Çerkesler yılın dönemlerini, Vağoba (Yunus) Takımyıldızının konumuna göre belirliyorlardı. Onların takvimi, doğa olaylarını, iş dönemlerini ve kültürlerini yansıtıyordu.
Son yüzyıllarda Çerkesler halk takvimi, hicri lakvim, Julyen vc Gregoryen takvimleri gibi çeşitli yıl sayma sistemleri ya da takvimler kullandılar. Halk takviminin kökleri kuşkusuz daha derinlere uzanıyor ve doğa olaylarını, iş dönemlerinin bölümlenme s ini. halkın kültürünü ve yaşam tarzını yansıtıyor. Yılın dönemlerinin adlan, Julyen ve Gregoryen takvimlerinin ay adla-nyla kaynaşmış olarak bugün de kullanılmaktadır. Örneğin, bugünkü takvime göre ğathepe (ilkbahar başı) mart, mellhueğo (koyunla-rın doğurma zamanı) nisan, şak’oğo (av zamanı) kasımdır.
Çerkesler yılın dönemlerini gökyüzü cisimlerinin konumuna göre belirliyorlardı. Bunun için cn başta Vağoba (Yunus) Takımyıldızı kullanılıyordu. “Vağoba topraktan çıktığında” (21-22 Mart) ilkbahar, “Vağoba ekine baktığında” (21-22 Haziran) yaz, “Vağoba ağacın tepesinde ballığında” (21-22 Eylül) sonbahar,
“Vağoba yeniden toprağa girdiğinde” (21-22 Aralık) kış başlıyordu.
Bu dönenceler arasında doksanar gün vardı ve tam bir dönence 360 günden oluşuyordu. Bugünkü astronomik yıla göre artan 5-6 gün ibadet (thalhc’u) günleri olarak adlandırılıyordu.
Çerkeş halk takviminde yılın iki “şile” dönemi vardı. Farsça çelle (kırk) kelimesinden gelen şile, yazın en sıcak ve kışm en soğuk dönemleri için kullanılırdı (ğamaho şile – yaz şile ve ş’ımaho şile – kış şile), Yaz şile
“Vağoba’nm ekine baktığı” tarihten yirmi beş gün sonra başlar ve kırk gün sürerdi (16-17 Temmuz’dan 24-25 Ağustos’a kadar). Kış şile ise “Vağoba’nm yeniden toprağa girdiği” tarihten yirmi beş gün sonra başlar ve yine kırk gün sürerdi (16-17 Ocak’tan 24-25 Şubat’a kadar). Çerkesler daha sonra Tatarlardan aldıkları 12 yıllık hayvan fİ^vimini kullandılar. “Cıl” diye adlandırılan bu takvim, her biri bir hayvanın adını taşıyan 12 yıllık dönenceden oluşuyordu. Dönenccnin Fare Yı-
Çerkes halk takvimi, doğa olaylarını, iş dönemlerinin bölümlenmesini, halkın yaşam tarzını ve kültürünü yansıtıyor. Yılın dönemleri gök cisimlerinin (Yunus Takımyıldızının) konumlarına göre belirleniyor.
lı’ndan başladığı diğer Doğu halklarından farklı olarak Çerkeslerde cıl Örümcek Yılı’ndan başlıyordu ve sırası şöyleydi: Bec (Örümcek), Ble (Yılan), Şı (At), Melı (Koyun), Çabe Hamlu (Kâbe Kurdu), Çet (Tavuk), Ha (Köpek), Ko (Domuz), Tsığo (Fare), Çemı (İnek), Haşı-vumış (Pars), Thak’umç’ıh (Tavşan), Bu takvime göre şimdi 2003 Koyun Yılı’nda bulunuyoruz.
Çerkeş inançlarına göre köpek, koyun ve Kâbe kurdu yıllan bereketli. Tavuk ve Yılan yılları ise bereketsiz ve hastalık getiren yıllardı. Tavşan ve Domuz yıllarında savaş kaçınılmazdı.
Yeni Yıl
Çerkeş halk takvimine göre yeni yılın ilk günü 22 Mart. Bu gün “Va-ğoba’nın topraktan çıktığına, toprağın canlandığına, yazın kışı yendiğine, kışın ve yazın ayrıldığına” inanılırdı. Yeni yıl onuruna ocak ateşi kurbanı (maf aşhatıh) yapılır, aileler durumlarına göre siyah koç veya büyükbaş hayvan keserlerdi. 22 Mart akşamı haberci (ğuvo) bir katırın üzerinde köyü dolaşır ve yeni yılın gelişini müjdelerdi. Halkın bayramını kutlayarak, yaşlı genç herkesi ertesi gün güneş doğmadan kutsal ağacın, jığıvuc’un (dans eden ağaç) yanında toplanmaya davet ederdi.
Aynı akşam genç erkekler ve kızlar toplanırlar, içinde yeni yıla övgüler düzülen, iyi ürün umudunun ifade edildiği tören şarkdan söyleyerek ellerinde meşalelerle evden eve dolaşırlardı. Herkes gençleri coşkuyla karşılar, onlara tatlı ikram eder vc girilen yeni yıl için iyi dileklerini sunardı. O gece kimse uyumaz, geceyi ayakta geçirirdi. Ocaklarda ateş yakılır, evlerin küçük pencerelerinden sokağa ışık sızardı. Sabaha karşı bütün halk şarkılar söyleyerek toplu halde “dans eden ağaca” doğru yürümeye başlardı.
Kocaman gövdesini ancak birkaç kişinin el ele tutuşarak sarabildiği kutsal ağaç, önceden rengârenk kumaş parçalarıyla, oyuncaklarla ve mutlaka evcil bir hayvanın yüzülerek gerilmiş yaş derisiyle süslenirdi.
Orada toplanan herkes yüzü doğuya, güneşin doğduğu yöne dönük olarak dururdu. Köyün en saygın yaşhla-ö rından biri, bir elinde haluj (peynirli-s *l börek), diğer elinde mahsıma jŞ (darıdan yapılan içki) dolu bje Şj (boynuz kadeh) olduğu lıaldc öne S çıkar, iki tarafında da biri kız diğeri erkek İki genç bulunurdu.
Herkes ellerini güneşe doğnı uzatır, yaşlı adam ise doğan güneşe bakarak yeni yıl onuruna “houh” (iyi dilek konuşması) yapardı: “Mutluluk ve iyilik getirerek evimize gir, hastalıklar bize uğramasın ve sakin gökyüzü üzerimizde parlasın, oca-‘ ğımız yiyecek dolu ve gönlümüzün istediği her şey elimizde olsun. Gelen yılın hepimize hayırlı olması için amin diyelim.”
Bu konuşmadan sonra törene katılan lar gruplar halinde dağılarak otururlar, çantalanııdan yiyecekleri çıkarırlar, yeni yılı houhlarla hayırla-yarak yiyecekleri yerler ve mahsıma içerler, sonra da el ele tutuşarak halka şeklinde, vuc denilen tören oyununu oynarlar, yeni yıl şarkısı söylerlerdi. Gençler atlarla yiğitlik gösterileri yapardı.
Halk takvimine göre yılın belli günlerinde kutlanan ondan fazla tören (thalhe’u) vardı: Utıj (Paskalya), Vakodck’ (çifte çıkma), Vakokihej (çift sürenlerin dönüşü), Sozereş yi thalhe’u (Sozereş töreni), Thaşho-guhej (Büyük Tanrı onuruna tören) vb.