Yazıların telifi: Buraya kadar, namaz vakitleri hakkmda toplu bir bilgi ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nm temkinler ile ilgili bir açıklamasını ve 45. enlem dairesinin kuzeyinde kalan bölgede, namaz vakitlerini bildiren alâmetlerin ya hiç bulunmadığı, yahut da çok geç veya kısa müddetler içinde gerçekleştiği mıntıkalarda namaz ve oruç ibâdetlerinde esas almacak zaman ölçüsünü tesbit için yapılmış bir toplantının karar özetini arzetmiş olduk. Sayın Yeprem’in «Namaz Vakitleri» ile ilgili cevabmda geçen temkin ile, Başkanlığın yeni yayınladığı kararda bahis mevzuu temkin arasmda önemli ölçüde fark bulunduğu görülmektedir. Ancak bu farkın sebebi, yine aynı yazılarda açıklanmıştır; cevabî yazı, Sayın Yeprem’in Başkanlıkta bulunduğu zaman hazırlanan takvimlerde esas alman ölçülere göredir. Şimdiki kararda ise şafak ve fecir için onaltı derece ölçüsü alınmış, ayrıca boylam ve enlem bakımlarından dar bölge esasından hareket edilmiştir. Böylece gerek dört yıllık peryodik değişmeler ve gerekse yerleşim bölgeleri (enlem ve boylamlar) arasmdaki farklardan kaynaklanan temkin dört dakikaya indirilmiştir. Yine Sayın Yeprem’in cevabmda geçen «şafağın kaybolmadığı yerlerde yatsı için hakiki gece yansından beş dakika önce, imsak için yine gece yansından beş dakika sonra ve sabah namazı için de yanm saat sonra» ölçüleri, Brüksel toplantısmdan öncesine ait düşünce ve uygulamaları aksettirmektedir. Brüksel toplantısı daha başka kriterlere göre takdir esasmı kabul ettiği ve takvimler de buna göre hazırlandığı için uygulamanın yine Diyanet Takvimlerine göre olması gerekecektir. Mezkûr yazıların ve kararların daha iyi anlaşılabilmesi ve bir müslümanın gönlüne yatabilmesi için meseleye bir de fıkıh açısından bakmak, fukahânm görüş ve delillerini hulâsa etmek faydalı olacaktır. Fıkıh kitaplarında meselemiz: 45. enlemin kuzeyinde kalan bölgelerin müslümanlar tarafından fethi ve buralarda ibâdetin, müslümanlann meselesi haline gelmesi müctehid imamlar devrinden sonra olmuştur. Bu sebeple fukahânm meslemizi ele almalan hicrî altıncı asır dolaylannda başlamıştır. O devrin hanefî fukahâsmdan Burhâneddin el-kebîr Ebû-Muhammed Abdülazîz b. Ömer el-Merve
B) FIKIH AÇISINDAN MESELEYE KISA BİR BAKIŞ :
12
Ara