AUGUSTE COMTE

XIX. yy’ın büyük düşünce sistemlerinden biri olan pozitivizmin (olguculuğun) kurucusudur; insanlığın hayalleriyle doğa gerçeklerinin kapsamlı bir sentezine ulaşarak, bilimsel nesnellikle insanın öznelliği arasında bağ kurmaya çalıştı. Bu amaç, Fransız filozofu bilimsel bir yapı olarak tasarladığı ilk evrensel dini yaratmaya yöneltti.indir (5)

OLGULAR HİYERARŞİSİ

Comte’un öğretisi maddeyle ruhun mutlak, dolayısıyla «yararsız» karşıtlığını esas alan materyalizmi ve spiritüalizmi aynı anda dışlar. Comte, genellikle «ruhsuz cisimler görürüz, ama cisimleşmemiş ruh asla görmeyiz» der. Buna karşılık, farklı olgu kademeleri arasında belli bir hiyerarşi vardır; buna göre, alt kademe üst kademeyi taşır, üst kademeyse alt kademeye bilgi aktarır. Aristoteles’in de belirttiği gibi, üst kademe bakımından her alt kademe, biçim verdiği maddedir. Dolayısıyla belli bir kademeye ait bir gerçekliği (mesela biyolojiyi) onu daha alt kademeden bir gerçekliğe (fizik-sel-kimyasal) taşıyarak göz önüne almak, bir biçimi maddesiyle açıklamak anlamına gelir. Comte üst kademenin bu şekilde alt kademeyle açıklamasına «materyalizm» adını verir: burada şeylerin ve varlıkların bilgisinin gerçek hareketini tersine çeviren bir yöntem söz konusudur (ve bu bilgi «en az kurmaca ve en gerçek olan» insanlığın bilgisidir).
19 ocak 1798’de Montpellier’de doğan Auguste Comte, 1814’te Politeknik Okulu’na kabul edildi; ancak okul, önderleri arasında genç Comte’un da bulunduğu cumhuriyetçi bir ayaklanma nedeniyle iki yıl sonra hükümet tarafından kapatıldı. Bunun üzerine Comte Saint-Simon’un sekreterliğini yapmaya başladı ve onun dostluğunu kazandı. 1824’te ilk siyasî ve felsefî yazılarını yayımladıktan bir süre sonra Saint-Simon’la bozuştu. 1825’te Pa-lais-Royal’de tanıştığı ve cebir dersleri verdiği, varlıksız bir kadın olan Caroline Massin’le evlendi.

1826’da «PozitifFelsefe Dersleri»ne (Cours de Philosophie Positi-ve) [1830-1842] başladı. Ancak bu dev eser, başlangıçta, bir yandan aşırı çalışmadan kaynaklanan yorgunluk, diğer yandan karısının yersiz davranışlarının yol açtığı bir bunalım ve intihar girişimi yüzünden (kendini Pont des Arts’dan Sen Nehri’ne atan Comte bir kraliyet muhafızı tarafından kurtarıldı) kesintiye uğradı.

1830’da on yedi yıl boyunca sürdüreceği, herkese açık ve parasız bir temel astronomi kursu açtıysa da, 1844’e kadar hayatını Politeknik Okulu’nda önce analiz ve mekanik belletmem, daha sonra da danışman olarak kazandı. «Müstesna bir yıl» olarak nitelediği 1845’te, öğrencilerinden birinin kız kardeşi olan genç bir kadınla, Clotilde de Vaux’la tanıştı; bu genç kadın, ölümünden biryıl önce Comte’ta mistik bir tutku yarattı ve filozofun annesi Rosalie Boyer ve evlat edindiği hizmetçisi Sofie’yle birlikte üç «koruyucu melek»inden biri oldu. Bundan sonra yandaşlarının ve hayranlarının (en ünlüleri Stuart Mili ve Liftte idi) yardımlarıyla geçinen Comte, 1851-1854 arasında «Pozitif Siyaset Sistemi» ni (Systeme de Politique Positive) yayımladı. 5 eylül 1857’de öldü ve kendi isteğine uygun olarak Paris’teki Pere-Lachaise mezarlığındaki taşının üzerinde pozitivizmin «kutsal formül»ü sayılan şu sözler yazıldı: «ilke olarak aşk, temel olarak düzen, amaç olarak ilerleme».

POZİTİVİST ÖĞRETİ

Çoğunlukla yanlış anlaşılan «pozitif zihniyet», «pozitif felsefe», «pozitivizm» gibi terimler Auguste Comte tarafından kesin bir şekilde tanımlanmıştır; Comte’a göre «pozitif» her şeyden önce göreli, ama aynı zamanda gerçek, yararlı, kesin, açık, organik olanı gösterir ve mudak, hayalî, belirsiz, kesinlikten uzak, olumsuz olana karşıttır.

Üç durum yasası

Fozitivist öğretiye göre, öğretinin başlıca araştırma konularından birini oluşturan insan doğası, insanlığın deşifre edilmesi gereken tarihinde (çünkü «ölüler yaşayanları yönetmektedir») kendini aşama aşama keşfeder. Bu yaklaşımıyla seleflerine olan borcunu kabul eden Comte, süreklilik fikrine sahip çıkmakta, «tabula ra-sa», mudak kopuş gibi devrimci kavramlardan uzak durmaktadır.

Nasıl yetişkin kişi bir çocuk olmaktan, çocuk da konuşan küçük bir hayvan olmaktan tamamen kurtulamazsa, tarih de çağların birbirini izlemesi kuralına veya «üç durum yasası»na (teolojik, metafizik, pozitif durumlar) tabidir ve bu sıralanış akılla kanıtlanıp tarihî olaylarca doğrulanabilir.

Teolojik durum. İster insanlığın, ister bir bireyin çocukluğu söz konusu olsun, bu ilk çağda, «çözülmesi en güç sorunlarla uğraşmak yönünde spekülatif bir istek duyulur. Her türlü bilgiden yoksun bulunan zihin zorunlu olarak kendini dünyaya yansıtmak, «İnsanî modeli her yere taşımak, doğal olayları bizim yarattığımız olaylar modeline dayalı olarak tasarımlamak eğilimindedir». Devamı süresince doğayı tanrılarla dolduran bir fetişizmin egemenliğinde kalan teolojik durum, önce çoktanrıcılık, daha sonra ise tektanrıcılık halinde uzar. Esas itibariyle dogmatik ve muhafazakâr olan teoloji, ilerleme yeteneğinden yoksundur.

Metafizik durum. Teolojik durumdan pozitif duruma geçiş, Comte’un metafizik adını verdiği soyut, negatif bir durumla sağlanır. Teolojik durumun yozlaşmış ve güçsüz bir biçiminden başka bir şey olmayan, dolayısıyla ona çok yakın olan metafizik du-
rum, doğaüstü tanrıların yerine bir takım varlıklar ve.- *: bi kişileştirilmiş soyutlamalar koyar. Esas itibariyle ç.t — özellik taşıyan metafizik durum, bütünlüklü ve kai;- r r kurmak yeteneğinden yoksundur.

Pozitif durum. Yukarıda anılan teolojik-metafizık r sona erdiği noktada ortaya çıkan tamamen normal: düzenle ilerlemeyi bağdaştıran, «insan aklının nih£. Tanrılar ve varlıklar çağını geride bırakan pozitif dur~~ ~ hiçbir şekilde yer vermeyen gerçeklikler çağıdır. O, c.r_s-” denler»ini belirlemek gibi ulaşılamaz bir hedeften vszztz larm yalnızca «yasalar»ını, yani bilimlerin yardımıy-E kurdukları sabit ilişkileri araştırmakla yetinen olgur. _t_-ü çağını temsil eder.

Bilimlerin sınıflandırılması

Auguste Comte’un farklı bilgi dallarını sınıflayarak a. _ “2 limin (matematik, astronomi, fizik, kimya, biyoloji, sc? :. ruluş ve birbirine bağlanış sırasını belirlemesi, pedagog ; –yük bir yarar sağlar. Bu sınıflama; hem matematikten s: f bilimlerin tarihî gelişimini, hem de insan olgulardan konusu) basit soyut ilişkilere (matematiğin konusu) i-e— rarşisini ortaya koyar. Olguların yasalarının bilinmesi dahalesinin yolunu açar; çünkü altı temel bilime, gitg:;; ^ maşık, dolayısıyla gitgide daha değiştirilebilir olgular ürj.

«Bilim öngörüyü, öngörüyse eylemi getirir» diyen C: — re, ancak müdahaleye yönelik bilgi anlamlıdır. Pozic: r — yışı, «bilmek için bilmek»le yetinen yarar gözetmez r.: aldatmaca olduğu inancındadır. Bu anlayış mudak bılg. da karşısındadır: Doğa konusunda «evrensel bir açıklîr^ ma bir ütopya»dan ibarettir. Çünkü farklı olgu kademe.; r lerine indirgenemez. Mesela, kartezyen analitik gecrr.;” ğı nicelik olarak ifade etmeyi sağlayabilir, ama birim c” _ dirgeyemez. Aynı şekilde ne bir fizik olgusu bir georr.etr ne, ne bir canlı varlık basit bir kimyasal bileşime, ne zi sal bir olgu, bir biyoloji olayına indirgenebilir. Her ele- > sinin kendine özgü yasaları vardır, dolayısıyla esas c dayanan bilimsel nesnellik, zorunlu bilgi senteziyle -Demek ki bilim, zihinlerin birliğini sağlayama

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*