wiki

BAYRÂMİYYE

Hacı
Bayrâm-ı Velî’nin ve talebelerinin tasavvufta
tâkib ettikleri yol, tarikat. Hacı Bayrâm-ı Velî,
hocası Hamîdüddîn-i Aksarâyî (Somuncu Baba)
hazretleriyle bir bayram günü tanışmıştı. Bu sebeple
hocası ona “Bayram” lakâbım verdi. Daha
sonra da Hâcı Bayram denildi. Onun tasavvufta tâkip
ettiği yolu da bu lakaba izâfeten “Bayrâmiyye”
adıyla meşhûr oldu. Bayrâmî dervişleri nefisleriyle
sürekli mücâhede hâlinde oldukları, gece
gündüz ibâdet edip “Savm-ı Visâl= kavuşma orucu”
tuttukları, bunun netîcesi olarak kavuşacakları
İlâhî nimetlerle, asıl bayrâmı âhirette yapacaklarım
söyledikleri için kendilerine Bayrâmî, yollarına
da Bayrâmiyye denildiği bildirilmiştir.
Bayrâmiyye yolunun tarikat silsilesi; Hamidüddîn-
i Aksarâyî, Hâce Alâeddîn Ali Erdebîlî,
Sadreddîn-i Erdebîlî vâsıtasıyla Safeviyye tarikatının
kurucusu Safiyyüddîn Erdebîlî’ye ulaşır. Silsile,
Safiyyüddîn Erdebîlî’den sonra İbrâhim Zâhidi
Geylânî’de Halvetiyye, Ebü’n-Necib es-Sühreverdî’de
Sühreverdiyye, Kutbüddîn-i Ebherî’de
Ebheriyye silsilesiyle birleşir. Cüneyd-i Bağdâdî
ve Hasan-ı Basrî hazretleri vâsıtasıyla hazret-i
Ali’ye ulaşır.
Hamîdüddîn-i Aksarâyî hazretlerinin zâhiren
Hâce Alâeddîn Erdebîlî’den nisbet almakla birlikte,
Üveysî olarak Bâyezid-i Bistâmî hazretlerinin
ruhâniyetinden de feyz aldığını bildiren kaynaklar
vardır. Buna göre Bayramiyye yolunun silsilesi,
Hacı Bayram-ı Velî, Hamîdüddîn-i Aksarâyî,
Sa’d-i Rûmî, İbrâhim el-Basrî ve Ebü’l-Hasan el-
Harkânî vâsıtasıyla Bâyezid-i Bistâmî’ye ulaşmaktadır.
Böylece Nakşibendiyye yolu silsilesiyle
de birleşmektedir. Dolayısıyla Bayrâmiyye yolu
Halvetiyye ve Nakşibendiyye yollarını birleştirmektedir.
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin, hocası Hamidüddîni
Aksarâyî hazretlerinin Aksaray’da vefâtmdan
sonra Ankara’ya dönüp İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmaya ve talebe yetiştirmeye başladığı
1412 (H.815) senesi Bayrâmiyye yolunun kuruluşu
olarak kabul edilebilir. İlk zamanlar Ankara
ve çevresinde yayılan Bayrâmiyye yolunun bağlıları
kısa zamanda çoğaldı. Hacı Bayram-ı Velî
hazretleri ve talebelerini çekemiyenler onun saltanat
dâvasına kalkıştığı iddiasını ortaya atarak
zamanın Osmanlı Pâdişâhı Sultan İkinci Murâd
Hana şikâyet ettiler. Pâdişâh, Hacı Bayrâm-ı Velî’yi
Edirneye dâvet etti. Onunla görüşünce hakkında
söylenenlerin asılsız olduğuna kanâat getirdi,
büyüklüğünü kabûl edip özür diledi. Ankara’ya
dönmesine izin verdi. Ayrıca Bayrâmiyye mensuplarından
vergi alınmamasını emretti.
Hacı Bayrâm-ı Velî, Sultan Murâd’la görüştükten
sonra, hocası Hamîdüddîn-i Aksarâyî’nin
kendisine giydirdiği on iki dilimli, kırmızı renkli
tarikat tâcınm rengini beyaza çevirdi, dilim sayısını
da altıya indirdi. Ankara’ya dönüşünden vefâtma
kadar Bayrâmiyye yolunun esaslarını anlatıp,
talebe yetiştirdi. Vefâtmdan sonra Bayrâmiyye
yolu Ankara dışında da yayıldı. Talebeleri, Akşemseddîn
ve Ömer Sikkîni vâsıtasıyla Beypazarı
ve Göynük’te, Yazıcıoğlu Mehmed ve kardeşi
Ahmed Bîcan vâsıtasıyla Gelibolu’da, Şeyh Lütfullah
vâsıtasıyla Balıkesir’de, Akbıyık ve Hızır
Dede vâsıtasıyla Bursa’da, İnce Bedreddin vâsıtasıyla
Lârende’de (Karaman), Muslihiddîn Halîfe
vâsıtasıyla İskilip’te, Uzun Selahaddîn ve Molla
Zeyrek vâsıtasıyla Bolu’da, Şair Şeyhî adlı halifesi
vâsıtasıyla da Kütahya’da yayıldı.
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin talebeleri, onun vefâtı
üzerine halifesi Akşemseddin’e bîat ettiler. Bayrâmiyye
yolu onun tarafından devâm ettirildi. Akşemseddîn
hazretlerinin kurduğu şûbeye Şemsiyye-
i Bayrâmiyye adı verildi. Şemsiyye-i Bayramiyye
de Akşemseddîn’den sonra halifesi Kayserili
İbrâhim Tennûrî zamanında Tennûriyye adını
aldı. Bu Şûbe de İbrâhim Tennûrî’nin Şeyh Ali,
Şeyh Lütfullah, Şeyh Kasım adlı oğullarıyla Şeyhülislâm
Ebüssüûd Efendinin babası İskilipli ŞeyhMuhyiddîn Yavsî tarafından sürdürüldü. Tarikat silsilesi
dört kişi vâsıtasıyla Akşemseddîn’in Hamza
Şâmî adlı halifesine ulaşan Bolulu Himmet Efendi,
Bayrâmiyye’nin Himmetiyye şûbesini kurdu.
Bayrâmiyye yolu son dönemlere kadar bu şûbe
vâsıtasıyla devam etti. Hacı Bayram-ı Velî’nin halifelerinden
feyiz alan Muhammed Üftâde’nin halifesi
Aziz Mahmûd Hüdâyî’nin kurduğu Celvetiyye
yolu da Bayrâmiyye’nin kolu sayılır.
Bayrâmiyye yolunun bir kolu da, Hacı Bayram-
ı Velî’nin talebesi Ömer Sikkînî tarafından
kurulan Melâmiyye’dir.
Bayrâmiyye yolunda esas olan cehrî yâni açık
zikirdir. Bâzı kollan ve şûbeleri ise cehrî zikrin yanında
hafi, yâni gizli zikri de kabûl ederler.
Bayrâmiyye yolunun Ankara’daki dergahının
(Âsıtane) şeyhliğini Hacı Bayrâm-ı Velî’nin vefâtından
sonra büyük oğlu Ahmed Baba yürüttü.
Ondan sonra Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin torunu
Edhem Baba şeyhlik makamına geçti. Bu
zamandan, tekke ve zâviyelerin kapatıldığı 1925
senesine kadar âilenin en büyük ve en lâyık oğullan
meşîhatlan pâdişâh beratlanyla tasdik edilerek
şeyhlik vâzifesini sürdürdüler. Dergâhın yirmi yedinci
ve son şeyhi 1945 senesinde vefât eden Şemseddîn
(Bayramoğlu) Efendiydi.
Bayrâmiyye yolunun Ankara dışında bulunan
tekke ve zâviyelerî ise şunlardı: Edirne’de Ayşekadın
Mahallesinde Sultan Hacı Bayram adlı bir
zaviye; İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Câmii yakınlarında
Sultan İkinci Bâyezîd tarafından Bayrâmiyye
tekkesi olarak yaptırılan daha sonra Halvetiyye
yolunun Sivâsiyye koluna intikal eden Sivâsî
Tekkesi; Bayrâmiyye’nin Himmetiyye koluna
âit Eyüb civârında Abdi Baba Tekkesi; Topkapı’da
Kızlar Ağası Mehmed Ağanın inşâ ettirdiği
câmi içinde Bâyezîd Ağa Tekkesi; Üsküdar Salacak’ta
Emekyemez (Etyemez) Tekkesi; Kâğıthane’de
Abdüssamed Ağa Tekkesi; Üsküdâr Divitstanbul
Kasımpaşa’da Bayrâmiyye yolunda faaliyet
göstermiş olan Hâşimî Osman tekkesinin tevhidhanesi.
Günümüzde tevhidhane, tekke şeyhlerinin türbesi
haline gelmiştir.
çiler’de Bezcizâde Muhyiddîn Efendi Tekkesi;
Şehremini Altımermer’de Tavîl Mehmed Efendi
Tekkesi; Aksaray’da Cismilatîf Tekkesi; Üsküdâr’da
Nakkaşpaşa’da Himmetzâde Tekkesi; Kasımpaşa’da
Hâşimî Osman Tekkesi.
Bu yapıların birkaçı 1840 senesinde bile arsa
hâlinde bulunuyordu. 1889’da İstanbul’da dört
Bayramî tekkesinin faâl halde olduğu kaydedilmişti.
Tekkelerin kapatılmasından bir yıl önce
(1924); Emekyemez (Etyemez), Himmetzâde, Fâtih
Çarşamba’da Mehmed Ağa Câmii, Şehzâdebaşı
Bozdoğan Kemerinde Helvâyî Yâkub tekkeleri
bulunmaktaydı. Bugün bu tekkeler ya harab
halde veya gâyesi dışında kullanılmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir