Avusturalya Çin İlişkisi
AUD’A Çin etkisi minimumda
TSF(Toplam Sosyal Fonlama Oranı)nın Avustralya’ya olan etkisi azalıyor…
Avustralya Merkez Bankası’nın önceki gece yayımladığı tutanaklarında genişlemeci politikaların etkilerini öne çıkarırken ekonominin trend altında kaldığını teyit etti.RBA üyeleri istihdam piyasası şartlarının ekonomik büyümenin gerisinde kaldığının farkında olduğunu ve istihdam piyasası trend altındaki büyüme dönemini takiben de zayıf kaldığı belirtilen raporda tüm bunlara rağmen iyimserlik aşılanmaya çalışılıyor. Avustralya’dan gelen veriler genel çerçevede 6 aylık yükseliş eğilimi ile birlikte şaşırtmaya devam ederken Çin’deki Rekor seviyedeki Toplam Sosyal Fonlama oranını takiben Çin ihracatınında artması Avustralya’daki beklentileri de yükseğe taşıyor. Böyle bir düşüncenin dayanağı bu şekilde kabul edilebilirken ve mantık çerçevesinde doğru gözükmekle birlikte Çin’deki sosyal fonlama oranının Avustralya dolarına olan etkisinin en iyi ihtimalle marjinal seviyede olabileceğini ve para birimindeki oynaklıktan kaynaklanan yükün içsel büyümeyi aşağıya çekmeye devam edeceğini bekliyoruz. Bu durumun;İlk olarak Çin dışındaki güçlü kredi hacmine rağmen büyük ölçekli ve emtia bazlı finanse edilen uzunvadeli Avustralya doları cinsinden yapılan işlemler için kolaylık sağlayacak bir şekilde bir politika sinyali olarak ele alınmaması gerektiğini belirtmeliyiz. Ekonomistlerimizin düşüncesine göre Çin hükümetinin kredi büyümesinde ılımlı bir yavaşlama istemesi ile birlikte geriye dönüp bakıldığında son 2 ay boyunca bankaların yüksek seviyeden borçlanmasını önlemeye programlanıldığını görmekteyiz. Genele bakıldığında kredi büyümesinin güçlü kalmasına rağmen finansal liberilazasyon ve sıkı regülasyonun kaçınılmaz etkisiyle ekonomistlerimiz likidite sıkışıklığına bağlı olarak daha fazla dalgalanma bekliyorlar. Bu durum ekonomik değeri sınırlı olan teşebbüsler için risk kazancını aşağı çekmede asli unsur olarak göze çarpıyor. Avustralya doları(ve diğer emtia bazlı varlıklar) Haziran 2013ten beri gelen sıkılaşmayla birlikte bu durumun büyümeyi aşağı çektiği görüldü.
Herşeye rağmen Çin tarafından gelecek önemli bir politik hata olmadığı müddetçe kötümser senaryo üzerinde şimdilik az durmaktayız. Genel olarak özellikle tüketimdeki büyümenin bunu tazmin edemeyecek duruma gelinmesi durumunda yeniden regülasyonun ve dengelemenin Çin yatırım taleplerinde bütün bir yıkım olduğu anlamına gelmediğini belirtmeliyiz. Buna benzer şekilde bu görüşü desteklemesi için emtia ithalatının belirgin ve katı bir trendte kalması gerektiğini söyleyebiliriz. Ek olarak Çin’deki finansal serbestleştirme optimal kredi tahsisini desteklemede ve düşük de olsa sürdürülebilir bir büyümenin yakalanmasında başarılı olursa yasa dışı emtia ithalatının önüne geçilebilir, uzun dönemde maden sektörünün de önü açılır, kredi isteğine göre saf endüstriyel talep ile birlikte arz da daha iyi ayarlanabilir. Tam da bu sırada para biriminin yukarı yönlü abartılmış etkisinin dışlanmasının haricinde ihraç olan mallardan gelecek kısa vadeli kazançların verimlilik ve rekabet konularında arayış içinde olan emek piyasası için son derece faydalı olacağını belirtmeliyiz. Avustralya Merkez Bankası’nın faiz oranlarında değişikliğe gitmemesi bu görünüşü korumada yardımcı olacak gibi duruyor.