TİPLERİN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ
Commedia deH’arte’nin halk «tipleri», çocuklar için yapılan bebeklerde dile gelmektedir. Pulcinella ve Arlecchino böyle-ce tahtadan veya bezden bebekler ve hatta tiyatroda onları ete kemiğe büründürmüş komedyenlerin İlahî esnekliğini taklit eden zararsız oyuncaklar, kuklalar haline gelmişlerdir. Pedrolino’ya gelince, o, XIX. yy ortalarında Paris’te Funambules tiyatrosunda Deburau sayesinde oldukça uzun süre hayatını sürdürmüştür.
Karnaval yürüyüşlerinde de commedia deU’arte’nin bazı tipleri, yalnızca kostümleriyle değil, ama aynı zamanda maskeleriyle de yeniden ortaya çıkar. İsviçre’de Schwyz karnavalında Arlecchino dansörler arasında yer alırken, diğer yerlerde genellikle şenlikleri başlatmak ve izleyici kitlesi içinden yol açmakla görevlidir. Bu görevi, vücudunun alt kısmında yaşlı bir kadın görüntüsü veren bez bir manken taşıyan garip erdişi Pul-cinella’yla paylaşır.
Arlecchino, İki Efendinin Uşağı
Goldoni’nitı eseri;(1992’de Jean-Louis Thamin’in mizanseniyle). Yüz elli dolayında piyesin yazan olan Goldoni, ilk eserlerinde yakınlık gösterdiği commedia deU’arte’nin Italyan halk tiyatrosunun donmuş bir biçimi haline geldiği kanaatiyle onun yerine «karakter komedisini geçirmeye çalışmıştır.
XVIII. yy’a kadar «palyaço komedisi», «doğaçlama komedi» veya «tuluat komedisi» adıyla tanınan commedia dell’arte («meslek komedisi»), hem edebî tiyatrodan, hem de Rönesans çağı komedyenlerinin amatörlüğünden kurtulmaya çalışan tiyatro adamlarının teşebbüsüyle İtalya’da doğdu.
Bu tür komedinin tipleri, çok basit bir şemadan hareketle kısa doğaçlama fabller geliştiren MÖ III. yy Latin komedilerinden çıkartılmıştır. Bu tiplerin en karmaşığı olan Pulcinella’nm atası Maccus ve Buccus’tur: «Horoz» lakaplı Maccus’un dikkat çekici özellikleri iri çenesi, yumuşak yanakları ve cik cik etme ve bir civ civ gibi hareket etmesiyken, Buccus veya diğer bir adla «Kumbara ağızlı», çok büyük bir ağızla ve koca bir göbekle ayırt ediliyordu. Pedrolino tipinin esin kaynağı, göbeğinin altından kemerle sıkılmış büyük beyaz gömleğiyle Mime (mimus albus) yani Buccus’tur.
DOĞAÇLAMA SANATI
Metinden ve dekordan önce gelen hareketler ve bedensel oyun, bir çerçeve üzerinden büyük ölçüde irticalen yürütülen diyaloglarla birlikte giderdi. Gerçekten de komedyenler tarihî olayları anlatan hikâyelerden, antik komedilerden ve edebî eserlerden alınmış taslağı ezberlemiş gibiydiler. Bu metinlerden bazıları ilk defa 161 l’de, yani türün ortaya çıkışından bir yüzyıl sonra yayımlanmıştır: klasik konular etrafında dönen oyun mutlaka mutlu sona ulaşırdı. Sıkıcı, ama kaçınılmaz evlilikler ve nesillerin ezeli çatışması belli başlı temaları oluşturur ve canlı tartışmalara, çoğu zaman müstehcen sözlere ve dayak sahnelerine vesile olurdu.
İzleyenlerin dikkatini canlı tutmak için, gösteri entrikayla ilgisi olmayan komik aralarla, lazzi’lerle (mesela bir komedyen sahnede üzerindeki bitleri yakalayıp yutma gösterisi sunardı). Birtakım dans ve akrobasi numaraları, vokal ve enstrümantal müzik parçaları, genel olarak uzun bir prologla başlar ve aralarla kesilmiş oyuna hoş ve keyifli bir hava katmak üzere kullanılırdı.
Tipler
Genç âşıklar, hınzır uşaklar, saf öğrenciler, açgözlü tacirler, kaba askerler, şehvetli ve cimri ihtiyarlar gibi commedia dell’arte’de görülen cafcaflı tipler, çoğu zaman Ortaçağ tiyatrosundan alınmıştı.
Arlecchino. Scapino ve Pulcinella gibi Zanni, yani commedia deU’arte’nin komik tiplerinin en popülerleri olan uşaklar ailesine mensuptur. Dinamik mizaçlı Arlecchino, entrikacı, kurnaz, espi-
rili ve alaycı biridir, ortalığı karıştırıp durur. Akdeniz köylü kaba kumaştan tulumundan oluşan kostümü, yoksulluğu gesidir. Ancak adım adım rengârenk parçalar örtünür. B-bulacalı kostüme çiçekleri açtıran ve meyveleri olgunlaştı! yülü bir güç atfedilirdi: böylece Arlecchino, adı antik tiya başlangıcıyla bağlanan Dionysos’un güçlerini miras alırdı Ancak ilk zamanlar tüylerle kaplı ve alnında kırmızı çıkınc; lü, kaba hadara sahip siyah maskesiyle, çok tiz sesiyle, baz; bir barut kabından attığı çatapatlarıyla, ölüm dansından akn: şuşturmasıyla Arlecchino yalnızca birinci derecede ve mu: bir tip değii, aynı zamanda öte dünyayla ilişkili şeytanî bir v Pulcinella. Fizikî biçimsizliğiyle (kırmızı, gaga bun; iki kamburuyla) şeytanî bir tipi vurgular. Arlecchino’ya ~ la (adı muhtemelen İtalyanca’da «civciv» anlamındaki pu-ı gelir), ağzın içine yerleştirilen kemikten veya metalden k-. nesneyle elde edilen burundan gelen bir sesle konuşur. A
COMMEDİA DELL’ARTE
Avrupa’da XVI. yy’dan XVIII. yy’a kadar büyük bir başan kazanmış olan bu tiyatro şekli, ustalık, saflık, kurnazlık, kılık değiştirme gibi unsurların bir araya gelmesinden oluşmuştur. Maskeleriyle ve kostümleriyle hemen tanınan commedia dell’arte tipleri, parodi ve akrobasi üzerine kurulmuş klişeleşmiş metinleri tekrar eden ve açık saçık sözler sarf eden oyuncular tarafından canlandırılır.
Tipler. İyi tanımlanmış bir kostüm ve bir maske, çoğu zaman commedia dell’arte tiplerinin karakteristik özelliğini oluşturur. Soldan sağa: Brighella, birZanni (uşak), Pedrolino, Pulcinella, Arlecchino, Dottore, Scaramuccia, Capitano.
AYRICA BAKINIZ
■ |B.AMSL| Goldoni (Carlo)
– iB.flNSLi komedi • iB.ANSıl Moliere
■ ip-a‘.:hi tiyatro
– IB.MSU tiyatro oyunculuğu
v VU
Pulcinella da kılık değiştirir, maske takar ve kümes hayadan esinlenerek efendisini mimlerle oynar ve karikatür-N’apoli’den Paris üzerinden geçerek Londra’ya kadar ula-; ;rimü büyük değişiklik gösterirdi, r Ali’de Pulcinella, kızların peşinden koşan, köylü kökenli —.aldı, Paris’e gelince Polichinelle adını alır, peruk takar, pud-;t, gevezelik eder, bir aristokrat gibi kırmızı ve altın sarısı giyer; düzenbaz, hırsız, spekülatör ve eğlence düşkünü . Unlü ilahiyatçı ve Meaux piskoposu Bossuet, Nantes Fer-iptal edildiği yıl (1685) Pulcinella’yı sürgün etti; kraliyet :jza yazdığı yazıda Pulcinella’nın, Katolik değerler uğruna T-ğü eylemde kendisini engellediğini belirtti. Londra’da, -,y ortalarında Covent Garden’da görülen Punch, kiliseler–_anan moralite piyeslerinde birden bire ortaya çıkar. Çocuka karısı Judy’yi sebepsiz yere öldürerek kötülük için kötü-andarmayı, cellatı, şeytanı ve hatta ölümü temsil eder, ıpino. Dostu Arlecchino gibi Bergamo asıllı bir uşaktır. Ka-iîkesi, koca burnu, kalın dudakları, şaşı bakışları ona ürkek Lva kazandırır.
ntalone. Uyanık bir tacir olmasına rağmen kaba aşk entri-za karışır. Büyük siyah mantosu, pantuflları, kırmızı uzun .an, şapkası ve hödüklüğüyle güldüren bir tiptir. Venedik la konuştuğu commedia dell’arte metinlerinin yalın dinamite, kararsızlığıyla kahkahalara yol açan bir bekleyiş yaratır. : kuşkucu, ihtiyadı, kimi zaman safça inanan, azarlayıcı :ynı zamanda iyi kalpli bir tip olan Pantalone, uzun burun-vıklı ve keçi sakallı bir maske taşır.
ıttore. Pantalone’ye yakın bir tiptir; aynı hatalara sahip bir abası, ama rolü daha statiktir. Kostümü, Bolognalı doktorla-vdiği elbisenin karikatürüdür: beyaz bir yakalık dışında te-
■ tırnağa siyahlara bürünmüş Dottore, geniş kenarlı yine şiir fötr şapka taşır.
ıttamoros. Olamadığı bir insan gibi kabul edilmek ister: gö-f,. Karakteristik mübalağacılığıdır. Kostümü askerî ünifor–jı karikatürüdür.
drolino. Beyaz yüzlü âşık, çoğu zaman komedyene daha . bir diksiyon sağlayan, Venedik’te yapılmış yarım bir deri i taşır.
&RSTAN TİYATROYA
31 sanatçılarının ve jonglörlerin itibarının iade edildiği XIII. a beri, Fransa’da Saint-Germain ve Saint-Laurent fuarların-evrim’e kadar gösteri yapan Fuar tiyatrosu İtalyan etkisine :imuştur.
jrlupin’den Tabarin’e
.nımedia dell’arte’nin karakteristik tipleri, Fransa’da halk ta-îan hemen benimsenen birkaç tipe hayat verdi, iğal olanın aleyhine aşırılığa itibar eden bir tip olan Turlupin .ü yaratan, 1637’de hayata gözlerini kapatan Henri Leg-dı. Maske yerine un kullanmayı tercih eden Robert Guerin, ırlerin sahnenin ortasında, hareketsiz, göbeğinin muhteşem rlaklığmı vurgulamak için ellerini arkasına bağlamış olarak irdiği bir tip olan Şişko Guillaume’u yarattı.
Hugues Gueru, esnekliğiyle ve şarkılarıyla ünlenen Gaultier-Garguille’in babasıdır. Bertrand Hardouin de Saint-Jacques’a gelince, o, XVII. yy başlarında Guillot-Gorju’nun yaratıcısıdır: çılgın elbiseler içindeki bu eski zaman doktoru, tipini zamanının tıbbî kelimelerinin komik etkilerine dayandırır.
Acayip şapkası ve kendine has (Tabarinvari) gülünç sorulany-la tanınan Tabarin, Dame Cigogne (Bayan Leylek), Bruscambille ve Jean Farine’yle birlikte, commedia dell’arte’den doğmuş Fransız tiplerinin en ünlülerinden biridir. Maskeleriyle değil de yorumlayanlarıyla özdeşleştirilen bu tipler, onları ete kemiğe büründüren aktörlerden sonra varlıklarını sürdüremediler.
Maskeden Yüze
Catherine de Medicis’yle birlikte gelen İtalyan komedyenler Hötel de Bourgogne’daki doğaçlamalarıyla büyük başarı kazan-dılarsa da, bir piyeste Mademe de Maintenon’u incittikleri için 1697’de buradan atıldılar. Regence döneminde 1716’da geri döndüklerinde, hazırcevaplığa ve hareketlerin gülünçlüğüne daha az yer veren yeni bir repertuvar uyguladılar.
Bununla birlikte, Goldoni ve Gozzi gibi İtalyan yazarların dışında, Regnard, Moliere ve Marivaux de commedia deH’arte’nin ve İtalyan Komedyenlerin oyun tekniğinin etkisinde kaldılar.
Oyun yazarlığı mesleğinin başlarında Moliere, commedia dell’arte’yle şaşırtıcı benzerlikler gösteren bir tipleme tasarlamıştı. Daha yoğun psikolojik bir hazırlık adına bu tasarısını terk ettiyse de, özellikle son derece tempolu bir fars olan Scapin’in Do-lapları’nda (Les Fourberies de Scapin, 1671) commedia dell’ar-te’den vazgeçemedi.
Marivaux’nun piyeslerinden birçoğu, İtalyan komedyenler için yazılmıştır. Mükemmel oyunculukları, oturmuş tiplere şiir, orji-nallik ve karakter inceliği getiren bir yazarın başım döndürme-mezlik edemezdi. Böylece commedia dell’arte dönüşüme uğradı: maskeden yüze, farstan psikolojik gerçeğe yakınlığa geçti. Aşktn incelttiği Arlecchino (Arlequin Poli Par L’amour) birtakım eğlencelere, danslara, şarkılara ve İtalyan oyuncuların kimi zaman Fransızca’yı kötü konuşmalarını da unutturmaya dönük bir dizi zengin anlatımlı mimiğe dayanması ölçüsünde commedia dell’arte’ye en doğrudan atıfta bulunan piyestir. Diğer yandan, Marivaux’ta maskeler artık «sert malzeme»den değil, aktörden ayrılmış ve manipüle edilebilir deridendir: uzlaşmalar, sözde toplumsal görüntüler biçiminde metni oluşturan parçalardır. Gerçekten de Ma-rivaux yalanları (maskeleri) açığa çıkarmaya ve insanlık komedisini ortaya koyan gerçeklik anlarını ayırmaya çalışır.
Commedia dell’arte «tip»ten şahsiyete, başlangıçtaki şema-tizmden psikolojik yaklaşıma ve stilize oyundan işlenmiş metne geçince, alabildiğine ağır konuları ele almak için bir piyes havasına giren yazar tiyatrosunun içinde etkisini kaybetti.
Bununla birlikte, XX. yy’m ikinci yarısında, bazı oyuncular (Jac-ques Copeau, Leon Chancerel, Jacques Lecoq, Dario Fo, Ferrucio Soleri) commedia dell’arte’yi, doğaçlamanın erdemini ve hareketin gücünü yeniden keşfettiler. Böylece bu tiyatro biçimi, bir yandan tüm Avrupa sahnelerinde düzenli olarak sergilenen Goldo-ni’nin Arlecchino, İki Efendinin Uşağı (Arlequin, Serviteur de Deux Maîtres) adlı piyesiyle, diğer yandan çağdaş tiyatroda yeniden ortaya çıkan tipleriyle yaşamaya devam etmektedir. □
ORTAOYUNU
Ortaoyunu, izleyicilerle çevrelenmiş daire veya elips şeklinde palanga adı verilen bir sahnede açık havada belli bir metne çok bağlı kalınmadan gerçekleştirilen müzik, dans, taklit ve tuluata dayalı Türk oyunudur. Bir iddiaya göre XVI. yy’da bir akıl hastanesinde tedavi için oynanan oyunlardan, başka açıklamalara göreyse Karagöz’den, yeniçeri «ortalarındaki eğlencelerden veya commedia dell’arte’den (arte oyunu) kaynaklanmaktadır. Kavuklu, Fişekâr gibi temel iki kişiliğin yanı sıra, züppe, çapkın Çelebi, cüce ve kambur, Külhanbeyi, Trabzonlu Laz, Arap, Yahudi, Ermeni, Rum gibi tipleri de vardır.
Ortaoyunu giriş, muhavere, fasıl ve bitiş olmak üzere dört bölümden oluşurdu. Zurnanın Pişekâr havası çalmasıyla giriş başlar, Pişekâr gelerek oyunun ismini söyler izleyicileri selamlardı. Kavuklu havasıyla birlikte gelen Kavuklu ve Kavuklu arkası (kambur veya cüce), arzbar denen bölümde birbirleriyle tanışır ve Zenne veya Çelebi’nin gelmesiyle oyun sürerdi. İzleyen bölümde oyununla ilgili olaylar gelişirdi. Fasıl bölümünde diğer karakterler oyuna dahil olur, bitiş bölümündeyse Pişekâr gelerek oyunun bitişini haber verir ve gelecek oyunun tarihini ilan ederdi.
Geleneksel usta-çırak ilişkisiyle yetişen oyuncular, küçük yaşta girdikleri kollardan pazat (icazet) alarak kendi kollarını kurarlardı. Evliya Çelebi Seyahatname’sinde 200-400 kişiden oluşan 12 kol adı saymıştır. En parlak dönemini Tanzimat, özellikle Abdülaziz döneminde (1861-1876) yaşayan ortaoyunu Han Kolu, Zuhuri Kolu, Kirli Kol, Yaran Kolu, Çifte Kumrular Kolu gibi kollara ayrılmıştı: bu kollarda 500 dolayında oyuncu çalışıyordu. Bu oyuncuların çoğunun başka meslekleri de vardı ve oyun sırasında kola katılırlardı. Ama Kavuklu Hamdi, Pişekâr Küçük İsmail, Abdi, Kel Haşan, İsmail Dümbüllü gibi büyük oyuncular yalnızca oyunculukla geçinirlerdi.
Ortaoyunu metinlerine bazı eski yazmalarda değinilmekle birlikte, ba-sılnjış ilk metinleri Macar Türkolog Ig-nacz Kunos derlemiştir. Osman Cemal üç, Selim Nüzhet Gerçek iki oyun, Metin And’da Kavuklu Hamdi-Üç Ortaoyunu (1962) adlı eserinde üç oyun metni vermiştir. Bu alandaki en kapsamlı çalışma Cevdet Kudret’in Ortaoyunu (1973-1975,2 cilt) adlı eseridir.
19 ocak 1798’de Montpellier’de doğan Auguste Comte, 1814’te Politeknik Okulu’na kabul edildi; ancak okul, önderleri arasında genç Comte’un da bulunduğu cumhuriyetçi bir ayaklanma nedeniyle iki yıl sonra hükümet tarafından kapatıldı. Bunun üzerine Comte Saint-Simon’un sekreterliğini yapmaya başladı ve onun dostluğunu kazandı. 1824’te ilk siyasî ve felse