Bu duyu organcıklannın

Bu duyu organcıklannın kan basıncını ve kandaki oksijen miktarını gerekli düzeyde tutarak solunum ve kan dolaşımı metabolizması üzerin- deki etkiyi açıklığa kavuşturan hu çalınmalar». rataMHfe.

larından dolayı Gauque 1949 yılı Nobel Kimya Ödülü aldı. Daha sonraları sıvı oksijen taşıma probleminin çözümü üzerinde çalıştı. Manyeto-

^nŞİYiİh.

 

‘ Rancis ^^artj Adelbert

1893-

Am[1]rıkal, Biyoklmyacı

p,h«aşÎnS£enda tan‘”

 

1895-

Azerika” *”»yac,

bellikle çol<aJûJîl7n0<linamil<. maMeninnegjhiriSICal(llklarda

^konusundXjmmtar^,

wn,r

Aşmalarıyla ta-

 

mış/aîdTfakatSlitr *!                                                                yeterince bulama­

zı” ? , nil eğl,lmın onemm biliyorlardı. Her ikisi de oğullan uoısynın okumasını istiyor ve amaçla her fedakarlığa katlanıyorlardı, illi- mS Ullll/ersitesi ’ilden 21 yışında mezun oldu ve Harvard’daki doktora- sını da 27 yaşında tamamladı. Bu gecikmenin nedeni Birinci Dünya Sa- vaşı’na katılıp iki yıl askerlik yapmasıydı.

Askerlik dönüşü St.Louis Ûniversitesi’nde çalışmaya başladı. Biyo­log Edgar Ailen ile fare ve sıçanların cinsiyet hormonları üzerinde araştır­ma yaptılar. Ailen, kimyasal bir bileşiğin İçindeki ana madde miktarını tayin edebilen bir yöntem geliştirmişti. Allen’in bu yönteminden yararla­narak, hormonların aktif maddesi üzerinde 12 yıl süren incelemeler yaptı ve sonunda steroid bir hormon olan “estron’u” kristal biçiminde elde etmeyi başardı. Daha sonraları bununla yakın ilgileri olan “estriol” ve “estradiol-17 Beta” maddelerini ayırdı. Bu sonuncusunun 10 miligramı­nı elde etmek için 4 tonluk domuz rahmi kullandı. Bu bileşikler veya ya­kın türevleri kadın hastalıklarının tedavisinde yaygın biçimde kullanıldı.

Kırk yaşından sonra ilk kez Dam tarafından gözlenen tavuklardaki ka­namaların açıklanması çalışmalarına başladı. Çalışma arkadaşlarıyla bir­likte, bitkilerden Ki ve karışık mikroorganizma kültürlerinden K2 vitamin­lerini saf olarak elde etti, iki bileşiği aynı zamanda sağlaması bunların yapılarını incelemesine de yaradı ve ikisinde de 2-metil-1,4-naftakinon bul­du. Farklılıkları hidrokarbonlardan ileri geliyordu. Bu maddeler, sarılık has­talarında kanın pıhtılaşmasını düzenlemeleri bakımından önemliydi.

Doisy hastalıkların tedavisine yarayan bu buluşlarından dolayı 1943 yılı Nobel Tıp ve Fizyoloji ödülünü aldı, ikinci Dünya Savaşı sırasında an­tibiyotikler üzerinde çalıştı. Tedavide kullanılabilir bir madde elde edeme­mekle birlikte, ayırmayı başardığı dört aktif kristal bileşik (Bacillus pyoc- yaneous’dan) kendinden önceki çalışmaları destekledi.

Bundan sonra hormonlar ve safra asitleri üzerinde çalıştı ve birço­ğunun yapısının tayinini gerçekleştirdi. Uzun süre biyokimya profesörlü­ğü yapan Doisy, St.Louis Üniversitesi Biyokimya Kürsüsü’ne adı verile­rek ve Ulusal Bilim Akademisi’ne üye seçilerek onurlandırıldı.

 

nınır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


[1]   Mach: Bir akışkanın akış hızının, sesin yerel hızına oranı. (Bu, gerçek bir hız birimi değildir; çünkü sesin hızı, yerin sı­caklığının kare kökü ile orantılıdır.)

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*