wiki

TARTIŞMA,

Bir şeyi tartışmak, karşıt ya da değişik yönlerini ortaya koymak eylemi, o şeyin çözümlenmesini, eleştirili incelemesini yapmak işi: Meclis’te bu yasa tasarısının tartışması günlerce sürdü. Bu sorunun tartışmasını beşinci bölümde bulacaksınız. —2. iki ya da daha çok kimsenin, bir sorunu, bir konuyu incelerken yaptıkları karşılıklı görüş.alışverişi, ayrıntılı konuşma: Peki, bu tartıfcggjtûifl çıkan sonuç nedir? —3. Karşılıklı kırıcı konuşma, anlaşmazlık, münakaşa: ...

Devamını Oku »

TARAVET;

ti a. (ar. tarSvet). Esk. Tazelik, canlılık: “Otuz beş yaşına rağmen kalbinin ve vücudunun on sene evvelki taravet ve şebabile parlıyordu” (H. E. Adı- var).

Devamını Oku »

TARAUNİTİS

Tar. coğ. Anadolu’da, Muş ovası ve çevresinin Antikçağ’daki adı. Ortaçağ’da Tarann, İslamlıktan sonra da Tarun olarak anıldı.

Devamını Oku »

TARATOR;

a. (fars. tere, sebze ve duğ, kesilmiş süt’ten). Ceviz, ekmek içi, zeytinyağı, limon ya da sirke ve sarmısakla yapılan bir tür meze ve sos. (Sos olarak haşlanmış balık, karides, ıstakoz, midye tava, bazı sebze kızartmaları ve haşlamaları üzerine konur; kanepelerde kullanılır. Ceviz yerine fındık kullanılarak yapılanı da vardır.)

Devamını Oku »

TARAŞLAMAK,

g f. Ürün kaldırıldıktan sonra tarlada kalan artıkları toplamak. (Bu şekilde buğday, arpa, fasulye vb. toplamak hemen hemen her ülkede yoksullara tanınan geleneksel bir haktır.)

Devamını Oku »

TARASSUT

(ar. raşad’dan taraşşud). Esk. 1. Dikkatle bakma, inceleme. —2. Gözleme. —3. Tarassut etmek, gözetlemek; gözlemek: “Onların hususiyetlerini tarassud ediniz” (Baha Tevfik).

Devamını Oku »

TARASft

İsviçre’de (Graubünden kantonu) köy, Aşağı Engadin’de, inn’in sol kıyısında; 300 nüf. Soğuk madensuyu kaynakları (karaciğer ve sindirim yolları iltihaplarına karşı). Turizm merkezi. Şato (XI. yy.; onarıldı).

Devamını Oku »

TARASİOS,

(730’a doğr. – 806), İstanbul patriği (784-806). imparatoriçe Eirene ile birlikte, ikonalarla tapınma törenlerinin geri getirilmesine çalıştı ve bu yoldaki karar İznik konsili’nde alındı (787).

Devamını Oku »

Tarasconlu Tartarln

(les Aventures prodigieuses de Tartarin de Tarascon), A. Daudet’nin romanı (1872). Taşra küçük burjuvazisinin hicvi. Yapıtın, Tarascon surları içinde ün kazanmış olan kahramanı Cezayir’e aslan avına gitmeyi düşler. Oradan, aslan postundan çok düş kırıklıklarıyla dönecektir. Ama geriye, kazandığı şan ve özellikle kendi çapında bir dünya kurmasını sağlayan ünlü “serap” kalacaktır. Bu serüvenler, Tartarin sur les Alpes (1885) ve Port-Tarascon adlı ...

Devamını Oku »

TARASCON

Fransa’da kanton (Bou- ches-du-Rhöne) merkezi, Rhöne kıyısında, Beaucaire’in karşısında; 11 158 nüf. (1992). Ticaret merkezi. Kâğıt hamuru. Kumaşlar. —Güz. san. Beaucaire’in karşısında Rhöne’a doğru giren kayalığın üzerinde yer alan, Fransa kralına ait bu müştahkem kentte, Provence kontları çok geçmeden bir şato yaptırdılar. XV. yy.’ın ilk yarısından kalma, günümüzdeki güçlü kale, kral Fle- nö’nin oturduğu güzel bir konaktı.

Devamını Oku »

TARANCI,

(Cahit Sıtkı), türk şair (Diyarbakır 1910 – Viyana 1956). Galatasaray li- sesi’ni bitirdikten (1931) sonra İstanbul’da Mülkiye (1931-1935) ve Yüksek ticaret okullarında (1935-1938) okudu; yarıda kalan öğrenimini Paris’te, Sciences poli- tiques’te sürdürdü (1938-1940); ancak savaş sırasında kentin işgali üzerine yurda dönmek zorunda kaldı. Öğrencilik yıllarında Sümerbank’ta memur olarak çalışmıştı. Bir süre de ticaretle uğraşan babasının yanında çalıştı. 1944’ten başlayarak Ankara’da ...

Devamını Oku »

TARANAKİ,

Yeni-Zelanda’da istatistik alanı, North Island’ın batı bölümünde; 9 720 km2; 108 400 nüf. (1990). Merkezi New Plymouth.

Devamını Oku »

TARAMALI

Taraması olana denir. —Elektron. Elektron taramalı mikroskop, gözlemlenen cismin yapısı tarafından kip- lenen ve ardışık algılama satırları oluşturacak biçimde yer değiştiren bir elektron demetinin yardımıyla 50 ile 10 000 arasında değişen bir doğrusal büyütme elde etmeye yarayan mikroskop. —AnsİKL. Taramalı mikroskop. Klasik elektronik mikroskopide bütün cisim geniş kesitli bir elektron demetiyle aydınlatırken, taramalı mikroskopide cisim üzerindeki dar bir alan ayarlanabilir ...

Devamını Oku »

TARAMAK ;

Kendisinin ya da bir kimsenin saçını, sakalını, bıyığını, bir hayvanın tüylerini ya da yünleri taramak, bir tarakla tellerini birbirinden ayırmak, düzeltmek; saça, sakala vb. tarakla biçim vermek. —2. Bir yeri taramak, içindeki gereksiz ya da zararlı maddeleri bir araç yardımıyla ayıklayarak o yeri temizlemek; taraklamak: Bir tarlayı taramak. Deniz dibini taramak. —3. Sert bir maddeyi taramak, onu dişli çelik bir ...

Devamını Oku »