı donanmasında Boğazlar, Tuna, Sat-tülarap, Azak denizi ve buraya akan ırmaklardaki ince donanmada kullanılır ve çakanoz adı ile de anılırdı. Çap ve ağırlık bakımından şayka toplarından daha küçük ölçüde idi. Bu topları kullanan topçulara da çakaloz denilirdi. (ML)
ÇAKAL vâdisi. Arkeol. Adıyaman yakınlarında Pirin köprüsü kıyısında vâdi. 1928 Yılında Cenevre üniversitesi Antropoloji kürsüsü profesörü E. Pittard’ın yüzey araştırmaları yaptığı, paleolitik devre ait çakmak taşından âletler bulduğu kaya sığınağında 1938’de Ord. Prof. Dr. Aziz Şevket Kansu da incelemeler yaptı. (M)
ÇAKAR i. Denize. Denizde, açığa veya kıyılara yerleştirilen ve belirli aralıklarla yanıp sönen küçük fener.
— Balıkç. Uzunluğu 250, genişliği 10 kulaç olan balık ağı. (Deliklerinin genişliğine göre kolyoz çakarağı veya uskumru çakarağı a-dını alır. Bu tip ağların da alt yanı kurşunlu, üstü mantarlıdır.) [M]
ÇAK AR ALMAZ blş. i. ve sıf. Kullanıl-
mayacak kadar eski tabanca. || Mec. [Ateş çıkaran âletler için] Çalışmaz, eski, bozuk: Eğilip yakarken çakar almaz çakmak kıvılcım çıkardı, çıkarmasıyle pof diye gaz parladı (B. Felek). [M]
ÇAKAVŞTİNA i. Bir yugoslav ağzı. Seçkin Ragusa edebiyatının yaratılmasını sağladı. Bugün ise sadece Ragusa bölgesinde mahallî bir edebiyatın dilidir. (Bu ağız Dalmaçya adalarında, Istria’nm bazı bölgelerinde konuşulmaktaysa da ştokavca önünde gerilemektedir. Çakavştina ismini ça? (ne?) [edebî Sırp-Hırvatça’da j؛o] zamirinden alır. Çoğunlukla, çakavştina diline ikav-ca denir.) [L]
ÇAKER i. (fars. çâker). Esk. Köle, cariye. || Çâker-nevâz, (-nüvâz), kullarına okşayıcı şekilde iyi davranan. || Çâker-nevâzî, (-nü-vâzî), kölelerine iyi davranma. || Çâker-perver, kölelerini besleyen, onlara iyi davranan. Siz yerine de kullanılır. || Çâker-per-verî, köleleri kayırma. || Çâker-zâde, kulunuz.
♦ Çâkerâne zf. Esk. Köleye yakışır şekilde.
٠ Çâkerhâne blş. i. Esk. «Benim evim, kulunuzun evi» anlamında kelime.
♦ Çâkerî veya çâkerlik i. Esk. Kölelik, kulluk. (M)
Aşiyan, İstanbul
31
Mar