wiki

Avrupa’nın İslamiyetle Buluşması

Avrupa’nın İslamiyet’le Tanışması

Avrupa'ın islamla tanışması

Tarık bin Ziyad İspanya’da ordusuna şöyle sesleniyordu: “Ey insanlar! Kaçılacak yer neresi? Arkanızda deniz, önünüzde düşman. Sizin için vallahi sabır ve doğruluktan başka çare yok. Bilesiniz ki, siz bu adada, oburlar sofrasındaki yetimlerden daha zayıfsınız. Düşmanınız sizi ordusu ve silahlarıyla karşıladı; erzakı da bol. Sizin ise kılıçlarınızdan başka ağırlığınız; düşmanınızın elinden alacağınızdan başka yiyeceğiniz yok…

1

Akdeniz’in batısında, Okyanus’a açılan bir kapı olarak Afrika ve Avrupa kıtalarının arasında yer alan Endülüs’ün şimdiki adıyla Ispanya’nın İslam mücahitlerince fethi, başlı başına ciltler dolusu eserler yazmaya yetecek kadar malzemeye sahip bir tarihi hadisedir.

İspanya’nın fethiyle başlayan Endülüs rüyası bir medeniyet inkişafı olarak Katolik Avrupa’nın ilim ve kültür alanında İslam’la ilk tanışması olmuştur. Haçlı seferlerinden önceki yıllara rastlayan bu fetih hareketi ile beraber Müslümanlar, medeniyet alanında sahip oldukları tecrübeleri Hıristiyan Ispanyollara aktarmışlar ve dolayısıyla Rönesans’ın ilk hamlesi teşekkül etmiştir. Bu gerçek bugün pek çok batılı bilim adamı tarafından da kabul edilmektedir. Ispanya’nın fethi bir devrin başlangıcıdır. Müslüman fatihlerin gazalarıyla başlayan bu devre, Endülüs’te yine Müslümanların kendi aralarındaki İçtimaî ve siyasî birliğin bozulmasına kadar devam eder. Bu devreden sonra başlayan ve İspanyolların Re-Conquista (Yeniden Fetih) dedikleri dönemde birleşen Hıristiyan Ispanya kralları, Endülüs topraklarını Müslümanların elinden almışlardır. Bu yazıda biz Hıristiyan Ispanya’nın Müslüman Endülüs olmasının hikâyesini anlatacağız.

2

Fetih Öncesinde İspanya

Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce İspanya denince, coğrafî bakımdan Pirenelere kadar İber (İberic/ İberia) yarımadasının tamamı anlaşılmaktaydı. Neredeyse bütün Akdeniz ülkeleri gibi İspanya da yüzyıllar boyunca birçok kavmin ve farklı kültürlerin yaşadığı bir ülkeydi. İspanya, Roma hâkimiyetinden sonra sırasıyla Sueviler, Vandallar, Alanlar ve Vizigotların hâkimiyeti altına girmiştir. M 468’de Toledo’yu başşehir yapan Vizigotlar nerdeyse bütün İspanya topraklarını egemenlikleri altına aldılar.

Devletlerin maddî ve manevî sahalarda varlıklılarmı sürdürebilmeleri, belirli kaidelere ve bazı sorumlulukları yerine getirmelerine bağlıdır. Siyasî ve İçtimaî hayattaki düzen, adalet, can ve mal güvenliği, inanç hürriyeti gibi hassas noktalar siyasî ve sosyal tarihin seyrini değiştiren hususiyetlerdir. Vizigot ispanyasında ise bu hususiyetlerin varlığından bahsetmek mümkün değildi. Roma döneminden kalma toplumun sınıflara ayrılması geleneğinin devam etmesi, ülke genelinde Hıristiyan-Katolik inancının dışında bulunan diğer inançlara hayat hakkı tanınmaması, ekonomik istikrarsızlık ve gelir dağılımı adaletsizliği, Ispanya ülkesini giderek bir kargaşa haline doğru sürüklemekteydi. Son olarak ise Vizigot Kralı Witiza’nm ölümüyle yerine geçen oğlu Achila’mn 710 yılında General Rodrigo tarafından tahttan indirilmesiyle Ispanya tam bir siyasî kriz içerisine girmiştir. Sosyal alandaki kriz, dini hayat üzerindeki baskı ve nihayet siyasî alanda yaşanan bölünme neticesinde Ispanya, yeni kaderine doğru adım adım yaklaşmaktaydı.

Elhamra Sarayı

Elhamra Sarayı

Târik b. Ziyâd’ın Rüyası

Büyük fetihler, manevî selâhiyetdârlarmm izni ve duasıyla mümkündür. Bunun farkında olan büyük İslam kumandanları her zaman ordularının maneviyatlarını yüksek tutmaya dikkat etmişlerdir. Ispanya’nın fethine memur olan ordunun kumandanı Târik b. Ziyâd da bu hususiyete dikkat eden askerlerdendir. İslam ordusunun Ispanya’ya geçişi sırasında Târik b. Ziyâd’ın görmüş olduğu rüya, mücahitlerin maneviyatlarını ve fetihlerin arka planında, Müslümanların neler hissettiklerini bize çok güzel bir şekilde anlatmaktadır: “Târik b. Ziyâd Ispanya’ya geçerken bir ara gemide uyku sırasında rüyasında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Dört Halife’nin denizde su üzerinde yürüyerek Ispanya’ya doğru gittiklerini görür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir ara Târık’ın yanına gelir ve kendisine fetih müjdesini verir; ayrıca Müslümanlara iyi davranmasını ve gayr-i Müsl imlerle yapacağı anlaşmalara sadık kalmasını tavsiye eder. Daha sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yanında Muhacir ve Ensar olduğu halde Ispanya’ya doğru yoluna devam eder.”

Ispanya’nın Kaderini Tayin Eden Savaş

Genç kumandan Târik b. Ziyâd, Lekke vadisinde, İslam askerlerine su tarihî konuşmasını yaptı: “Ey insanlar! Kaçılacak yer neresi? Arkanızda deniz, önünüzde düşman. Sizin için vallahi sabır ve doğruluktan başka çare yok. Bilesiniz ki, siz bu adada, oburlar sofrasındaki yetimlerden daha zayıfsınız. Düşmanınız sizi ordusu ve silahlarıyla karşıladı; erzağı da bol. Sizin ise kılıçlarınızdan başka ağırlığınız; düşmanınızın elinden alacağınızdan başka yiyeceğiniz yok… Ben sizi, kendi nefsimin selamette olduğu bir meseleye karşı ikaz etmedim. Keza, içinde satılan en ucuz metâ insan cam olan bir planı, kendim bunun dışında kalarak gerçekleştirmeye de teşvik etmedim. Bilakis işte önce kendim başlıyorum. Bilesiniz ki, daha zor olana azıcık sabrederseniz, daha lezzetli olan refahtan uzun süre istifade edersiniz…

1

“…Ben sizi, kendi nefsimin selamette olduğu bir meseleye karşı ikaz etmedim… Bilakis işte önce kendim başlıyorum. Bilesiniz ki, daha zor olana azıcık sabrederseniz, daha lezzetli olan refahtan uzun süre istifade edersiniz…”

“Biliniz ki, sizi çağırdığım şeye ilk uyan benim!” Târik b. Ziyâd’m bu duygu yüklü hutbesinden sonra galeyana gelen İslam ordusu, Ramazan-ı Şerifin sonlarına doğru, sekiz gün süren çarpışmalardan sonra parlak bir zafer kazandı. İslam ordusundan sayıca çok üstün olmasına rağmen Hıristiyan Vizigot ordusu mağlup edildi. Vizigot Kralı Rodrigo haksız yere ele geçirdiği ve zulümle elinde tuttuğu Ispanya tahtından, Akdeniz’in en güzel ülkelerinden biri olan Ispanya’dan ve nihayet canından oldu. Oruçlu nefislerin tattığı Ramazan-ı Şerif bayramına yeni bir bayram daha ekleniyordu: Fetih bayramı… Ispanya’nın kaderini belirleyen Vâdî Lekke Savaşı’ndan sonra Târik b. Ziyâd sırasıyla Kurtuba, Ilbire ve başşehir Tuleytula’yı da fethetti. Ispanya’nın fethinin tamamlanabilmesi için Musa b. Nusayr 712 yılında 18 bin kişilik bir orduyla Ispanya’ya geçti. Târik b. Ziyâd’m ilerlemiş olduğu hattın dışında farklı bir güzergâh takip ederek sırasıyla Karmûna, Işbiliye ve Maride şehirlerini fethetti, iki büyük kumandan Vizigot başkenti Toledo’da (Tuleytula) buluştu. Tarık, kumandanı Musa b. Nusayr’ı şehrin dışında karşıladı. Saygı ifadesi olarak ileride atından indi ve yanma giderek elinden öptü. Her ikisi de fetih bayramının kendilerine vermiş olduğu heyecandan dolayı çok mutluydular.

 785 yılında Endülüs Emevilerinden I. Abdurrahman tarafından yaptırılan Kurtuba Büyük Camimin bir gravürü. Cami mermer ve granitten yapılmış 800'den fazla sütün üzerine bina edilmiştir.

785 yılında Endülüs Emevilerinden I. Abdurrahman tarafından yaptırılan Kurtuba Büyük Camimin bir gravürü. Cami mermer ve granitten yapılmış 800’den fazla sütün üzerine bina edilmiştir.

Ispanya’dan Endülüs’e

İslam mücahitleri aşk ve şevkle, din-i mübin-i İslam için, İspanya’nın, kuzeyindeki birkaç şehir haricinde tamamını fethettiler. Bununla beraber Vizigot döneminden kalma Gırnata (Granada), Kurtuba (Cordoba), Işbiliye (Sevilla), Tuleytula (Toledo), Belensiye (Valencia), Berşelûne (Barcelona), Sarakusta (Zaragoza) ve Benblûne (Pamplona) şehirleri İslam medeniyeti ile tanıştı. Bu topraklan öncelikle vatan olarak benimseyip yerleşen Müslüman fatihler, yeni bir medeniyet inşa etmeye başladılar. Oyle ki Kurtuba şehri Endülüs devrinde Bağdat ve Kahire’den sonra dünyanın üçüncü önemli ilim merkezi haline geldi. Bu dönemde günümüz Avrupa bilim ve sanatının bazı temelleri yine Endülüs’te atıldı. Şehirlerin imarı ve şehirleşme kültürü Endülüs medeniyetinde en çok gelişme gösteren hususiyetlerden biri olmuş, devrin en büyük ve ihtişamlı eserleri yine bu topraklarda inşa edilmiştir. El-Hamra Sarayı bunlardan sadece bir tanesidir. Eğitim ve öğretim alanında yapılan çalışmalar neticesinde Endülüs şehirleri ilim yuvası haline gelmiştir. Endülüs her alanda İslam kültür ve medeniyetinin batıdaki bir parçasıdır. İslam âleminin yüzyıllarca iftihar ve övünç kaynağı olarak gördüğü bu medeniyet dairesinin etkileri bugün hâlâ devam etmektedir. Bize düşense tarihe ibret tablosu olarak geçmiş 0lan Endülüs’ü hakkıyla öğrenmek ve ibret almakür. Çünkü Endülüs bugün aç¡ hadiselerle yaşamaya deva eden İşlam âlemine pek çok konuda ders vermektedir…

El-Hamra Sarayı'nda bir bahçe

El-Hamra Sarayı’nda bir bahçe

Kaynaklar: kévi-Provencal, Codera, Julilan Ribera, Asîn Palacios, García Gómez, Juan Vernet gibi isimler bahsetti§imiz bu bilim adamlanndan sadece birkaç tanesidir. Bu konuda bkz. Endülüs Müslümanları ilim ve Kültür Tarihi, Prof. ٥٢. Mehmet OZDEMIR, ,naln]ya¥ifkaVten^؛ ^ y o t r ^ s. 160, Ankara, 1997; Endülüs Müslümanlart (Siyasi Tarih), Prof. ٥٢. Mehmet ÖZDEMİR, Türkiye Diyanet Vakfi Yayınları, s. 1, Ankara, 2010; Es-Sûfi, Tarihu’l-Arab -؛’؛؛ Endelus, Câmiatu Karyanus ؛13,1,0891 el-Himyerî, er-Ravd (nşr. E. Ecri- Provençal), Kahire (t. y), s. 8, Ahbar. 16; Endülüs Müslümanları (Siyasi Tarih), Prof. Dr. Mehmet ©ZDEMIR, Türkiye Diyanet ¥akfı Yayınları, s. 17, Ankara, 2010; İbnu’l-Kutiyye, Tarihu Iftihâhi’l-Endelus .r؟n( 1. el-Ebyarî). Kahire, 1982, s.34, İbnu’l Kerdebûs, 132; Hutbe metni için bkz. Es-Sûfî, 1,102-105; Salim, 77; A. Heykel, el-Edebu’l-Endeltısî, Kahire, 1980, s. 67; Endülüs Müslümanları (Siyasi Tarih), Prof. Dr. Mehmet ÖZDEMİR, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, s. 20, Ankara, 2010.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir