BİR CENNET YERİDİR BOLU
BOLU; orman, göl, kaplıca, dağ ve denizlerin kucaklaştığı, fevkalâde tabiî güzellikleri ile meş- hûr, Batı Karadeniz bölgesinde yer alan bir ilimiz. Sakarya, Bilecik, Eskişehir, Ankara ve Çankırı illeri ile çevrili olup 45° 15′ ve 41°05′ kuzey enlemleri ile 39°29′ ve 32°37′ doğu boylamları arasında yer alır. Trafik kod numarası 14’tür.
İsminin Menşei
İki bin sene önce “Bitinyalılar”ın kurduğu bu kente “Claudio” ismi verilmiştir. “Claudio Kenti” (Claudio Poli) zamanla “Poli” olarak anılmış ve 11. asrın başında bu bölgeye sâhib olan Türkler bu kente “Bolu” ismini vermişlerdir.
Târihi
Bolu’nun ilk sâkinleri Hititlerdir. M.Ö. 1211 senelerinde bütün Hitit toprakları gibi Bolu da Frigyalıların eline geçti. Frigyalıları yenen Lidyalılar Bolu’ya sâhib oldular. Persler M.Ö. 6 . asırda (546 senesinde) Lidyalıları yenince kısa bir müddet bölgeye hâkim oldular. 200 sene Misya ve Patlagonya isimleri altında genel vâlilerle idâre ettiler. M.Ö. 336’da Makedonya Kralı Büyük İskender, Persleri yenerek Anadolu’nun birçok yeri gibi Bolu’yu da ele geçirdi. Büyük İskender’in ölümü üzerine Makedonya Krallığı yıkılınca, Anadolu’nun bâzı yerlerini Yunanlı olmayan fakat Yunan kültürü altında kalan milletler ele geçirdiler.
Bugün bâzı Afrika ülkelerinin resmî dili İngilizce ve Fransızcadır. Fakat bu ülkenin İngiliz ve Fransız milletiyle ilgisi yoktur. İşte o zamanda Yunanca konuşan, fakat Yunanlılıkla ilgisi olmayan bâzı milletler, Anadolu’nun bâzı bölgelerine hâkim oldular. Bolu’da da Bitinya Krallığı kuruldu. M. Ö. birinci asırda Pers asıllı fakat Yunanca konuşan Pontus Devleti saldırınca, Bitinya’nın son kralı Üçüncü Nikomedes Romalıları yardıma çağırdı. Pontus Krallığı yenildi. Bitinya Kralı Üçüncü Nikomedes ölünce vasiyeti îcâbı Bolu bölgesi Roma İmparatorluğuna katıldı. Roma 395 senesinde ikiye parçalanınca Bolu, Doğu Roma’nın yâni Bizans’ın payına düştü.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Türkler, Anadolu’nun batısına doğru ilerlemeye devâm ettiler. Alparslan’ın oğlu Melikşah, Süleymân Şahı Kızılırmak ile İstanbul arasındaki bölgeyi almaya memur etti ve bölgeye yerleştirilmek üzere Türkistan’dan gelen 100.000 Türkmen verdi. Bolu, bölgeye yapılan akınlar sırasında Horasanlı Asla- haddîn tarafından fethedildi. 1074’te Bolu’ya yerleşen Türkmenler, BizanslIların çok önceleri Balkanlardan getirdikleri Bulgar, Peçenek, Uz ve Kuman Türkleri ile kolayca kaynaştılar. Bolu ve köyleri tamamen Türkleşerek Türk isimleri aldılar. Dadurga, Salur, Karken, Yenice, Çatak, Berk, Karaceli, Bayındır, Yuva ve daha pekçok yerin ismi hep Türk boylarının isimleridir.
Balkanlardan gelen Türkler Hıristiyanlaşmış, fakat Türkçe lisanını, örf ve âdetlerini unutmamışlardı. Bunlar kısa zamanda Müslüman oldular. Selçuklu Devletinin komutanları Artuk, Tutuk, Danişmend, Karatekin ve Saltuk beyler, Süleymân Şahın emrinde İstanbul sınırına dayandılar. Haçlı seferlerinde kısa bir müddet Bolu’ya Trabzon Rum İmparatorluğu hâkim oldu ise de, bölgedeki halk Türk olduğundan bu işgâl kısa sürdü. 1197’de Bolu ikinci defâ fethedildi. Selçuklu Devleti yıkılınca (1308) bir ara Bolu Moğolların eline geçti. Osmanlı Devleti kurulunca, Osman Gâzi zamânında Bolu, Göynük, Mudurnu ve Taraklı Konuralp tarafından fethedildi. Orhan Gâzi zamânında ise Akçakoca, Kandıra, Düzce ve Üs- küb fethedildi. Tîmûr Hanın Ankara Savaşı zamanında Bolu, Candaroğulları (İsfendiyaroğulla- rı)nın hâkimiyetine geçmişse de, İkinci Murad Han zamânında yeniden Osmanlı Devletinin idâ- resine geçti. 1324-1694 arasında sancak olarak idare edildi. Bu tarihten sonra Voyvodalık hâline getirildi. Kânûnî şehzâdelik devrinde Bolu’da vâ- lilik yaptı. 1811-1864 arasında tekrar bağımsız sancak hâline geldi. Kütahya’daki Anadolu Beylerbeyliğine bağlı 14 sancak (vilâyet) merkezinden biri oldu. Tanzimattan sonra, sancak olarak Kastamonu’ya bağlandı. Birinci Dünyâ Harbinden sonra düşman istilâsı görmediyse de maddî zarar gördü. Nüfus ve ticâreti azaldı. Cumhuriyet devrinde vilâyet oldu. Son senelerde yeniden her sahada gelişmeye başlamıştır.
Fizikî Yapı
Bolu ilinin toprakları jeolojik bakımdan yerleşmemiş genç topraklar üzerindedir. Saroz Körfezinden Aras Vâdisine kadar devâm eden ve Bolu’nun da üzerinde bulunduğu çöküntü alanı, Türkiye’nin en önemli deprem kuşağı üzerindedir. Bu bölgede sık sık depremler olur. Topraklarının % 60’ı dağlarla, % 30’u plato ve yaylalarla ve % 10’u ovalarla kaplıdır. Ormanlık bölge % 55’e yakındır.
Dağlar: Kuzey Anadolu dağlarının batıya doğru uzanan kolları, birbirine az çok paralel sıralar hâlinde devâm ederler. En yüksek dağı Kö- roğlu Dağı (2499 m)dır. Diğer dağlar 2400 metreden alçaktır. Başlıca dağlan: Bolu Dağı (1577 m), Sünnice Dağlan (1829 m), Abant Silsilesi (1748 m), Kızıltepe (1486 m), Çele Tepesi (1980 m), Naldöken Tepesi (1911 m). Ayrıca Orhan ve Kaplan dağları, Elmacık Dağ, Gül Dağı, Ardıç Dağı, Kapıorman ve Kocaman dağlarıdır. Bolu ile Köroğlu Dağları, dağ sırası teşkil ederler. Başlıca yayla ve platolar ise Melen, Bolu, Gerede, Kıbrısçık, Seben, Mudurnu ve Göynük yaylalarıdır. Bolu’da dağlar çam ormanları ile örtülüdür.
Ovalar: Dalgalı olan Bolu arâzisinde ovalar ve yaylalar bütün Anadolu’da olduğu gibi dağ silsilelerinin arasında bulunur. Düzce Ovası; 30 km uzunluğunda, 15 km genişliğinde ve 110 m yüksekliktedir. Bol yağmur alan ve Melen Suyu ile beslenen bu ova çok bereketlidir. 725 m yükseklikte bulunan Bolu Ovasının iklimi serttir. Yağış azdır. Yayla durumundadır. Gerede Ovası, 1300 m yüksekliktedir. Bolu Ovasına nazaran daha çok yağmur alır. Düzce, Bolu ve Gerede ovalan kademe kademe yükselir. Bu ovalann dışında, Mudurnu Ovası, Yeniçağa Ovası ve Himmetoğlu Ovası vardır. Bolu Dağı, Düzce Ovası ile Bolu Ovasını birbirinden ayınr.
Akarsular: Bolu’da çok sayıda dere ve çay olmasına rağmen, büyük bir ırmak yoktur. Küçük dere ve çaylar ise üç havza içinde toplanırlar. Bunlar Sakarya, Filyos ve Efteni havzalandır.
Başlıca akarsular şunlardır: Bolu Suyu, Abant Gölünden çıkar. Bolu Ovasım sular ve Mudurnu Suyu ile birleşir. Mudurnu Çayı, Abant Dağlarından çıkar. Diğer akarsular ise Büyük Melen, Küçük Melen, Aksu, Asar Suyu, Uğur Suyu, Aladağ Göynük Suyu, Büyük Su, Gerede, Ulusu Çayı ve Çatak Suyudur.
Göller: Bolu ili ormanları gibi gölleri ile de meşhurdur. İrili ufaklı birçok gölleri vardır. Baş- lıcaları: Abant Gölü: Turizm merkezi olan Abant Gölü, Bolu’nun en meşhur gölüdür. Etrafı çam ve köknar ağaçlan ile süslüdür. Kışın tamâmen donar. Yazın bir kısmı nilüfer çiçekleriyle kaplıdır. Gölde Alabalık ve mercan balığı boldur. O kadar berraktır ki, en derin yerinde dipteki taşlar bile görünür. Abant Dağlan üzerinde 1325 m yüksekliktedir. Abant çevresinde Kirazlıpınar, Boğazpınarı, İkizpınarı, Bederbeyler kaynak suları vardır. Göl etrafınde nefis kokulu dağ çileği, alıç, kuşburnu, böğürtlen meyveleri ile buraya mahsus senelerce kurumayan “çoban yastığı” bitkisi ayrı bir güzellik katar. Abant Gölünün bu güzelliği yanında önemli bir yanı da etrâfındaki bitkilerin meydana getirdiği ve insanı âdeta heyecanlandıran temiz ve esans gibi kokan havasıdır.
Çağa (Yeni Çağa) Gölü: Çağa Ovasının ortasındadır. 989 m yükseklikte ve etrafı ağaçlıktır. Göl kuşları ve karabatak vardır. (Melen)
Efteni Gölü: Düzce Ovasında, 25 km2 alana ve 8 m derinliğe sâhip bir göldür. Kara ve sarı balık bulunur.
Gölcük Gölü: Orman işletmesinin yaptırdığı sun’î bir göldür. Manzarası çok güzeldir.
Çubuk Gölü: Göynük yakınındadır. Gölde balık, göl civârında ise av hayvanları boldur. 15-20 hektar civârındadır. Derinliği 13 metredir.
Sünnet Gölü: Göynük civârında derin bir çukurun dolması ile meydana gelmiştir. Fevkalâde bir manzarası vardır. En derin yeri 22 m olan göl, 18 hektarlık bir alanı kaplar. Denizden yüksekliği 820 metredir.
Karagöl: Kıbnsçık-Beypazarı yolu üzerinde olup, etrafı ormanlık, bataklık ve sazlıktır. Çok sayıda yabâni ördek bulunur. Gölde balık yoktur.
Karamurat Gölü: Mudurnu yakınlarındadır. Dağlarla çevrilidir. Etrâfı sazlık ve içi balıkla doludur.
Hasanlar Baraj Gölü: Düzce Ovasını sulamak için Küçük Melen Çayı üzerinde kurulan bir baraj gölüdür. 42.5 kilometrekarelik bir alanı kaplar. Bolu gölleri içinde en büyüğüdür.
Gölköy Baraj Gölü: Bolu yakınında olup, Mudurnu Çayı ve Büyüksu üzerinde kurulan bir baraj gölüdür.
Yedi Göller: Bolu’nun eşsiz orman güzelliği yanında dağlar arasında serpilen gölleri de ayrı bir güzelliktedir. Abant Gölünden sonra en güzel olan göl Yediler Gölüdür. Göynük yakınında 500-600 hektarlık bir arâzide bulunan bu göller 1965’te “Millî Park” hâline getirilmiştir. 800-900 m yükseklikte dördü büyük ve üçü küçük yedi gölden ibârettir. En büyüğü olan Büyük Göl 22 dekar yüzölçümünde ve 15 m derinliktedir. Suları birbirlerine şelâlelerle akan, etrafı bir ağaç denizi olan ve yüzlerce yeşil rengin kaynaştığı bir yerdir. Sandallarla gezinti yapılıp etrâfında kamp kurulur. Göller arasında 50-60 m yükseklik farkı vardır. Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, İncegöl, Sazlıgöl ve Küçükgöl isimlerindeki bu göller heyelan gölleridir. Göllerin etrâfı kayın, meşe, karaçam, köknar, karaağaç ve ıhlamur ormanları ile çevrilidir. Bu göllere “Yedi İnci” de denir.
İklim ve Bitki Örtüsü
Bolu’nun iklimi deniz iklimi ile iç Anadolu’nun kara (bozkır) iklimi arasında bir geçiş alanıdır. Her iki iklimin tesiri de vardır. Karadeniz kenarındaki yerlerde yazlar serin ve kışlar ılık geçer. Yaz ve kış arasında fark azdır. İç kısımlarda ise yaz ve kış arasındaki sıcaklık farkı çok fazladır. Hattâ gece ile gündüz arasında büyük ısı farkı vardır. Bu kısımda kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Sıcaklık, yaz ve kış aylarında + 39,4 °C ile -31,5°C arasında seyreder.
Senelik yağış miktarı 535-1084 mm arasındadır. Yağışın üçte biri kış devresine aittir. Bolu’nun yandan fazlası ormanlıktır. Ormanların arâzi içindeki oranı % 55’e yaklaşmaktadır. Ormanlar kestane, kayın, kavak, defne, ıhlamur, dişbudak, karaağaç, gürgen, meşe ve 1200 metreden sonra çam ağaçları ile çok zengin ağaç türlerine sâhiptir. Topraklarının % 20’si ekili arâzidir. Çayır ve mer’alar % 16’dır. İl topraklarının sâdece % 10’u tarıma elverişli değildir. Bolu’da meyve ağaçları da çok fazladır.
Ekonomi
Bolu’nun ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Fakat son senelerde sanâyi ve turizm sektörü de oldukça gelişmiştir. Toplam brüt gelirin % 40’ı tarımdan elde edilir. Faal nüfûsun % 80’i tarımla iştigal eder. Gelirin % 10’u ormancılıktan elde edilir.
Tarım: Bolu bir tarım bölgesidir ve en mühim özelliği her çeşit ürünün yetişebilmesidir. Tahıl, tarım ürünlerinin başında gelir. Başlıca yetişen ürünler buğday, arpa, çavdar, fasülye, tütün, şekerpancarı, patates, pirinç ve fındıktır. Sebze ve meyve bakımından zengindir. Amasya tipi “starkink” elması, armut, kestane, üzüm (etli beyaz, kadın parmak, narince, çavuş) ve diğer meyveler bolca yetişir. Türkiye fındık üretiminde Bolu üçüncü sıradadır. Hayvancılık: Çayır ve mer’alarm çokluğu sebebiyle hayvancılık gelişmiştir. Koyun, sığır ve keçi beslenmektedir. Arıcılık da gelişmiştir. Balı ve arı sütü meşhurdur. Göllerde genelde sazan, alabalık, karabalık, yayın ve turna balığı üretilir.
Ormancılık: Bolu ilinin yarısından biraz fazlası ormanla kaplıdır. Türkiye’nin orman varlığının % 3’ü Bolu’dadır. Bolu ormanları ağaç bakımından çeşitli olduğu gibi, verim ve kalite bakımından da çok üstündür. Senede 850 bin metreküp inşaat odunu, 10.000 m3 yonga odunu ve 400 bin ster yakacak odunu istihsal edilir. Bolu’da ve Düzce’de kereste ve mobilya fabrikaları vardır.
Mâdenler: Bolu ilinin yeraltı serveti de oldukça zengindir. Linyit, mermer, alçıtaşı, demir, manganez, antimon, amyant ve kurşun yatakları vardır. Bunlardan yalnız linyit ve mermer çıkarılmaktadır. Mengen, Seben, Düzce ve Göynük’ten senede 1 2 0 .0 0 0 tona yakın linyit istihsal edilir. Bolu-Mengen yolu üzerindeki linyitin kalitesi yüksektir. Seben’in Hıdırlar köyü ile Göynük ve Mudurnu’da mermer ocakları vardır. Mudurnu ci- vârında civaya ve Mercimek Dağı ile Karadere arasında altına rastlanmıştır. Fakat rezervleri henüz tespit edilememiştir.
Sanâyi: Bolu’da sanâyi son 15 sene içinde oldukça gelişmiştir. Bu hızla tırmanırsa yakın bir gelecekte bolu bir sanâyi merkezi olmaya namzettir. Sanâyi iş yerlerinin mühim kısmı orman ürünleri ile ilgilidir. Başlıcaları; Karacasu Devlet Orman Kereste Fabrikası, Düzce Sümerbank Sun’î Tahta Fabrikası, (Gentaş) Mengen Ahşap Yapı Malzemeleri ve çeşitli mobilya fabrikaları tarım araçları ile ilgili fabrikalar, Düzce Ambalaj Fabrikası, Çimento Fabrikası, Arçelik Termosifon Fabrikası, Ardem Ocak ve Fırın fabrikası, Gerede Çelik Konstrüksiyon Fabrikası, Kilit ve Yedek Parça Fabrikası, Çelik Pano ve Radyatör Fabrikası, dokuma, makina ve gıda işletmeleri dokuma atelye- leri ve orman ürünleri ile ilgili küçük işletmeler. Av tüfeği, deri işleme, karoseri atölyeleridir.
Ulaşım: Bolu’da havaalanı ve demiryolu yoktur. Karadeniz’de 33 kilometrelik bir kıyı şeridi olmasına rağmen büyük gemilerin yanaşmalarına müsait limanı yoktur. Fakat İstanbul’u Ankara’ya bağlayan E-5 karayolu Düzce-Bolu-Gerede üzerinden geçer ve E-5 karayolunun 120 kilometresi bu il sınırlarındadır. E-5 karayolu ile her tarafa bağlanır. Yolsuz köy hemen hemen yoktur. Hergün en az beş bin vasıta Bolu’dan transit geçmektedir.
Nüfus ve Sosyal Hayat
1990 nüfus sayımına göre toplam nüfûsu 536.869 olup, bunun 203.122’si şehirlerde ve 333.747’si köylerde yaşamaktadır.Yüzölçümü 11.051 km2 olup, nüfus yoğunluğu 49′ dur.
Örf ve Adetler
Bolu 11. asır başından beri Türklerin elindedir. Bölgeye Türk kültürü hâkimdir. Halk oyunları ve türküleri ile çok zengindir. Tesbit edilen oyunları kadar, henüz tesbit edilemeyen pekçok oyunları vardır. Bilinen oyunlarının meşhurları Köroğlu, Zeybek, Çiftetelli, Al yemeni ve Meşali’dir. Karaköy Kaşık Havası (Karaköy Sekmesi); ayrılık, hasret, sevgi ve mutluluk hislerini ifade eder. Bolu Halk Edebiyatı bakımından çok zengindir. Köroğlu (Yusufoğlu Ali Ruşen, 1850), Aşık Himmet (1609-1684), Dertli Hilmi (1772-1845), Rumuzi, Geredeli, Figani başta gelen halk şâirleridir. Bolu’nun kendi mahallî kadın ve erkek kıyâfetleri vardır. Bunlar ancak düğün ve bâzı özel günlerde giyilir. Bolu yemekleri bilhassa aşçıları ile ün yapmıştır. Osmanlı devrinde, sarayın aşçıları Bolulu idi. Mengenli aşçılar dünyâca meşhurdur. Meşhur yemekleri Bolu orman kebabı, Mengen tatar böreği, Mengen talaş kebabı, Gerede küp kebabı, Akçakoca böreği, Mudurnu saray helvasıdır.
Bolu’da eylülün son haftasında Akşemseddîn’i anma günü, mayıs ayında Mengen aşçı bayramı, temmuz ayında Gerede’de Köroğlu-Esentepe festivali, Abant bayramı, kiraz bayramı ve fındık bayramı düzenlenir. Bolu’da güreş, atıcılık, atletizm, kış sporları ve futbol büyük ilgi görmektedir. Bolu Kız Öğretmen Okulu 1974’te Okullararası Dünyâ Voleybol Şampiyonu olmuştur. Kartalkaya Kayak Tesisleri Uluğdağ’dan sonra ülkemizin en önemli kayak merkezidir. Eğitim: Okur-yazar nisbeti % 70’in biraz üstündedir. Erkeklerde bu nisbet % 85’tir. Bolu ilinde toplam olarak 14 orta, 10 lise, 19 meslek lisesi bulunmaktadır. Bolu’da 3 ve Düzce’de 1 fakülte mevcuttur.
İlçeleri Bolu’nun biri merkez olmak üzere on dört ilçesi vardır:
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 113.596 olup, 60.789’u ilçe merkezinde 52.807’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 123 köyü vardır. İlçe toprakları plato görünümündedir. Platonun etrafı dağlarla çevrilidir. Dağlardan kaynaklanan suları Büyüksu toplar. Dağlar ormanlarla kaplıdır. Ekonomisi tarım, sanâyi ve ormancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa çavdar, patates ve baklagillerdir. Hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. Çimento Fabrikası, agaç ürünleri metal eşya, gıda fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi dağlarla çevrili Bolu suyu vadisinde kurulmuştur. Ankara-İstanbul karayolu ilçe merkezinden geçer. Yeni şehir bu yol kıyısında gelişmektedir. Denizden 725 m yükseklikte olup, ormanlar sebebiyle çok nemli bir havaya sâhiptir. Köylerinde Mısır sapından yapılan çanta ve süs eşyâları meşhurdur. Evliyâ Çelebi, Bolu’yu şöyle anlatır:
“Bu Bolu nam yer, gerçekten mamur büyük bir şehirdir ki, topraklı bir dağ arasında kurulmuştur. 34 mahallesi ve 34 câmisi vardır. (Osmanlı devrinde her mahalle 1 câmi etrâfında kurulan yerleşim merkezi idi.) Üç bin kadar tahta örtülü güzel evleri vardır. Bâzı zenginlerin evleri ve hanları kiremit örtülüdür. Câmilerin en güzeli çarşı içindeki Mustafa Paşa Câmiidir ki, gâyet kalabalık cemâati olur. Ferhad Paşa Câmii de gâyet mamur olup, hepsi Süleyman Hanın, koca Mîmâr Sinân’ın işidir. 400 kadar mamur süslü dükkânı vardır. 70 kadar mektebi vardır. 200’den fazla hâfızı vardır. Bilginleri pekçoktur. Buranın kâdısına yıllık 5 bin kuruş, beyine yıllık 10 bin kuruş maaş verilir… Bu Bolu’nun Oğuz adamları (Oğuz aşîreti) vardır. Kadınları hep ferace giyip gezerler, gâyet kapalıdırlar. Beyaz kirazı ve bozası övülmeye değer… Şehrin güney tarafı dışında bağlara yarım saat yakın bir yerde küçük eski tarzda bir ılıca vardır. Allahü teâlânın yarattığı dünyâca meşhur bir sıcak sudur. Son derece sıcak olup, uyuz hastalığına faydalıdır. İçenin midesini düzeltir, vücûdunu pamuk gibi yapar… Soğuğu meşhurdur. Soğuk anıldığı zaman; “Erzurum soğuğu: Beni arayan Bolu’da bulur, demiş!” diye bir darbımesel söylerler. Halkı diri, iri yapılı Türk tâifesidir. Dik başlı, yaman ve yiğit adamlardır.”
Akçakoca: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 32.839 olup, 13.582’si ilçe merkezinde 19.257’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 42 köyü vardır. Yüzölçümü 462 km2 olup, nüfus yoğunluğu 71’dir. İlçe topraklarının büyük bölümü dağlarla kaplıdır. En önemli akarsuyu Büyük Melen Suyudur. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri mısır ve fındıktır. İlde elde edilen fındığın % 70’i bu ilçede yetişir. Fındık dallarından yapılan sepetler, deniz kabukları ve çakıl taşlarından yapılan hâtıra eşyâlan meşhurdur. Son yıllarda turizm gelişmiştir. İlçe merkezi Karadeniz kıyısında tepeler arasında bir düzlükte kurulmuştur. Bolu ilinin Karadeniz kıyısındaki tek ilçesidir. Orhan Gâzinin kumandanlarından Akça Koca Bey tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Eski ismi, Akçaşehir olup, 1934’te değiştirilmiştir. İl merkezine 78, Düzce’ye 35 km mesâfededir. Cumaova: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 26.499 olup, 10.244’ü ilçe merkezinde, 16.255’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 31 köyü vardır. İlçe taprakları genelde düzdür. Dağlık kesimler ormanlarla kaplıdır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, patates, soğan, mısır ve elmadır. Hayvancılık ülke ekonomisinde önemli yer tutar. Büyükbaş hayvan besiciliği yaygındır. İlçe merkezi Düzce Ovasının batısında Ankara-İstanbul karayolu üzerinde kurulmuştur. Düzce’ye bağlı Gümüşova bucağı ile bu bucağa bağlı Cumayeri köyünün birleşmesi ile 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe belediyesi 1962’de kurulmuştur.
Çilimli: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 15.969 olup, 3717’si ilçe merkezinde 12.252’si köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları genelde düzdür. Bazı kesimlerde alçak dağlar vardır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, patates, soğan, elma, armut, buğday ve mısırdır. İlçe merkezi Düzce ovasının kuzeyinde tepelerin eteğinde kurulmuştur. Düzce’ye bağlı bucak iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1956’da kurulmuştur.
Dörtdivan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 13.499 olup, 2787’si ilçe merkezinde 10.712’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 29 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Dağlar gürgen, kayın ve karaçam ormanları ile kaplıdır. Dağlardan kaynaklanan suları Gerede Çayı toplar. Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Akarsu vâdilerin de tarım yapılır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve patatesdir. Hayvancılık ülke ekonomisinde önemli yer tutar. İlçede orman ürünlerini işleyen küçük atölyeler vardır. Gerede ilçesine bağlı buçak iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe belediyesi 1962’de kurulmuştur.
Düzce: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 156.326 olup, 61.878’i ilçe merkezinde 94.448’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 93 Kaynaştı bucağına bağlı 15, Konuralp bucağına bağlı 26 köyü vardır. İlçe topraklan genelde dağlıktır. Dağlann ortasında Düzce Ovası yer alır. Ovayı Büyük ve Küçük Melen çayları ile Aksu ve Uğur sulan sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tanm ürünleri, şekerpancarı patates, soğan, buğday, mısır, fındık, elma ve armuttur. Sebze ve meyve yetiştiriciliği ve kavakçılık gelişmiştir. Hayvancılık ilçe ekonomisinde önemli yer tutar. En çok büyük baş hayvan besiciliği yapılır. Tavukçuluk çok yaygındır. Ormancılık gelişmiştir. İlçedeki orman ürünlerini işleme tesisleri önemli sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi, Düzce ovasının orta kısmında İstanbul-Ankara karayolu ile Zonguldak-Ereğli Akçakoca yollarının kesiştiği yerdedir. 1970’de ilçe oldu. Nüfus yönünden il merkezinden büyüktür. İlçe belediyesi 1885’te kurulmuştur.
Gerede: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 41.274 olup, 18.780’i ilçe merkezinde 22.494’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 91 köyü vardır. İlçe topraklan dağlıktır. Dağlarda yaylalar vardır. İlçenin baçlıca akarsuyu Gerede Çayıdır. Bu çayın vâdisinde Gerede Ovası yer alır. Dağlar gürgen, kayın ve karaçam ormanlan ile kaplıdır. Ekonomisi, tarım ve ormancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve patates olup, ayrıca elma ve armut yetiştirilir. Ormancılık ve hayvancılık ilçe ekonomisinde önemli yer tıutar.
İlçe merkezinde Orman ürünleri işleyen atölyeler vardır. En çok koyun ve keçi beslenir. Çelik Konstrüksiyon Fabrikası başlıca sanâyi kuruluşudur. İlçe merkezi İstanbul-Ankara karayolunda kurulmuştur. İl merkezine 52 km mesâfededir. Dağlık bir bölgede olması yüzünden gelişmemiştir. İlçe belediyesi 197l’de kurulmuştur.
Gölyaka: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 19.775 olup, 393l’i ilçe merkezinde 15.844’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 19 köyü vardır. İlçe topraklarının bir kısmı Düzce ovasının batısında yer alır. Diğer kısımları genelde dağlıktır. Ellen Gölü ilçe toprakları içinde kalır. Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Ovada; tahıl, şekerpancarı ve patates yetiştirilen başlıca ürünlerdir. İlçede orman ürünlerini işleyen küçük atölyeler vardır. Düzce ilçesine bağlı bir bucak iken 19 Haziran 1987’de 3392 saylılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1967’de kurulmuştur. Göynük: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 20.076 olup, 3812’si ilçe merkezinde 16.264’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 64 köyü vardır. Yüzölçümü 1437 km2 olup, nüfus yoğunluğu 14’dür. İlçe toprakları engebeli bir bölgede yer alır. Dağların alçak kısımlarında yaylalar yer alır. Başlıca akarsuları Göynük Çayı ile Çatak Çayıdır. İlçenin güneyinde 5 km uzunluğunda, 17 km genişliğinde Himmetoğlu Ovası yer alır. Dağlar ormanlarla kaplıdır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, patates ve elma olup, ayrıca az miktarda şeker pancarı, soğan, armut ve fındık yetiştirilir. Ormancılık ve hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. En çok kıl keçisi ve koyun beslenir. İlçe topraklarında şist ve traverten yatakları vardır. İlçe merkezi Göynük Çayı vâdisinde tepelerin eteklerinde kurulmuştur. Ana yollardan iç kesimde kaldığı için gelişmemiş küçük bir yerdir. Yönetim açısından Bolu’ya bağlı ise de, ekonomik açıdan Adapazarı ile ilişkidedir. İl merkezine 96 km, Adapazarı’na ise 94 km mesafededir. İlçe belediyesi 1869’da kurulmuştur. Eski ismi Torbalı olan Göynük, 1865’te ilçe olmuştur. Kıbrısçık: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 6716 olup, 1632’si ilçe merkezinde 5084’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 22 köyü vardır. Yüzölçümü 641 km2 olup, nüfus yoğunluğu 1 0’dur. İlçe toprakları dağlık bir alanda yer alır. Köroğlu Dağlarının en yüksek noktası olan Körpğlu Doruğu (2499 m), ilçe toprakları içindedir. Başlıca akarsuyu Uludere’dir. Ekonomisi hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Tarıma elverişli olanlar son derece azdır. Başlıca tarım ürünleri şeker pancarı, buğday ve arpa olup, ayrıca az miktarda elma, armut, patates ve temsil ederler ülke v lar.
soğan yetiştirilir. Koyun ve Ankara keçisi en fazla beslenen hayvanlardır. Köylerde kadınlar tarafından örülen yün çoraplar önemli gelir kaynağıdır. İlçe merkezi gelişmemiş ve Bolu ilinin en az nüfusa sâhip ilçesidir. İl merkezine 65 km mesafededir. İlçe belediyesi 1958’de kurulmuştur.
Mengen: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 18.982 olup, 4298’i ilçe merkezinde 14.684’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 20, Gökçesu bucağına bağlı 16 ve Pazarköy bucağına bağlı 18 köyü vardır. Yüzölçümü 883 km2 olup, nüfus yoğunluğu 21 ‘dir. İlçe toprakları dağlık bir alanda yer alır. Dağlar kayın, köknar, kızılçam ve sarıçam ormanları ile kaplıdır. İlçe topraklarını Bolu Suyu ile Mengen Çayı sular. Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayalıdır. Ekime elverişli alanlar azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve patates olup, ayrıca az miktarda mısır, soğan, elma, armut ve fındık yetiştirilir. İlçe merkezinde orman ürünlerini işleyen atölyeler vardır. Arıcılık gelişmiştir. Topraklarında linyit yatakları vardır. İlçe merkezi Ankara-Zonguldak karayolu üzerindedir. İl merkezine 53 km mesâfededir. İlçe aşçıları Osmanlı saray mutfağına uzanan bir geleneği e dünyâ çapında meşhurdur.Belediyesi 194de kurulmuştur.
Mudurnu 1990 sayımına göre toplam nüfusu 27.153 olup, 5237’si ilçe merkezinde 21.916’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 74 köyü vardır. Yüzölçümü 1349 km2 olup, nüfus yoğunluğu 20’dir. İlçe topraklarını Köroğlu Dağları engebelendirir. Ormanlarla kaplı olan dağların yüksek kesimlerinde hayvancılık açısından önemli yaylalar vardır. Ormanlar meşe, kayın, gürgen, karaçam, köknar ve sarıçam ağaçlan ile kaplıdır. Dağlardan kaynaklanan suları Mudurnu Çayı toplar. Abant Gölü ilçe sınırları içinde kalır. Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, patates, arpa ve elmadır. Hayvancılık gelişmiş olup, koyun kıl keçisi ve sığır beslenir. Tavukçuluk ve arıcılık yapılır. Abant gölünün çevresi turistik tesislerle doludur.
Gölde sun’î tohumlama ile alabalık üretilir. İlçe merkezi Mudurnu Çayı vâdisinde kurulmuştur. Gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 52 km mesâfededir. İlçede orman ürünlerini işleyen bâzı küçük atölyeler vardır. Belediyesi 1919’da kurulmuştur.
Seben: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 11.020 olup, 4165’i ilçe merkezinde 6855’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 30 köyü vardır. Yüzölçümü 665 km2 olup, nüfus yoğunluğu 17’dir. İlçe toprakları dağlıktır. Dağlar köknar, sarıçam ve karaçam ormanları ile kaplıdır. Dağların yüksek kesimlerinde geniş yaylalar vardır. İlçe topraklarını Aladağ Suyu sular.
Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Aladağ Suyu vâdisinde meyvacılık gelişmiştir. Diğer tarım ürünleri ise elma, buğday, arpa, patates ve şekerpancarıdır. Ayrıca az miktarda armut ve fındık yetiştirilir. Hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. En çok koyun beslenir. Orman köylerinde yaşayanlar orman işleriyle uğraşır. İlçe merkezi Aladağ Suyu vâdisinde kurulmuştur. Bolu’yu Nallıhan ve Beypazarı üzerinden Ankara’ya bağlıyan karayolu ilçeden geçer. Gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 50 km mesafededir. Belediyesi 1946’da kurulmuştur. « Yeniçağa: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 10.874 olup, 5331 ‘i ilçe merkezinde 5543’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 15 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli alanlardan meydana gelmiştir. Yeniçağa Gölü ilçe topraklarında yer alır. Dağlık kısımlar ormanlarla kaplıdır. Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve patatesdir. İlçede orman ürünlerini işleyen küçük atölyeler vardır. İlçe merkezi Yeniçağa Gölü kıyısında, Ankara-İstanbul karayolu üzerindedir. Belediyesi 1962’de kurulmuştur.
Yığılca: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 22.271 olup, 2939’u ilçe merkezinde 19.332’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 30 köyü vardır. Yüzölçümü 641 km2 olup, nüfus yoğunluğu 35’dir. İlçe toprakları dağlık olup, Bolu Dağları engebelendirir. Dağlardan kaynaklanan suları Melen Çayı toplar. Yedigöller ve Hasanlar Baraj Gölünün bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Dağlar meşe, kayın, sarıçam ve köknar ormanlarıyla kaplıdır. Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, mısır, patates ve fındık olup, ayrıca az miktarda arpa, elma ve armut yetiştirilir. Hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. En çok koyun beslenir. İlçe merkezi gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 56 km mesâfededir. 1954’te ilçe olan Yığılca’nın belediyesi 1954’te kurulmuştur. Eskiden, Çayırlı, Ahmetçiler ve Yağlıca adlarıyla anılmıştır. Târihi Eserleri ve Turistik Yerleri Bolu târihi eserler bakımından çok zengindir.
Kâdı Câmii: Vilâyet meydanındadır. Demirtaş Paşanın oğlu Mehmed Bey tarafından yaptırılmıştır. Mîmârlık şâheseridir. Minâresi, ahşap geçmeli kapı kanatları meşhurdur. Taş minber, klâsik dönem Osmanlı süslemeciliğinin yakın ve güzel bir örneğidir.
Yıldırım Bâyezîd Külliyesi: Câmi, medrese, hamam ve otuz dükkandan meydana gelen külliye, Yıldırım Bâyezîd Han zamânında yapılmıştır. Günümüzde medrese yıkılmıştır. Hamam ilk şekliyle zamânımıza kadar gelmiştir. Birkaç kez tâmir gören câmi, ulu câmiler üslûbu ile yapılmıştır. Çini süsleri gerçek bir sanat eseridir. Çift minâreli ve tek kubbelidir.
Karaköy Cumâ Câmii: İl merkezine 7 km uzaklıkta bir bahçe içinde 1562’de Mûsâ Paşanın hanımı yaptırmıştır. Çini süslemeleri çok değerli olup, kapısı, minberi ve mihrâbının ince işçiliği de ilgi çekicidir. Saraçhâne Câmii: Belediye meydanında olup, kitâbesinde 1750’de Silâhdâr Mustafa Ağa tarafından onarıldığı yazmaktadır. Câminin iki duvarında kemerli iki çeşme bulunmaktadır. Yıldırım Bâyezîd Külliyesi: Mudurnu ilçesinde, câmi, mederese ve hamamdan meydana gelen bir külliyedir. 1382’de yapılmıştır.’Câminin iç süslemeleri çok değerlidir. Tek minârelidir. Medrese günümüze kadar ulaşamamıştır. Hamam taş duvarlı ve kurşun kaplama kubbelidir.
Gâzi Süleyman Paşa Câmii: Göynük ilçesindedir. Şehzâde Süleymân Paşa adına yapılan câmilerin ilkidir. 1331-1335 seneleri arasıda yapılmış olup, İkinci Abdülhamîd Han devrinde yenilenmiştir.
Ceneviz Kalesi: Akçakoca ilçesinin 3 km batısında köye hâkim bir burunda yapılmıştır. Kalenin kara yönünde yüksek bir kulesi vardır. Kalenin kimin tarafından yapıldığı belli değildir.
Mudurnu Kalesi: Bir savunma kalesi olup, oldukça sağlamdır. Akşemseddîn Türbesi: Göynük ilçesi Gâzi Süleymân Paşa Câmii avlusundadır. 1464’te yapılmıştır. Sandukası oyma ve kabartma hadîslerle süslüdür. İlk dönem ahşap işçiliğinin kıymetli örneğidir. Türbe ise klasik Osmanlı türbe mîmârisine geçişin ilk örneklerindendir.
Akçakoca Bey Türbesi: Akçakoca’nın baba köyünde, Karadeniz’e egemen bir tepe üzerindedir. Bölgeye âit mîmârî tekniğine uygun olarak, çivisiz yontularak birbirine geçen ağaç kütüklerinden yapılmıştır.
Taş Han: İl merkezinde Yıldırım Câmii karşısındadır. Aşağı ve Yukarı Taş Han bölümlerinden meydana gelmiştir. 1804’de Serbevvab Hacı Abdullah Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Orta Hamam: 1388’de Yıldırım Bâyezîd Han tarafından Mîmâr Ömer ibni İbrâhim’e yaptırılmıştır. Çifte hamam şeklinde olup, sonradan tâmirât görmüştür. Türkiye’nin en işlek karayolu olan E-5 üzerinde bulunan ve her bölgeden kolayca ulaşılan Bolu, turizme çok elverişlidir. Turizm için otel ve motelleri yeterli sayılır. Bolu ilinin her köşesi piknik, kamp ve dinlenme için müsâittir. Ormanları, denizi,gölleri ve dağları gezilmeye ve görülmeye değer fevkalâde güzel yerlerdir.
Mesîre yerlerinden bâzıları şunlardır:
Gölcük: Bolu’ya 14 km uzaklıkta Kıbrısçık yolu üzerindedir. Göl ve orman bütünleşmesi çok güzeldir. Gölde sportif balıkçılık yapılır.
Sünnet Gölü: Mudurnu-Akyazı karayolu üzerinde, Göynük’e 30 km uzaklıktadır. Etrâfı ormanlarla çevrili, göl kıyısı piknik yeridir.
Karadere: Bolu ile Ereğli arasındaki sıradağların ortasında ormanlarla kaplı bir piknik yeridir. Derelerinde mercan ve alabalık avlanır. Cumâyeri: Akçakoca’ya 3 km uzaklıkta, Değirmenağzı kıyısında güzel bir mesîre yeridir.
Esentepe: Gerede’nin kuzeyinde 1300 metre yükseklikte asırlık çamların süslediği bir yerdir.
Yedi Göller Millî Parkı: Bolu il merkezinin kuzeyinde yer alır. Engebeli bölgede bulunan parkta göller ve orman denizini andıran zengin bir bitki örtüsü vardır. Dinlenme tesisleri bulunur.
Kaplıcaları: Bolu, kaplıcaları bakımından da şöhrete ulaşmış bir ilimizdir.
Önemli kaplıcaları şunlardır:
Seben (Bolu) Kaplıcaları: Aladağların eteklerinde 44°C sıcaklıkta suyu olan kaplıcalar. Osmanlı devrinden beri kullanılmış bir sağlık ve şifâ merkezidir. Modern bir termal oteli vardır. Bolu’ya 5 km uzaklıktadır. Siyatik, romatizma ve kalp hastalıklarına iyi gelir.
Derdin Hamamı: Düzce’ye 15 km uzaklıkta olan kaplıca ve şifalı suları ile bir çok hastalığa iyi gelmektedir. Safra kesesi rahatsızlığı ve böbrek taşlarına şifâlıdır. Efteni Kaplıcası: Düzce Efteni gölü kıyısındadır. Deri hastalıklarına iyi gelir.
Babao Kaplıcaları: Mudurnu ilçesine 5 km uzaklıktadır. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden pekçok kişi bu kaplıcalara gelmektedir. Vücuda zindelik verir.
Bağlum Kaplıcaları: Seben ilçesine 15 km uzaklıkta Kesenözü köyü yanındadır. Çok eski devirlerden beri kullanılmaktadır. Dağ ve kış spotlarına müsâittir. Sinir hastalıklarına faydalıdır.
Sarot Kaplıcaları: Mudurnu’ya 30 km uzaklıkta Sarot köyü yakınlarındadır. Romatizmaya iyi gelir.