Genel

Çin

Çinçin

Çin, 1,2 milyarı aşan nüfusuyla yeryüzünün büyük farkla en kalabalık ülkesidir: her beş insandan biri Çinlidir. Ülkenin temel özellikleri, coğrafî büyüklüğü (yüzölçümü bakımından Rusya ve Kanada’dan sonra üçüncü sırada gelir) ve nüfusun ağırlıklı olarak ülke topraklarının bir bölümünde yoğunlaşmış olmasıdır: Çinlilerin yaklaşık yüzde 94’ü ülkenin yansından küçük bir bölümünde yaşar.
Roma împaratorluğu’nun ortadan kalkışından beri Çin İmparatorluğu, 191 l’deki yıkılışına kadar, dünyanın en büyük devleti olmuştur. Batıklar, Çin’e çok uzun bir geçmiş atfeder. Oysa Çin dünyasının tarihe girmesi, kronolojik Batılı kaynakların dayanağı olan Yakmdoğu’nunkine göre kesin olarak ileriye alınmıştır; üstelik, bu tarih binyıllar boyunca esas olarak sadece Huang-he’nin aşağı vadisini ilgilendirmiştir; Çin, jeopolitik ufkuna ancak MÖ II. yy’da erişmeye başlamıştır.

Çağdaş Çin, komünizmin Doğu ve Güney Asya’ya yayılmasında üs işlevi görmüştür. Halk cumhuriyeti dönemi, 37 yüzyıllık tarihle kıyaslandığında kısa gibi görünebilirse de, Çin bu alanda da özgünlüğünü göstermektedir. İktidara gelen komünistler her şeyden önce, birliği yeniden sağlamak üzere imparatorluk sisteminin iki temel öğesinin yeniden inşasına girişmişlerdir: bürokrasi ve ideoloji. Nitekim Örta İmparatorluğu da, daha doğar doğmaz, halk üzerindeki denetimini oturtmak için kentsel alanların gelişmesini teşvik etmiştir.

Ülke, en azından doğu bölümünde, bol bol sulanan ovaları ve tepeleriyle elverişli doğal koşullardan yararlanmıştır.

Üçüncü Dünya’nın en büyük gücü, ama aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesinden biri olan Çin, çoğu zaman bedeli ağır bir biçimde ödenen ilerlemelere rağmen, yoksul bir ülkedir. Ülkenin en dikkat çekici özellikleri, Pier-re Gentelle’in şu formülüyle gayet iyi özetlenmektedir: «Çok insan, çok zaman, çok alan.»
ÇİN HALK CUMHURİYETİ

Zhonghua Renmin Gongheguo Uluslararası kod: CHN Yüzölçümü: 9 572 900 km2 Nüfus: 1 221 725 000 (1996)

Nüfus yoğunluğu: 128 kişi/km2 Başkent: Pekin (10 780 000) (1996)

Resmî dil: Çince

Dinler: % 59,3 geleneksel halk dinleri (yerel tanrılara bağlılık, a) tapınma, Konfüçyüsçülük, Taoculuk, evrene tapınma, ruhlara tapı vb); % 20 örgütlü yerel dinler; % 12 Ate; % 6 Budist; % 2,4Müslü % 0,2 Hıristiyan; % 0,1 diğer

Millî bayram: 1-2 ekim (1949’da halk cumhuriyetinin ilanının > nümü)

Para birimi: renminbi yuan (CNY) [1 CNY ~ 10 ciao veya 100 fe Hükümet ve yönetim Anayasa: 1982’de benimsenen anayasa, tek partili bir halk cum yeti öngörür.

Kurumlar: Ulusal Halk Meclisi (eyalet, bölge, belediye ve halk < su temsilcileri tarafından 5 yıl için seçilen 2 978 üye); 5 yıl için se cumhurbaşkanı ve Ulusal Halk Meclisi’nin seçtiği bir başbakan. Yönetim birimleri: 22 eyalet, 5 özerk bölge, 3 özel belediye (P, Şanghay, Tianjin).

Ekonomi GSMH: 906,079 milyar dolar (1996)

Kişi başına GSMH: 750 dolar (1996)

İthalat:142 400 milyon dolar (1996) îhracat: 182 700 milyon dolar (1996)

Eğitim ve sağlık Okuryazarlık oranı: yetişkin nüfusun % 80’i (1992)

Ortalama ömür: kadın 71; erkek 68 (1996)

Çocuk ölüm oram: %o 47 (1996)
İÇİNDEKİLER

^ FlZtKÎ COĞRAFYA a BEŞERÎ VE İKTİSADİ COĞRAFYA ® TARİH î KÜLTÜR VE UYGARLIK
Niilus baskısı. Çin’de «yararlı» kavramı işlerine giden bisikletçi kalabalığıyla simgelenmektedir.
‘ ‘£ ‘ ./Tw . ‘T-;’ ‘ ’-i /

V-*- v. <£-% } i ‘ ….. -j *
* frf \V-‘_ .
– /p4* ’ : .u –p VS?

t_i:’İ •’! .■ ‘ 1 f

■s ‘ ‘ ‘ rf ‘-‘ – r 4.’
e, . ı
□ FİZİKÎ COĞRAFYA

Kıtaların yer değiştirmesi sürecinde, litosferik Hindistan L sının Avrasya levhasıyla çarpışması, yüksek topraklarla kap tı Çin’le (dünyanın, yüksekliği 4 000 m’den fazla olan en ö li bölgeleri burada toplanmıştır) ovalar ve tepelerle kaplı i Çin arasındaki temel zıtlıkların oluşmasına katkıda bulunmı Yüzey şekillerinin en önemli özellikleri ve fizikî ortamların lımı, bu jeolojik tarihin sonucunda belirlenmiştir.

Dünyanın bu bölümünde özellikle etkili olan Asya muso: mn müdahalesi, oldukça düzenli yağış alan Doğu Çin’le kes: le daha kuru, hatta daha kuzeyde kurak olan batı bölgelerin birinden ayırır.

Doğal yapı

Çin topraklarının en büyük bölümünün çatısı platformla: yani başkalaşmış veya eski katlanma evrelerinde tortullara nüşümü sonucu ortaya çıkmış billur kayaç kitlelerinden oi Ülkenin batı kesimlerinde, kambriyen öncesi bir levhanın s yüzeylerine, özellikle de Birinci Zaman’m sonundaki (yak 230 milyon yıl önce) Hersinyen dağoluşumu sırasında biçin miş bir platform tarafından taşman büyük alanlara rastlanır yük ölçüde, ikinci Zaman’da (yaklaşık 65 milyon yıl önce) yı oturmuş daha genç bir platformun varlığının damgasını taş Doğu Çin, bu bakımdan daha ilginçtir.

Bu platformlar, Üçüncü Zaman’da meydana gelen büyüi olaydan, aynı ölçüde olmasa da, derin bir biçimde etkilenm Hindistan levhası (bu levha Birinci Zaman’ın sonundan ber: günkü Antarktika, Avustralya ve Güney Afrika topraklarım sayan bütünden kopuktu), günümüzden 40-50 milyon yıl; kuzeye doğru kayarak Avrasya levhasıyla çarpıştı. İki levhayı birinden ayırmakta olan okyanusun kapanması, burada biri] tortulların katlanmasına yol açtı. Çarpışmanın etkileri kuzey doğuya doğru zayıfladı.

Böylece iki levhanın sınırında güçlü Himalaya zinciri bet-Nepal sınırındaki Everest Dağı’nda 8 848 m’ye yüks oluştu; engebeleri esas olarak batıdan doğuya doğru uza Himalaya Dağları, Hindistan levhasının doğu sınırında.

eksenlerini izleyerek doğuya uzanırlar. Daha kuzeyde,

– :nn güçlü bir biçimde yükselip kırılarak, kırıklarla birbi-

– ;; * ayrılan küçük sıradağların kat ettiği dev Tibet platola-

:.jşturmuştur. Yakın tarihli hareketlerse daha az yoğun .. bir üsluptadır: kırıklar yer yer orta yükseklikte enge-ı* : ■ yaratmış ve çökmelerin sonucunda havzalar ve ovalar ; . I “’jştur.

Im en ilginç özelliği, Dördüncü Zaman’m soğuk ve kurak :: – :“~eri sırasında rüzgârın gerçekleştirdiği çökeltilerden kay-i.’.;rjr. Sık sık kumul biçimini alan, rüzgârın taşıdığı kumlar, -i Asya havzalarını doldurur; rüzgârın taşıdığı ince çökelti-r:-.~ oluşan dev bir örtü Çin’in kuzeyindeki platoların bir bö-.nü kaplayarak dünyanın en büyük lös bölgesini oluştur-

– ;n jeolojik yapısına güçlü bir istikrarsızlık damgasını vu-e =ki kırıkların yeniden harekete geçmesi en batıdaki toprak-amamında ve Kuzey Çin havzasında sık sık şiddetli dep-

– ere yol açar. Kuzey Çin havzasını etkileyen depremler, bu-

çok yoğun nüfuslu bir bölge olması nedeniyle çok büyük yaratır: mesela Pekin’e ulaşan 1976’daki yer sarsıntısı, m ve Tangshan şehirlerinde 250 000 kişinin ölümüne yol —.far.

Yüzey şekilleri ve fizikî ortamlar

I.n’in güneybatı sınırında, Himalayalar’ın kuzeyde Karaku-

– Dağları’yla kuşatılmış olan kuzey kolu uzanır. Her yerde . J m’yi aşan yüksek Tibet Platosu’nun üzerinde küçük sıra-

:.=r ve tek tek doruklar yükselir. Yüksekliğin etkisiyle burada ,-js tipi iklim özellikleri görülür.

: jksek topraklarla kaplı bu dev alanın kuzeyinde, sırasıyla da-;.çak platolar, Kunlun ve Tien Şan gibi sıradağlar ve Oaidam, -_-n ve Çungarya havzaları gibi havzalar görülür. İklimin ayırt ..özellikleri, soğuk kışlar, kavurucu yazlar ve özellikle havza-■;a olmak üzere genel bir kuraklıktır.

E s kurak ve yüksek bölgenin sınırında bir geçiş bölgesi bulu-güneyden kuzeye, önce, Yunnan eyaletinin meridyen doğ-,:sıu dağları ve Guılin sit alanıyla ünlenen kireçtaşı oluşumlu ;-ı]ar belirir. Kızıl Havza’nın (Sichuan havzası) yarattığı kelden sonra Oinling Dağları gibi küçük sıradağlar ve başta .înghe’nin (veya «Sarı Irmak») kuzeye doğru çizdiği büklü-_n içinde kalan Ordos bölgesinde olmak üzere, lösle kaplı pla-=r görülür.

Düşük yükseklikler (1 000 m’nin altında), ülkenin doğusun-„<alır. İkinci Zaman platformu, güney bölümünde billur ve-şıstli malzemelerin yanı sıra yakın tarihli lav akıntılarıyla jönlenmiş tepeler bulunur. Buralarda yazların sıcak, kışlaca daha çok ılıman geçtiği yağışlı bir iklim egemendir, -gzijiang («Mavi Irmak») vadisinden itibaren yalnızca yük-mış Shandong kütlesinin kesintiye uğrattığı geniş bir alüv-n ovası uzanır. Bu, genel olarak «Kuzey Çin Ovası» olarak ;Ian ovadır. Burada yağışlar bol, yazlar sıcaktır; kış mevsi-yse, sık sık sıfırın altına düşen sıcaklıklarla ayırt edilir. Bu a. bugün daha çok «Kuzeydoğu Çin» olarak anılan ve Man-rya’nm merkezini oluşturan ovayla kuzeydoğuya uzanır, ova, doğuda olduğu gibi batıda da orta yükseklikte dağlar-çevrilidir. Burada yağışlar daha düşüktür; sıcaklıkların 3 °C’nin oldukça altına indiği kışlar dondurucudur ve kar ‘arca yerden kalkmaz.

İklimler

Bölgesellik. Çin, 18. kuzey enleminden 53. kuzey enlemine îar uzanır; bu kabaca Moritanya ile Iskoçya arasında kalan bölerin enlemlerine denk düşer, iklim, Çin’in dev Avrasya kara leşinin merkezindeki ve doğusundaki konumundan etkilenir; konum atmosfer dolaşımını ve bundan kaynaklanan iklim damlarını açıklar.

(ışın Avrasya’nın merkezi, yüksekliğin, enlemin ve karasal-n ortak etkisiyle çok soğuyan havanın birikmesi sonucu şan yüksek basınç (antisiklon) bölgelerinin merkezidir, /lece oluşan soğuk antisiklonlar, havanın kapanmasını enler ve iklimi kurutur. Bunlar, kıyı bölgelerinden nispeten al-: enlemlere kadar ulaşan, doğudan kuzeydoğuya doğru esen u ve soğuk rüzgârlar oluşturur. Bununla birlikte hava güne-doğru giderken yeniden ısınır ve Çin’in en güney bölgele-le kışlar daha yumuşak geçer. Diğer yandan antisiklonların :ey ve doğu sınırlarında, batıdan doğuya doğru hareket :n ve göz ardı edilemeyecek yağışlara (Kanton’da ocak ayın-/aklaşık 50 mm) neden olan alçak basınç bölgeleri (depres-ılar) oluşur.
Güneş ışınlarının dikliğinin artmasıyla birlikte günlerin uzamasıyla, karasal bölgeler, nispeten yüksek kesimlerde bile güçlü bir biçimde ısınır. Bu nedenle yazın yüksek basınçların yerini, nemli rüzgârların sokulmasına imkân veren, düşük yoğunluklu alçak basınçlar alır. Bu nemli rüzgârlar ya Hint Okyanu-su’ndan gelirler (ve «Asya yaz musonu» denen bir akımın uzantısını oluştururlar) ya da «astropikal antisiklonlar» ailesine ait sıcak bir antisiklonun etkisi altında kalan Pasifik Okyanusu üzerinden eserler. Bu rüzgârların güney ve doğu kökenli olması, kuzeye, özellikle de batıya doğru gittikçe yavaş yavaş nemliliklerini kaybetmelerine neden olur. Bu yüzden ülkenin bütün batı kesimi, kuşkusuz kışın olduğundan daha fazla, ama doğu ve güneydoğu bölgelerine kıyasla daha az yağışlı bir yaz yaşar. Yazın kıyılar tayfunlardan etkilenir; bu olgu sonbaharda daha da güçlenir. Tayfunlar, gerek rüzgârların şiddetiyle, gerekse güçlü yağmurlarla deniz sularını kabartan fırtına dalgalarının birlikte neden olduğu taşkınların büyüklüğüyle, sık sık yıkıcı etkilerde bulunur.
İç Moğolistan torlan. Maden kaynaklannın varlığına rağmen, diğerlerinden çok daha az donanımlı olan bu bölgeler, Batı (Tibet ve Sinkiang Uygur) ile birlikte, merkeziyetçi Han ulusuna özgü «on sekiz eyalet»tik Çin ‘in sınırlannı büyük ölçüde aşmaktadır.
Gullin, ülkenin güneydoğusundaki tepelik Çin’in karakteristik görüntüsü. Erozyon, üstü masa gibi düz karstik yüzeylere tepeden bakan keskin yamaçlı kulelerden oluşan (kuleli karstlar) benzersiz yüzey şekilleri yaratmıştır. Tropikal iklim, kış mevsiminin ağır basmasına rağmen, yağış lann yıl içine dengeli bir biçimde dağılmasıyla belirgindir.

Atmosfer dolaşımı öncelikle, Tibet’in doğusundan Mançur-ya’nın batısına kadar güneybatı-kuzeydoğu ekseninde uzanan büyük bir bölünme hattını izler: bu hat, kuzeybatıdaki «kurak Çin’i» doğu ve güneydoğudaki «nemli Çin»den ayırır.

Kurak Çin. Bu dev bölge de kendi içinde iki bölüme ayrılır. Bir yanda, Tibet platolarına ve yüksek dağlara bir miktar kar düşer; bu bölgelerde kışın çok düşük, yazınsa ortalama sıcaklıklar görülmesinin nedeni yüksekliktir. Lhasa (Tibet) istasyonunun temsil
ettiği en güneydeki vadilerde bu iklimin yumuşamış bir c hüküm sürer. Diğer yandan, platolarda ve havzalarda ger.s soğuk kışlar (daha düşük yüksekliklere rağmen), ama sıcak lar yaşanmasının nedeni karasallıktır. Düşük olan yağışlar, z dan batıya doğru gittikçe azalarak, gerçek birer çöl olan Ga. veya Taklamakan gibi en batıdaki ve en korunaklı havzalarc. düşük değerlere inerler.

Nemli Çin. Kurak Çin’den yaklaşık olarak 600 mm ızc.

ÇİN
Tibet. «Dünyanın damı^n-platolarda arpa hasadı
Kuzey Çin Ovası, değşkers-:ş Huanghe (San Irmak) tara*~:;-düzenll aralıklarla sulanır.
nyie ayrılan nemli Çin, bol miktarda yağış alan güney kesimiyle .ağışların daha düşük olduğu kuzey kesimi arasında bazı yağış zıtlıkları gösterir. Temel zıtlıklar, sıcaklıkların, özellikle de kış sıcaklıklarının (yaz hep aynı derecede sıcaktır ve güneyle kuzey ırasında sıcaklık farkları asgarî düzeydedir) dağılımından kaynaklanır. Ocak ayı ortalamaları Harbin’de yaklaşık -18 °C iken, Kanton’da 15 °C’dir. Bu nedenle, kış sıcaklıklarının da doğruladı-S: gibi, nemli Çin’de birçok alan ayırt etmek doğru olur. Güney-
doğu kıyısının yanı sıra Hainan Adası boyunca uzanan ince bir şeritte 15 °C’nin üzerinde sıcaklıklar görülür; güneydeki tepelerde 15-5 °C arasında değişen sıcaklıklar, Kuzey Çin Ovası’nda 5-0 °C’ye düşer. Kuzeydoğuda ise -10 °C’nin oldukça altında değerler kaydedilir.

Su kaynaklan

Tibet’in doğu kesimleri, özellikle de bölgeyi doğudan kuşa

İKİ AY ARALIKLI İKLİM VERİLERİ
İstasyonlar Enlem Yükselti Ocak Mart Mayıs Tem. Eylül Kasım Yıl İçinde*
KANTON sıcaklık – en yüksek – en düşük yağış 23° K 5 m 17,2 9,4 45,7 20,6 12,8 91,4 30 23,3 251,5 32,8 25,6 251,5 31,7 24,4 137,2 25 15.6 40.6 26,1 18,6 1643,4
CHONGQtNG sıcaklık – en yüksek – en düşük yağış 29° 3’K 251 m 9,4 5 15,2 18,3 11,1 38,1 26,7 19,4 142,2 33,9 24,4 142,2 27,8 21,7 149,9 16,1 11,7 48,3 22,2 15,6 1089,7
HARBİN sıcaklık – en yüksek – en düşük Yağış 45° 43 TC 175 m -12,2 -24,4 5,1 2,2 -11,7 10,2 20,6 6,1 43,1 27,8 16,7 111,8 20,6 8,3 45,7 0 -11,7 7,6 9,7 -2,8 487,7
LHASA sıcaklık – en yüksek – en düşük yağış 29° 4’K 4 030 m 6,7 -10,0 2,5 11,7 -2,2 7,6 19.4 5 25.4 23,3 9,4 121,9 21,1 7,2 66 12,8 -5 2,5 15,9 0,7 408,9
ŞANGHAY sıcaklık – en yüksek – en düşük yağış 31°l’K 8 m 7,8 0,6 48,3 12,8 4,4 83,4 25 15 94 32 23,3 147,3 27.8 18.9 129,5 17,2 7,2 50,8 20,4 11,6 1135,4
TÎANJİN sıcaklık – en yüksek – en düşük yağış 39° l’K 4 m 0,6 -8,9 5,1 11,1 -0,6 10,2 26,7 13,3 27,9 32,2 22,8 188 26,1 16,7 43,2 9,4 0,6 10,2 17,9 7,4 533,4
URUMÇt sıcaklık – en yüksek – en düşük yağış 43° 45 “K 990 m -10,6 -21,7 -15,2 -0,6 11,1 12,7 22,2 8,3 27,9 27.8 14,4 17.8 20,6 8,3 15,2 -1,1 -10,6 10,6 10 -1,5 292,1
* Sıcaklık için ortalama, yağış için toplam

tan, kuzey-güney doğrultulu dağlık eksenler, Çin’in başlıca su haznesini oluşturur. Gerçekten de bu bölgeler bol yağış alır ve yükseklikler (sık sık 3 000 m’nin üzerinde) buharlaşmayı azaltır. Güneyde ve doğuda bu bölgelerin yanında alçak bölgeler yer alır ve buralardan doğan akarsular etkileyici uzunluklara ulaşabilir. Büyük Çin ırmaklarına Çinhindi Yarımadası’nınkileri (Menam, Nu, Iravadi, Mekong) ve Brahmaputra’yı da eklemek gerekirse, dünyanın en büyük akarsularının bir kısmının kaynağı burası demektir.

Eskiden «Mavi Irmak» olarak anılan Yangzijiang’ın uzunluğu 5 000 km’dir; havzasının, Türkiye’ninkinin yaklaşık üç katına eşit bir yüzölçümü vardır. Irmak sel gibi aktığı dağlık bir çığırdan sonra Kızıl Havza’ya ulaşır; boydan boya aştığı havzadan aşılması güç bir dizi ivintiyle (Yichang boğazı) çıkar. Ardından aşağı çığrında birçok büyük gölle ilişkiye girdiği geniş bir ovadan geçer ve sonunda, ucunda Nankin şehrinin bulunduğu bir delta oluşturur; Şanghay şehri ise ırmağın güney sınırında yer alır. Bol olan yağışlar ve havzasının genişliği, ırmağın, denize döküldüğü yerde, ortalama 21 000 m /sn’lik bir debiye ulaşmasını sağlar; bu rakam suların yükselme zamanında dört katma çıkabilir.

Huanghe («Sarı Irmak») 4 830 km’lik uzunluğuyla Yangziji-ang’la aşağı yukarı aynı uzunluktadır, ama onun kadar gür değildir. Gerçekten de, daha az yağış alan bir bölgede doğar ve daha da önemlisi, sulama kesintilerine uğramadan önce kuzeye doğru, zaten kurak olan bölgelerden geçmesine yol açan geniş bir yay çizer; ağzındaki ortalama debisi 3 250 m3/sn’yi geçmez. Gene de, parçalanmaya yatkın toprak yapısı nedeniyle kolayca aşınıma uğrayan (bu, nehrin çok büyük miktarlarda alüvyon yüklenmesine neden olur) lös bölgesinden geçişi, ırmağın taşkınlarını korkutucu kılar. Huanghe, alüvyonları, yükselttiği küçük yatağının dibine yığar ve bunlarla kıyılarında büyük alüvyon yastıkları oluşturur. Böylece çığır ovanın üzerinde kalır; kıyı yastıklarının delinmesi korkunç taşkınlara yol açabilir; bu olgu ırmağın aşağı çığırının yer değiştirmesine ne-
1991’deki sel baskım. Pasifik Okyanusu’ndan gelen alçak basınçlar olan ve tayfun denen tropikal siklonlar, ülkenin doğu cephesini düzenli olarak etkiler.
den olmuş ve ağzını, zaman zaman yüzlerce kilometre ilen;. -: itmiştir.

Zhujiang («inci Irmağı») Güney Çin’in ana suyoludur. Önce.–ırmaklardan kısa olmasına (2 655 km) rağmen, çok yağışlı bö’.gt ■ lerden geçmesi nedeniyle ortalama 8 500 m3/sn’lik bir debiye s; -hiptir. Kabarmalar sırasındaki debisi ise 60 000 m3/sn’yı bula”r_-mektedir.

Büyük Çin nehirleri hem yararlı, hem de tehlikelidir; ç:.< kullanılan ulaşım yollan sağlar ve sulama için çok önemli bir re -mel oluşturur. Ama bu nehirlerin bu kadar çok mal ve can ka; -bina (aşağı çığırlar çok kalabalıktır) yol açmalarının neder_ tam da bu avantajlardır. Son on beş-yirmi yıl içinde, özeliiLt su tutma barajlarının inşasıyla bayındırlık çalışmaları hızlan; -rılmıştır. Yangzijiang’ın akışını denetlemeyi amaçlayan çok c.-yük bir proje (Yichang bölgesindeki «Üç Boğaz projesi») ç~? canlı tartışmalara yol açmıştır; ama 1991 yazında meydana gl-len yıkıcı taşkınlar, projenin yararını bir kez daha ortaya kc. -muştur.

Flora ve fauna

Ormanlar, Çin’in yüzölçümünün yalnızca yüzde 12’sini k=r lar; çok sayıda soruna yol açan orman varlığının nisbî azlığır_” iki temel nedeni vardır: batının geniş kurak bölgeleri, orman;.: bir doğal bitki örtüsüne sahiptir; yüksek bölgeler, yükseklerde yr ■ tişen otsu bitkilerle kaplıdır; ara platolarda ise, kuraklığa uyurr. sağlamış bazı ağaççıklarla bir kısım buğdaygil öbeklerinin eg;-men olduğu bir bitki örtüsü (stepler) vardır.

Stepler, yerlerini, lös bölgesini kaplayanlar gibi daha süre;_ buğdaygil örtülerine (çayırlar), ancak kurak Çin’in doğu sır_r yakınında bırakırlar. Tavşanların, ceylanların, eşeklerin ve va_–şî yakların yaşamasına uygun olan bu düşük nüfuslu bölgeler de, vahşî hayvanlar ender değildir; buralarda kurtlar da görül-r En kurak havzalarda, step, yerini, kumullara bırakır. Başlıca y; -şil adacıklar, kavak dikerek vahalar yaratmış olan insanlar.* ürünüdür.

Eskiden geniş ormanlarla kaplı olan nemli Çin, son binyıl içi” -de büyük ölçüde ormansızlaştırılmıştır. En kuzeyde ve SichıiE’ ve Yunnan’daki orta yükseltili dağlarda olduğu gibi, birkaç sın. ■ bölgesi dışında, ormanlar ancak kesintili ve fazla geniş olmaya.-‘ yeşil adacıklar oluşturur. Tarlaların ormanın yerini aldığı nerr_ Çin, tarımsal bir görünüme sahiptir. Varlığını sürdüren ağaç tiplerini iklim belirler: kuzeydoğu, kış soğuğuna uyum sağlamış kıların veya kozalaklı ağaçların egemen olduğu tayga bölgesinin r.r parçasını oluşturur; orta bölgeler, yapraklannı döken yayvan ya* raklı ormanların alanıdır. Yangzijiang’ın güneyinde hepyeşü ormanlar belirir ve bu ormanlarda cilalı gibi parlak yapraklı pek çr; ağaç türü bulunur. Alçak enlemlerdeki bölgelere özgü, herder yeşil birkaç yoğun orman örneğine ancak Çin’in güney ucunu; rastlanır.

Ormanların yok oluşuna, vahşî hayvanların çoğunun yok ol’.-şu eşlik etmiştir. Maymunlar ve yılanlar yoğun bir biçimde avls-nır; insanlar, özellikle «dört afet»e karşı mücadele kapsamınc: (bu seferberlik 1958’de başlatılmıştır) sistemli olarak kuşlara bı_: saldırmışlardır. Ormanların tahrip edilmesi, trajik bir odun kıt.. ğma ua yol açmakta, toprakların erozyonla tahrip olmasını kola;. -laştırmakta ve akarsu taşkınlarının sonuçlarını ağırlaştırmaktadır Yeniden ağaçlandırma planlarının yürürlüğe konmuş olmasr.ı rağmen, tahribat sürüp gitmektedir.
Biiyiik panda, Tibet ve Batı Çin kökenli olup, koruma altına alınmış bir türdür.
AYRICA BAKINIZ

• 35 Asya

• 3333 deprem

■ 3SE Hımalayalar

■ I33D iklim

■ 3330 Pasifik Okyanusu

BİR MİLLİYETLER MOZAİĞİ

:_-_frce yıldan beri süregelen etnik karışmalara, katliamlara, nüfus gö-ve özellikle asimilasyoncu «klasik» bir kültür modelinin dayatılma-rağmen, Çin, çok etnili bir ülkedir; ama bu durum, resmî söylemde denmekte ve Çin halkının yüzde 93’ü asıl Çinlilerden (Han ulusu), ■•jzde T si Han olmayanlardan (resmî olarak «azınlıklar») oluşan birhaİk :l-J£u öne sürülmektedir. Gerçekte Çin, tam anlamıyla Çinli olanlann iradili «Çince» olanlar) azınlıkta olduğu onlarca milliyetten oluşmak-2c:r. Aslında, gerçek anlamıyla «Çince», geniş Çin dilleri ailesinin (az .-’fva çok iyi bir biçimde Çinceleşmiş) dillerinden biri olan «Kuzey di-_ bir «lehçe»sinden (bunları konuşanlar her zaman karşılıklı olarak ir_işamazlar) başka bir şey değildir. Bu pekin lehçesi, devlet tarafından r-r-n Çin halkı için ulusal dil ve anlaşma dili kabul edilmiştir. Bu giri-Batı yazılarının tersine, sesleri değil, anlamlan kaydeden Çin yazı-fa-T-r* özellikleri sayesinde mümkün olmuştur. Böylece, kulağa gelen Acılıklarına rağmen, Çin dillerinin çoğu aynı şekilde yazılmaktadır.
■ BEŞERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA

Çağdaş Çin, komünistlerin 1949’da iktidara gelmesinden beri ; –iden biçimlenmiştir. Değişmez eğilimler devam etmekle bir-_• :e. ekonomi, özellikle de nüfus politikası alanlarında çok sayı-u ‘.’ön değişikliği gerçekleşmiştir.

Nüfus

Büyüme ve denetim. Çin nüfusunun büyüklüğü, geçmişin -: mirasıdır. Gerçekten de, bu ülkenin 1000 yılından beri, kara-.1 yalnızca yaklaşık yüzde 7’lik bölümünde, dünya nüfusunun •jzie 20’sinden azını hiçbir zaman barındırmadığı sarulmakta-ı.r Dünyanın geri kalan bölümünde olduğu gibi, nüfus artışının -.inanmasına yol açan «demografik değişim» gerçekleştiğinde, 1 – dünyanın diğer bölgelerine oranla zaten çok kalabalıktı; bu-r-~ dünyadaki insanların beşte biri bu ülkede yaşamaktadır. Sa-zns elverişli koşulların varlığıyla (ovaların genişliği ve iklimin -isliliği gibi) açıklanamayan bu durum, kuşkusuz, büyük ölçü-: t merkezî devletin erken bir tarihte belirmesine ve sulu pirinç ta–_~rjıa da bağlıdır.

Son on beş-yirmi yıldır nüfus artışı yavaşlamaktadır. 1965-. :HD arasında ortalama olarak yüzde 2,2’ye yükselen yıllık nüfus ;~ış oram, 1980’li yıllarda yüzde 1,4’e düşmüştür. Bu düşüş, et-•bir doğum kontrolüne bağlanabilir. Ama bu politika, tered-ı .süz bir biçimde ve araya anî değişiklikler girmeden benimsen–jmiştir.

Komünist yönetimin ilk yıllarında iyimserlik hüküm sürüyor-

– _ ve doğumları sınırlayıcı hiçbir önlem alınmadı. Komünistler,

– .fus artışının boyutları karşısında, 1953’ten itibaren ilk frenleme :-gemlerini almak zorunda kaldılar. Gene de, Büyük Atılım 1558) ve Kültür Devrimi (1966) dönemlerinde doğumları teşvik ; ;:ci politikalar hortladı.
VlİttonfiK**
ÇİN

Buna karşılık, 1979’dan beri doğurganlığı azaltmaya yönelik önlemler çoğaldı ve hatta zaman zaman aşın zorlayıcı biçimler aldı. Öğütlenen tek çocuk politikasının, 2000 yılında sıfır nüfus artışıyla sonuçlanması beklenmektedir. Çiftler, vergilerden, çok kalabalık aileleri olan ana babaların işlerini kaybetmelerine kadar uzanan çeşitli önlemlerle bu politikayı benimsemeye teşvik edilmektedir. Doğurganlıkta böylece sağlanan azalmaya rağmen, nüfus artışı sürüp gitmektedir, çünkü nüfusun gençliği çok yüksek bir doğum (binde 21) ve ortalama ömrün uzamasıyla (1965’te erkekler için 56, kadınlar için 59 yıl olan ortalama ömür, sırasıyla 68,4 ve 71,4 yıla yükselmiştir) pekişen düşük bir ölüm (binde 6) oranına yol açmaktadır. Çin’in nüfusunun (1996’da 1,22 milyar kişi) 2025’te 1,6 milyara çıkması beklenmektedir.

Hanlar ve azınlıklar. MÖ 221 ‘de Birinci Imparatorluk’un kurulmasından beri Çin nüfusunun çoğunluğuna Han adı verilmektedir. Söz konusu çoğunluğun özelliği, çok güçlü bir dil ve kültür birliği ve bu konuda üstünlük duygusudur. Hanlar, nüfusun yüzde 92’sini oluştururlar; Çinlilerin yaklaşık 90 milyonu «ulusal azınlıklar»a, yani etni, dil ve din özellikleriyle Hanlardan ayrılan halklara aittir. Çin’in kenar bölgelerine dağılmış elli beş azınlık vardır. Kuzeyde Mançular, özgün dillerine rağmen, oldukça derin bir biçimde Çinlileşmişlerdir; Moğollar da benzer bir durumdadır. Bu alanda batı, Sinkiang Uygur ve Tibet özerk bölgelerinin nüfuslarıyla özgünlüğünü bir kez daha ortaya koyar. Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi’nde Türk dilleri grubundan Müslüman topluluklar yaşar; Tibetliler ise özgünlüklerini Budizmi benimsemiş olmalarına ve dillerine borçludur. Diğer ulusal azınlıklar güney ve güneydoğuda yoğunlaşmıştır. Bunlar, bir zamanlar Doğu Çin’de geniş alanları işgal eden ve kuzeyden gelen Hanların baskısıyla dağlara doğru itilen topluluklardır. Kültürel ve dinî özellikleriyle birbirinden ayrılan etniklere bölünmüş olan bu toplulukların en önemlileri Zhuanglar, Miaolar, Yiler ve Huylardır.

Eşitsiz bir dağılım. Büyük nüfus bölgelerinin yerleri, büyük ölçüde doğal koşullara bağlı olan tarımın verimliliğinden güçlü bir biçimde etkilenir. Kuzey Çin Ovası ve Yangzijiang vadisinin yanı sıra Kızıl Havza ve Kuzeydoğu Çin’in ortasındaki merkezî bir eksen, nüfus yoğunluğunun 400 kişi/km2’yi bulabildiği ve hep 100 kişi/km2’nin üzerinde olduğu sürekli yerleşim alanlarıyla ayırt edilir.

Güneydeki tepelik bölgenin özelliği orta düzeydeki nüfus yoğunluklarıdır (50-100 kişi/km2 arası, ama vadilerde daha kalabalık bölgeler vardır). Orta yükseklikteki dağlarla kaplı bölgelerde ve nemli Çin’in sınırında yer alan platolarda, özellikle de lös bölgesinde nüfus yoğunlukları 50 kişi/km2’nin üzerinde olmakla birlikte, yüksek nüfus koridorları daha ender görülür.

Yoğunlukların çoğu durumda 10 kişi/km2’nin altında olduğu Batı Çin’de nüfus rakamları düşer; Tibet’in büyük bölümünde ve en kurak havzalarda olduğu gibi, geniş alanlarda gerçek insan çölleri uzanır. Bununla birlikte kurak havzaların sınırlarındaki vahalar dizisi (ipek Yolu boyunca uzanan çok eski konaklar) nüfusun daha kalabalık olmasını sağlar.

Kentler ve kentleşme. Kent kavramının çok geniş bir tanımını kullanan Çinliler, son derece geniş kırsal ve tarımsal bölgeleri kentsel nüfusa katarlar. Resmî verilere göre, şu anki kentsel nüfus oranı yüzde 50’ye yakındır; bu rakam çok sayıda yabancı nüfus-bilimciye olduğu kadar Çinli uzmanlara da çok abartılı gelmektedir. Amerikalılar bunun yüzde 21’e (yani hemen hemen ABD nüfusuna eşit olan 230 milyon kendi) indirilmesini bile önermişlerdir. Bununla birlikte bütün kaynaklar, 1950’de yüzde 10 dolayında olması gereken bu oranın, halk cumhuriyetinin kuruluşuyla birlikte çok hızlı bir biçimde artmaya başladığım kabul etmektedir; nisbî büyüme, daha sonra, kentleşmenin yüksek maliyeti ve politik istikrarı koruma kaygısı nedeniyle, 1960-1978 arasında alman bir dizi önlemle frenlenmiştir. 1979’dan beri, yeni ekonomik yönelimler, sadece mudak olarak değil, göreli olarak da yükselen kentsel nüfusta hızlanan bir artışa yol açmıştır.

Urumçi (Sinkiang Uygur) dışında, nüfusu 500 000’in üzerinde olan büyük şehirlerin hepsi Doğu Çin’de bulunur. Şanghay (13,4 milyon kişi), Pekin ve Tianjin (10,8 ve 8,7 milyon kişi) ve Kanton (3,7 milyon kişi) gibi en önemli şehirler, kıyı bölgelerinde yer almaktadır. Ülke genelinde orta büyüklükteki ve küçük şehirlerin büyümesi, son yılların en belirgin özelliğini oluşturmaktadır.

Üretim

Üretici faaliyetlerin gelişmesi ve gerçekleştirildikleri yerler, büyük ölçüde, genel politik yönelim ve ekonomik strateji alanında yapılan birbirini izleyen tercihler tarafından belirlenmiştir. Bir yeniden inşa döneminden ve büyük ölçüde Sovyet modelinden
Uygurlar, Türk ve t/:.s.. halktır; Sinkiang U/gi,r Bölgesi’nde yaşamaca, beş ulusal azınlıktan Sr oluşturmaktadır.
Kanton (Guangzhoıı), XX

eşiğinde ekonomik kailer” temellendirmek için, Asya «küçük ejderinden bin s Hongkong ‘un yakınlığında yararlanmaktadır.

Hunan, Güneydoğu Çin’in büyük tanm eyaletidir. Dünyanın birinci pirinç yetiştiricisi (dünyada üretilen toplam pirincin üçte biri) ve buğday üreticisi olan bu Orta İmparatorluğu, mısır, çay ve yerfıstığı üretiminde ikinci sırada yer almaktadır.
TARIM

[1995]
Ürünler ve üretim miktarları
(milyon ton)
arpa 3,2
buğday 100
çay 0,566
darı 4,7
kocadan 3,5
kolza (1991) 7,4
mısır 107,4
pamuk 4,5
patates 43,3
pirinç 180
soya 17,8
şeker 5,6
şekerkamışı 65,7
şekerpancarı 13,9
turunçgiller 5,4
tütün (1991) 3,12
yerfıstığı 10,2
ipek 58 0001
tomruk (1990) 274Mm3
Hayvancılık
(milyon baş)
at 10
domuz 425
keçi (1990) 98,31
koyun 122,7
manda 22
sığır 100,9
Balıkçılık 12 900 0001

Wuhan akarsu limanı. Wuhan, Hubei eyaletinin merkezidir. Buradaki liman yüklerin bölünmesi sayesinde, teknelerin Kızıl Havza’daki Chongqing’e (Sichuan) kadar yollanna devam etmelerini sağlamaktadır.
esinlenmiş bir modelin uygulanmasından (1949-1958) sonra, Büyük Atılım döneminde kolektifleştirmeler (özellikle halk komünlerinin gelişmesiyle) ve sanayiyi ülke geneline, özellikle de kırlara yayma denemeleri yoğunlaşmıştır. Yaşanan başarısızlığı bir geriye dönüş dönemi izlemiş, bunun ardından da Kültür Devri-mi’nin radikal reform denemeleri gelmiştir.

Yaklaşık on yıl süren tereddütlerden sonra (bu döneme yöneticiler arasındaki çatışmalar ve Zhou Enlai’nin ile Çu En-Lay’ın 1976’da ölmeleri damgasını vurmuştur) 1979’da yeni bir ekonomi politikası başlatılmıştır: tarımda kolektifleştirmeden vazgeçilmesi, ekonomik kararlarda ademimerkezîyetçilik, dışarıya açılma.

Maden ve enerji kaynaklan

Ülkenin olağanüstü büyüklüğü ve İkinci Zaman platformundaki cevherleşmelerin önemi, Çin’in çok geniş bir demirdışı metaller yelpazesine sahip olmasını sağlamaktadır. Ülke tungsten, antimon ve molibden üretiminde dünya çapında önemli bir yere sahiptir ve bunların yanı sıra önemli miktarlarda kalay, kurşun, boksit ve bakır üretir. Yatakların çoğu güneydeki tepelere dağılmış durumdadır. Demir kaynakları önemli ve dağınıktır (işletilebilir yaklaşık 600 yatak saptanmıştır). Üretim kuzeydoğuda (Mançur-ya), Moğolistan’da, Hubei, Guizhou, Yunnan eyaletlerinde ve Hainan Adası’nda yoğunlaşmıştır.

Çin, 650 milyar tonluk rezervleriyle önemli taşkömürü kaynaklarına sahiptir. Kömür, esas olarak kuzey ve kuzeydoğuda bulunan, Birinci Zaman platformunun oluklarından çıkarılır. En önemli havzalar Fushun (kuzeydoğu), Ordos (Shaanxi ve Shan-xi eyaletleri) ve Wei vadisinde bulunur. Güneydeki tepelik bölgede bulunan Sichuan ve Harbin havzaları daha tecrit olmuş durumdadır.

Çin, nispeten dağınık petrol kaynaklarıyla, 1991’de petrol üreticisi ülkeler arasında altıncı sırada yer alıyordu. Gerçekten de doğuda (büyük Daqing yatağıyla Mançu oluğu; petrolün karadan olduğu kadar denizden de çıkarıldığı Bohai Körfezi bölgesi; Ordos ve Sichuan havzası) olduğu kadar batıda da (Oaidam, Tarim, Jung-gar veya Çungarya havzaları) bütün alçalma havzalarında rezervler saptanmıştır. Denizaltı kaynakları güney kıyılarının açığında bulunur. Ülkenin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda, rezervlerin büyük ölçüde dağınık olmasına rağmen, üretim daha önemlidir.

Akarsuların gücü, etkileyici hidroelektrik tesisi olanakları sağlamaktadır. En önemli santraller Huanghe boyunca uzanır (mesela Sanmenxia), ama güneydoğunun yağışlı dağlarındaki potansiyeller daha büyüktür (Yangzijiang’ın ve Zhujiang’ın yukarı çığırları).

Kömür, çok kalabalık ve sanayileşmiş bölgelerde bulunur; ama petrol bakımından zengin veya hidroelektrik kaynaklarından yararlanılan bölgeler için aynı şey geçerli değildir.

Tanm

Toprak açlığı. Bu, yeryüzünün ekili topraklarının yalnızca yüzde 7’siyle dünya nüfusunun yüzde 20’sini beslemek ve çiftçilerinin yüzde 30’unu istihdam etmek zorunda olan Çin tarımının belki de en önemli sorunudur. Toprakların olağanüstü büyüklüğüne rağmen, Çin’de tarlalar ancak 120-140 milyon hektarlık (ülke yüzölçümünün % 15’inden azı) bir alanı kaplar. Kurak ve soğuk bölgelerin genişliğinin sonucu olan bu durum, orta yükseklikteki dağları ve platoları, hatta yağışlı kesimler-
deki tepeleri değerlendirmenin güçlüğünü de kanıtlar. ÜIA 10 hektara ortalama 22 köylü düşmektedir (bu oran güne 30’u bulabilmektedir). Ortalama aile işletmesinin büyükl 0,66 ha’a düşmüştür.

Lös bölgesi veya Moğolistan Platosu gibi, kurak bölgenin s: larında kalan toprakları tarıma açmak için önemli bir çaba har: masına rağmen, bugün olanaklar yavaş yavaş tükenmeye yüz maktadır; şehirlerin ve sanayinin yayılması ise geniş tarım : raklarının kaybedilmesine yol açmaktadır. Dolayısıyla nüfus; şıyla başetmenin ve yaşam düzeyini iyileştirmenin temel yc’. rımı yoğunlaştırmaktan geçmektedir.

Köylüler ve toprak. Çinliler, Halk Cumhuriyeti’nin k„ masından kısa bir süre sonra, toprak mülkiyetini köylere ver; ve köylüleri giderek daha büyük çalışma gruplarında toplays kolektifleştirme yoluyla verim düzeylerini yükseltmeyi der ler. Bu hareket, Büyük Atılım sırasında yüzlerce aileyi bir a: getirebilen ve ileri bir kendine yeterlik düzeyine ulaşmalar. : lenen (bunun sloganı «kendi gücüne güven»di) halk kömür, nin kurulmasıyla doruk noktasına ulaştı. Bu politika söz kcr sektörde gerçek bir büyüme gerçekleşmesini sağladı ama ta: sal geliri oldukça düşük düzeylerde tuttu ve korkunç kıtlıklar gelleyemedi (özellikle 1959’da ve 1961’de). 1970’li yılların r lanndan itibaren yöneticiler bu kısmî başarısızlıktan gere dersleri çıkardılar ve aşamalı olarak, oldukça radikal bir biç;” kolektifleştirmeden vazgeçme politikası uyguladılar. Oncu : gelerde büyük devlet çiftlikleri korundu, ama toprakların ağ.: lı bölümü, «sorumluluk sistemi» çerçevesinde köylü ailels: geri verildi. Bu sistemde işletmeciler, bir toprak vergisi cc.; karşılığında ürünlerini diledikleri gibi değerlendirmekte ve : zat satabilmektedir; devlet, ürünlerin bir bölümünü sabit c : yattan satın alarak, bir gelir güvencesi sağlamaktadır. Tica:: serbestleşmesiyle tarımsal ürün fiyatları yükselmiş olmakla likte, köylülere sağlanan avantaj, gübre ve makine fiyatlanr.-artışla kısmen yok olmuştur. Kolektif toprakların dağıGET-aile büyüklüğüyle orantılı olarak gerçekleştirilmesine ragr kırsal kesimdeki toplumsal eşitsizlikler önemli ölçüde artaca.-bi görünmektedir.

Tanm sistemleri. Her bölgedeki tarımsal yapı, doğal etki • ve piyasa olanaklarıyla belirlenir. Sonbaharda ekilip ilkbai; tarladan kaldırılan kış ürünleri, nisan-mayısta ekilip yaz bas.: tarladan kaldırılan ilkbahar ürünleri ve yazın başında ekilip ; baharda tarladan kaldırılan yaz ürünleri birbirinden ayrılır.

Çin’in doğu kesiminde kültür sistemlerinin dağılımı, büy_; çüde, sıcaklıklar tarafından belirlenir. Güneyde yumuşak kış’:: uzun yazlar yılda iki defa pirinç yetiştirilmesine imkân ven: ta bölgede kış pirinci, yerini, buğdaya bırakırken, daha kuz; pirinç, yazın bile görülmez olur. Kuzeydoğuda ve iç platolar;; şın buğday tarımı yapmak imkânsızlaştığından, buralar ilki; ■ buğdayının yetiştiği bölgelerdir. Sulama, tarımda entansif •_ j lamalara imkân sağlar; yağışlardaki dalgalanmalara rağmen alınmasına ve kuraklığa uyum sağlamış bitkilerin (darı ve kc;;: rı gibi) yerini daha verimli bitkilerin (pirinç, buğday, şekerp;’ rı, pamuk) almasına imkân verir.

Tarım kaynakları, her yerde, hayvancılık kaynaklarıyl; marnlanır. Çiftliklerde yapılan «küçük hayvancılık» (domur • mes hayvanları) büyük önem kazanmıştır. Büyükbaş hayvar _ timini geliştirmek için büyük çaba harcanmaktadır; bugün. nin tarıma ayrılmış toprakları kurak bölgelerin geniş hayvar alanlarından daha fazla et üretmektedir.

TARIM SİSTEN İLERİ
Kış İlkbahar Yaz Yıl boyu
3e2 Asya buğday arpa mısır tütün pamuk
Enr»vdoğu buğday pirinç pirinç çay dut turunçgiller
öcgzijiang belgesi buğday kolza pirinç mısır pamuk
Sâneybatı buğday pirinç mısır tütün çay ormanlar
Cuzty Çin Dvası buğday mısır dan tütün soya pamuk meyveler
jcs bölgesi buğday dan patates koiza
Sazeydoğu Drası buğday soya şekerpancarı meyveler ormanlar

:-jkve kabuklu avcılığı da beslenmeye büyük katkıda bulun-

i s-^dır. Akarsu balıkçılığı çok önemli bir rol oynamaktadır ve ,.=na kirlenmesine bağlanabilecek zararlara rağmen, bu alanda •_s2t çekici gelişmeler sağlanmıştır. Akarsu balıkçılığı çok eski : jsçmişi olan su ürünleri üretimiyle giderek daha fazla tamam–jraktadır. Bazı güney bölgelerinde ustaca bir ortaklık geliştiril-_;zr: pirinç tarlalarını birbirinden ayıran küçük setlere dut ağaç-r. ikilmiştir; ipekböceklerinin dışkıları tarlalardaki suda yaşa-balıkların beslenmesinde kullanılmaktadır; bu balıklar, yağ-mevsiminin sonunda, pirinçle birlikte bir anlamda «hasat» _~ektedir.

2eniz balıkçılığı özellikle kıyılarda yapılmaktadır; gelişmekte -rasına rağmen tadısu balıkçılığı kadar önemli değildir. Çok us-_< gerektiren Çin mutfağı, balıkçılık kaynaklarının değerlendi-—esini sağlamaktadır; Çin 1990’lı yılların başında tatlısu ve de-; balıkçılığında, Japonya ve Rusya’yla birlikte dünyada birinci ■=ia yer alıyordu.

Çapraşık bir bilanço. Politika hatalarından olduğu kadar, do-rjı cilvelerinden de kaynaklanan birkaç felaket yılına rağmen, njnsal üretim 1949’dan beri nüfustan biraz daha hızlı artmıştır, rlemeler, başta Kuzey Çin Ovası’nda gerçekleştirilen büyük ba–dırlık çalışmaları olmak üzere, suların denetlenmesi ve sulama İhlarındaki gelişmelerin ürünüdür. Ekili alanların yarısından
fazlası, muazzam bir çalışma sonucu sulanabilmiştir. Entansif tarımdaki ikinci etken, kimyasal gübrelerin kullanımı olmuştur; iyileştirilmiş tohumlukların kullanımı gecikmiş ve kullanılabilir el emeği bolluğu makineleşmeyi frenlemiştir. Bugün traktörler ve özellikle küçük tarım makineleri yayılmış olmakla birlikte, bunlar ekimden çok, taşımada kullanılmaktadır.

İlerlemelere rağmen büyük güçlükler sürüp gitmektedir. Emek üretkenliği hâlâ düşüktür ve birçok köylü çok düşük gelirlerle yaşamaktadır. Millî istatistiklere göre köylülerin yüzde 25’i «yoksul», yüzde 38’i orta gelirli, yüzde 30’u «varlıklı», küçük bir azınlığı ise «zengin»dir. Eşitsizlikler bölgeler arasında çok belirgindir ve ekim sistemlerinin dağılımıyla ancak kısmen örtüşmektedir: kıyı eyaletleri, özellikle de gelirlerin yüksek olduğu kuzey eyaletleriyle «tarımsal Çin»i oluşturan iç kesimler arasındaki zıtlıklar çok açıktır. Kuzeybatının vahaları da çiftçilere makul gelirler sağlamaktadır.

Tarımsal kaynakları geliştirme olanakları sınırlı olduğundan, Çinliler kırsal bölgelerde değişik faaliyetler geliştirmek için (ticaret, zanaatçılık, yaygın küçük sanayi) giderek daha fazla çaba harcamaktadır.
Kıta büyüklüğünde bir ülke. Çin’in Doğu Asya’ya açılması (bundan, özellikle, kıyı kesimleri ve tarihî «on sekiz eyalet» yararlanmaktadır) ülkenin kuzey ve batı kenanndaki bölgelerin yalıtılmışlığını ve yoksulluğunu yoğunlaştırmaktadır.
Teraslarda yapılan ekim erozyonu önlemektedir. Yukarıda, Huanghe taşkınlannın denetim altına alınması ve sulamadaki ilerlemeler sayesinde (Çin, sulanan topraklann yüzölçümü bakımından dünyada birinci gelmektedir) kısa süre önce değerlendirilmeye başlanan Kuzey Çin Ovası’nin verimli platoları görülüyor. Dünyada en başanlılar arasında yer alan (insanlığın beşte birini beslemektedir) ve eski pirinç tanmıyla simgelenen Çin tarımı, çoğu durumda, ekimler İçin uygunsuz gibi görünen ortamlarda gelişmektedir.
A N
Hohhot H6BE, . LİAONİNG/ KORE

. PEKİN Demokratik ‘CJfflEUlNS) HALKİCUM)jt)RlYETl Tlanjln ^ ,

Shljlazhuagn cUMpSfflYgTl

ı ‘
İÇ MOĞOLİSTAN

(Özerk bölge)
y’Ş

t:

HEİLONGJİANG | »Harbin _J

f ■

Changcfıun I;

mm/’
vry

i—n. __t
Shonyang
(O

*

T

X

O
ÇİN: BÖLGELER

-— Bölge veya eyalet

sınırı

l özerk belediyeler

• Başkent

9 Bölge veya eyalet merkezi
U.A-OS1

l \
Eyaletler Merkez Yüzölçümü (km2) Nüfus (1996)
\nhui Hefei 139 900 60 700 000
:ujıan Fuzhou 123 100 32 610 000
2-ansu Lanzhou 366500 24 670 000
^uangdong Kanton 197 100 69 610 000
Guızhou Guiyang 174 000 35550 000
-iainan Haikou 34 300 7 340 000
-iebei Shijiazhuang 202 700 64 840 000
-îeilongjiang Harbin 463 600 37 280 000
-îenan Zhengzhou 167 000 91 720 000
-ıubei Wuhan 187 500 58 250 000
-iunan Changsha 210 500 64 280 000
iangsu Nanjing 102 600 71 100 000
:angxi Nanchang 164 800 41 050 000
din Changchun 187 000 26100 000
.ıaoning Shenyang 151 000 41 160000
ZUnghai Xining 721 000 4 480 000
îhandong Jinan 153 300 87 380 000
îhaanxi Xi’an 195 800 35 430 000
>hanxi Taiyuan 157 100 31 090 000
sichuan Chengdu 569 000 84 280 000
sunnan Kunming 436 200 40 420 000
Ühejiang Dzerk bölgeler Hangzhou 101 800 43 340 000
3uangxi Nanning 220 400 45 890 000
ç Moğolistan Hohhot 1 177 500 23 070 000
NJingxia Yinchuan 66 400 5 210 000
Tibet Lhasa 1 221 600 2 440 000
sinkiang Uygur Dz. Böl. Urumçi 1 646 900 16 890 000
Özel belediyeler
3ekin (Beijing) 16 800 12 590 000
janghay 6 200 14 190 000
fianjin 11300 9 840 000

YÖNETİM BİRİMLERİ
Ylnchuan NİNGXİA taiyuan

xlnlna.^M,9e, SHANX| ;s*j«Na

Lanznou yi’flrt • 9 . GANSU • Zhengzheu JİANGSU SHAANXİyşNAN «Nanjlng

SİCHUAN ~ HUBEİ AlîHUr

Changdu VVuhaır* Hatal » (Shanghai)

• ……….Hangzhou

Changtha Nanchang ZHEJ|ANQ

j JİANGXİ

Gulyang’ HUNAN »Fuzhou

, . GÛlZHqnJ‘~”; .FUJİAN {

Künmlng GUANGXİ ÛUANGDONG

YUNNAN (Özerk böge) Kanton TAYVAN

■ . (Gyafigzhou) >

H Vni^M m%o Hof0″6

Jy* (Por.)

^ – 4 güney

ÇİN . , /

DENİZİ FlLitPlNtjER
HAINAN

Sanmenxla Barajı. Büyük Atılım sırasında Sovyet yardımıyla Huanghe üzerinde inşa edilmiştir. Çin, hidrolik enerjisinin üçte birini bu nehirden elde etmektedir. Tutulan sular, tanmsal bölgelerin sulanmasına da yardımcı olmaktadır.
440 000 t 800 000 t 300 0001

000 000 t 100 0001 449 9001 530 0001 000 g.ton
1

108

107

493

4
1001 60 000 t 680 000 t 1 210 0001
50 000 0001 17 milyar m’
nikel (metal) petrol taşkömürü tungsten
aıtın antimon bakır (metal) çinko (cevher) demir (cevher) aoğalgaz elektrik 984 milyar kWsa îosfat 27 000 000 t

kurşun (cevher) 700 0001 kurşun (metal) 470 0001 linyit (1991)
BAŞLICA İHRAÇ ÜRÜNLERİ

(1997)

(yüzde olarak)

çeşitli makineler ve elektronik malzeme 31,9 gıda maddeleri 16,5

çelik 2,8
Kadınlar, ağır sanayiye öncelik verilen dönemde (1979’a kadar) iş hayatında ağırlıklı bir rol oynamışlardır. Yukanda Baotou (İç Moğolistan) yakınlanndaki bir çelik fabrikasında çalışan kadın işçiler görülüyor.
SANAYİ

(199 S)

Madencilik

alüminyum dökme demir çelik (1997)

İmalat

çimento (1997) pamuk ipliği sen. kumaş (1991) 1 sunî kauçuk gemi yap. (1991) 333
82 000 0001 36 000 0001 160 100 000 t 1 350 000 000 t 20 0001
(1996)
MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI
Sanayi

Komünist rejim, başlangıçtan itibaren, ekonomik bağımsızlığı sağlamak amacıyla Çin’i eksiksiz bir sanayi yelpazesiyle donatmaya çalıştı. Zaten bu seçim, böylesine büyük bir ülke için oldukça mantıklıdır. Millî gelir içinde sanayiin 1950’de yüzde 12 olan payı 1988’de yüzde 53’e yükseldiğine göre (inşaat sektörü dahil), yaklaşık yüz milyon kişiyi istihdam eden bu sektör, önemli bir ilerleme göstermiştir. Bununla birlikte sanayi üretimi, değer olarak, hâlâ büyük Batılı devletlerinkinden geridedir. Dahası ürün kalitesi düşüktür; mesela birçok ürün eskiyememe-siyle ün yapmıştır.

Devlet sektöründe, 100’ün üzerinde işçi çalıştıran yüz bin dolaylarında fabrika vardır. Bu sektörün yanında, kooperatifler veya eyalet yöneticileri ve yerel yöneticiler tarafından yönetilen, daha az merkezî sanayi biçimleri hep var olmuştur. Son ekonomik reformlar, bu ikinci sınaî mülkiyet biçimlerinin gelişmesine yol açmış ve devlet sektörünün yönetimi köklü bir dönüşümden geçmiştir: merkezî kararların ve ülke düzeyinde hükümet tarafından belirlenen fiyatların yerine, işletme yöneticilerine daha fazla sorumluluk tanıyan ve fiyatların oluşumunda piyasa mekanizmalarının etkili olmasına izin veren bir sistem geçirilmiştir. Çinliler Büyük Atılım’la denenen kırsal kesimlerde küçük demir-çe-lik fabrikalarını genelleştirme kampanyasından vazgeçmiş olmalarına rağmen, yerel düzeydeki küçük bireysel müteşebbislerin çabalarıyla, kırsal sanayiyi geliştirme çabalarını sürdürmektedirler. Öte yandan, büyük uluslararası şirkederin yanı sıra göç ettikleri ülkelerde zengin olmuş «denizaşırı Çinliler»in yabancı yatırımları özendirilmektedir. Uzun süre ağır sanayiye tanınan ayrıcalık kırılmakta ve tüketim malları üreten sektörlerin payı ağrılık kazanmaktadır.

Tesislerin coğrafî dağılımındaki farklılıklar, bu sanayi politikasının farklı aşamalarım yansıtır. Çin, 1949’da, esas olarak kıyıdaki ve Yangzijiang vadisindeki birkaç büyük şehirde toplanmış olan yetersiz bir sanayi sektörü devralmıştır; bu sektör «devletin verdiği araziler»e yerleşmiş yabancılara da açılmıştı. Kuzeydoğuda Japonlar (Mançurya’nın efendileri) demir ve kömür madenlerine dayalı önemli bir demir-çelik üssü yaratmışlardı (özellikle Anshan’da). Birinci sanayileşme aşaması; sanayilerin, yeni işletmeye açılan maden kaynaklarının değerlendirilmesi, bölgesel eşitsizliklerin azaltılması ve fabrikaların ABD’den, sonra da eski SSCB’den gelebilecek muhtemel saldırılardan korunması gibi üçlü bir amaçla, ülkenin iç kesimlerine taşınmasıyla somutlandı. Bu politika, Pekin-Tianjin gibi (demir-çelik, tekstil, makine, elektronik) yeni sanayi bölgelerinin ve güneyden çok kuzeyde ve Yangzijiang kıyılarında bulunan daha tecrit olmuş bir dizi merkezin kurulması sonucunu doğurdu. Böylece Xi’an (metalürji, kimya), Lanzhou (kimya, tekstil), Zhengzhou, Chengdu, Kunming gibi şehirlerin sınaî özgüllükleri ortaya çıktı. Batı’da, petrol yatakları Urumçi (tekstil) dışında önemli bir sanayinin gelişmesine yol açmadı.

1979’dan beri ülkenin kapılarını yabancı yatırımlara açması, «kıyılara geri dönüş»e yol açtı. Kıyılarda bir dizi «açık liman» oluşturulurken, yabancı şirketlere ve denizaşırı Çinliler’e, büyük bölümü ihracata dönük tüketim malları üreten fabrikalar kurmaları için büyük bir serbestliğin tanındığı «özel ekonomik bölgeler» ve serbest bölgeler çoğaldı. Böylece uzun bir sanayi merkezleri zinciri gelişti (yaklaşık olarak her 200-300 km’de bir) ve Şanghay gibi kıyıda yer alan eski sanayi şehirleri, yeni bir atılım içine girebildi. Hongkong veya Xiamen’in yakınlığından yararlanan Shenzhen gibi, yeni sanayi merkezlerinin en büyükleri güneyde yer almaktadır.

Sanayinin bu «gidiş geliş»i, kuzeydoğunun ve doğu kıyısının sanayileşmiş bölgeleriyle Çin’in iç kesimleri arasında güçlü bir zıtlık yaratmıştır. Çin’in iç kesimlerinde birkaç önemli merkez ve özellikle kırsal kesimlerde çok sayıda küçük ve dağınık birim varlığını sürdürmektedir. Ülke bütününde 130 000 maden ve taş ocağıyla gıda ürünlerini dönüştüren 60 000 fabrika vardır. Ama bu fabrikaların çoğu aşırı küçük olduğu için, verimli değildir. Son olarak, sınaî faaliyetleri bölgelerine çekmek isteyen eyalet yetkililerinin politikası, zaman zaman ekonomik açıdan pek rasyonel olmayan yer seçimleri yapılmasına yol açmaktadır.
214
Ticaretin serbestleşmesi

Dağıtımın organizasyonu, uzun süre Çin ekonomisinin z-noktası olmuştur; çünkü doğrudan üretici olmayan ticaret ve ta; macılık faaliyetleri ikincil görülmüştür. Devlet, kırsal kesimlere: ki yetersiz bir devlet mağazaları veya kooperatif ağı aracılığr perakende ticaretin yüzde 90’ına varan bölümünü denetlemişt.’

Ticaret merkezî yönetime hiç uygun olmadığmCE” hükümetin ekonomik reform döneminin başlangıcından itibarc’ ticaret üzerindeki denetiminden vazgeçmesi şaşırtıcı değilc-Dolayısıyla bu alanda özel girişim, diğer bütün alanlardan ds.: fazla korunmuştur; küçük dükkanlar, sokak satıcıları ve köy ç; zarları kitlesel bir biçimde yeniden ortaya çıkarak çok sayıda: ni iş yaratmıştır. Bununla birlikte bu olgu kırsal kesimlerde, şer… lerde olduğundan daha belirgindir. Çinliler buna paralel olari’ bu yeni özel sektörün finansmanını sağlamak için bir banfc: İlk ağı geliştirmeye de çalışmışlardır.

Dış ticaretin gelişimi, ekonominin bütününün gelişimini ya’ sıtmaktadır. Tarım ürünlerinin (çay, pamuk, soya) ihracattaki r •

Şanghay, Jiangzijiang’ın Doğu Çin Denizi’ne döküldüğü noktada yer atmaktadır, Çin’in en kalabalık şehri (13,5 milyon kişi) ve kıta Asya’sının en büyük deniz limanıdır.
AYRICA BAKINIZ

– IB.ANSU Asya

* iP’nsli Hindistan

– İB.ânsu Hongkong

– jB.AH.5Lj İngiltere

► İB.ANSLI İpek Yolu

* İMJÜLİ Japonya

* 1B.AN5U Kamboçya

► Em komünizm

– IbJnsl] Kore

► EÂID Mao ve Maoculuk

* EMİ Moğollar

* «Ti Neolitik Çağ

– IB.ANSL1 Rusya

► İMiıl sosyalizm

* IB.ANSLI Sovyet Sosyalist

Cumhuriyetler Birliği ■ 0 Tibet

► ibİân’s’li Vietnam
,950’de yüzde 50 iken, 1990?lı yılların başında yüzde 15?in al-.2 düşmüştür. Tarım ürünlerinin yerini 1960’lı yıllardan itibaren rJ sanayi ürünleri (bu ürünler uluslararası düzeyde «Made in ”^les Republic of China» etiketiyle tanınmaktadır), çok daha .•cn bir tarihteyse ağır sanayi ürünleri almıştır. Aynı şekilde, it-jtm yapısı, önce Çin’in donanım mallarına, daha sonra da ^maddelere olan ihtiyacını yansıtmıştır. Tüketim malları itha-ı hep sınırlı olmuştur; söz konusu ithalat 1970’ten beri dışalım-rjn yüzde 20’sinden azım oluşturmaktadır.

Taşımacılık

Halk cumhuriyeti yönetiminin, başlangıçta öncelik tanımadığı ta-rjıcılığm gelişmesi gecikmiştir. Eyaletlerin kendi kendine yeterli-, politikası da, ülke içinde tutarlılığın sağlanmasında ve iç kesimie-: hammaddelerinin sanayinin gelişmekte olduğu kıyı bölgelerine ■amasında kendini giderek daha net bir biçimde hissettiren ihtikarın, olduğundan önemsiz görülmesine katkıda bulunmuştur. Karayolları özellikle kısa mesafeler arasında, yaygın bir trafik jlar. Karayolları, yaklaşık 1 milyon km uzunluğunda, ama çocukla kötü durumdadır: sadece 30 000 km’lik birinci sınıf ka-,-olu, otomobillere, kamyonlara ve küçük traktörlerin çektiği morklara uygun ulaşım koşullan sunar.

3u durumda uzun mesafeli taşımacılıkta demiryolları temel bir I oynamaktadır. Bununla birlikte 53 000 km’lik hatlar böylesi-büyük bir ülke için yetersiz kalmaktadır. Şebekenin yarısından ilası 1950’den sonra inşa edilmiştir. Demiryollarının geliştiril-esiyle, özellikle, Sichuan’ın çevreyle bağlantısını sağlamak :’an-Chengdu-Kunming hattı) ve batıyı dışarı açmak (Lanz-:u-Urumçi bağlantısı) amaçlanmaktadır. Modernleştirme çalışılan (elektrifikasyon, çift hatta geçiş) kıyı eyaletleri (Pekin-nghay) veya daha içteki eyaletler (aktarmasız Pekin-Kanton ek-rü) arasındaki büyük meridyen bağlantılarının yanı sıra deniz v-ılanyla büyük maden yatakları arasındaki doğu-batı yönünde-üç bağlantıyı (kömür, demiryoluyla taşman yükün yarısını jşturmaktadır) geliştirmiştir.

Suyolları, demiryollarıyla hemen hemen aynı miktarda mal ta-ımasına imkân vermektedir. En büyük suyolu, 100 000 tona ka-r olan gemilerin Wuhan’a kadar çıkabildikleri Yangzijiang’dır. îhirler özellikle doğu-batı arasındaki ilişkiyi sağlamakla birlik-Çinliler Yangzijiang vadisini Pekin bölgesine bağlayan çok es-Büyük Kanal’ı yeniden kazıp hizmete sokmuşlardır.

Turizmi geliştirme ve üst düzey yöneticilerin kolay dolaşımını
sağlama arzusu, havayolu bağlantılarının geliştirilmesine yol açmıştır; havayolları önemli, ama değişik, hatta zaman zaman güvensizlik veren bir filoyla 90 şehre sefer düzenlemektedir. Sadece Pekin ve Şanghay havalimanları modern donanımlara sahiptir.

Deniz limanları, önemli bir uluslararası trafiğe ve aktif bir kabotaja imkân verir. Gene de Çin limanlarından yüklenip boşaltılan yüklerin toplam ağırlığı tek başına Rotterdam limanından düşüktür. Şanghay bu alanda açıkça ağırlıklı bir yere sahiptir.
Kapitalist «çekicilik». Tayvan’ın (Milliyetçi Çin) ve 1997’de Çin’e geri verilen Hongkong’un ekonomik ağırlığı, Çin ‘de bugün yaşanan temel değişikliklerin anahtarlanndan birisidir. Planlı ekonominin yürürlükte olduğu bir toplumda akıl almaz gibidir, ama özel kişiler 1992’de Hongkong’un karşısındaki Shenzen özel ekonomik bölgesinde borsa işlemlerine girişebilmiştir.
^TİC/intJ—ÖPENING A NEW AGE İM SYSTEMS SOLÜM

TARİH

KÖKENLER ÖNTARİH KRALLIK ASKERÎ İMPARATORLUK MANDARIN İMPARATORLUĞU PARÇALANAN İMPARATORLUK HALK CUMHURİYETİ
Shang dönemine ait tunç kap. Bu tür

kaplar ayin törenlerinde içine içki koymak için kullanılırdı. Hayvan biçimli olan bu vazolar, genellikle üsluplaştınlmış canavar ve ejderha desenleriyle bezenmiştir.
■ TARİH

Çin tarihi, sonradan oluşturulan hanedan zincirleri arasındaki biçimsel sürekliliğin ötesinde, Tunç Çağı’ndan beri, Batı tarihindekiler kadar belirgin olan kopuklukların birbirini izlemesinden oluşur. Bu nedenle ancak kurgusal olarak, homojen bir yönetim ve politik gelenek tarihi olarak ele alınabilir. Çin, gerçek anlamda bir ulus devlet değil, tıpkı Eskiçağ Roma împaratorluğu’nun Akdeniz havzasında olduğu gibi, bir imparatorluk kavramıyla biçimlenen jeopolitik bir bütündür.

Öyleyse Batı’yla Çin arasında tarihî algı farkı, kültürel bakımdan büyük ölçüde türdeş olan Batı’da politik bilinç parçalı ve genel olarak milliyete bağlı iken, Çin’de durumun bunun tersi olmasından kaynaklanmaktadır: politik bilinç, «milliyet»ten bağımsız olarak kültürel değerlerin paylaşılmasına bağlıdır. Çin tarihi, kaynaklar eksik olduğundan değil, incelenmeyi beklediğinden, yeterince tanınmamaktadır ve tam olarak kavramlaştı-rılmamıştır; üstelik araştırma çalışmaları, tarihin çeşitliliğini basmakalıp bir hanedan çerçevesinin tekrarlanmasına indirgeyen vakanüvis Çin kaynaklarının (yıllıklar) Çin merkezci ve basitleştirici bakış açısına bağımlı olduğundan, bu, dev boyutlu ve karmaşık bir iştir.

KÖKENLER

Çin’de tarihöncesini belirleyen, kaba ve yavaş gelişen taş alet kültürü, Kuzey Çin’de günümüzden 27 000 yıl önce mikrolitiz-me doğru evrilmeye başlarken, Güney Çin, en arkaik özelliklerin MÖ 10000-5000 arasındaki son evresine kadar sürüp gitmesiyle belirginleşir.

Uzakdoğu’da tarihöncesinden çıkış süreci MÖ 10000 dolaylarında gerçekleşir. Çanak-çömleğin yanı sıra küçük hayvancılığın (köpek, tavuk, domuz) ve ilkel bir darı tarımının bilindiği, gerçek Çin Neolitiği MÖ VII. binyıla rastlar ve Orta Asya’yla Pasifik Ok-yanusu’na komşu Uzakdoğu arasındaki geçiş bölgesinde, Ganz-hou ve Shaanxi arasında yaşayan Mongoloit toplulukları ilgilendirir. Aynı dönemde, bir ilk Melanezyalılar (Avustronezyalılar) grubundan olan kıyı halkları güneye doğru ilerler.

Uzun süre Huanghe’nin orta vadisindeki küçük bir bölgeyle sı-
mrlı kalan Neolitik, daha sonra farklılaşarak Kuzeydoğu Çiz. . ki ırmakların aşağı havzalarını oluşturan kıyı ovalarına ya Böylece MÖ V. binyılda birçok kültür sistemi ayırt edilir. Hua-he vadisindeki Yangshao kültürü bunların en ünlüsüdür; bu .• türde, balıkçılık ve avcılık önemli faaliyetler olmaya devam e: düzenli aralıklarla geri dönülen köylerde, bitki örtüsü yakıl:: açılan tarlalarda tarım yapılır; Yangshao kültürünün çanak-c: lekleri İran ve Ukrayna’dakilerle benzerlikler gösterir ama, r lar arasında akrabalık kurmak için gerekli ipuçları yoktur. Yaz: jiang’ın ağızlarını kapsayan bölge ise, tersine, pirinç tarımı na girer ve Güney Çin’le Güneydoğu Asya’nın gelecekteki litik kültürlerinin habercisidir. Ara konumda, toplumsal fark— manın kendini giderek daha fazla gösterdiği ve Longshan korünün habercisi olan kültürel öğeler ayırt edilir.

MÖ IV. binyılla birlikte, Kuzey Çin’in zanaatçılıkta ilerlerr..; oldukça belirgin olan işbölümünün karmaşık bir toplumsal c:j lenme düzeyini yansıttığı yarı yerleşik tarım toplulukları ara; daki karşılıklı alışverişler giderek çoğalır.

ÖNTARİH

Üçüncü kıyı halkları dalgasının (Avustrasyalılar) Güney Ç-sızdığı (bunlar daha sonra Çinhindi Yarımadası’na doğru meye başlayacaklardır) MÖ III. binyılla birlikte, çeşitli etnik gr lann yaşadığı ve yerleşik toplulukların yoğun olarak işgal e“.; ri Kuzey Çin, hızlı bir gelişme evresine girer.

MÖ III. binyılm başından MÖ 1500’e

Bundan böyle Çin tarihi, birbirinden net bir biçimde ayrûaz art arda gelen dört bölüm halinde sunulabilir; her biri biny:.: biraz uzun süren bu bölümler, tarihî olarak (yani kişiler, hane; lar, coğrafî yerler, kronolojiler vb’yle), Neolitikleşmenin başla-çından beri gözlenen büyük hareketi yeniden üretirler: kuz; (genel olarak bugünkü Xi’an ile Kaifeng şehirleri arasında k: alana denk düşen sınırlı bir toprak parçasında) bir kültür rc.:. gelişir; bu model, daha sonra söz konusu tarih çerçevesinde j çek anlamıyla Çin toprakları durumuna gelecek olan alana r. lann yaşadığı, on sekiz eyaletli Çin denen alan) yayılır; mr.E Çin topraklarının, Han olmayan toplulukların yaşadığı kapua (Moğolistan, Tibet, Orta Asya, Çinhindi Yarımadası’nın kuz vb.) denetleyecek biçimde, uluslararası ulaşım yolları boy. yayılan bir imparatorluk kurar.

Bu aşırı büyüme bunalımlarının sonunda, bütün, ters bir z”. tık izleyerek parçalanır: imparatorluk sınırları, yeniden teme.: gesel birimlere (eyaletler veya eyalet toplulukları) bölüner. Çin’e geri çekilir; bu süreç, birimlerden birinden, Çin alan:r dından da yeni bir imparatorluk bütününü yeniden kurmay; rişen yeni bir merkezî iktidarın çıkmasına kadar sürer ve bu r le devam eder. Çin tarihinin bu solunumuna, her defasında : redeki Çinli olmayan topluluklar arasına daha derinlemesine yılan Çin kültür «modeli»nin hep daha kesin bir biçimde gerilmesi eşlik eder.

Uygarlaştırıcı imparatorlar ve Xia Hanedanı. Tarihe g= bir birleşme sürecine girmiş olan Kuzey Çin’in bu Neolitik ku.’ lerinin bağrında yeni tekniklerin gelişmesiyle gerçekleşir: bu: niklerden, muhtemelen dışarıdan alınmış olan bazıları (bakı:: denciliği Orta Asya steplerinde yaşayan topluluklar tarafcz getirilmiş, mandanın evcilleştirilmesi ise Güney’den öğreır.. olabilir) bölgesel eşzamanlılıkların oluşmakta olduğunu :ş; eder; yerel olarak gelişen diğer teknikler ise (yazının atası olaz resim yazısı sisteminin nüvesi) entelektüel düzeyde olduğu dar, toplumsal örgüdenme düzeyinde de kesin bir aşamanır. ş de bırakıldığını gösterir.

Bunların birleşmesi, reislikleriyle birlikte, gerçek bir kabûj güdenmesinin doğmasına imkân verir.

Bu evre, tarihî geleneksel mitoloji tarafından, bu haliyle g£ güzel teşhis edilmiştir; söz konusu mitoloji bu evreyi, gelez.: 2852-2208 arasına yerleştirdiği bir dönemde, insanlara hayva: rı evcilleştirmeyi, kehaneti, balıkçılığı, tarımı, tıbbı, tezgâha kuma yapmayı, ipekböcekçiliğini ve madenciliği öğreten dc uygarlaştırıcı imparator aracılığıyla kişileştirir.

Su teknikleri üzerindeki artan denetimin, daha organik ve ha kalıcı bir politik bütünlüğün araçlarını sağladığı (aynı zaz: da dayattığı) binyılın sonlarına doğru, bu kabile reislikleriniz, c let öncesi konfederasyonlar kurmuş olmaları gerekir. Bunlanz melini, son uygarlaştırıcı imparatorların bakanlarından olar. yedi hükümdar yetiştirmesiyle tanınan Anyi merkezli Xia Ha dam’nın (MÖ 2205-MÖ 1766) efsanevî kurucusu, taşkınlar kurtarıcı Büyük Yu’nun (MÖ 2205-MÖ 2197) attığı söylenir.

Longshan kültürü ve tunç aristokrasileri. Mitolojik olgu-: arkeolojik kazıların sonuçlan arasında her zaman ilişki kur-_ — ûmkün olmamakla birlikte, bu dönemde ön kentsel bir uy-başlangıcını oluşturan (zanaatçılığın ilerlemesi, maden iş-

– çömlekçi çarkında yapılan çanak-çömlekler, gelişkin ayin-

– yeni bir kültürel evrenin belirdiği saptanmaktadır.

: .~’jnla birlikte bu kültürel evre, yalnızca teknik sıçramayla de–çanların örgütlenmesinde nitel bir sıçramayla da ayırt edilir:

– -ı_<lar üzerindeki toplu zorlamaların, insanlar üzerinde yansı-..olur ve kaçınılmaz olarak bunlara toplumsal gerilimler ve

;:er hiyerarşilerin dayatılması eşlik eder. Böylece Doğu Çin top-..-nan hiyerarşik kültürlerinin seçim alanından, politik şiddetin : —esiyle (yerleşme merkezlerinin tahkim edilmesi), önceki dökerden köklü bir biçimde ayrılan bir yaşam tarzı yayılır.

: . birbirinden ayrılmayan iki bileşen, MÖ 2500’den sonra

■ ;5İnan kültürü adı altında egemen hale gelip klasikleşecek ve -ceğın Çin dünyasının önemli bir bölümüne (esas olarak ku–e kıyılar) yayılacaktır.

: , şiddetin araçları MÖ III. binyılın sonunda Orta Asya’dan -bir madencilik tekniği dalgasının gelmesiyle güçlenir; bu,

– erli Çinli zanaatçıların muhtemelen gözden geçirdikleri tunç ısnciliğidir. Böylece silahlar üretilir ve savaşın yağma yoluyla

köle ve kurban (hiyerarşik statünün ve toprak bağının gü-~.:esi olan atalara kurban edilmek üzere) ele geçirme aracı ola-^urumsallaşması ve zorla haraç toplamayla, doğadan insanlar

• .”c aktarılmış arkaik bir asalaklık zihniyetinin yollarını ye-. zzı bulan savaşçı bir soyluluk doğar. Asalaklığın ve savaşa ha-arjnamn başlıca biçimi olan av, bu dönemde yeniden büyük :r.em kazanır.

iianglann doğuşu (MÖ II. binyılın başı). Henanlı bir kla-îtorıtesini diğer klanlara kabul ettirmesiyle tarihin kapısı ta-~en açılmış olur. Söz konusu klanın bunu başarabilmesinin \cTA, muhtemelen, topraklarının Huanghe’nin orta vadisindeki :_<ezî bir bölgede, Yangshao ve Longshan kültürlerinin kavşak masında bulunmasından dolayı, yalnızca bunların kazanımla-. r:riktirmekle kalmayıp, sınırlar itibariyle, uygarlaştırıcı impa-:r.ar ve Xialar tarafından temsil edilen geleneklerin mirasçısı :ak belirebilmesinde yatmaktadır. Öyleyse Shang klanı, en son sar kaynağı olan ata toprağı kültüyle ilişkili mutlak bir dinsî kullanabilecek konumdadır. Bu klanın reislerinden (MÖ I ‘e doğru) Muzaffer Tang, bir hanedan kurmayı başarır, llıang krallık hanedanının ilk yüzyıllarında, kutsal kişiler esas rak, 200-300 klandan oluşan belirsiz bir topluluk (bunların top-_an çoğu durumda basit birer köyden öteye gitmemektedir) r_a dinî işlevleri yerine getirmekten başka bir işle uğraşmazlarda, hanedanın istikrarlılığı (17 kuşak) Çin’e ilerideki kültür mo-jzn temellerini atma imkânını verir.

<RALLIK

f:ğma topraktan yapılmış, kilometrelerce uzunluğunda tabya-a çevrili saray-başkentlerin güvenli ortamında Çin düzeninin i.eri gelişir. Bu arada krallık sürekli olarak gücünü arttırsa da, .n süre, sık sık biçim değiştiren bir konfederasyona bağlı kalır.
Shanglar (MÖ 1500’den yaklaşık MÖ1050’ye)

Bu saray uygarlığının iyice tanınması ve daha o sırada 5 000 harflik zengin bir yazı sistemi, çok stilize hayvan biçimleri altında karmaşık ve incelmiş bir estetik, ilk ahşap mimarî örnekler ve kemik ve kabuk üzerine kazılmış, kâhinlikle ilgili yazıtlar geliştirmesi için başkentin Dayi’ye (bugün Anyang) taşındığı MÖ XIV. yy’ı beklemek gerekir. Bu dönemde yeni atçılık teknikleriyle (at arabası) Orta Asya’dan yeni bir katkı da gelir.

Devlet kavramı, ancak MÖ XIII. yy’da bir kralın takvim ve kurban törenleri reformuyla, bilginlerin vesayetinin karşısına politik iktidarı çıkarmasına yetecek kadar gelişir. MÖ XII. yy’da, tunç vazolar üzerindeki ilk adak yazıtları politikanın artan bir özerklik ve biçimselleşme kazandığına tanıklık ederse de, buna paralel olarak gerçek bir bürokrasinin işarederinin geliştiği görülmez. Gerçek anlamıyla krallık, en parlak döneminde Huanghe’nin orta vadisinin sınırlarım aşmaz ama, etkisi çok ötelere ulaşmaktadır: güneyde Yangzijiang vadisine, kuzeyde Moğolistan’a kadar; kuzey ve kuzeybatı bozkırlarında kırsal yarı göçebeliğin geliştiği sırada kurulan Oarasouk’un kökeninde bile bu etki yatar. Buna karşılık bu göçebelik Shang topraklarında yaşayan klanlara giderek güçlenen bir baskı uygulayarak, MÖ XII. yy’ın sonunda, bozkırla kurduğu ilişkilerin sonucunda atçılık tekniklerinde yetkinleşmiş olan ve Wei vadisinin batısında yaşayan Zhou klanının gelişmesine, sonra da egemenliği ele geçirmesine yol açar.

Erken Zhoular (yaklaşık MÖ 1050-MÖ 770)

Zhoular, kültür bakımından, Shang dönemini devam ettirirlerse de (inşaat, yazı, mezarlar, tunç vazolar), Çin düzeninin temellerinin (Tanrı’nın himayesi, toprak falı metinleri, hükümdarlığın babadan oğula geçmesi) daha fazla düşünülerek geliştirildiği ve devletin doğduğu bir döneme girilir; çünkü Çin alanının kenarında kalan Zhoular, iktidarlarını, miras yoluyla geçmeyen ön bürokratik bir merkezî yönetimle sağlama almaktadırlar.

Ama Zhoular, özellikle, topraklarını ailelerinin kolları ve müttefik klanların reisleri arasında bölüştürerek, saray-başkentleri çoğaltırlar ve ekonomik alanı açarlar (zanaatçılar ve tüccarlar köylü kitlesinden ayrışmaya başlar); bu, çevre topluluklar üzerinde büyük bir etkide bulunur. Buna paralel olarak, politik alan, Huanghe çerçevesini aşarak, güneydeki Huai ve Yangzijiang vadilerine kadar ulaşır.

Ama krallık büyüdükçe, yönetim tarzı gitgide daha fazla teh-

217
Shang dönemine ait tunç kap.

Dinî törenler sırasında içine yiyecek koymak için kullanılan bu kap, yılanlarla bezelidir.
Neolitik çömlek (MÖ III. binyti). Çok renkli bezemeli, yumurta biçimli bu seramik, bir Kuzey Çin seramiği örneğidir.

Ölçek olarak kullanılan kapaklı kap

(altın ve gümüş kakmalı tunç). Muhtemelen Zhou hanedanından bir imparatora aitti.
Bir ahret ordusu. İmparator Huangdi ■tJİÖ 210) kendisini tam bir orduyla gömdürtmüştür: pişmiş topraktan yapılmış, gerçek büyüklükte 6 000 den fazla asker ve at.
dit altına girer; ademimerkezîleştirilen yerel yönetim, sonunda miras yoluyla feodalleşir ve Shangların tekmerkezli politik-dinî piramidi çokmerkezlileşir. Zhouların zayıflama süreci, vasallar-dan oluşan bir koalisyonun Kral Yi’nin tahta çıkmasını şart koştuğu MÖ IX. yy’ın başında belirginleşir ve hanedanın devrilmenin eşiğine geldiği bir sonraki kral döneminde (MÖ 878-MÖ 828) hızlanır. Nihayet, bozkırın kırsal göçebeliğe geçişiyle noktalanır, çünkü iç cephedeki kopukluklara dış cephedekiler eklenmiştir: atlılar ilk atanlarını başlatırlar (MÖ 822) ve Zhoular bu baskı karşısında çok geçmeden ata topraklarını terk ederek (MÖ 771) başkentlerini Hao’dan (Xi’an), Huanghe’nin orta vadisinin merkezindeki Luoyang’a taşımak zorunda kalırlar; Zhou kralı bu bölgede vasallarına bağımlı hale gelir.

Geç Zhoular ve Chunqiu dönemi

Zhou Krallığı bu sırada, bir soylu kentler konfederasyonuna dönüşür; Zhoulardan bağımsız olarak gelişmiş olan Yangzijiang’ın güneyindeki bölgeler de bu konfederasyona katılmaya başlarlar. Böylece Çin, merkezî otoritenin olmadığı bir evreye girer; dış baskılar ise fiefleri, kendi bağırlarından, konfederasyonun askerî çıkarlarını koruyacak bir lider çıkarmaya zorlamaktadır. Kuzey’in sözcüsü olan Zheng, Zhoular adına bunu gerçekleştirir. Ama Güney krallıklarının itirazı, Çin’in giderek daha fazla özerkleşen yüz kadar «beyliğe» (senyörlüğe) bölünmesini kurumsallaştırır. Bu döneme Chunqiu dönemi (İlkbaharlar ve Sonbaharlar,

MÖ 722-MÖ 481) adı verilir. Sonunda Qi, Zhoularla bozuşup (MÖ 667) diğer beylere bağlılık yemini ettirerek kendi adına egemenlik talebinde bulunur. Shangların mirasçısı olan Song klanı, krallığı kendi çıkarına yeniden kurmayı umut etmektedir, ama Chu tarafından yenilgiye uğratılır.

Hükümdarlar arasındaki bu yarışma döneminde, beyliklerin sayısı hızla azalır: MÖ VII. yy’da belli bir önemi olan beylik sayısı yirmi dört iken, MÖ VI. yy’da on dörde iner. Bu politik dönüşümlere (sürekli savaşlar ve genişlemeler) yönetim biçimlerinin gelişmesini etkileyen teknolojik dönüşümler (MÖ 600’e doğru demir kullanımı) eklenir: ilk yazılı yasa (MÖ 536), unvanları mirasla geçen soyluların hizmetierini iki katına çıkaran bürokratların hizmetleri, yeni düzeni kuramsallaştıran düşünürler ve büyük

Çin düşünce akımları (Taocu mistisizm, yüksek dereceli devlet memurlarının Konfüçyüsçülüğünün biçimsel ateizmi ve adalet ve düzenin zor gücüyle sağlanmasını savunan askerlerin, zanaatçıların veya tüccarların yasacılığı). Buna paralel olarak, binlerce yıldan beri kuzeyin kültürel etkisi altında olan güneyde, Shang Kral-lığı’nın ilk dönemleriyle ortak noktaları olan, tunç işleyen krallıklar belirmeye başlar.

Savaşan Krallıklar (MÖ 481-MÖ 221)

Kuzey Çin’de gerçek anlamıyla devlet gelişirken, demir aletlerden ve hayvanların çekim gücünden yararlanılması, toprakların verimliliğini önemli ölçüde artırır; bu, MÖ 500’e doğru paranın ortaya çıkmasının da kanıtladığı gibi, ekonominin gelişmesini teşvik eder. MÖ V. yy’da Çin’in orta ve kıyı kesimlerinde, Long-shan’a ait olmakla birlikte hiçbir zaman Kuzey Çin tarihinin önemli bir parçasını oluşturmamış topraklarda, Wu ve Yueh krallıkları kurulur. Artık ne mantıksal olarak, ne de sınırlar bakımından, Zhou Çin alanından söz edilemezse de (komşu barbar toplulukların topraklarına yayılan bu çevre krallıkların, genelde iç kesimlerdeki krallıklara olduğu kadar, birbirlerine de düşman olmaları bu gerçeği daha da pekiştirmektedir), bu yeni krallıklar Çin alanında üstünlüğü ele geçirme mücadelelerine katılırlar.

Monarşik ve halka dayalı kurumların, ekonomik ve askerî güç kaynağı olan köylülüğe dayanan (fieflerin yok edilmesi ve yüksek soyluluğun tasfiyesi sayesinde) merkezî devletin kurulmasıyla sonuçlanan gelişimi, feodal toplumun bunalımım çözer ve böylece Savaşan Krallıklar dönemi denen yeni bir dönem başlar. Güçlü ve örgüdü yedi krallık (bunların miras yoluyla geçen bir soyluluktan çok, bürokratlara emanet edilmiş olan ve asker toplama ve bayındırlık işlerine yardımcı adlî ve malî sistemler geliştiren merkezî yönetimleri vardır) 250 yıl boyunca birbiriyle savaşır.

MÖ IV. yy’da önemli gelişmeler (Kuzey Çin ovalarının sistemli bir biçimde değerlendirilmesi) ve teknik ve kültürel ilerlemeler (arbaletin icadından Sun Tzu’nun Savaş İlkeleri’ni [Bingfa] kaleme almasına kadar) kaydedilir.

Yüzyılın sonunda eski Zhou toprakları ve çevresinde kurulmuş olan krallıklar, ofı kadar «devlet»in yer aldığı bir mozaik oluşturmaktadır; bu devletler ekonomik olarak az çok bütünleşmiş olmalarına rağmen, birbirlerine yabancıdırlar ve bu noktada egemen kimliklerinin bilincindedirler; öyle ki hükümdarları, sonun-

218
da, karşılıklı olarak birbirlerinin kral unvanını (MÖ 335) tanırla: Üniter bir yönetim ihtiyacı kendini, tam da bu parçalanma koşularında hissettirir: Qin Krallığı zor yoluyla diğer krallıkları birbır ardına ilhak ederek, kendi çevresinde Çin’in birliğini gerçekleş* recektir: Qin (Çin).

ASKERÎ İMPARATORLUK

Böylece Çin, tarihinin üçüncü büyük evresine, güneyi kuzey-‘ denetimi altına sokan Askerî İmparatorluk evresine girer.

Oinler ve Erken Hanlar

Harekât, krallıkları bir imparatorluk içinde eritmek için (MC 221) kitapları yakan, yazıyı, ağırlık ve ölçü birimlerini tekleştıre” acımasız bir ceza yasası çıkartan ilk imparator Oin Shi Huangi tarafından başlatılır. İmparator, Güney denizlerine giden doğadan bir yol açmaya çalışır (Çinliler Cava’ya kadar uzanan ülkelerle ticaret yapacaklardır). Harekâtın başarısına rağmen, imparat” luk Qin Shi Huangdi’nin oğlunun döneminde parçalanır (MU 206) ve Çin alanı bir yüzyıl boyunca yeniden parçalanmış bir i’_-rumda kalır. Bir maceracı olan Liu Bang’ın (Han Gaozu) Kuze Çin’de bir fief edinmesi ve Han Hanedaru’nı kurması (MÖ 21 r-MS 220), prensliklerin yeniden oluşmasına seyirci kalma durumuna düşmesini engellemez.

Ama Hanlar döneminde kullanımı yaygınlaşan demir, bitki zz-tüsünü yakarak tarla açma uygulamasının yerini bireysel bir tar. mm almasını sağlar; bu, ikinci bir imparatorluğun kurulmasırj imkân veren bir nüfus artışına yol açar. Çu ikinci imparatorlu; bozkırda bir başka imparatorluğun kurulmasıyla gerekli hale ge • miştir: Çin’le Batı arasındaki ulaşımın geleceğini elinde tutan H_’ imparatorluğu, imparatorluğun kurucusu Wudi (MÖ 147-Y.Z 87) işe kurumlarda reform yapmakla başlar, iç sınırları ortaü£~ kaldırır (bu, ticaretin ve zanaatçılığın gelişmesini teşvik eder .; yayılma politikasını yeniden başlatır. Güneyi denetlemekle y= tinmeyerek ipek Yolu’nu tutar. Böylece Çin, çok geçmeden ken dini, Fergana’dan (bugün Özbekistan’da) Pasifik Okyanusu’na •-Kore’den Vietnam’ın merkezine kadar uzanan ve bugünkü Ç-r alanının çerçevesi olarak kalacak olan dev bir politik alanın merkezinde bulur.

Geç Hanlar ve imparatorluğun parçalanması

Ama bu imparatorluk politikası, tartışılmaz başarıların ötesine.; aşırı merkezîleşme nedeniyle, hem politik, hem de malî bir bunalıma yol açar ve yüksek makamlardan Wang Mang’ın kısa süreye (9-23) tahtı ele geçirmesine neden olur, imparator Guang Wudî hanedanını yeniden başa geçirir ve başkenti Changan’dan Luoyans i taşır; bu, Çin’in kuzeybatısına yeni bir önem kazandmr. Yenide yayılmacı bir politika başlatan Çin, Hun Imparatorluğu’nu böler ‘.; Kuzey Hindistan’daki Kuşanlarla birleşir, imparatorluğun S:
Aleu o

O-—10 Turfan

pK3fgar Tanm Lod-P.Yarkent Taş- o.Holan ^kTi

k“,si” ~TŞvîası

©ABC 1992
s i Omm” DEm

İ Haogzftûtıo/

Cbengdu -ş \ ^

.. ,° / Cftangsfii –
DOGUÇ'<
HAN HANEDANI

(MÖ 206-MS 220)

.[- | MÖ 206’da Han İmparatorluğu | | MS 8’de Han İmparatorluğu

I I İpek Yolunu denetleyen

II 1 Çin himayesi

IH Hunlar

-=£> Batı Hanların seferleri ► Hunların yayılması 11 İpek Yolu mı Çin Şeddi
^’Kanton
GÜNEY Ç ıh “y DENİZİ

s» i i3grudan temasa gelmesine ramak kalmıştır. Hedeflerine »u – -lanlar, yayılma savaşlarına ara verirler (100’e doğru) ve Çin

* _-_rel gelişme evresine girer (kağıdın icadı, ilk sözlükler).

} a birlikte hanedan, aşırı büyümesinden kaynaklanan ku-mr- -i. ;e İdarî bunalımın üstesinden gelmeyi başaramaz ve 150’den i—■- :;içek gücünü kaybeder; böylece imparatorluk, uluslararası ıt-ız ı taretinin canlılığını korumasına rağmen, Moğolistan’da sal-SSL- r.r göçebe imparatorluğunu(Xianbei İmparatorluğu) yeniden ®r-_T-î3:yla çakışan bir iç parçalanma sürecine girer. Xianbei tmpa-Orta Asya’daki kervan trafiğini altüst eder; 184’teki San “jrt Ayaklanmasıyla da imparatorluk kesin olarak yıkılır.

: : .zze, ordu komutanlarının Çin topraklarını aralarında pay-uzun bir dönem (190-310) başlar. Aslında imparatorluk *c;;:nmın ardından Üç Krallık denen bir dönem gelir (Çin şö-ı«r – ,:.rin altın çağı, 220-280). Bunlar Wei Krallığı (Huanghe vaat ; güneydeki Shu (Sichuan) ve Wu (aşağı Yangzijiang ve da-s r.”iydeki birkaç bölge) krallıklarıdır. Batının Jinler tarafından ‘ ’.iT- birleştirilmesi (280-304) bir duman perdesi olmaktan r- stmez ve gerçekte imparatorluk parçalanmaya devam ■ez- -B’-unma hattı boylarında üslenmiş olan göçebe halklar, bu ı_-,”lanyararlanarak Çin’e sızarlar.

Göçebe halklar dönemi (304-589)

1 rese halkların ilk ayaklanmalarından (304), özellikle de eski r.: ı’îrarluk başkenti Luoyang’ın 311’de Hiung-nular tarafından ,l::~ tından sonra, üç yüzyıl süren bir dönem başlar. Kuzey göçebe halklara ait «on altı krallığın» (304-439) kısa ömürlü ■i.-; ;.r.lan şaşırtıcı bir hızla birbirinin yerini alırken, imparatorluk lL; – Nanjing’e sığınmış olan bir üyesi, deniz ilişkileri sayesinde ;-.r.—ğıni korumakta olan Güney Çin’de imparatorluğa saygınlı-zr. iTiden kazandırır (318; Doğu Jin veya Güney Tsin Hanedanı).

. “Cuzey Çin ve Güney Çin, yönelişlerini tersyüz çevirirler, .zeyde, Kouei önderliğinde (386-409) bir Türk boyu olan : icarın bir birleşme süreci başlatmasıyla istikrar sağlanır. Bu t Imlileşmesiyle eşzamanlı olarak, Budacılığı benimseyen 1 ,e Orta Asya’da kervan trafiğini yeniden başlatan Wei İm-

– rrluğu’nu kurar (426-534): böylece ticarî olarak yeniden can-İ.-İ– Kuzey Çin, eski dinamizmine kavuşur. Ama Yangzijiang :: .–“de, toprak sahibi büyük aileler, giderek zayıflayan merkezi – : .ktidara egemen olan, içten evlenen bir aristokrasi oluştur-“Sır. 420’de Liu Song, Jinleri devirir ve hanedanların birbir-: son derece hızlı bir biçimde izlemeleri (Song, 420-479; Qi, : 12), imparatorluğu içi boş bir kabuk haline getirir. Sonra Ku-

– Zm ve Güney Çin paralel bir yazgıda buluşurlar: Güney

durum, Lianglar (502-557), ardından da Chenlerle (557-r – üzülürken, Kuzey Çin’de patlak veren bir iç savaş, Wei İm-Ti- ircrluğu’nu çökertir (523).

_zeyin melezleşmiş bu askerî aristokratları, tam bu sırada, im-

– .;ı::rluğu yeniden var edecek olan, birbirini izleyen iki hanedan _ ;r.ar. Bunların ilki olan Suiler, kuzeyin hanedan uzantılarının

-: ;ssni ele geçirip güneyi yeniden denetim altına alır (589).

Sui ve Tang hanedanları (589-907)

..ler (589-610), kuzeyden güneye bütün halkın kabul edebi-: i. bir Budacılığın himayesi altında ve bir akarsu ulaşım şebe-r.e (Büyük Kanal), imparatorluğu, Wei kurumlarınm özellik-: taşıyan bir doğrultuda sağlamlaştırırlar. Ama harcadıkları _ -1 çok büyüktür ve patlak veren bir ayaklanma, Tangları ikti-_ getirir (618). Tanglar, Doğu Türklerini yendikten sonra (630) ‘ -3 Asya’da güçlerini yeniden kabul ettirirler. Çin împaratorlu-r. -50lı yıllarda, XVIII. yy’daki Mançu fetihleri öncesindeki en :: – .3 sınırlarına ulaşarak, çevresinde Çinlileşmiş bir devletler hal-^; -jn oluşmasına yol açar: Kore’de Koryo, Mançurya’da Bohai, ■_- eydoğuda Nan Zhao.

. 2iK imparatorluğun başlangıcında egemen olan Çinli-göçebe _;..-lar aristokrasi, 590-755 arasında, devletin yönetsel çatısını ■_ yendirmek üzere yaratılmış yeni bir memur sınıfıyla savaşa gi-: • Kuzey Çin’de merkezî devletin oluşumundan beri sürüp git-

-; f~.e olan köylülüğe toprak tahsis etme ve toprak mülklerini de-;-_eme sistemi zayıflamaya başlar; VIII. yy’da bunun yerine bir i:a: vergisi sistemi geçirilir: insanlar ve emekleri üzerindeki icarın yerini topraklar üzerindeki haklar alır. Buna paralel ola-… zorunlu askerlik, yerini, paralı askerliğe bırakır, rtüsliimanlar deniz yollarının denetimini ele geçirdikten sonatta Asya’ya saldırırlar ve Talaş Savaşı’nda Çinlileri yenerler -1 . Bu yenilgi, Türklerin ve Tibetlilerin heveslerini uyandırır ve

– raratorlukta genel bir ayaklanmaya yol açar. Tanglar 762’de .zsni yemden sağlarlar ama Orta Asya’dan haraç toplamaktan
Balkaş Gölü KARAHITAY
SONC VE YUAN HANEDANLARI
1 1 %0’da Song İmparatorluğu \..engiz Han döneminde Moğol yayılması (1206-1227)
[ | 1150’ye doğru jin İmparatorluğu n engiz Han’ın egemenlik alanı
Q 960-1125 arası Kuzey Songların başkenti Nubilay Han’ın seterleri
|_| Güney Song İmparatorluğu (1127-1279) S……1 Yuan İmparatorluğu
□ Güney Songların başkenti □ Yutanların başkenti
► Curçenlerin saldırıları (1124-1125) 0 800 km

vazgeçerler. Çin böylece, ülkeyi yeniden birleştirmiş olan savaşçı aristokrasinin, bir önceki dönemde oluşmuş olan yeni memur sınıfıyla birlikte tasfiye edildiği bir evreye (755-960) girer. Maceracılar paralı askerlerden oluşan ordular kurarlar ve ülkeyi aralarında paylaşırlar. Uygurların Kırgızlar tarafından bozguna uğratılması (840) bunalımın başlangıcını belirler. Huang Chao önderliğinde ayaklanan köylüler Changan’ı ele geçirirler. 907’de’TangIa-rın gücü tükenir; bu sırada güney, ekonomik üstünlüğü kuzeyin elinden almak için çalışmaya başlar.

MANDARİN İMPARATORLUĞU

Böylece ekonominin dinamiğinin giderek daha çok güneye kaydığı son evreye, Mandarin İmparatorluğu evresine girilir. Bu evre, kuzeyde Beş Hanedan, güneyde On Krallık dönemiyle, bir parçalanma evresiyle başlar; bu, son Tang imparatorunun ölümünden (936) hemen sonra, göçebe bir topluluk olan Hitanların Kuzey Çin’de Liao (937-1125) adıyla imparatorluğu yeniden saygınlığa kavuşturmaları ölçüsünde daha fazla hissedilir bir bunalımdır.

Songlar

Kafgaşa, Song Hanedam’m kuran (960) bir ordu komutanının ülkeyi yeniden birleştirmesine ve 1004’te Liaolarla, 1044’te de Xi Xi-alarla yaptığı bir andaşmayla sınırları kesinleştirmesine kadar sürer.

Çin böylece Hint dünyasının deniz ekonomisiyle bütünleşir ve refaha kavuşur: parasal ve ticarî dolaşım, ilk gerçek kağıt paranın ortaya çıkmasına (1024) yol açacak kadar genelleşir. Bu büyük uygarlık döneminde (hareketli matbaa harflerinin icadı, Çin gemile-
W
Tang dönemine ait bu mezar heykelciği saraylı bir kadını tems ediyor. VII. ve VIII. yy’lara ait mezarlarda bu türden birçok heyke.ı bulunmuştur.

Bokserler Ayaklanması. Özellikle köylüleri bir araya getiren bu gizli dernek, 1900’de, diplomat, misyoner ve tüccar bütün yabancılan Çin topraklanndan uzaklaştırmak için ayaklandı.
Ming dönemine ait porselen.

Porselen üretimi Jiangxi bölgesinde en büyük gelişmesini bu hanedan sırasında yaşadı.
rinde pusulanın ilk kez kullanımı) memur ordusu da hızla gelişir ve yönetim aygıtı yetkinleşir.

Toprak rantıyla yaşayan okumuş ailelerin oluşturduğu yeni bir sınıf oluşur; bu sınıf Çin politikasına çağdaş döneme kadar egemen olarak Mandarin Imparatorluğu’nu kuracaktır. 1125’te Hitanlar, Curçenler tarafından yenilir. Curçenler, başkenti Pekin olan, imparatorluk iddiası taşıyan bir hanedan kurarlar (1151); Songlar, Yangzijiang’ın güneyine çekilmek ve başkentlerini Hangzhou’ya taşımakla yetinirler.

Moğollar ve Ming tepkisi

Bu huzur ortamında, Türklerin Avrasya’yı merkezinden yeniden inşa etme harekâtını bıraktıklan yerden başlatan Moğollarla, kuzeyden yeniden tehdit başlar. Moğollar, Kuzey Çin’in denetimini ele geçirdikten sonra Songların elindeki Çin topraklarına karşı saldınya geçerler. Kanton’un alınmasıyla (1278) direniş sona erer.

1350’ye doğru imparatorlukta bir halk ayaklanması padak verir; ayaklanmanın sonucunda Ming Hanedanı kurulur (1368) ve son Moğollar Orta Asya’ya geri çekilir (1387).

Mingler (1368-1644), Çin’i tarımsal ve yönetsel temelleri (devlet memurlarının sınavla işe alınması) üzerinde yeniden ayağa kaldırmaya çalışırlar. Sonra XV. yy’da Songların ve Moğolların politikasını uygulayarak Çinhindi eyalederine bağımlı birimler muamelesi yapar ve Portekizlilerden önce büyük seferler başlatırlar: Amiral Cheng Ho, 1405’te donanmalarıyla Hint Okyanu-su’nu geçerek Afrika ve Arabistan’a kadar gider.

Ama çok geçmeden deniz politikalarından vazgeçmek ve Nan-jing’i terk ederek Pekin’e çekilmek (1421) zorunda kalırlar; çünkü Moğollar yeniden tehdit oluşturmaya başlamışlardır. Güneye yönelik ticarî faaliyet sona ermese de, imparatorluk bundan sonra kendine, ekonomik olarak kendine yeterlilik, politik olarak da dışa kapanma idealine dayalı karasal bir mantık bulur.

Mançulann en parlak dönemi

Batıkların Çin Denizi’ne gelmeleri ticarete yeni bir atılım kazandırır. Moğollar saldırılarına devam ettiklerinden, Mingler Orta Asya’yı terk ederler ve XVI. yy’ın ilk yarısında topraklarım tahkim ederler: Çin, Büyük Çin Seddı’nin himayesinde refaha ulaşır. Ama aşırı merkezîleşme, ekonomik bir durgunluğa yol açar. Büyük malikânelerin gelişmesi, köylüler arasında bir bunalıma yol açar, toplumsal piramidi çökertir ve devleti feodalleştirir. XVI. yy’ın sonunda Yeni Dünya’dan gümüş akışı durumun düzelmesini sağlar ama Mançular (Curçenler) giderek büyüyen kargaşadan yararlanarak yıldırım gibi ilerlerler ve Çin’in en güneyindeki son Ming izleri 1644’te silinir. Mançular esas olarak tahttan indirdikleri hanedanın kurumlarını benimseyerek eski okumuş sınıfla
MİNG HANEDANI

[ ; 1 Ming İmparatorluğu J . Minglerin sığındığı bölge (1644-1651)

» Çinlilerin yayılması(XIV.yy sonu-XV. yy başı) ■I» Japon saldırıları & Hollanda yerleşmeleri O Portekiz yerleşmeleri UUU Çin Şeddi
Halbalar

Gobi Çölü
uzlaşırlar. Daha önce görülmemiş bir bolluk yaşanması da lumsal barışa katkıda bulunur. Mançular, Ruslarla Nerçinsk laşması’m (1689) imzaladıktan sonra Moğollara dönerler v yüzyıldan uzun süren savaşların sonunda onları kesin bir ye: ye uğratırlar (Çungar İmparatorluğu’nun sonu, 1758).

PARÇALANAN İMPARATORLUK

İmparatorluk yönetimi ikili bir baskı altında kalacaktır: kâl demist, kâh geleneksel ve yabancı düşmanı idealler uğruna V hanedanına karşı mücadele edecek olan, 1796’daki Beya: tus’tan 1900’deki Bokserlere kadar uzanan gizli örgüderin ve heplerin yarattığı iç baskı; İngiltere başta olmak üzere, andaşr dan silahlı müdahalelere kadar uzanan değişik yöntemlerle s yeni ticarî ve toprak avantajları («ödünler») elde edecek olan palı devlederin yarattığı dış baskı. «Afyon Savaşları» (18-1856), Ingiltere’nin Çin’e Hint afyonunun topraklarına girr kabul ettirmesini sağlar ama, Tanrısal Büyük Barış İmpara ğu’nu (Taiping Tianguo) ilan eden Hong Xiuquan liderliğin ayaklanmaya yol açar: ayaklanma ancak 1864’te, hararetli b lomatik ve ticarî rekabete girişen, ama Pekın’e karşı birçok sef zenleyen (1860’taki Palikao [Baliqiao] Çarpışması ve Yazl ray’ın yağmalanması) Batılı güçlerin yardımıyla bastırılır.

Kore’nin denetimini ele geçirmek için Japonya’yla yapılan vaşın (1894-1895) kaybedilmesi ve Rusya’nın Mançurya’yı ı çırmesi (1896-1898) politik canlanmaya ve ülkenin modemi meşine elverişli bir ortam yaratır (bu, mandarin Kang Yuv «Yüz Gün» dönemidir), ama İmparatoriçe Cixi reformları iç tirir. İmparator Guangxu’nun ölümü (1908) ve üç yaşında bı sin (Puyı) tahta çıkması hanedanın çöküşünü hızlandmr. î Çin’i Canlandırma Derneği’ni, 1908’de de Guomindang’ı (M çi Halk Partisi) kurmuş olan Sun Yat-sen, 29 aralık 1911’de c riyet ilan ettirip ülkenin ilk cumhurbaşkanı olur. Ama Gene an Shikai karşısında yenilgiyi kabul etmek zorunda kalır; sı imparatorun tahttan çekilmesini (1912), Sun Yat-sen’in ülkec rılmasını ve Guomindang’ın değıtılmasım sağlayan Yuan 1916’da, tam kendini imparator ilan ettireceği sırada ölür. Beyleri» denen generaller arasındaki çekişmeler Çin’in pa masına yol açarken, Çin Komünist Partisi (ÇKP) örgüdenir ve 1917’de Kanton’da yeniden cumhuriyetçi bir hükümet 1 olan Sun Yat-sen’in ölümü (1925) Guomindang’ın ikiye bö sine neden olur: bunlardan biri başta Sun Yat-sen’in dul e Oingling olmak üzere sertlik yanlısı, diğeri ise Çan Kay-şe ang Jieshi) önderlik ettiği ılımlı bir çizgiye sahiptir.

Çin bu sırada ikili bir savaş alanı durumuna gelir: Çan Ka) önderliğindeki «milliyetçiler»le Mao Zedong önderliğindeki nisder arasındaki savaş ve 1931’de Mançurya’yı işgal eder ya’yla yapılan savaş. Nanjing, Çan Kay-şek’in başkenti olurl münistler Jiangxi’den başlayıp, merkezi Yan’an olan özerk let kurdukları Saanxi’de noktalanan «Uzun Yürüyüş»le (193 milliyetçi kuvvetlerin elinden kurtulurlar. Japonya’yla resi vaşta olan Çin (Japonlar 1937’de Pekin’i ele geçirirler) çok den ikinci Dünya Savaşı’nın cephelerinden biri haline gelir nisder ve milliyetçiler (başkentlerini Chongqing’e taşımışl ABD’den yardım görmektedirler) kâh birlikte, kâh ayrı ay: makta ve kurtarılan bölgelerin denetimini ele geçirmek iç: rında mücadele etmektedir. Japonya teslim olur olmaz iç s niden başlar: 1948’de Nanjing’de yeniden cumhurbaşkanı çilen Çan Kay-şek, Halk Kurtuluş Ordusu’nun ilerleyişi ka yavaş yavaş büyük şehirlerin denetimini kaybeder. Mao 1 ekim 1949’da Pekin’de Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilan edı
Curçenler
/
O Hami
TİBET
Tangutlar
Xiamen
\ FOmOZA
1557 (Por.)
Hainjn
(Amoy) 1624-1662 (Hol.)
oüneyçIn.

DENİZİ 1565 (Isp.)
/^TOJİlong

O fort-Zeeland
V r ‘ ARI* 100’

HALK CUMHURİYETİ

i .n 1950-1978 arasında yaşadığı olaylar dizisi, temel bir tar-

– sürüp gitmesiyle açıklanabilir: öncelik ekonomiye mi ., : ralitikaya mı verilecektir?

Sovyet örneği (1950-1955)

;n: demokrasi»nin kuruluşu sınaî üretimin yeniden başla-«_ sağlar. Devlet, toptan ticareti kamulaştırarak ve koopera-: i’ îeliştirerek, yavaş yavaş bütün ticari faaliyetleri, denetimi ; ılır. Renminbi’yle ilgili kararlara bağlı olarak altını, gümü-: s dövizleri devlet bankasına yatırma zorunluluğunun geti-r : – para hareketlerinin yeniden başlamasını sağlar. Çok daha

– – : biçimde yürütülen tarım reformu ise kırsal kesimlerde -‘tedir.

-e Savaşı (1950-1953), Çin’i ABD’yle karşı karşıya getirerek, -. birinci planda bir ülke konumuna getirir. Kitlesel kam-i.îila partinin denetiminin güçlendirilmesi, öncelikli bir he-;_rjmuna gelir: entelektüellerin ideolojik olarak yeniden bi–.-dirilmesi, yeni bürokrasinin temsilcilerine karşı «üç karşı»

• vz. (1952) ve bunu izleyen, burjuvaziye karşı «beş karşı» ha-: Ekonomik öncelik altyapının geliştirilmesine ve ağır sana-: îrJir (tarım feda edilir). Özel işletmeler kamulaştırılır. Toptaki bu hızlı kolektifleştirmenin yürürlüğe konmasından entelektüelleri görüşlerini ifade etmeye teşvik eden «Yüz . ; hareketi patlak verir (1956). Bunu izleyen doğru yola ge-

– ; şampanyası, Çinli yöneticilerin muhalifleri tasfiye etmele-

– :iŞar-

Büyük Atılım

:. fonem, ideoloji adına, Sovyet modelinden ilk kopuşu oluş-Hruşçev’in başa geçmesiyle ve Mao’nun 1957’deki Mosko-; ,’ahatiyle stratejik eksen kırılır. Mao, «halkın bağrındaki çe-_;n». yani şehirler ile kırsal kesim, sanayi ile tarım, entelektü-

– -.i kol emekçileri arasındaki zıtlıkları ortadan kaldırmayı he-: i ren çok büyük bir iradeci hareket başlatır. Amaç, «on beş yıl-_-şltere’yi yakalamak»tır. Böylece kırsal kesimleri sanayileştir-: şehirleri ise kırsallaştırmak gerekli hale gelir. 1958’de kırsal

j-omünleri kurulur. Kolektifleştirme süreci güçlenir: küçük :.parçaları ve özel hayvanlar yasaklanır, kolektif donanımların •t i ler, kantinler) sayısı artırılır. İktidar böylece, kadınları üretken _ etler için özgür kılarak, çekirdek aileyi (pasif direniş odağı)

– =ya çalışır. Küçük yüksek fırınların genelleşmesi, kırsal ke—sree sanayileşmeyi başlatır. Partinin denetimi güçlenmiştir;

– erciler ve öğrenciler kol işçiliğine zorlanır. Sonuçlar, özellikle -_-r_;a felaket olur. Mao özeleştirisini yapmayı seçer. «Sosyalist rjs hareketi»ni başlatarak karşı saldırıya geçer.

Kültür Devrimi

1966-1971 arasında, 1949’dan sonraki en derin bunalımını : iz. İdeoloji her tür gelişmenin önüne çıkar. Hareket milyonlar-

• ^rban verecektir. «Antirevisyonist» kampanya aylarından -_ra. Mao’nun «karargâhı bombalayın» çağrısı, temmuz —”da gençleri üst düzey yöneticilere karşı saldırıya geçirir. Iti-
«ff*
razlar üniversitelerden işletmelere yayılır ve farklı hizipler arasında silahlı bir mücadele başlar. Ordu, partinin sağ kanadını (Liu Shaoqi ve Deng Xıaoping’den başlayarak) tasfiye ettikten sonra, 1968’de öğrencileri köylere, işçileri fabrikalara göndererek yeniden düzeni sağlar. Mao, bu sırada partiyi bir «köylü-işçi-asker» ittifakı çevresinde yeniden örgüder. Mareşal Lin Biao tarafından tehdit edildiğini düşünerek, hem ordunun kenara itilmesini, hem de gerek soldaki, gerekse sağdaki muhaliflerin tasfiyesini sağlayan yeni bir kampanya («Lin Biao’yu eleştirmek, Konfüçyüs’ü eleştirmek») başlatır. İktidar, bir «yeni okumuşlar» sınıfının oluşmasını engellemek için, sistemli bir biçimde seçkinleri parçalamaya çalışır.

Mao’nun kişiliğine tapma «kidelerin ideolojik silahı» olarak sunulur. Zhou Enlai’nin müdahalesi, çok sayıda anıtın ve kütüphanenin yağmalanmasını engelleyemez. Kültür Devrimi, Mao’nun iktidarı korumak için geliştirdiği taktik bir manevra gibi görünmektedir. 1972-1973’ten itibaren ABD’yle yakınlaşma, partinin sol kanadının onaylamadığı bir yeniden dengelenme başlatır. Zhou Enlai’nin ölümünün ardından radikallere karşı çok önemli bir gösteri gerçekleştirilir; bunu, Deng Xiaoping’in «solcular» tarafından kenara itilmesi izler. Mao, eylül 1976’da öldüğünde, yerine kimin geçeceği sorunu çözülmüş olmaktan uzaktır.

Açılma politikası

Bu defa ekonomiye öncelik verme adına, bir dizi yeni anlaşmazlık Sovyet modeliyle bağları koparır. İktidardaki Hua Guo-feng, kendini, Mao Zedong’un dul eşi Jiang Oing’in önderlik ettiği «dörtlü çete»yi tasfiye etmekle görevlendirir. Deng Xiao-ping’in dönüşü, 1977’de istikrarın geri geldiğini gösterir. «Dört modernleşme» (tarım, sanayi, savunma, teknoloji) hareketi (Zhou Enlai daha 1964’te buna kalkışmıştır) iki yeni yönelim tanımlar: gelişme kutuplarının yaratılması ve yabancı yatırımcılara açılma. Eğitim sisteminde elemeye geri dönülür; entelektüellerin itibarları iade edilir. Gene de partinin tekeli hiçbir şekilde tartışma gündemine gelmez. Çin, ABD’yle olan ilişkilerini normalleştirerek ve Vietnam’a saldırarak uluslararası gücünü yeniden ortaya koyar. Küçük işletmeler ve serbest pazarlar teşvik edilir. Yabancı yatırımları çekme umuduyla dört özel ekonomik bölge kurulur. Muhafazakârların muhalefetine rağmen, reformlar Hu Yaobang’m ÇKP genel sekreterliği görevine getirilmesinden sonra da devam eder. Kamu işletmeleri, kendi finansmanlarından ve cirolarından sorumlu kılınırlar (bu, özellikle kredi dağıtımını harekete geçirir). On dört kıyı şehrinin yanı sıra iki «üçgen» bölge, yabancı yatırımlara açılır.

Hu Yaobang’ın 1987’de devrilmesi, bir demokrasi hareketi olan «Pekin ilkbaharı» (Tiananmen Meydanı’ndaki kanlı bastırma hareketi) ve Zhao Ziyang’ın 1989’da devrilmesi, Çin’in 1990’lı yılların başında yaşamakta olduğu dengesizliklerin büyüklüğüne tanıklık etmektedir. İki mantık çarpışmaktadır: merkezî bir iktidardan yana olan devletin ve ideologların mantığıyla liberal bir kapitalizmden yana olan kıyı eyalederinin mantığı.
«Büyük kılavuz» 1976’da ölene kadar, muhaliflerinden kurtularak iktidannı korumayı başardı.
AYRICA BAKINIZ

– USED Asya

– Imm balıkçılık

– IB.AMSU demografi

– ib.ansl] gelişmekte olan

ülkeler

– Ib.anSli Hindistan

– ie.aksu Hongkong

– İMİU Japonya

– ma Kore

– ib.ahsli Mao ve Maoculuk

– maı Pekin

– ib.ansli pirinç

– ESI Tibet

■ İb.ansli Vietnam
Tiananmen,«Pekin ilkbaharı» (1989). Uluslararası kamuoyunun gözünde rejimin liberalleşmesi veya en azından dışa açılması umudunun taşıyıcısı olan Deng Xiaoping, öğrencilerin üzerine ateş açtırmakta duraksamadı.

Konfüçyiis tören kıyafetiyle

(geleneksel tasvir; Mili! Kütüphane, Paris). Filozofun yaşamına ilişkin hemen hemen hiçbir bilgi yoktur ama devlet öğretisi konumuna yükselen «Konfüçyüs İlkeleri», Konfüçyüs’ü milyonlarca Çinlinin düşünme üstadı durumuna getirmiştir.
KULTUR VE UYGARLIK

BİLİM VE TEKNİK ÇIN SANATLARI SAHNE SANATLARI DÎN VE TOPLUM
M KULTUR VE UYGARLIK

Çin’in zaafiyet ve büyüklük dönemlerinin ötesinde (Orta Im-paratorluğu’nun büyük düşünürleri Yunanlı filozoflarla çağdaştırlar; güçlü Han Hanedanı Roma dönemine kadar yayılır; Müslümanlığın altın yüzyıllarında Çin’de parlak bir kültür gelişir; Güneş Kral, Qing imparatorlarının otokrasisini kıskanmış olabilir ve Çin’in bugün bile dünya dengesinde ağırlığı vardır), Çin uygarlığı kendisi olarak kalmıştır.

Çin’e verilen adlar

Çin’in adı, muhtemelen Qin (Çin) Hanedanı’ndan gelmektedir; Marco Polo’nun Çin ülkesi için yazdığı Cathay adının Slavcaya aktarılmış biçimi olan Rusçadakı Kitai kelimesi, XI. yy’da Kuzey Çin’i fetheden bir halkın adıdır; Çin, Japonya’da Tang Hanedanı’nın adıyla anılır: yabancılar bu ülkeyi adlandırmak için, Çin’le ilişkiye girdikleri sırada kullanılmakta olan terimi (Çin kendisini hükmetmekte olan hanedanın âdıyla anmaktadır) benimsemişlerdir. Çin geleneği, Cizvitlerin «Orta imparatorluğu» adını verecekleri coğrafî bütünü «göğün altında bulunan» olarak adlandırıyorlardı. Günümüz Çin’inde öğrencilerin (bunlar Çinceyi değil «ulusal diki öğrenirler) okuma kitaplarının ilk cümlesi «Çin’i seviyorum» değil «ülkeyi seviyo-rum»dur: tuhaf bir biçimde, bu dilbilimsel boşluk öylesine güçlü bir ulusal kimliğe işaret eder ki, «ülke» veya «dil»in kusursuz bir biçimde ülke veya dil olarak belirttiği şeye bir ad vermek gereksizdir.
Han olmak

Bununla birlikte Çinliler özgünlüklerini vurgulamak için, r-Hanedanı’nın (MÖ 206-MS 220) adından gelen «Han ulu;. «Han insanı», «Han dili» terimlerini kullanırlar. Yazı, bir öğrer bir seçkinler sınıfı, ata kültü ve insanla doğa arasında birlik dü; -cesi gibi, Çin uygarlığının başlıca birleştirici unsurları, bu ti’ dan sırasında bir araya gelmiştir.

İlk imparator tarafından birleştirilen ve Hanlara miras kalar-zı, XX. yy’a kadar hiçbir değişiklik göstermemiştir. Bu yazı.;: lü dilden bağımsız olarak, yazılı iletişime ayrılmış ve güniir–kadar kullanılmaya devam eden özgün bir dilin hizmetindi. böylece, insanlık tarihinde benzeri olmayan bir mekânsal tuta: ve zamansal süreklilik sağlamaktadır.

Konfüçyüsçü devlet öğretisi de Han döneminde biçim»;: MÖ VI. yy’da yaşamış filozofların (yüzyıllar boyunca milycr_ ca Çinli’nin düşünce ustası olacak olan Konfüçyüs, Laozi, — angzi ve Han Fei) metinleriyle Beş Klasik veya Konfüçyüs <.*•-rı’nden oluşan eski Çin vakayinamelerini bir araya getiren bsr ; leme kaleme alınır.

Hanların ortodoks düşünce olarak yerleştirdikleri, kişise, ahlak olan Konfüçyüsçülük, imparatorluğun 1911’de yıkılma; kadar devletin felsefesi olarak kalacaktır. Yönetime girmek içir doğuştan gelen bir aristokrasiye mensup olma, ne servet, n; askerî başarı koşulunun arandığı, mandarin denen yönetir;: kinler, kendilerini eski metinleri okuyarak yetiştirirler.

Han döneminde, yüzyıllar içinde Çin etki alanını genişlet: olan Doğu Asya’nın tarihî Çinlileşme süreci başlar: Çinliler k: şularına son derece sağlam yapılı bir sosyo-kültürel bütün bir dil, bir öğreti ve bir memur kitlesi) götürerek, güçlü oldt; dönemlerde, kültürlerinin on dokuz Çin eyaletinin sınırlarım yük ölçüde aşarak Japonya, Kore ve Vietnam’a kadar ulaştı; tanık olacaklardır.

Görkemli bir içe kapanış

Çin, bazı dönemlerde dışarıdan gelen katkılara rağmen, g£ de, çevresinde rakip veya müttefik bir devlet olmaksızın ya kalır. Komşularına, yüzölçümünden, tarımsal zenginliğinde: nüfusundan gelen bir güçle egemen olur. Çeşitli komşuları, h monya dönemlerinde savaş ve fetihle yola getireceği kısa er lü ve sürekli yer değiştiren devletler kurarlar; Çin sıkıntılı dör lerinde bunlarla antlaşmalar imzalar ve evlilik ittifakları kurar rum aleyhine olduğunda, topraklarının tamamı veya bir böl: atlı göçebeler tarafından istila edilir. Sabırlı olan Çin, «ÇinlL rerek» zafere ulaşacaktır: eski fatihler, sonunda, az veya çc-leneksel Çin tarzında hükmetmeye başlayacaklardır. Çin yö: mi, önce Ruslar, ardından da Batılı devletler sınırlarında be. ğinde (XIX. yy), egemen devletler arasında eşitlik düşüncesir ne göz ardı eder ve «denizden gelen insanlar» eşitsiz antlaşn rı Çinlilere ancak silah zoruyla imzalatabilirler.

Bununla birlikte Çin, kendiliğinden Batılılaşmayı reddedeı tı’da doğmuş olan Marksizm’i 1949’da resmi öğreti olarak be semesine rağmen, Başkan Mao’nun düşünceleri çok geçmede dünya görüşünün önüne geçecek ve Çin-Sovyet dostluğı ömrü sekiz yılı aşmayacaktır: bir milyarlık nüfusunun üzerin panan Çin, uluslararası sahneden kaçmaktadır.

Geleneğin yaşam gücü

Dağıtılan yeni politik kartlar, Çin toplumunda derinlem kök salmış geleneksel aile değerlerinde değişiklik yaratma} şaramadı. Ama radikal değişiklikler arzulayan komünist yc çiler, iktidara gelir gelmez dil ve yazı sorununu gündemleri: dılar. Bir süre eski yazı sisteminin yerine yalnızca Pinyin’in rilmesi söz konusu oldu; 1950’de son halini alan pinyin, resi olarak seçilen dilin Latin alfabesindeki transkripsıyonudu: nunda, kullanımı en yaygın 1 700 sinogramın çizgi sayıları tılarak basitleştirilmesiyle yetinilecekti. Bugün Çin Halk Cu riyeti, Hongkong ve Tayvan’daki bütün Çinli göçmenlerin k dıklarından farklı bir yazı biçimi kullanmaktadır: eskiden 1 rel bütünlük faktörü olan yazı, bir dil topluluğunun parçal ve birbirini anlayamama nedeni olmuştur. Buna paralel o yeni yazı biçimi insanlarla yazılı mirasları arasında bir kop yaratırken, eski metinlerin çoğu aforoz edilmiş ve özellikle füçyüs, Çinlilerin zihninde bıraktığı bütün izleri silmeyi ar yan bir saldırı kampanyasına hedef olmuştur. Adına rağme türün ve düşüncenin üzerine yürüyen Kültür Devrimi’ne entelektüel olmak karşıdevrimcilikle eşanlamlı duruma gel eski metin derlemelerinin yerini bir yenisi, Marksizm-Leni Maoculuk almıştır.

uİM VE TEKNİK

:r-larda sık sık Batı’yla Çin arasında bir paralellik kurulur. :£İ farklılıklar her şeyden önce her uygarlığın özgünlüğü-. ü etse de, Çinlilerin Rönesans’a kadar Avrupalılardan i’^kları, ama ardından bir tıkanma ve durgunluk dönemi-ceri -bunun nedeni henüz tam olarak açıklanamamıştır-ı -ilmektedir. XVII. yy’da, Cizvitlerin gelmesinden, ardın-iatılılarm «bağışlanan araziler»e yerleşmelerinden sonra, jm Batı’nın izlediği yollarda ilerlemeye başlayacaktır. Bu-rırîikte geleneksel Çin bilimsel düşüncesine özgü bazı .iz saptanabilir. Mesela politik yapı, devlet tarafından de-ve genel kavramlar geliştirmekten çok pratik uygulama-“elik (mühendislere, zanaatçılara ve imparatorluk bürok-.r. memurlarına ayrıcalık tanıyan) bir bilim doğuracaktır, nnşüncelerle hareket eden Çinliler, aynı zamanda, atomis-mlardan çok, uzaktan etkileşim veya dalgalar kavramına _ fırlar (manyetik olgulara verdikleri önem buradan kay-_r . Buna karşılık, Batı geometrisinin soyut ve gidimli akıl -elerine uzun süre duyarsız kalmışlardır; aslında Çinliler ;lguların işlenmesine daha yatkındırlar.

ıtematik ve astronomi

_sr Araplardan oldukça önce, MÖ XIV. ve XI. yy’lar arasın-: için boş bir yerin bırakıldığı, birimler için de konum belir-ı-derin konduğu (onlar, yüzler vb) dokuz birimli, «melez» ;BLik sayılama kullanmışlardır. Matematik alanındaki bilgi-iZıkle cebire dayanmakta ve esas olarak hesap yapmaya yazadır: Çinliler matematiği tümdengelimli bir bilimden çok zzk (abaküs [suanpan] veya hesap çubukları [chousuan] gibi aletlerinin kullanımı) olarak görmektedirler, Tümdengelim–etrıyi ancak XVII. yy’ın hemen başında, Eukleides’in «Ele-

■ >mın ( Stoiheia) bazı bölümlerinin Cizvit Matteo Ricci ve ^r.gqi tarafından Çinceye çevrilmesiyle öğreneceklerdir. _eri politik sistemin kehanet ayinlerinde olan astronomi, çyüsçülüğe ve Taoculuğa dayalı kavramsal yapılardan ha-: gelişir. Felaket habercisi olarak kabul edilen bütün düzen-,<sel olgular, imparatora sunulacak astronomik soyutlama-.ynakkk eder. Kesin smıflandırıcılar olan Çinli astronom-as–rakvimciler (chouren), yıldızların konumunun «dereceler»le edildiği gök haritaları çizerler, kuyrukluyıldız, nova veya r listeleri çıkarır ve tutulmaları kaydederler; bu gözlemlerin

ktur noktalan, zıt kuvvetler olan yin veyang tarafından denetlenen ■ sının geçtiği meridyenlerin yolunu izler.
çoğu bilinen en eski gözlemler arasında yer alır (bunların bazıları MÖ XIV. yy’da yapılmıştır). Çinliler MÖ I. yy’dan itibaren güneş lekelerinin sistemli bir çizelgesini çıkarmaya başlarlar. Duvar saatleri (çok sayıda su saati) imal eder ve çemberli küreyi kullanırlar; Kaifeng’deki büyük saat kulesinde (XI. yy), böyle bir küre, maşalı bir saat mekanizmasına bağlanmıştır; bu, Avrupa’da ancak XIV. yy’da icat edilecek bir sistemdir. Çinliler Tycho Brahe’den üç buçuk yüzyıl önce, yıldızları saptamak için ekvator düzenini icat ederler. Avrupalılardan epeyi önce «güney ibresi»ni, bir başka deyişle pusulayı bilmektedirler; önce toprak falcılarının kehanet aracı olan pusula, X. yy’dan itibaren denizcilikte kullanılacaktır.

Teknikler

Çok sayıdaki Çin icadının birçoğu Eski Dünya’dan önce gerçekleştirilmiştir. Kâğıdın (MÖ I. yy’da) ve matbaanın (oymabas-kı 770’e doğru; harekedi harfler XI. yy’a doğru) Çinliler tarafından icat edildiği kabul edilmektedir. Ayrıca Çinlilerin çağımızın başından itibaren, yani Avrupa’dan on üç yüzyıl önce el arabası kullanmaya başladıkları da saptanmıştır. Çinlilerin bir diğer büyük icadı da baruttur. IX. yy ortalarına ait bir simya kitabında adı geçen barut, X. yy’dan itibaren, askerî amaçlarla, bambu kamışından mancınıklar, el bombaları, maytaplar, yangın okları vb’de kullanılmaya başlar. Barut, Avrupa’ya ancak XIII. yy’da gelecektir.

Çinlilerin su mühendisliği alanındaki icatları, tarımın bağımlı olduğu büyük akarsu havzalarını denetlemekte karşılaşılan sorunların büyüklüğüyle anlaşılabilir. Böylece VI. yy’da, bugün bile dünyanın en uzun sunî suyolunu oluşturan kanalı (bir bölümü hâlâ kullanılmakta olan Yangzijiang havzasındaki Büyük Kanal) inşa ederler. Çinliler çarklı gemileri (V. yy), alavere havuzlarını ve gemileri yedekte çekmede kullanılan platformları da icat ederler. Tahıl değirmenlerini, dokuma makinelerini ve demir ocaklarındaki körükleri çalıştırmakta kullandıkları su gücüne egemen olurlar.

Çinliler demiri Batı’da altı yüzyıl sonra (MÖ VI. yy’a doğru) keşfetmelerine rağmen, hızla demir ergitmenin inceliklerine egemen olurlar; oysa Avrupa’da özellikle çekiçle ve başka yöntemlerle dövme bilinmektedir. Demir-çelik sanayii, 1313’te pistonlu körüğün tasarlanmasıyla sonuçlanacak olan mekanik keşifler (yatay su çarkı, manivela, hareket kolu) sayesinde yetkinleşir. Çinliler dökme demiri Batıklardan on sekiz yüzyıl önce kullanırlar; önce tarım araçları ürettikten sonra, çok daha önemli çalışmalar gerçekleştirirler; dökme demirden pagodalar (IX.-X. yy’lar) ve zırhlı gemiler (XVI. yy) gibi. VI. yy’la birlikte ergitme tekniğinin (Sie-mens-Martin fırınlarının tekniği) keşfedilmesi, MÖ 200’den beri devam eden çelik üretimini geliştirmelerini sağlar. Zincirli asma köprüler (VI. yy’ın sonundan itibaren) veya tekniği Avrupa’ya ancak XIX. yy’da ulaşacak olan ilk parça kemerli köprü (610) gibi madenî öğeler içeren yapılar inşa edilir.

Çinliler çeşitli teknik yöntemler de tasarlarlar: civayla altın kaplama, Çin mürekkebi vb. Yüzyıllar boyunca tunç ve porselen sanatlarında uzman olacaklardır. Çağımızdan on dört yüzyıl önce ipekböceği yetiştiriciliği yapan Çinliler, başkalarının yanı sıra, yumak yapma makinesini geliştirmelerine zemin hazırlayacak olan aktarma kayışı (1090) sayesinde, yavaş yavaş bu sanayiyi geliştireceklerdir.

Tıp

Geleneksel olarak anılan «ilk» Çin tıbbı, çağımızdan yirmi yüzyılı aşkın bir süre önce gelişmiştir; bu tıp, efsanevî imparatorlar Huangdi ve Shen Nong’a atfedilen ikili bir vahye dayanır. Bunlardan birincisi ilaçlann, İkincisi ise akupunkturun kullanımını keşfetmiştir. Kökleri Taoculukta olan bu tıp, aktif ve pasif evrelerden oluşan iki evreli ritimler kuramına (veya yin-yang yasası) dayanır. Hekim, hastanın nabzını çok dikkatli bir biçimde dinleyerek, her iki durumda, hastalığın kökeninde yer alan uyumsuzluğu araştırır; bu yüzden hastalıktan çok, hastanın tedavi edilmesi söz konusudur; tedavi, hastanın yeniden kozmik ritimlerle uyumlu hale getirilmesiyle gerçekleşir, iğnelerin işlevi mikrokoz-mos (hastanın bedeni) ile makrokozmos (gönderme yapılan Tanrı) arasında bir ilişki kurmaktan ibarettir.

MÖ III. yy’da ilk Qin imparatoru tarafından yasaklanan bu geleneksel tıp, yerini, kökenleri tamamen unutulmuş olan ampirik bir tıbba (bu tıp geleneksel tıptan sadece reçeteleri alır) bırakarak yok olur. Türk-Moğol etkileri cerrahlık, ebelik vb gibi başka uygulamaları ülkeye sokar. Son olarak, Batıkların ülkeye sızmalarından sonra, elektrik etkisiyle refleks tedavisine dayanan ve başlangıçtaki «vahyedilmiş» akupunkturla hiçbir ilişkisi olmayan modern bir akupunktur doğar ve modern Batı tıbbının çeşitli uzmanlıkları yavaş yavaş kullanılmaya başlar.
Çin abaküsü, XII. yy’da ortaya çıkmıştır ve bazı ülkelerde hâlâ kullanılmaktadır.
I YİN VE YANG

Bütün geleneksel tedavilerin te-j mel ilkesi olan yin-yang yasası,

: evrenin, dolayısıyla da insanın dengesini belirler. Dünya bütün aşamalarda, biri diğerinin içinde var olmakla birlikte (ataletin içindeki güç, gecenin içindeki 1 gündüz, soğuğun içindeki sıcak vb), bu iki halin (aktif ve pasif) bir almaşmasıdır. Çin geleneğinin diğeı temelini oluşturan benzeşim ilkesine göre, insan fizyolojisinin de bu evrensel yasaya uyması gerekir; kalp ve solunum çevrimleri bunu kanıtlar. Bu nedenle hastalık bu temel j ahenkte bir kopukluk olarak kabul edilir. Bir parçanın bilinmesi bütünün de bilinmesini sağlayacağından hekim, hastada fazla mı, yoksa yetersiz mi yang ‘ olduğunu onun nabzını dinleyerek belirleyecektir; ardından, aşağıdaki sırayı izleyerek dengenin yeniden sağlanmasına en uygun tedaviyi seçecektir: ruhu tedavi etmek; bedeni beslemeyi

i bilmek; ilaçlar yazmak; nihayet. akupunktur uygulamak.
AYRICA BAKINIZ

—*• ib.ansli Çin dili ve edebiyatı —lORsıi komünizm —* ibjmsü Konfüçyüs

ve Konfüçyüsçülük —BO Mao ve Maoculuk —► pNsil matematik

—*• İBlÂNSLİ tıp

—► ib,ANjLi yazının tarihi

Pekin’deki Yasak Kent. Yapımına 1406’da başlanan kent, pembe bir duvar ve bir hendek arkasında korunan (kapalı tutulan) imparatorluk ailesinin ve sarayın alanıydı. Binalann merkezî bir eksenin çevresine simetrik olarak yerleş tirildiği geniş bir dörtgen olan saray, XVII.-XIX. yy’lar arasında, temelli bir nitelik değişimi geçirmeksizin yeniden inşa edilmiştir.
Gök Tapınağı, Pekin. Song sanatından esinlenen Ming rönesansının anıtsal mimarlığının tipik bir örneğidir. İkincil binalann merkezindeki bir tepecik üzerinde yükselen dairesel ana tapınağın, gök mavisi kiremitlerle kaplı üç kat çatısı vardır.
ÇİN SANATLARI

Qing döneminde Orta Imparatorluğu’nun dışa kapanması, toplumda ve sanadarda bir köhneleşmeye ve Çin için dış dünyaya kapalı bir uygarlık imgesinin doğmasına yol açar. Oysa Çin XVIII. yy’a kadar tunç tekniğini aldığı göçebe dünyanın yanı sıra Budacılığa ve Güneydoğu Asya’dan gelen etkilere kapılarım açık tutar. Büyük bir tarım uygarlığı olarak, gerçekleştirdiği icatlardan birçoğunu bitkisel malzemelere borçludur: Çin mürekkebi, matbaa tahtası, çam külünden yapılan mürekkep ve ağaç kabuğundan ve kenevirden üretilen kâğıt.

Mimarlık ve şehircilik

İlkeleri yüzyıllar boyunca korunan Çin mimarlığı, insanla doğal ortamı arasındaki ilişkiyi yansıtan, manzarayla oluşturduğu kusursuz uyumla ayırt edilir. Bütün geleneksel Çin yapılanna, üç parçalı bir yapı egemendir: yapının kaidesi gri tuğladan veya beyaz mermerden oluşan, sıkıştırılmış topraktan yapılmış bir terastır; arada yer alan ve insanların yaşam alanı olan ikinci kat, doğal veya vernikli ahşaptandır (en saygın yapılar tunçtan yapılır); gök katını oluşturan çatı, gri veya vernikli kiremitlerle kaplıdır. Bu düzenleme bazen renkle güçlendirilir: gri temel, narçiçeği rengi orta kat ve sarı çatı.

Ahşap, saraydan köylü kulübesine kadar bütün Çin evlerinin yapı öğesidir. Çin evlerinde duvarlar değil, çoğunlukla hareketli olan bölmeler ve taşıyıcı sütunlar vardır. Temel birimi, dört sütunla çevrili dörtgen bir mekân olan dian’6,ır. Çatı, çok kollu bir bin-dirmelik sistemi tarafından taşman, içiçe geçen kirişler üzerinde yükselir. Bina veya avlularla birbirinden ayrılan binalar bütünü, kuzey-güney eksenine yerleştirilir. Bahçe, şehirde olduğu kadar kırsal kesimde de konutun ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Doğayı taklit eden ve derin düşüncelere (tefekküre) dalma yeri olan bahçede, asimetri ve gizem egemendir. Ağaç görünümlü şakayık, bambu ve biçimsiz taşlar, okumuş kişilerin bahçelerinin simgesi durumuna gelecektir.

Budizmin damgasını taşıyan dinî mimarlık, Dunhuang ve Longmen kaya tapınaklarının yanında, özellikle pagodalar üretir. Hindistan’ın stoklarından ve Çin köşklerinden esinlenen pagodanın Budist kutsal kalıntıları barındırdığı veya kutsal bir yeri işaret ettiği kabul edilir. VI. yy’m ahşaptan yapılma ilk pagodalarından geriye sadece, bunların adının geçtiği dikmetaş yazıdan kalmıştır. Aynı döneme ait az veya çok onarılmış tuğla pagodalar ise günümüze ulaşmıştır. Altı,,on üç veya on beş katlı olan kare veya sekizgen planlı bu pagodaların ahşap trabzanları ve cumbalı çatıları vardır. Güney Çin’de tuğla yerine taş tercih edilmiştir.

Evlerin kuzey-güney eksenine yerleştirilmesi, simetriyle birlikte şehircilikte de görülür. Çok erken bir tarihte tarımcı Çin uygarlığının özelliğini oluşturan şehir yaşamı, genellikle, sıkıştırılmış topraktan surlarla korunur, ilk Shang şehirleri, başlangıçta, askerî dinî ve politik iktidarın kent-saraylarıdır.
Savaşan Krallıklar döneminde şehir, zanaatçıları ve te da içine almak üzere genişler. Han döneminde şehir sister hailelerin ve yönetim merkezinin çevresinde yer alan bir kaklar, sokaldar ve caddeler ağının kuruluşuna tanık 6:c döneminde şehirler zaman zaman çok büyük yüzölçıır ulaşırlar: Luoyang 50 km2’lik bir alanı kaplamaktadır. Sor.g minde, ticaretin atılımıyla birlikte şehir nüfusunun yoğur_ tar; loncalar ve eğlence yerleri kurulur: lokantalar, tiyatrolî yuvaları gelişir.

\iobilya

.rbilyalar sert ahşaptan, lakeden, bambudan veya seramikten 5r_r, Her malzemeye bir çağ, bir toplumsal sınıf, özel bir kullanım xr_- iüşer. Sonradan görmelerin veya sarayın aşırı kalabalık dekoru it rrsterişli lakeli, heykel biçimli, resimli mobilyalan, XVI. yy’dan eri-‘2n. aydınların gül ağacından mobilyalarıyla karşıtlık oluşturur.

f j-filer Tang dönemine kadar, tıpkı Japonlar gibi yer hizasında nsiiidar. Masalar alçak, paravanlar küçüktür; kerevetler yatak ve arhabercisidir. Masalar ve tabureler Tang döneminde, artık to-üzerinde değil, bacaklar sarkıtılarak oturulacak biçimde üst ‘.ağılır; aynı dönemde, gül ağacı kerestesinin kullanılmaya -se.ir.masıyla birlikte, estetiği nadir kerestelerin bütün güzellikle-

— sergilemeye ve mobilyayla kullanıcısı arasında, doğanın yü-i -..-.esiyle beslenen bir ilişki kurmaya dayanan, olağanüstü ni-■=_< – mobilyalar ortaya çıkar. İnce işler yapan marangozun sana-

–bir görünmez uyumlar yaratma bilimi oluşturmasıyla, gül

jç;. mobilyalarda yedi temel nitelik aranır: yalınlık, arılık, ağır-

kesinlik, bütünlük, derinlik ve arkaik beceriksizlik (oku-—ressamı yönlendiren de bu sonuncusudur). Gül ağacından r r r _yalar üç tip mobilyayı kapsar: koltuk, masa, dolap ve küçük T-i-r; Koltuk, başlangıçta ayaklar üzerinde dikilme biçimine bağlı beş tipe ayrılan tabureden oluşur (önce bozkırın mirası rasit katlanır tabure, sonra çatkılı, atmalı, fantezi ayaklı veya üTuklı tabure), sonra iskemle ve koltuk biçimini alır. Bunların ,r- ;srece değişmez modelleri vardır. Oldukça yüksek olan arka-^ – ’îsî karınlıdır; yanlardaki iki dayanmalık ise harf başlıklı veya c-.± ‘ tarzı harf başlıklı, büyük ölçüde taşan bir atmayla birbirine -:ü-ir3nıştır. Masa özel bir faaliyete ayrılmıştır: kalkık kenarlı iç–sası; uçlarda kenarları kalkık resim masası; lavta çalma ma-«_ ,’jvarlak günlük masa; çekmeceli yazı masası. Çok az yatak ; Jacından yapılmıştır; gene de geleneksel kang’laıdan doğan 3î-„= kerevetler, kadınlar için süslenme odası işlevi görür ve küçük masalar ve etajerler, minyatür dolaplar banndırır. Ama kü-r-fe ve dolap, masayla birlikte, aydm-memurun evinin en ~ = —fi mobilyalandır. Dolap, mimarlıkla aynı ilkeye göre tasarla-rsmel öğesi, köşelerinde dört sütunun bulunduğu bir dörtgen .i* .fu«’dır. Altta daha geniş olan gövde, bir kapakla birbirine • :.-.”mış dört yuvarlak ayak üzerinde durur.

tz değiştirmeleri gereken memurlar için üretilen bu mobilyala-

— :■ rkülüp takılabilir olmalan gerekir ve gösterişli karşılama salon-İT-V3. çoğunlukla, lal rengindeki santal ağacı kerestesi gibi sert ve

renkli keresteden yapılmış resmî mobilyaları gibi fazla ağır

• eresteden üretilemez. Zımpara kâğıdı veya parlatıcı bir kökle ;_L-ir.an santal ağacı kerestesi, damarlarda biriken ve şeffaf lakla i. – -_aştirilen, portakal renginde ince bir talaş verir: bu, Ming ve l_-.î dönemlerinde moda olan «lal rengi altın brokar» santal ağa-

— r Masraflı, ağır ve sökülmesi güç olan bu mobilya, aydmlann

zza. odalarında ender olarak görülür; resmî armağanlara ayrıl-

— ve XVI. yy’dan itibaren koleksiyon eşyası durumuna gelir.

f rgunlukla aydınların mobilyalarında kullanılan hua li, turun-. ; çalan kırmızı veya yaldızlı bal renginde, sert ve parlak bir ke-t -‘zdiı; şeffaf bir lak tabakasıyla korunan damarlarının rengi za-a açılır ve yarattığı lavi etkileri Konfüçyüsçü seçkinleri ve Ta-. iayarlılığı kendine çeker.

– .ştüyünü andıran desenleri nedeniyle «tavuk kanadı» olarak r^irr, XVIII. yy’da kullanılan kereste, daha harcıâlem bir müşteri .-.::2e hitap eder. Laklanmayan bu kereste, zamanla bozulur ve

— i çalan bir renk alır. Lao hua mu’nun bala çalan bir rengi vardır, -i çok pürtüklü olmasına rağmen hua //’den daha yumuşak ve da-

fidir; eskidikçe rengi açılmaz ve sadece küçük mobilyalarda ve-: ~ »ilyalarm bazı bölümlerinde kullanılır. Hong mu da aydınlann taleplerine cevap vermez. Bu kerestenin güzel pürtükleri ve :. :5a damarlan vardır, ama donuktur ve huang hua //’nin ışıltısına ,-_r değildir. Ming döneminde çok az kullanılan hong mu, XVIII. ve If yy’larda, kum rengindeki mermer görünümlü kâfur ağacı ke- . -z~i zhang mu gibi beğenilen bir malzeme durumuna gelecektir.

Lak

Teolitik Çağ’dan beri varlığı kanıdanan lak (Hemudu sit alanın-jıce ve parlak, kırmızı lak izleri bulunmuştur) içine karıştınlan -_-„eri korur, geçirimsizleştirir, sabitleştirir ve parlaklık ve derinilir. Sayısız laklama türünden Rhus vernicifera, çok erken bir ta-:s örgütlü bir üretime konu olmuştur: ağacın kabuğu yarılarak :..ytı alınır; süzülüp homojenleştirilen bu özsu, kurutulduktan ra. olduğu gibi veya boya katılarak, çok ince bir tabaka halin-„ygulamr. Ming döneminde, ilk kaba lak tabakasının üzerine, r-virden, sonra da alfa otundan bir örtü koyulur. Birbirinin ardı l kurutulup parlatılan kile veya bez ipliklerine karıştırılmış bir-
çok alt tabakadan sonra, renkli yüzey tabakaları sürülür.

Erken Han dönreminin başlangıcında lak basit bir kumaştan veya ince kereste tabakalarından oluşan altlıklar üzerine sürülürdü; bu, gerçek bir teknik devrim oluşturur, ilk yöntemle büyük boyutlu, karmaşık biçimli lüks eşyalar olan tuo tai’let (gövdesiz) üretilir. Bükülmüş ahşap tekniği, kerestenin lakın altından göründüğü yuvarlak parçaların yapımında kullanılmıştır.

Shangların ilk başkenti olan Erlitou’da laklı eşya izlerine rastlanmıştır: bunlann kırmızı (çukurlarda) ve siyah (kabartmalarda) bezemeleri tunç eşyalarınkinden esinlenmektedir (ama lakeler sırası geldiğinde tunç eşyaları etkileyecektir). Zhou döneminde lak-çılık bir devlet işi durumuna gelir ve lake üretimi yönetim tarafından denetlenir. Lakeler öylesine büyük bir saygınlık kazanır ki, seramikler bunları taklit etmeye kalkışır. MÖ XIV.-XII. yy’lardan itibaren birçok bezeme tekniği geliştirilir, ilk sırada gelen koruma işlevine, sık sık deniz kabuklan veya firuze kakılmış, hafif kabartmalı lake işleriyle gelişen bir bezeme işlevi eklenir. Savaşan Krallıklar döneminde günlük kullanım eşyaları çoğalır: Hunan’daki mezarlardan büyük lake tabaklar, kaseler, kutular, müzik aletleri ve silah parçaları çıkmıştır. Qin döneminde devlet, kurallara uymayanlar için para ve hapis cezaları getirerek pazarı ve lake işlerinin kalitesini.de denetimi altına alırsa da, biçim dağarı yoksullaşır ve yontarak yapılmış bezemeler kaybolur.

Lake işleri Han döneminde eski kalitesine ve saygınlığına yeniden kavuşur, ejderhalar, stilize kuşlar, kıvrımlar halinde birbirine dolanan bulutlar, geometrik biçimlerle, zaman zaman da, Doğu Hanlar döneminde soyuta yönelecek olan gerçekçi hayvan tasvirleriyle birleşir. Tekretıkli lakeler bir yana bırakılırsa, Tang dönemine kadar, ayn ayrı veya birlikte üç bezeme tekniği kullanılır: boyalı, kakmalı ve oymalı lakeler. Boya maddesi, zamk ve bitkisel yağın karıştırılmasıyla elde edilen renkler, o sırada fırçayla sürülmektedir. Tang döneminde laka mineral tozlar, kaynatılmış bitki sulan, hatta hayvanların kanı katılır: lak büyüleyici bir malzeme durumuna gelmiştir. Diğer yandan, en az otuz lak tabakası gerektiren lak üzerine heykel yapma tekniği gelişir: 1 mm’Iik bir kalınlık 300 tabakadan oluşmakta ve yedi-sekiz yıllık bir çalışma gerektirmektedir. Yavaş ve maliyedi olan bu yöntemin yerini çok geçmeden yeni bir teknik alır: önceden kakba dökülen bezeme öğeleri lak zemine tutturulmaktadır. Song, Yuan ve Ming dönemlerinde, bezeme, iki veya daha fazla rengin almaştığı katmanlar halinde sürülen lakın üzerine tığkalemle yapılır. Bu teknik, renkli laklann kakılmasından oluşan îiangi tekniğiyle birlikte kullanılabilir. Metal (pirinç, gümüş) veya sedef de kakılmaktadır. Shang ve Zhou dönemlerinde çok kullanılan bu teknik, gerçek bir kakma durumuna geldiği Tang döneminde olgunluğa ulaşır, iki bezeme akımı, geniş levhalar ve büyük döşemelerle gerçekleştirilen, eşsiz bir kaya veya ağaç görünümlü bir şakayık çevresinde yer alan bahçe ve küçük boyudu parçalarla gerçekleştirilen doğadaki aydın temasını geliştirirler.

Çin lakesinin altın çağı XVI. yy’dan XVIII. yy’ın başına kadar uzanır. Ama Ming döneminin anıtsal laklı ahşap paravanları, Ming döneminden Qing dönemine geçişe damgasını vuran karışıklıklar içinde yok olur. Bunlar konusunda bir fikir edinmenin tek yolu, günümüze ulaşmış küçük mobilyalar ve Mingler’inkine çok benzeyen ilk Qitıg parçalarıdır; Paris’teki Guimet Müzesi’nde sergilenen, turnalarla bezeli Coromandel lakıyla yapılmış paravan (1692) bunlardan biridir. Tekrenkli kırmızı, altın rengi veya kırmızı bir zemin üzerinde yer alan bezemenin kompozisyonu, panolarla parçalara ayrılmamış, tersine paravanın bütün yüzeyine yayılmıştır. Coromandel lakeleri Shanxi’nin büyük duvar resminden esinlenir.
Ming döneminin sonlarında yapılmış bir kolluk (XVI. -XVII. yy): sert ağaçtan yapılmış bu koltukla düz ve eğri biçimdeki kısımlar arasında güzel bir uyum var. Masadan dolaba kadar çoğu Çin mobiiyalannda olduğu gibi bu koltuk da çift olarak yapılmıştır.
Kalem işi bezemeli kırmış lake isti (XV. yy başı, Smıthsonian Erszz’s. Sanat Galerisi, Washingtom

Yaşlı çamların yakınındaki ev

(Gulmet Müzesi, Paris). Yuan döneminde (1279-1368) okumuş ressamlar, hattatlar ve manzaracılar, fizikî gerçekliği tasvir etmeye, ama aynı zamanda iç dünyalannı lirizmle ifade etmeye önem vermişlerdir.
Kangxi döneminin yalın görkeminin ardından bezemeci ve renkli bir akım, büyük duvar resminden çok albüm sayfasına yakın olan anektodlarla anlatıma dayalı bir üslup gelir. Teknik yozlaşır ve lak tabakası basit bir çizgiye dönüşür.

Resim

Çin resmi üç büyük döneme ayrılabilir. Bunlardan XI. yy’a kadar uzanan ilkinin ayırt edici özelliği, büyük bir üslup birliğidir; XI. yy’da bir resim akademisinin kurulmasıyla taçlanan bir meslekî geleneğin meyvesidir. Kuzey Songların son yıllarında Su Shi çevresi doğar: bu, aydm amatörler hareketinin bir parçasıdır, ikinci dönemde tam bir gelişme gösteren bu hareket, düzenli olarak gerileyen profesyonel sanatçı hareketinin karşısında yer alacaktır. Qing döneminde Dört Wang’la Çin resminin üçüncü dönemi başlar.

İlk resimler. Bunlar cenazeyle bağlı resimlerdir. Dai markizinin (MÖ 168) lahtini örten bayrak veya feyi (uçan giysi), ipek üzerine yapılmış bir resimdir. En eskisi MÖ 320’ye ait olan bu bayraklar, daha o sırada dikey rulo yapısına sahiptir: kumaş parçasının ortasında yer alan resim iki boş alanın arasına yerleştirilmiştir; bunlardan üstteki göğü, iki kat küçük olan alttaki ise yeri simgeler. Ama Çinli ressamların gözde malzemesi durumuna gelecek olan, üretimi Batı Hanlara kadar uzanan kâğıttır.

Kişi ve manzara resmi. Tanınmış bir eserle ilişkilendirilen ilk ressam adı, 345’e doğru doğan Gu Kaizhi’nin adıdır. Bayan Öğretmenin Saraylı Hanımlara Tavsiyeleri ve Lo Irmağı Perisi (XI. yy’a ait kopyası) adlı iki yatay rulo, IV. yy’dan itibaren yerleşen iki konuyu (insan figürü ve manzara) işler. Konfüçyüsçü ortam ahlakçı bakışı teşvik etmekle birlikte, VI. yy’da Altı Hanedan döneminde doğan doğa merakını Taocu akıma atfetmek gerekir.

Tang döneminde en parlak çağım yaşayan Budizmle birlikte, konular çoğunlukla dinî bir nitelik kazanır. Wu Daozi’nin adı kalmakla birlikte, tek başına Dunhuang kompleksi, bu dönemin resmine eksiksiz bir biçimde tanıklık eder. Bir yandan da manzara resmi devam eder ve mürekkeple yapılan tekrenkli manzara resminin Wang Wei (699-759) tarafından icat edildiği kabul edilir. Resim geleneklerine sadık kalan saray ressamları, ince çevre çizgile-
ri ve çok canlı mineral boyamaddeleri kullanmaya devam ederken, Wang Wei, fırça darbelerinin maddenin dokusunu yansım «kınk mürekkep» tekniğini savunarak, ince çevre çizgilerinin t; edilmesine yol açar. Rengin rolü ikincil duruma gelir. Zen Budiz: le (Çan Budizm) birlikte «kısıtsız» resim okulu doğar. Bu bağk: da, mavi ve yeşil üslubunda gerçekleştirilmiş olan İmparator M Huang’ın Chu’ya Yolculuğu (756) ince çevre çizgileri ve bel::: renklerdeki lavileriyle geçmişe ait bir eser gibi görünür.

Teknik yenilikler: manzaranın doruğa yükselmesi. Te döneminde özenle temsil edilen ve tasviri veya anlatımcı bir j nuya tabi kılınan öğelerin yan yana getirilmesi gibi ele akr manzara, Beş Hanedan döneminin sonunda ve Song döneme, resmin en önemli konusu durumuna gelir. Li Cheng ve onun İT.’ lardaki Budacı Tapınak adlı eseriyle doğa sezgisel olarak algıla: ve dengeli ve büyük kompozisyonlarda işlenir. Song dönem_” bütün büyük manzara ressamları, eserleri mürekkebin gide: açılmasına dayalı atmosfer perspektifinin doruk noktasını oka: ran Li Cheng, Fan Kuan ve Gao Xi’yi örnek alacaklardır.

Kuzey Songların dikey rulolarının görkemli görüntülerinin ; dmdan, bakışı konuya yaklaştıran yatay ruloların veya al’r-sayfasının kullanımıyla desteklenen, Güney Songların içtene: r rüntüleri gelir. Güney Song dönemi sanatçılarına özgü lirizr: kompozisyonda yeni arayışlar eşlik eder. XII. yy başında Li Ta: konulanmn merkezini kaydırır ve resim yüzeyini verev bir giyle böler. Birinci planda yer alan bir açıyla, kompozisyer.. esasım reddederek, manzarasını birbirini izleyen ayrılma-E’ tempolandırır ve böylece mekân ve boşluk izlenimi verir (Tu ■■ Doruklar Üzerinde Sayısız Ağaç).

Taoculuktan doğan Zen Budizmin etkisiyle üslup sertleş” : soyut ve zengin anlatımlı üslubun ustası Liang Kai’dır; sanatç-T. Yüksek Sesle Şiir Okuyan LiBo’su arkaik bir niteliğe bürünmek teyen bu aydın resmin gerçek bir manifestosudur. Manzara a_ nında, Song döneminin sanatçıları üzerinde en belirleyici ei-Dong Yuan (X. yy) yaratacaktır; bunların başında doruklanr_ ağaçlarını sislerle kaplı nemli bir atmosferde silikleştirecek Mi Fu ve oğlu Mi Youren gelir.

Bu akıma paralel olarak, aydınların estetik alanındaki ara;* malarının çok uzaklarında kesin ve renkli saray üslubu geliş- : üslup akademide değişiklikler gerçekleştiren, koleksiyoncu. : gin, hattat ve ressam İmparator Huizong (1082-1135) taratma teşvik edilir. Çiçekler, kuşlar ve her türden hayvan, Han Gar Cui Bo (Alakargalar ve Tavşan) tarafından temsil edilen bu res~_ en gözde konularıdır. Bunlar, ıssız bir kır evine çekilen Mu G. sarayda tanınmayan bir yumuşaklık ve yalınlıkla ele aldığı k’r lardır (Bir Dişi Maymun ve Yavrusu), insan resmi, büyük değişirler olmaksızın Tang üslubunu devam ettirir; üslubun ve kcr__-rın sürekliliği, kuzeyden gelen yabancılar tarafından tehdit ez. . sarayı rahadatmaktadır. 1127’de Kaifeng’den Hangzhou’ya ü. nan Güney Song akademisinin etki alanı içinde, üç isim taraar dan somutlanan ikinci bir manzara resmi türü gelişir: Li Tan: -izleyicisi olan Ma Yuan ve Xia Gui, Ma Xia Okulu’nu kurarlar sanın kompozisyonda belirleyici bir yer işgal ettiği, Ma Yuan . manzaraları bir ruh halinin ifadesidir. Her şey, duygululuk taş: –bir atmosfer yaratmak için birbiriyle yarışır: kullanılan araçla:i tasarruf, çağrışım yaratıcı görüntülerin seçilmesi. Ma Yuan V.:: lu Ma Lin, psikolojik derinlik ve gerilimin derin bir biçimde ::a: edildiği Çamlar Arasında Rüzgârı Dinlerken gibi eserler üretir >-Gui ise, kendi payına, çalışmasını «sınırlar çizmesi» gereken : : ginin ayrıntılı çizimi üzerinde yoğunlaştırır: hep küçük boy.ı olan eser, çok büyük bir sadelikle boşluk çevresinde düzen]£r_:

Bir halk edebiyatının doğduğu ve tüccar sınıfın matbaa ara: _ ğıyla kültürden yararlanmasının koşullarının oluştuğu Song a nemi, Li Song’un iyi bir temsilcisi olduğu (Gezgin Satıcı) öv- .. : resme göz ardı edilemeyecek bir yer verir.

Moğol Yuan Hanedanı’nın başa geçmesiyle, birçok aydın msrr -yönetime hizmet etmeyi reddeder ve ihtiyatlı bir inzivaya çî;— Akademi yok olmuştur ama üslubu ve konulan varlığım sürdüm; tedir. Yuanların yönetiminin ilk dönemi, en yetenekli yorun:-QianXuan (1235-1301) olan bir arkaizmin damgasım taşır; Ata = Yang Guifei, merkezinde insan tasvirinin yer aldığı Tang üslubuna * geri dönüşü örnekler. Yeşil ve mavi üslup da yemden ilgi toplar 7 sam Gao Kegong (1248-1310) Tang geleneğini benimser ama, b::_~ lerin tekrarıyla, fizikî gerçekliği bunaltıcı bir biçimde resme sc.-bu geleneği altüst eder (Yeşil Tepeler ve Beyaz Bulutlar).

XIV. yy’a dört büyük usta, Ni Zan, Wang Meng, Wu Zher. Huang Gongwang egemen olur. Aydın gelenekten manzars:-; olan bu ustalar, kusursuz bir beceriksizlikle «günlük olanın deki hoşluğu» (Wu Zhen) resmetmek için, profesyonel ress£T-

\iobilya

.rbilyalar sert ahşaptan, lakeden, bambudan veya seramikten 5r_r, Her malzemeye bir çağ, bir toplumsal sınıf, özel bir kullanım xr_- iüşer. Sonradan görmelerin veya sarayın aşırı kalabalık dekoru it rrsterişli lakeli, heykel biçimli, resimli mobilyalan, XVI. yy’dan eri-‘2n. aydınların gül ağacından mobilyalarıyla karşıtlık oluşturur.

f j-filer Tang dönemine kadar, tıpkı Japonlar gibi yer hizasında nsiiidar. Masalar alçak, paravanlar küçüktür; kerevetler yatak ve arhabercisidir. Masalar ve tabureler Tang döneminde, artık to-üzerinde değil, bacaklar sarkıtılarak oturulacak biçimde üst ‘.ağılır; aynı dönemde, gül ağacı kerestesinin kullanılmaya -se.ir.masıyla birlikte, estetiği nadir kerestelerin bütün güzellikle-

— sergilemeye ve mobilyayla kullanıcısı arasında, doğanın yü-i -..-.esiyle beslenen bir ilişki kurmaya dayanan, olağanüstü ni-■=_< – mobilyalar ortaya çıkar. İnce işler yapan marangozun sana-

–bir görünmez uyumlar yaratma bilimi oluşturmasıyla, gül

jç;. mobilyalarda yedi temel nitelik aranır: yalınlık, arılık, ağır-

kesinlik, bütünlük, derinlik ve arkaik beceriksizlik (oku-—ressamı yönlendiren de bu sonuncusudur). Gül ağacından r r r _yalar üç tip mobilyayı kapsar: koltuk, masa, dolap ve küçük T-i-r; Koltuk, başlangıçta ayaklar üzerinde dikilme biçimine bağlı beş tipe ayrılan tabureden oluşur (önce bozkırın mirası rasit katlanır tabure, sonra çatkılı, atmalı, fantezi ayaklı veya üTuklı tabure), sonra iskemle ve koltuk biçimini alır. Bunların ,r- ;srece değişmez modelleri vardır. Oldukça yüksek olan arka-^ – ’îsî karınlıdır; yanlardaki iki dayanmalık ise harf başlıklı veya c-.± ‘ tarzı harf başlıklı, büyük ölçüde taşan bir atmayla birbirine -:ü-ir3nıştır. Masa özel bir faaliyete ayrılmıştır: kalkık kenarlı iç–sası; uçlarda kenarları kalkık resim masası; lavta çalma ma-«_ ,’jvarlak günlük masa; çekmeceli yazı masası. Çok az yatak ; Jacından yapılmıştır; gene de geleneksel kang’laıdan doğan 3î-„= kerevetler, kadınlar için süslenme odası işlevi görür ve küçük masalar ve etajerler, minyatür dolaplar banndırır. Ama kü-r-fe ve dolap, masayla birlikte, aydm-memurun evinin en ~ = —fi mobilyalandır. Dolap, mimarlıkla aynı ilkeye göre tasarla-rsmel öğesi, köşelerinde dört sütunun bulunduğu bir dörtgen .i* .fu«’dır. Altta daha geniş olan gövde, bir kapakla birbirine • :.-.”mış dört yuvarlak ayak üzerinde durur.

tz değiştirmeleri gereken memurlar için üretilen bu mobilyala-

— :■ rkülüp takılabilir olmalan gerekir ve gösterişli karşılama salon-İT-V3. çoğunlukla, lal rengindeki santal ağacı kerestesi gibi sert ve

renkli keresteden yapılmış resmî mobilyaları gibi fazla ağır

• eresteden üretilemez. Zımpara kâğıdı veya parlatıcı bir kökle ;_L-ir.an santal ağacı kerestesi, damarlarda biriken ve şeffaf lakla i. – -_aştirilen, portakal renginde ince bir talaş verir: bu, Ming ve l_-.î dönemlerinde moda olan «lal rengi altın brokar» santal ağa-

— r Masraflı, ağır ve sökülmesi güç olan bu mobilya, aydmlann

zza. odalarında ender olarak görülür; resmî armağanlara ayrıl-

— ve XVI. yy’dan itibaren koleksiyon eşyası durumuna gelir.

f rgunlukla aydınların mobilyalarında kullanılan hua li, turun-. ; çalan kırmızı veya yaldızlı bal renginde, sert ve parlak bir ke-t -‘zdiı; şeffaf bir lak tabakasıyla korunan damarlarının rengi za-a açılır ve yarattığı lavi etkileri Konfüçyüsçü seçkinleri ve Ta-. iayarlılığı kendine çeker.

– .ştüyünü andıran desenleri nedeniyle «tavuk kanadı» olarak r^irr, XVIII. yy’da kullanılan kereste, daha harcıâlem bir müşteri .-.::2e hitap eder. Laklanmayan bu kereste, zamanla bozulur ve

— i çalan bir renk alır. Lao hua mu’nun bala çalan bir rengi vardır, -i çok pürtüklü olmasına rağmen hua //’den daha yumuşak ve da-

fidir; eskidikçe rengi açılmaz ve sadece küçük mobilyalarda ve-: ~ »ilyalarm bazı bölümlerinde kullanılır. Hong mu da aydınlann taleplerine cevap vermez. Bu kerestenin güzel pürtükleri ve :. :5a damarlan vardır, ama donuktur ve huang hua //’nin ışıltısına ,-_r değildir. Ming döneminde çok az kullanılan hong mu, XVIII. ve If yy’larda, kum rengindeki mermer görünümlü kâfur ağacı ke- . -z~i zhang mu gibi beğenilen bir malzeme durumuna gelecektir.

Lak

Teolitik Çağ’dan beri varlığı kanıdanan lak (Hemudu sit alanın-jıce ve parlak, kırmızı lak izleri bulunmuştur) içine karıştınlan -_-„eri korur, geçirimsizleştirir, sabitleştirir ve parlaklık ve derinilir. Sayısız laklama türünden Rhus vernicifera, çok erken bir ta-:s örgütlü bir üretime konu olmuştur: ağacın kabuğu yarılarak :..ytı alınır; süzülüp homojenleştirilen bu özsu, kurutulduktan ra. olduğu gibi veya boya katılarak, çok ince bir tabaka halin-„ygulamr. Ming döneminde, ilk kaba lak tabakasının üzerine, r-virden, sonra da alfa otundan bir örtü koyulur. Birbirinin ardı l kurutulup parlatılan kile veya bez ipliklerine karıştırılmış bir-
çok alt tabakadan sonra, renkli yüzey tabakaları sürülür.

Erken Han dönreminin başlangıcında lak basit bir kumaştan veya ince kereste tabakalarından oluşan altlıklar üzerine sürülürdü; bu, gerçek bir teknik devrim oluşturur, ilk yöntemle büyük boyutlu, karmaşık biçimli lüks eşyalar olan tuo tai’let (gövdesiz) üretilir. Bükülmüş ahşap tekniği, kerestenin lakın altından göründüğü yuvarlak parçaların yapımında kullanılmıştır.

Shangların ilk başkenti olan Erlitou’da laklı eşya izlerine rastlanmıştır: bunlann kırmızı (çukurlarda) ve siyah (kabartmalarda) bezemeleri tunç eşyalarınkinden esinlenmektedir (ama lakeler sırası geldiğinde tunç eşyaları etkileyecektir). Zhou döneminde lak-çılık bir devlet işi durumuna gelir ve lake üretimi yönetim tarafından denetlenir. Lakeler öylesine büyük bir saygınlık kazanır ki, seramikler bunları taklit etmeye kalkışır. MÖ XIV.-XII. yy’lardan itibaren birçok bezeme tekniği geliştirilir, ilk sırada gelen koruma işlevine, sık sık deniz kabuklan veya firuze kakılmış, hafif kabartmalı lake işleriyle gelişen bir bezeme işlevi eklenir. Savaşan Krallıklar döneminde günlük kullanım eşyaları çoğalır: Hunan’daki mezarlardan büyük lake tabaklar, kaseler, kutular, müzik aletleri ve silah parçaları çıkmıştır. Qin döneminde devlet, kurallara uymayanlar için para ve hapis cezaları getirerek pazarı ve lake işlerinin kalitesini.de denetimi altına alırsa da, biçim dağarı yoksullaşır ve yontarak yapılmış bezemeler kaybolur.

Lake işleri Han döneminde eski kalitesine ve saygınlığına yeniden kavuşur, ejderhalar, stilize kuşlar, kıvrımlar halinde birbirine dolanan bulutlar, geometrik biçimlerle, zaman zaman da, Doğu Hanlar döneminde soyuta yönelecek olan gerçekçi hayvan tasvirleriyle birleşir. Tekretıkli lakeler bir yana bırakılırsa, Tang dönemine kadar, ayn ayrı veya birlikte üç bezeme tekniği kullanılır: boyalı, kakmalı ve oymalı lakeler. Boya maddesi, zamk ve bitkisel yağın karıştırılmasıyla elde edilen renkler, o sırada fırçayla sürülmektedir. Tang döneminde laka mineral tozlar, kaynatılmış bitki sulan, hatta hayvanların kanı katılır: lak büyüleyici bir malzeme durumuna gelmiştir. Diğer yandan, en az otuz lak tabakası gerektiren lak üzerine heykel yapma tekniği gelişir: 1 mm’Iik bir kalınlık 300 tabakadan oluşmakta ve yedi-sekiz yıllık bir çalışma gerektirmektedir. Yavaş ve maliyedi olan bu yöntemin yerini çok geçmeden yeni bir teknik alır: önceden kakba dökülen bezeme öğeleri lak zemine tutturulmaktadır. Song, Yuan ve Ming dönemlerinde, bezeme, iki veya daha fazla rengin almaştığı katmanlar halinde sürülen lakın üzerine tığkalemle yapılır. Bu teknik, renkli laklann kakılmasından oluşan îiangi tekniğiyle birlikte kullanılabilir. Metal (pirinç, gümüş) veya sedef de kakılmaktadır. Shang ve Zhou dönemlerinde çok kullanılan bu teknik, gerçek bir kakma durumuna geldiği Tang döneminde olgunluğa ulaşır, iki bezeme akımı, geniş levhalar ve büyük döşemelerle gerçekleştirilen, eşsiz bir kaya veya ağaç görünümlü bir şakayık çevresinde yer alan bahçe ve küçük boyudu parçalarla gerçekleştirilen doğadaki aydın temasını geliştirirler.

Çin lakesinin altın çağı XVI. yy’dan XVIII. yy’ın başına kadar uzanır. Ama Ming döneminin anıtsal laklı ahşap paravanları, Ming döneminden Qing dönemine geçişe damgasını vuran karışıklıklar içinde yok olur. Bunlar konusunda bir fikir edinmenin tek yolu, günümüze ulaşmış küçük mobilyalar ve Mingler’inkine çok benzeyen ilk Qitıg parçalarıdır; Paris’teki Guimet Müzesi’nde sergilenen, turnalarla bezeli Coromandel lakıyla yapılmış paravan (1692) bunlardan biridir. Tekrenkli kırmızı, altın rengi veya kırmızı bir zemin üzerinde yer alan bezemenin kompozisyonu, panolarla parçalara ayrılmamış, tersine paravanın bütün yüzeyine yayılmıştır. Coromandel lakeleri Shanxi’nin büyük duvar resminden esinlenir.
Ming döneminin sonlarında yapılmış bir kolluk (XVI. -XVII. yy): sert ağaçtan yapılmış bu koltukla düz ve eğri biçimdeki kısımlar arasında güzel bir uyum var. Masadan dolaba kadar çoğu Çin mobiiyalannda olduğu gibi bu koltuk da çift olarak yapılmıştır.
Kalem işi bezemeli kırmış lake isti (XV. yy başı, Smıthsonian Erszz’s. Sanat Galerisi, Washingtom

 

Yaşlı çamların yakınındaki ev

(Gulmet Müzesi, Paris). Yuan döneminde (1279-1368) okumuş ressamlar, hattatlar ve manzaracılar, fizikî gerçekliği tasvir etmeye, ama aynı zamanda iç dünyalannı lirizmle ifade etmeye önem vermişlerdir.

Kangxi döneminin yalın görkeminin ardından bezemeci ve renkli bir akım, büyük duvar resminden çok albüm sayfasına yakın olan anektodlarla anlatıma dayalı bir üslup gelir. Teknik yozlaşır ve lak tabakası basit bir çizgiye dönüşür.

Resim

Çin resmi üç büyük döneme ayrılabilir. Bunlardan XI. yy’a kadar uzanan ilkinin ayırt edici özelliği, büyük bir üslup birliğidir; XI. yy’da bir resim akademisinin kurulmasıyla taçlanan bir meslekî geleneğin meyvesidir. Kuzey Songların son yıllarında Su Shi çevresi doğar: bu, aydm amatörler hareketinin bir parçasıdır, ikinci dönemde tam bir gelişme gösteren bu hareket, düzenli olarak gerileyen profesyonel sanatçı hareketinin karşısında yer alacaktır. Qing döneminde Dört Wang’la Çin resminin üçüncü dönemi başlar.

İlk resimler. Bunlar cenazeyle bağlı resimlerdir. Dai markizinin (MÖ 168) lahtini örten bayrak veya feyi (uçan giysi), ipek üzerine yapılmış bir resimdir. En eskisi MÖ 320’ye ait olan bu bayraklar, daha o sırada dikey rulo yapısına sahiptir: kumaş parçasının ortasında yer alan resim iki boş alanın arasına yerleştirilmiştir; bunlardan üstteki göğü, iki kat küçük olan alttaki ise yeri simgeler. Ama Çinli ressamların gözde malzemesi durumuna gelecek olan, üretimi Batı Hanlara kadar uzanan kâğıttır.

Kişi ve manzara resmi. Tanınmış bir eserle ilişkilendirilen ilk ressam adı, 345’e doğru doğan Gu Kaizhi’nin adıdır. Bayan Öğretmenin Saraylı Hanımlara Tavsiyeleri ve Lo Irmağı Perisi (XI. yy’a ait kopyası) adlı iki yatay rulo, IV. yy’dan itibaren yerleşen iki konuyu (insan figürü ve manzara) işler. Konfüçyüsçü ortam ahlakçı bakışı teşvik etmekle birlikte, VI. yy’da Altı Hanedan döneminde doğan doğa merakını Taocu akıma atfetmek gerekir.

Tang döneminde en parlak çağım yaşayan Budizmle birlikte, konular çoğunlukla dinî bir nitelik kazanır. Wu Daozi’nin adı kalmakla birlikte, tek başına Dunhuang kompleksi, bu dönemin resmine eksiksiz bir biçimde tanıklık eder. Bir yandan da manzara resmi devam eder ve mürekkeple yapılan tekrenkli manzara resminin Wang Wei (699-759) tarafından icat edildiği kabul edilir. Resim geleneklerine sadık kalan saray ressamları, ince çevre çizgile-

ri ve çok canlı mineral boyamaddeleri kullanmaya devam ederken, Wang Wei, fırça darbelerinin maddenin dokusunu yansım «kınk mürekkep» tekniğini savunarak, ince çevre çizgilerinin t; edilmesine yol açar. Rengin rolü ikincil duruma gelir. Zen Budiz: le (Çan Budizm) birlikte «kısıtsız» resim okulu doğar. Bu bağk: da, mavi ve yeşil üslubunda gerçekleştirilmiş olan İmparator M Huang’ın Chu’ya Yolculuğu (756) ince çevre çizgileri ve bel::: renklerdeki lavileriyle geçmişe ait bir eser gibi görünür.

Teknik yenilikler: manzaranın doruğa yükselmesi. Te döneminde özenle temsil edilen ve tasviri veya anlatımcı bir j nuya tabi kılınan öğelerin yan yana getirilmesi gibi ele akr manzara, Beş Hanedan döneminin sonunda ve Song döneme, resmin en önemli konusu durumuna gelir. Li Cheng ve onun İT.’ lardaki Budacı Tapınak adlı eseriyle doğa sezgisel olarak algıla: ve dengeli ve büyük kompozisyonlarda işlenir. Song dönem_” bütün büyük manzara ressamları, eserleri mürekkebin gide: açılmasına dayalı atmosfer perspektifinin doruk noktasını oka: ran Li Cheng, Fan Kuan ve Gao Xi’yi örnek alacaklardır.

Kuzey Songların dikey rulolarının görkemli görüntülerinin ; dmdan, bakışı konuya yaklaştıran yatay ruloların veya al’r-sayfasının kullanımıyla desteklenen, Güney Songların içtene: r rüntüleri gelir. Güney Song dönemi sanatçılarına özgü lirizr: kompozisyonda yeni arayışlar eşlik eder. XII. yy başında Li Ta: konulanmn merkezini kaydırır ve resim yüzeyini verev bir giyle böler. Birinci planda yer alan bir açıyla, kompozisyer.. esasım reddederek, manzarasını birbirini izleyen ayrılma-E’ tempolandırır ve böylece mekân ve boşluk izlenimi verir (Tu ■■ Doruklar Üzerinde Sayısız Ağaç).

Taoculuktan doğan Zen Budizmin etkisiyle üslup sertleş” : soyut ve zengin anlatımlı üslubun ustası Liang Kai’dır; sanatç-T. Yüksek Sesle Şiir Okuyan LiBo’su arkaik bir niteliğe bürünmek teyen bu aydın resmin gerçek bir manifestosudur. Manzara a_ nında, Song döneminin sanatçıları üzerinde en belirleyici ei-Dong Yuan (X. yy) yaratacaktır; bunların başında doruklanr_ ağaçlarını sislerle kaplı nemli bir atmosferde silikleştirecek Mi Fu ve oğlu Mi Youren gelir.

Bu akıma paralel olarak, aydınların estetik alanındaki ara;* malarının çok uzaklarında kesin ve renkli saray üslubu geliş- : üslup akademide değişiklikler gerçekleştiren, koleksiyoncu. : gin, hattat ve ressam İmparator Huizong (1082-1135) taratma teşvik edilir. Çiçekler, kuşlar ve her türden hayvan, Han Gar Cui Bo (Alakargalar ve Tavşan) tarafından temsil edilen bu res~_ en gözde konularıdır. Bunlar, ıssız bir kır evine çekilen Mu G. sarayda tanınmayan bir yumuşaklık ve yalınlıkla ele aldığı k’r lardır (Bir Dişi Maymun ve Yavrusu), insan resmi, büyük değişirler olmaksızın Tang üslubunu devam ettirir; üslubun ve kcr__-rın sürekliliği, kuzeyden gelen yabancılar tarafından tehdit ez. . sarayı rahadatmaktadır. 1127’de Kaifeng’den Hangzhou’ya ü. nan Güney Song akademisinin etki alanı içinde, üç isim taraar dan somutlanan ikinci bir manzara resmi türü gelişir: Li Tan: -izleyicisi olan Ma Yuan ve Xia Gui, Ma Xia Okulu’nu kurarlar sanın kompozisyonda belirleyici bir yer işgal ettiği, Ma Yuan . manzaraları bir ruh halinin ifadesidir. Her şey, duygululuk taş: –bir atmosfer yaratmak için birbiriyle yarışır: kullanılan araçla:i tasarruf, çağrışım yaratıcı görüntülerin seçilmesi. Ma Yuan V.:: lu Ma Lin, psikolojik derinlik ve gerilimin derin bir biçimde ::a: edildiği Çamlar Arasında Rüzgârı Dinlerken gibi eserler üretir >-Gui ise, kendi payına, çalışmasını «sınırlar çizmesi» gereken : : ginin ayrıntılı çizimi üzerinde yoğunlaştırır: hep küçük boy.ı olan eser, çok büyük bir sadelikle boşluk çevresinde düzen]£r_:

Bir halk edebiyatının doğduğu ve tüccar sınıfın matbaa ara: _ ğıyla kültürden yararlanmasının koşullarının oluştuğu Song a nemi, Li Song’un iyi bir temsilcisi olduğu (Gezgin Satıcı) öv- .. : resme göz ardı edilemeyecek bir yer verir.

Moğol Yuan Hanedanı’nın başa geçmesiyle, birçok aydın msrr -yönetime hizmet etmeyi reddeder ve ihtiyatlı bir inzivaya çî;— Akademi yok olmuştur ama üslubu ve konulan varlığım sürdüm; tedir. Yuanların yönetiminin ilk dönemi, en yetenekli yorun:-QianXuan (1235-1301) olan bir arkaizmin damgasım taşır; Ata = Yang Guifei, merkezinde insan tasvirinin yer aldığı Tang üslubuna * geri dönüşü örnekler. Yeşil ve mavi üslup da yemden ilgi toplar 7 sam Gao Kegong (1248-1310) Tang geleneğini benimser ama, b::_~ lerin tekrarıyla, fizikî gerçekliği bunaltıcı bir biçimde resme sc.-bu geleneği altüst eder (Yeşil Tepeler ve Beyaz Bulutlar).

XIV. yy’a dört büyük usta, Ni Zan, Wang Meng, Wu Zher. Huang Gongwang egemen olur. Aydın gelenekten manzars:-; olan bu ustalar, kusursuz bir beceriksizlikle «günlük olanın deki hoşluğu» (Wu Zhen) resmetmek için, profesyonel ress£T-

 

-r -iietelerini reddederler. Wang Meng, ardında, garip ve anla-r~: – eserler bırakırsa da, bu döneme hükmeden Ni Zan’dır.

r.~ yıllar yolculuk eden bir estetikçi olan Ni Zan, olduğu biçi-r. e manzarayla ilgilenmez: aydın estetiğinin «hoşluk yoklu-.2. sadece içindeki duyguları ifade etmeye çalışır.

_rg Hanedanı doğduğunda, toplumsal hiyerarşinin en altına olan profesyonel saray ressamları, aydınların rekabetinden suz bir biçimde etkilenirler. Bunların en büyüğü olan Dai Jin »- finden ayrılarak yaşamını resimleriyle kazanmaya girişir. ..; _:.r.da önemi anlaşılmamakla birlikte, ölümünden sonra Zhe–^.•2 -kulunun kurucusu olarak kabul edilecektir. Dai Jin’in bü-ıır tasviri ustalık ürünü olan eserlerinin özelliği hızlı çizgiler-—- Kıyısında Balık Avlayanlar).

– im resim XV. yy’ın sonunda, Wu Okulu’yla, çizgiye önce-_ı ;ren geleneğe büyük bir bağlılıkla bir yenilenme yaşar. Shen I:: – zaman zaman eklektizme düşerek değişik tarzlardan etki-t: – i’, resimler yapar. Bu dönemde hat sanatı, resim karşısında . – .-v.:ğü ele geçirir, mekânın resmediliş tarzı iki boyuta iner Zhengming, Çağlayanda Çamlar ve Selviler, 1549).

„ng döneminin sonuna, Dong Ûichang damgasını vurur. Ün-. – .r hat sanatçısı olan bu aydın çocuğu, üslupları sınıflandırma -riliştirir. Profesyonellerin ve akademisyenlerin aleyhine gelişiri t. karmaşık ve tartışılabilir Kuzey ve Güney sistemi, sonra-:: _zyıllarda kendini kabul ettirecektir.

lı^g Hanedam’mn ilk ressamları, aydın ressamların Dong 1 : ‘.ang tarafından temsil edilen «gelenekçi» tutumuna sadık ka-ır Gelenekçi okulun önderi Wang Shimin (1592-1680), resim lt *iimı öğrenmeye ve öğretmeye adanmış bir inzivada yaşar, sığlar okulu kesintisiz çizgiyi reddederek nokta kullanmayı eder ve farklı kalınlıklardaki lavilerle oynar. Dört Wang’ın . ı.’.ıusü olan WangHui (1632-1717) Kangxi sarayında, gelenek-

– ayrılmayan taptaze ve zerafetle dolu bir üslup geliştirir.

i _ resmî ressamların eklektik araştırmalarının yanında, Man–lanedanı’na düşman bir hareket, işbirliğini reddeden ressam-i- r:r araya getirir. «Nankinli Sekiz Ressam» adlı grubun önderi Gong Xian (1660-1700’e doğru etkili olmuştur) bunların en

– .:;yci»lerinden birisidir; Gong Xian’ın üslubu benzersizdir: kü-

– halindeki veya dağınık mürekkep noktaları resim yüzeyini t-rişîirir (Ok Binlerce Doruk ve Koyak). Sanatçının anlaşılmaz -ı-jzaraları, bireyciliği bütün XVIII. yy’a egemen olacak olan

mgzhou Garipleri»nin eserlerini geride bırakır.

Parmakla resim» tekniğini icat eden Mançu kökenli resmî res-Gao Oipei’nin ardından gelen Jin Nong, Hua Yan ve Luo ‘ ~.z, Çin resminin son büyük okulunu temsil ederler. Gene de -.’lann eserlerinin bireyciliği ve arkaizmi, Çin resminin XIX.

– iaki kendi içine kapanma hareketinin habercisidir.

.511 Devrimi’ni izleyen yıllarda birçok resim merkezi açılır.

:: ;;amlar yurtdışına giderler ve sanatlarına yeni bir soluk kazan-ı urlar. Gao Jianfu, Xu Beihong, Qi Baishi, geleneği inkâr etmek-m kısır önkabullerden kurtulan özgün eserler verir. 1940’lı yıl-i.-ra modem araştırmalardan yeniden tat almaya başlayan Çin-_ ;ı yağlıboya resmi ülkeye sokarlar; Zao Wou-ki gibi başkaları . ı Batı’ya yeni bir bakış ve estetik kavramlar getirir.

İpek

İlkçağ için Çin ipek ülkesidir; ipek, Orta Asya bozkırlarından ;; i:rek Changan’dan Roma’ya ulaşır. Çin’de bile en önemli çift,

• : İcadın dokumacıyla bir sığırtmaçtan oluşur. Çevresinde bir di-geliştiği ipekböceği ve ipekböcekçiliği, Shang döneminden ı -aren Çin uygarlığında ve ekonomisinde merkezî bir yer işgal : ı;r. Tarihî dönemin başlangıcından itibaren (Shang), ipek kufîa-:_”ina giderek karmaşıklaşan bir kelime dağarcığı eşlik eder. H-.3U döneminde ipek üretimi devletin denetimi altına girer ve 1 -;:<// (Zhoularm Yasası), renk ilkesini (beş temel ve beş ara renk) i bu ilkenin ipeğin boyanmasına uygulanma biçimini belirler. 1 – iki simge yasası, çizilen veya işlenen motiflerin toplumsal hi-irarşiyi gösterdiği bir kıyafet yasası durumuna gelir.

Han döneminde dokumacı, toplumun ve ekonominin merkezdedir. Geniş elbiseler gösteriş yapmak için üst üste giyilir. ir.<böceği yetiştiriciliğindeki teknik yenilikler, verim artışını ve .ııacatı teşvik ederken, ipek yirmi yüzyıldan uzun bir dönem bo-_nca dinî ve toplumsal bir simge olmayı sürdürür.

Tang döneminin sonunda, muhtemelen Uygur kökenli olan ipek

– ular belirir: Beş Hanedan döneminde kesi, esas olarak sutra’ların ırlmasında kullanılmaktadır. Kesi imalatı Song döneminde, Gao l:~g’un hükümdarlığı sırasında (1127-1162) gelişir. Parçalar, tıpkı

– ısat şairler gibi, dokumacı sanatçılar tarafından imzalanmaktadır.

. .< sık çerçeve işlevi gördüğü resme çok bağlı olan kesi, çoğu durum-
da fırçayla bezenir. Pahalı bir armağan olarak kullanılan kesi, İmparator Oianlong’la birlikte bir koleksiyon eşyası durumuna gelir.

Yeşim

Neolitik Çağ’dan beri bilinen ve kullanılan, dinî ve politik törenlere katılan, büyülü güçlerle donanmış olan yeşim (yu), Çinlilerin kültürel kimliğinin oluşumuna katkıda bulunur.

Yeşim güzel bir kaygan parlaklık kazanır. Çinliler bunun dokuz tonunu bilirler: açık su rengi (lavanta mavisi), çivit mavisi, yosun yeşili, sarı, ateş kırmızısı, kan kırmızı, lak siyahı, mat beyaz ve «yalıçapkını tüyleri». Ama cevahir yontucuları, taşı 1 500 °C’ye kadar ısıtarak (yeşim böylece fildişi görünümü kazanır ve madaşır) veya içine boyarmaddeler emdirerek renklerle oynarlar. Parçalar bir testere ve bir taşla yontulduktan, sonra tornada veya oluklu oyma kalemiyle işlendikten sonra, her atölyenin sırrını sakladığı bao yao denen perdahlayıcı bir karışımın yardımıyla parlatılır.

MÖ IV. binyılda, Klasik Çin’e kadar sürüp gidecek olan biçimler doğar. Hayvan biçimli parçalar, kaplumbağa, baykuş dışında, bi’ler (ortası delinmiş halkalar) ve Shang dönemi kraliçesi Fu Ha-o’nun mezarında da bulunacak efsanevî bir hayvan olan domuz-ejderi temsil eden zfeu/ofig’lar gerçekleştirilir.

MÖ III. binyılda, bir paralelyüzün içine oyulan dairesel bacalar olan cong’lar ve Liangshu’da Shang döneminin tunç işlerini bezeyecek obur figürü tao tie’nin habercisi olan yeşimden bir maske belirir: yeşimden yapılmış bütün bu eşyalar, tuncun kutsal nesnelerin kabı durumuna geldiği Shang dönemine kadar ayin ve tören aracı olarak kullanılır.

Savaşan Krallıklar döneminde aydınların belirmesiyle birlikte, otoritenin kanıtı olan yeşim, yeni hiyerarşinin simgelerinin malzemesi durumuna gelir.

Han döneminde yeşimin bedenin sürekliliğini sağladığı inancı yayılır: ölüyü her tür bozulmadan korumak için bedenindeki deliklere, yeşimden yapılma ağustosböceği ve domuz biçiminde küçük tıkaçlar yerleştirilir. En zengin ve en güçlü olanlar kendilerini yeşim kaplı bir kefene sardırırlar: Prenses Dou Wan’ın kefeninde, sırma ipliklerle dikilmiş, yeşimden en az 2 156 plaka vardır.

Metale ayrıcalık tanıyan Tanglar döneminde kullanımı ikinci plana itilen ve bezeme amacıyla kullanılan yeşim, Song döneminde yeniden, öteki dünyayla ilişki sağlayan ayinsel işlevine kavuşur.

Sonsuz ve değişmez dünyanın belleği olan yeşim, serdiğiyle bağdaşmayan bir yumuşaklıkla işlenir. Song dönemine ait parçaların eklektik dağarı, esin kaynağı olmaya devam eden bir geçmişi örnek alır. Yeşim, seramiğin söğüt yeşiliyle taklit etmeye çalıştığı madde durumuna gelir.

Yuan döneminde, ölçüsüzlük yerleşir, bezeme düşsel ve hara-kedi bir nitelik kazanır. Ming döneminin ilk saray yeşimleri, Zhengde’nin hükümdarlığı sırasında (1506-1521) Müslüman, Jia Jing’in hükümdarlığı sırasında (1522-1566) Taocu etkiler taşır. İmparatorluk rengi olan kırmızı yeşimlerin ardından ikinci imparatorluk rengi olan sarı yeşimler gelir (her hanedanın kendi rengi vardır). Oldukça kaygan bir görünümü olan bu sarı yeşimler, ilerde camla taklit edilecektir. XVII. yy’m sonunda yeşim gösterişçi bir zenginlik kazanır ve kendini teknik ustalığa kaptırır.

Oianlong dönemi (1736-1785), Çin sanatının en yüce doruğunu oluşturan yeşimli manzaraların üretildiği dönemdir. 1760’tan itibaren Birmanya’nın jadeit’i yavaş yavaş nefritin yerini alır. Yeşim böylece üç boyutlu gerçek bir resim durumuna gelir. Yang-zhoulu cevahir ustaları tarafından gerçekleştirilen Sonbaharda Dağlar Arasında Yürüyüş, ertelenmiş bir sonsuzluk izlenimi verir. Gül ağacından bir çerçeve içine yerleştirilen ve ışığı sanki içeriden
İşlemeli ipek kumaş parçası. Tr

dönemi(618-907). Sıkı bırsı*.-üzerinde yer alan çiçek moi*s-~ üslubu, Sasanî dönemi Irar s ortaya koymaktadır (Brıtısh Museum, Londra).
Yeşimden yapılmış prenses kete

Altın ipliklerle birbirine tuttum: r~. küçük yeşim plakalar, Batı Hata-. (MÖ 206-MS 9) Prenses Dou Aa kefenini kaplamaktadır. Prenses ~ ağzının içinde, öldükten son’z dirilmenin simgesi olan yeş ağustosböceği, ensesinin a fıs yeşimle kaplı tunçtan bir yas?* .i

doğan düz ve dikdörtgen biçimli ekran-yeşimler, yeşim tarafından temsil edilen Konfüçyüsçü beş erdeme dayalı bu estetiğin ulaştığı son noktadır: merhamet için sıcak ve parlak cila, doğruluk için yarı saydamlık, bilgelik için arılık, adalet için keskin açılar ve cesaret için kırıksız ve kıvrımsız olma.

Heykel

Tang döneminde neredeyse tamamen Budizmin tekeline giren heykel, Çin’de Neolitik Çağ’la birlikte ortaya çıkar. Yakın tarihlerde Çin’in kıyı kesimlerinde, büyüklüğü 6-80 cm arasında değişen ve MÖ IV. binyıla tarihlenen pişmiş topraktan heykelcikler bulunmuştur. Shang döneminde küçük boyutlu bir yüksek kabartma gelişir ve Savaşan Krallıklar döneminde mezarlara başı ve göğsü aslan, karnı keçi, kuyruğu ejderha olan ve ağzından alevler püskürten olağanüstü tunç hayvan heykelleri konur. Ama ileriki yüzyılların büyük heykellerini haber veren, yoğun ve som eserler olan Libing, Sichuan, Ca-otang Tapınağı’ndaki sığırtmaç ve kadın dokumacı (MÖ 120) ve Xi’an’daki iki muhafız heykeli gibi anıtsal heykeller, gerçek anlamıyla Han döneminde doğar. Han mezarları, Shi Huangdi’nin anıtmezarına yerleştirilmiş olan şaşırtıcı heykelleri yansıtan, mingcji denen daha mütevazı insan heykelleriyle doludur. Bazen anıtsal boyudara ulaşan Han heykelleri, ister toprak kalıba dökülmüş, isterse granite yontulmuş olsunlar, hayatın hareketini kesinlik ve gerçekçilikle dile getirirler.

MS I. yy’ınsonuna aitedebiyatvakayinameleri, Luoyang’da bir ilk Buda sunağına işaret ederler. 148’de ilk sutra yayımlanır. Budist 166’da resmiyet kazanır ve 172’de bir çeviri bürosu kurulur. Bu çağdan günümüze ulaşan tek tasvir, Sichuan’daki kayalara yontulmuş olan küçük bir Buda’dır. Kayalara oyulmuş büyük komplekslerin yanında (bunların en eskisi Jiangsu’dadır ve yapım tarihi MS III.-IV. yy’dan geriye gitmez) sık sık Taocu geleneklerin de karıştığı ikonalar elden ele dolaşır. 445’teki kıyımlar bu döneme ait tasvirlerin çoğunun yok olmasına yol açmıştır. San Fransisco’da saklanan küçük tunç heykel bir istisnadır. MS 338’e tarihlenen bu eser, bir Hindi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir Çin yatağım çağrıştıran bir taht üzerinde yogi duruşunda duran Çakyamuni de Gandhara etkisi taşır: yalın ve almsal üslup, yüzün düzgünlüğü, U biçimindeki pliler, hep, bu eseri Hindistan’a bağlayan öğelerdir. Budist heykel sanatının Çinlileşmesi için V. yy’ı beklemek gerekir: ikonografi aynıdır; ama yüz, yerli özellikler kazanır ve giysinin yontulma tarzı yumuşar; 515’e doğru giysi kıvrımları hafif eteklerle alçalır ve «kilit deliği» biçiminde toplanan pliler çizer. VIII. yy’da dönüşüme uğrayan heykel, adeta içten kalıbı çıkarılmış gibi olur.

845’te Budist tapınakların mallarına el konur, keşişler laik yaşama dönmeye zorlanır. Tapınaklar ve manastırlar Liao döneminde (907-1125) yeniden doğarsa da, Suilerin (581-618) ve Tangların (618-907) büyük heykelleri, XII. yy’ın sonunda, Jin döneminde son ateşlerini püskürttükten sonra yok olur. Song, Yuan ve Ming dönemlerinde güzel Budist heykeller yeniden belirir ama ilk dönemin parlaklığına ulaşılamaz.
Tunç

1973’te ilk Shang saraylarının gün ışığına çıkarıldığı, en esk: merkezi olan Erlitov, Cilalıtaş’la Tunç, Neolitik sonuna ait sit; larmda bulunan küçük bakır parçalarla Shangların anıtsal parç arasında belirgin bir çizgi oluşturur. Tunç ister evde, ister gc; için, ister törenlerde, isterse mezarlarda kullanılsın, Zhou dör_ nin sonuna kadar bir güç işareti olarak kalır. Bir atanın ölüm y. nümü vesilesiyle eritilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan veya b” rakla birlikte zafer kazanan komutana verilen ayin vazosu

XIV. yy’da, Shang döneminin sonunda, üzerine yazı yazılan » rihî arşivler kaydedilen ilk malzeme durumuna gelir. MÖ IH yıldan beri evin en önemli eşyası ve ocağın simgesi olan, dr:, nen dolgu ayaklı kap, Zhou döneminde politik gücün simgesi Som ve anıtsal olan Shang dönemine ait parçalar, basit hacırr. sağlam bir biçime ve geometrik ve yalın bir bezemeye sahipr

Shangların son başkenti olan Anyang dönemine ait Fu Ha: zarından 550 tunç parça çıkarılmıştır. Bu eşyalarda biri hâiâ betli, daha esnek olan, diğeri ise belli bir gerçekçiliğe uyan i: lup yan yana görülür.

MÖ I. binyılın başında Zhoulann iktidarı ele geçirme; ayinsel tutumlar güçlenir. Bezeme dağarı daha gerçekçileşr zolar Savaşan Krallıklar döneminin masalarının habercisi c.a bir sahneleme kaygısına tanıklık eden kaideler üzerine otur: Gerçekten de, Doğu Zhoular döneminde (Dong Zhou, MC 221) teokratik iktidar, ancak görkemli ve karmaşık dinî töre le korunur, ilkbaharlar ve Sonbaharlar (MÖ 722-476) ve Sav Krallıklar (MÖ 475-221) dönemlerinde, güçlü ve rakip devle: yükselmesiyle birlikte, Zhoulann otoritesi zayıflar. Kral Cu: mezarı, iktidarın bu küçük krallıklar tarafından zorla ele g= meşinin bir örneğini sunar: kralın cesedim tarihler ve yaz:£: şıyan sekiz ding çevrelemektedir.

Ama tunç aynı zamanda lüks mobilyalarda kullanılan b” zemedir: lambalar, masalar, simgeli resimler, aynalar, leğerL; dından Han döneminde buhurdanlar, mangallar, ateş küre, baş destekleri vb. Bunlar sağken kullanıldıktan sonra ölüy.î likte gömülen eşyalardır.

Song döneminde yemden keşfedilen ve koleksiyon eşya^ rumuna gelen ayin vazoları, Zhoularla birlikte lake tarar: tahttan indirilir ve yok olurlar. Bununla birlikte tunç, küçu=-çalar, aynalar, vazolar ve Kangxi’nin hükümdarlık dönem.: (1662-1722) kalma çemberli küre gibi çeşitli eşyalarda kullar^ ya devam edecektir.

Seramik

Neolitik Çin’de seramik bilinir, ama Çin seramiğinin özgür hi, Shang döneminde üretilen, esas maddesi kaolin olan beyi seramikle başlar. Çanak-çömlek yapım sanatı, dökümcülere
Tiyatro oyuncusu, Yuan dönemine (1279-1368) ait heykelcik.
Bir yaban domuzuyla boğuşan iki pars, Han dönemine (MD 206-MS 220) ait tunç heykel.

memelerinden yararlanır: tuncun ergitilmesiyle elde edilen sıcaklıklar, çakıl toprağından yapılmış kapların pişirilmesi-ân vermektedir; söz konusu kaplar bu dönemden itibaren ııddesi bitki külleri olan kahverengi ve zeytin yeşili sırlara _r. Savaşan Krallıklar döneminde çanak çömlekler tunçtan jneye devam eder; seramik vazolar, kaşık içleri ve çeşitli rjnç eşyaların biçimlerim taklit eder. Öte yandan isli bir fı-r.dırgeyerek pişirme veya resimleme yoluyla, çanak çömlek-;tal görünümü verilmeye çalışır. Çanak çömlek yapımcıları, memine kadar, günlük eşyaların yanı sıra, esas olarak, me-ı konmak üzere yapılan ikameler olan mingcfi’leti üretirler: uinüş alet, yapı, evcil ve tanıdık hayvan, insan (müzisyen-ı^ıetçiler, askerler) modelleri, ölülerin bannaklarıru doldurur .c dünyada onlara eşlik ederler. Böylece gerçek bir heykel sa-ûşir. Kalıba dökülen veya kilden örneği yapılan parçalar, babanın içine daldırılır veya pişirildikten sonra, esas maddesi al boyamaddeleri olan çok renkli bir bezemeyle süslenir, “taşı (gre) toprağından yapılmış kaplardan doğan ve cama r, sugeçirmez bir sırla kaplanan önporselenler ve önsela-r. Doğu Han döneminde (MS 25-220) belirir. III. yy’m so-

> Nanjing bölgesindeki Yueli çanak çömlek yapımcıları, çok ~eli, yeşilimsi bir sırla kaplı ve en tipik biçimi horoz başlı riık olan, kumtaşı toprağından yapılma açık gri kaplar üre-3ir sonraki yüzyılda bu önseladonlar demir oksidiyle elde ı kahverengimsi renkler alırlar. Biçimler, komşu kavimlerin ::îdan veya göçebelerin Batı’dan getirdiği konulardan esmektedir. Kalıba dökülmüş, som ve büyük parçalar Tang dö-618-907) sanatının egzotizminin habercisidir, amik VII. yy’ın başında tunç ve lake işlerini gölgede bırakır, ekçiler kullandıkları topraklan ayıklar, özenle hazırlar ve pislerini eksiksiz bir biçimde denetlerler. Kumtaşı toprağın-apılma beyaz kapların porselene doğru evrildiği ilk yer, He-.aki Gongxian merkezidir.

~g dönemi çokrenklilik beğenisinin damgasını taşır. Han dö-nde ortaya çıkan, beyaz bir sıva üzerine sürülen sırlar, bun-öyle saman sarısı, amber, portakal kırmızısı, yeşil veya mallar alır. Sır leke halinde veya akıtılarak veya Gongxian fırın-a satıcai’let veya «üç renkler»de yeniden ele alacağı bir tek-. hamurda açılan çentikler yardımıyla bölmelere ayrılarak nılır. Çokrenklilik etkisi, mermer izlenimi bırakan, farklı erde killerin birbirine karıştırılmasıyla da elde edilir.

, yy’da, birbirini izleyen iki kaplamayla sıvanan kumtaşı top-dan siyah kaplardan «kumtaşmdan çiçekli kaplar»a geçilir; srın maviye çalan beyaz benekli siyah veya kahverengi kapları, Song döneminin gümüşî metalik «tavşan postu» gölge-îşıyan /Varlarının habercisidir. X. yy’m sonunda beyaz sera-;rin saygınlığı ve yüksek maliyeti, bunların yerini tutabile-ürünlerin araştırılmasına yol açar. Hebei’nin güneyindeki ou merkezi, üzerlerindeki kurşunlu sırların lavi etkisi yarat-■eyaz bir kaplamayla sıvanmış, kumtaşı toprağından açık sa-üretir. Bu zanaatçılar, seramikten gündelik eşyalar ve özellik-abilyalar da üretirler. İlk parçalar, beyaz bir katman üzerine man siyah bir sıva üzerine çizilmiş çapraşık dalların oyulma-bezenirler. XII. yy’da oymanın yerine yarma bezeme geçe-motifler ise resim motiflerine yaklaşacaktır.
Bu popüler seramiğin yanında, siyah ve beyaza dayalı harf estetiği, süssüz bir sanata esin kaynağı olur. Tekrenkli, titrek ve yağ gibi kaplamalar çizerek yarmalara veya kaplama altındaki hafif mulajlara indirgenmiş olan bezemeyi gereksiz hale getirir.

Tanglann beyaz seramiklerinin mirasçısı olan beyaz Dingzhou porselenlerinin ayırt edici özelliği kremsi renkte bir kaplamadır. Jingdezhen ve Dehua zarif çizgilerle yanlmış bezemeleri olan bu porselenlerin üretiminde gitgide büyüyen bir ün kazanır.

Kumtaşı toprağından yapılma açık san veya gri renkte ağır kaplar olan /««’lann lavanta mavisinden grimtrak beyaza kadar uzanabilen, içine lal rengi katılmış kaplamaları vardır. Bu «ay ışıkları», bazen sır veya boya çadaklarıyla bezenirler.

Tanglann yue’leri, XI. yy’da yerlerini seladonlara bırakacaklardır; bunların en ünlüleri Longquan’da üretilenlerdir. XII. yy’da, büyük bölümü başta Japonya olmak üzere yabancı ülkelere ihraç edilen değişik seladon üreten iki yüzden fazla fırın vardır; bunların yoğun ve bulutlu kaplamaları yeşime yakın bir yeşil rengindedir. Kuzey’in seladonları, özellikle de Yaoshou’da üretilenler, zeytin yeşili veya koyu gri yeşil renktedir. Pişirme sırasında kararan gri bir kilden yoğrulan ve Güney’inkilerden daha hafif olan parçaların, daha ince ve daha camsı bir kaplaması vardır.

1325’te kobaltın ithali, Moğol Yuan Hanedanı sırasında bir sanayi devrimine yol açar. «Mavi ve beyaz» Jiangxi’deki Jingdez-hen’de doğar; bunların ilk bezemeleri İslâmî etkileri Çin dağarına katar. Büyük miktarlarda üretilen parçalar deniz veya İpek Yolu aracılığıyla bütün dünyaya ihraç edilir.

1360-1362 ayaklanmaları sırasında yıkılan Jingdezhen fırınları 1375’e doğru yeniden üretime geçer. Mingler ihracata yönelik «mavi ve beyaz» üretimini teşvik ederlerse de tekrenklileri yeğlerler. Jingdezhen atölyeleri, hassas bir kullanımı olan bakır kırmızısını geliştirirler: kırmızı kolayca yeşile dönebildiğinden veya karardığından, bu renk parçalar çok enderdir. Xuande’nin (1426-1435) hükümdarlığı sırasında sırsız beyaz porselen üzerine mineli bezeme ve porselen üzerine mine doğar. 1470’ten itibaren saray, sarı parçalar ister. Sırsız beyaz porselene ayrılan bezeme, ender bir yetkinliğe sahip tekrenkli beyaz parçalar verir. VIII. yy’dan beri terkedilmiş olan «üç renk» yeniden belirir. Kaplama altındaki maviyle birleşen kaplama üzerindeki mineler, yelpazesi kırmızı ve sandan firuze mavisine, yeşile, patlıcan moruna ve kahverengiye çalan siyaha kadar uzanan «beş renk» oluştururlar.

Öing hanedanı tekrenk beğenisini korur: «sığır kam» kırmızıları, «şeftali kabuğu», «toz» maviler, Fujian beyazları, «ayna» siyahlar. Fujian beyazları, «aynalı» siyahlar. Öte yandan, «beş rengin» ardından «kırmızı ve yeşil»in yerini, şeffaf ve parlak mineli «yeşil» akr.
Song dönemine (960-1279) ait Seladon kap (Kraliyet Sanat ve Tarih Müzeleri, Brüksel).
Yaldızlı tunçtan sunak parçası

(Guimet Müzesi, Paris): Kuzey Wei Hanedanı dönemine (386-535) özgü Budist sanat örneği.
AYRICA BAKINIZ

– ImnşlI Buda ve Budizm

• torcu çini ve seramik

– iMNşy Maden Çağı

– KSS tunç
Tunç ayin kabı. Shang dönemine (MÖ XVI. -XI. yy) aittir ve Anyang krallık nekropolünden çıkarılmıştır (Cernuschi Müzesi, Paris).

Kungu operasından bir sahne. Güney Çin kökenli bir tiyatro türü olan kungu, eğitimli bir izleyici kitlesine yönelik bir edebî dram ve müzikli eserdir.
SAHNE SANATLARI

Hükümdar saraylarına özgü ziller ve davullar, soylulara ve subaylara özgü flütler ve kitaralar, köylülerin toprak küpleri, îlk-çağ’ın çalgı takımları varlıklarım korumuşlardır ve sırasıyla Kon-füçyüsçü törenlerde, sarayın şölen müziklerinde, meydanlarda davullarla çalınan şarkılarda kullanılırlar. Ama değişik perdeli taş çanları metalofona sonra dinî müziklerin akorlu gong çalışlarına bağlayan daha karanlık başka soy zincirleri de saptanabilir.

Müzik

Ayin orkestralarının etkileyici görünümü, halk dehasımn kendiliğinden dile gelişi olarak kabul edilen şarkıların daha da eski olan kökenini maskelememelidir; öyle ki Dizeler Klasiği fShijing) çok sayıda şarkıyı korumuş veya almtılamıştır. Sırayla söylenen köy türküleri esas olarak delikanlılarla genç kızlar arasındaki ilkbahar oyunlarına bağlı olan icra kurallarında, temalarda ve biçimlerde bir sürekliliğe tanıklık eder.

İlkçağ çalgılarının zenginliğine rağmen, en yaygın çalgılar ithal edilmiş ve daha yakın tarihli olanlardır: pipa denen lavta, suona ve guanzi denen obualar III. yy’a doğru Orta Asya’da ortaya çıkar. Viyel XI. yy’da bozkır dünyasından gelir; Batı’nın santurundan türeyen yangım denen vurma telli kitara ise Çin’e ancak XVIII. yy’da ulaşır. Çağımızın başında İran’dan gelen konghou denen arp, uzun süre önce yok olmuştur.

Müzik sistemleri ve notalama. tlkçağ’da, MÖ 443’ten itibaren doğrulanan birçok yükseklik sisteminin yan yana var olduğu biliniyordu: oktavın mudak referans yüksekliklerim veren on iki yarım tona bölünmesi (kesin tamperaman 1584’te Zhou Zhaiyu tarafından hesaplanacaktı); majör üç perde aralığı ve yarı tonla tamamlanan ünübirli, ikinci majör, beşli ve altılı göreli bir aralık sistemi. Bu ikinci sistem, beş öğe kuramının etkisiyle hızla klasik beştonluluğa ulaşacaktır: do re mi sol la. Ama müziği aralıklarla düşünme sistemi, ezgilerin zorunlu olarak bu beş notayla sınırlanacağı anlamına gelmez. Oysa Ming restorasyonu, kötü uygulanan bir milliyetçilik adına, belli bir başarıyla bunu kabul ettirmeye çalışacaktır. Buna karşılık müzisyenlerin uygulamaları, çalgının olanaklarının ve üslubun ve dağarın gereklerinin dışına çıkmaz. Akorların ve tamperamanların türdeş olmaması, Çin armonisine özgü estetikle benzerlik gösterir.

Ustayla öğrenci, toplulukla acemi arasındaki sözel ilişki, 1950’li yıllara kadar ağırlığını korur. Gene de, VI. yy’dan itibaren, qitı denen kitara için yazılmış notalar belirir; bu notalar XII. yy’dan itibaren telleri ve parmakları gösteren kısaltılmış işaretlerle yoğunlaşacak olan, edebî bir biçime sahiptir. X. yy’da lavtanın çalmışı, muhtemelen Japonya’dan gelen Budist kâtiplerin talebi üzerine, tablatura biçiminde kayda geçirilir. Lülü denen mutlak değerlerin kullanıldığı eski notalama, XII. yy’da insan sesini kaydetmekte kullanılırken, birçok yerel değişkesi olan gongche nota-laması belirir; bu notalama XX. yy’da yerini Fransa kökenli Che-ve şifreli notalamasına bırakmış olmasına rağmen hâlâ canlıdır. Böylece VI. veya XII. yy’ların, özellikle de, en az Ming döneminden beri kesintiye uğramamış olan ve Pekin veya Wutaishan’da-ki Budist tapınakların müziğinde ve Xi’an veya Fujian’ın dinî müziklerinde korunmuş olan geleneklerin müziklerini tmlatmaya imkân veren partisyonlar bulunmaktadır.

Aydınların tekelinde olan ve onların simgesi durumundaki qin kitarası dışında, günümüzün solo repertuvarları modern çağa aittir: lavtalar için XVIII. yy’ın sonu, viyeller için 1920’li yıllar, flütler için 1950.

Müzik ilkeleri. Çin müziği ne işlevsel armoniyi, ne de pes bir sesin gürlemesini tamr; bir kadans notasından diğerine geçerek, melodi bakımından, tınıları birbirini tamamlayan birçok çalgı tarafından, farklı hızlarla eşanlı olarak bezenen ve çeşitlenen tek bir ezgi çevresinde yer alır, ilkesel olarak çift olan ve çoğu durumda vurmalı çalgılar tarafından belirlenen tempo, kendisinden önce gelen ve kendini aşan melodik akışı çerçevelemeyi ender olarak başarır.

Vurumun kendisi, çoğunlukla yavaştan hızlıya doğru değişikliklere uğrar. Çalgılandırma ise, bir parçanın başından sonuna kadar türdeş kalır veya net bir biçimde farklılaşmış alt toplulukları (tipik bir biçimde, sonradan telli çalgılarla güçlendirilen vurma çalgılar -gonglar, ziller, davullar- ve üflemeli çalgılar) karşı karşıya getirir. Doğal konuşmanın genişlemesi, dil üzerinde oynanan oyun, kişisel ifade aracı olan insan sesi, telaffuz ustalığından hoşlanır. Tınılara ve bunları zıtlaştırmaya verilen önem, müziği bir notalar dizisi olarak değil, çeşidenmiş yeğinlikleri, renkleri, dokuları, yoğunlukları, hızları ve gidişleri olan bir sesler dizisi olarak tasarlayan Çin kulağındaki bir sürekliliğe tanıklık eder.
i
Lusheng çalan çalgıcı. Ağızla çalınan bu bambu org, Çin köylerindeki c_ şenliklere sesiyle eşlik eden bir çalgıdır.

Dans

Dansların, özellikle de maskeli dansların kökeni en esk. ayinlere ve şeytan kovma ayinlerine kadar uzanır. Bu ay:: büyük gürültü yapılır, kılık değiştirilir, maskeler veya hayv; leri takılır ve özellikle kış şenlikleri vesilesiyle «palavra ac rışmaları»na katılmırdı. Sahne sanatlarının gerçek ataları c. maskeli danslar (öyle ki modern opera anlamına gelen xi k£ ri, baltalı mızrak anahtarıyla yazılır) sırasında, insanlar ke rinden geçerler ve cinlenirlerdi.

Çin’de dans bedenin neşesinden çok, mekânın sahiplen;; le getirir. Ayin kaftanları gibi uzun elbiseler, çok geniş kol £ rı, insan bedenine değer vermekten çok, kuş ve yılan biçirr çağrıştırır. Hayvanların taklit edilmesinin yanında, savaşç: nüm, dansın diğer büyük esin kaynağını oluşturur: kalkar, kılıçlar, flütlere ve kuş tüylerine simetriktir. Dansçı sayısı c: gesel olma ve simetri kaygısına uyar; kurallara göre bu say-kizin birçok çiftinden oluşması gerekir. Büyük Ayı haritas rinde hafifçe topallamaktan oluşan Yu adımı veya ruhlara : eğdirmek için tahta kılıçla yapılan dövüş Taocu ayinlerde ; rülürken, tapınak içinde kavisler çizerek yapılan uzun bir yüş olan çepeçevre gezinme, Budizmin etkisini belirgini; Mekân her zaman bedene egemendir. Koreografi yazım: döneminde belirir ve Ming döneminde Zhou Zhaiyu tara: geliştirilir (1600 dolayları).

Kalçaları ve göğüsleri belirgin çıplak kadın bedenlerinin distan kaynaklı doğrudan bir etkiye tanıklık ettiği Tang d; tek istisnayı oluşturur.

Tiyatro sanatı

Bütünsel bir sanat olan Çin tiyatrosu, opera olarak adla: mayı gerçekten de hak eder. Kökeni, hiç kuşkusuz, ölülere maya bağlı kukla tiyatrosuna kadar uzanır.

Kuklalar ve baladlar. Fujian’ın ipli veya kılıflı, Guandc saplı, Shanxi veya Hebei’nin gölgeli kuklaları gibi minyatü ralar, hiç de yalmz çocuk seyirciler için değildir; kurallara b; mış olan oyun tarzları, uzun ve zorlu bir çıraklık gerektiren, lerin el kol hareketlerini yönlendiren bir ömek olmaya dev; mektedir. Nasıl küçük kukla, metni kendi başına okuyan oyuncunun sesinin ve el kol hareketlerinin eşzamanlılığı, ’ ayinlerde olduğu gibi, baş davulun çalınması aracılığıyla sai Operada rollerin tiplendirilmesinde kuklaların sabitliği esas ve tipler erkekler (sheng), kadınlar (dan), «boyalı yüzler» (jı palyaçolar (chou) olarak birbirinden ayrılır. Bazı roller şarkı>

ÇİN SİNEMASI

_ ydlann Şanghay’ında bir sinema sanayisi gelişir. Ulusal esinli Wan kardeşlerin çizgi filmleri, opera filmleri ve özellikle, baş-

* sekiz bölümlü bir dizi olan Kırmızı Lotus Tapınağında Yangın

2 jnak üzere çok büyük bir başarı kazanan ilk dövüş filmleri), . i.ra Hollywood sinemasından etkilenmiş çok sayıda film çevrilir: ‘.t?r.’m filmlerinin ve OperadakiHayalet’in uyarlamaları, Busby Ber-vari müzikli komediler ve Laurel-Hardy ile Shirley Temple’a çok zc’. en Çin filmleri.

;’lu yılların başında, başta komünistler olmak üzere bütün bir soi-r.emacı kuşağı Şanghay stüdyolannı istila eder; 1931-1937 dönemin-•r-iannda Yuan Muzhi (Bulvarın Melekleri, 1937) ve Shen Xiling;in 1937) bulunduğu yönetmenlerce gerçekleştirilen bir dizi ger-z Tcslumsal komediyle (bunlara ilişkin olarak, edebiyattan önce «ye-;:,-ekçılik»ten söz edilebilmiştir) Çin sineması altın çağını yaşar.

:r_-r 1938’de Şanghay’ı işgal edince, sinemacıların çoğu Hong-^ a yerleşir. Mao Zedong’un 1949’da iktidara gelmesi ve sinema sa-■_’un merkezinin Pekin’e taşınması üzerine, Hongkong’a doğru da-;,;ük, ikinci bir göç dalgası olur. Bundan sonra Çin sinemasının iki olacaktır: Kuzey’de, Sovyet modelini taklit eden ciddî bir pro-ır.da sineması; Güney’de, Hongkong’da, feodal Çin’e bağlı olan ve de yasaklanan, Şanghay’da geliştirilmiş türlerin mirasçısı popü-*_r sinema (geleneksel operalar, kostümlü melodramlar ve özellikle •_i filmleri). Bu sonuncular arasında, sonradan Bruce Lee sayesinde sararası sahnelerde boy gösterecek olan yumrukla dövüş (veya iT-fu: filmleri ve King Hu’nun en iyi temsilcisi olduğu, Pekin opera geleneğinden doğan vurdulu kırdılı filmler sayılabilir.

Halk Cumhuriyeti Kültür Devrimi sırasında, 1967’den başlaya-devrimci baleler dışında film üretmeyi keser. Ama Mao’nun : da ölmesi ve Dördü Çete nin (aralarında 19301u yıllarda Şang-5 radyolarında oyunculuk yapmış olan, Mao’nun dul karısı Jiang _r de bulunmaktadır) tutuklanması, yasaklı oyunculann, senaryo 2:.arının ve yönetmenlerin itibarlarının iadesine, sansürün yasakla-r-jnlerin gösterime girmesine, sınırların yabancı filmlere ve ortak ■jrJara açılmasına, ticarî casusluk ve polis filmlerinin çevrilmesine };aı. Sinema sanayii 1980’li yıllarda eski canlılığına kavuşur: ülke-. -.-/ılık izleyici sayısı 25 milyarı bulmaktadır, ideolojik kısıdama-v-slkması ve üretimin ademimerkezîleşmesi yeni bir sinemacı ku-_-.:r. kendisini ifade etmesine, bireysel duygular ve cinsellik gibi ta-.:-uların işlenmesine ve eski ve çağdaş Çin toplumunun katı yan–_r. teşhir edilmesine imkân verir. Bu akımın öncüleri Chen Kaige ,,ue Geçit Töreni» [Dayuebing], 1985; «Çocukların Kralı» [Haizi r.s’. 1987; Elvada Cariyem [Bawana Bieti, 1993; Cannes Film Festi-r.de Altın Palmiye]) ve Zhang Yimou’dur; bu ikinci yönetmen Kır-Kccadan (1988) ile Çin gençliği arasında büyük bir başarı elde et–’r’.a 1989’daTiananmen Meydam’ndaki olaylardan sonra Kırmızı . ‘ i (Dahong Denglong Gaogao Gua, 1991; Venedik Film Festivalle Gümüş Aslan]) ülkesinde gösterememiştir.
zıları mimiğe, bazıları ise akrobasiye önem verir.

Kukla tiyatrosuna paralel olarak, hikâye anlatma sanatı da operanın kökeninde yer alır. Sözlü gelenekten olan bu sanat, meydanlarda icra edilir. Zaman zaman bir davulun, bir lavtanın, bir viyelin eşlik ettiği gezgin sanatçı, cambaz tiyatrolarının akrobatlarını andırır. Şiirde kendi nakaradannı, özdeyişlerini ve bulmacalarını kullanarak, bilinen ezgileri yeni sözlerle de söyler; bu, bizzat klasik şiiri etkileyecek olan ve doruğunu Fujian’daki Nanyin veya Nanguan ve Tayvan baladlarının oluşturduğu bir sanattır. İlk Budist vaizler, baladin popülerliğinden şaşırtıcı bir biçimde yararlanmayı başarmışlardır.

Opera. Mitoloji, özellikle de savaş tarihi, karmaşık saklı buluşma, gizli anlaşma, tersine dönen ittifak entrikaları sunarak, konuların ağırlıklı bölümünü oluşturur. Engellenmiş aşk hikâyeleri birinci planda bir rol oynar.

Songların «Güney tiyatrosu» (Nanxı), işgalci Moğollar tarafından bürokrasideki işlerinden atılan ve librettocu olarak çalışmak zorunda kalan Çinli aydınların katkısından yararlanır. Guan Han-qing (1224-1297) veya Ma Zhiyuan (1256-1321) gibi oyun yazarlarına ait çok sayıda libretto günümüze ulaşmıştır.

Ming döneminin chuancfi’si, muhtemelen, popüler biçimler aracılığıyla aktarılan ve Gao Ming adlı bir aydın tarafından yaygınlaştırılan «Güney tiyatrosu»ndan gelmektedir. XVI. yy ortasında, müzisyen Wei Liangfu ve oyun yazarı Liang Chenyu, pau flütün şarkının yerini aldığı kuncju’yu yaratırlar. Bu son derece incelmiş tür, günümüze kadar üslupsal başvuru kaynağı olarak kalacaktır.

Pekin operası XIX. yy’m sonunda başkentte, Anhui kaynaklı erhuang ve Hubei kaynaklı xipi üsluplarının etkisi altında doğar. Başlıca çalgısı, iki telli viyeldir. Altın çağım 1920’li yıllarda ünlü «dört kadın rolü»yle yaşar. Mei Lanfang’m yurtdışı turneleri ve sinema, operanın, bir yüksek sesli travestiler tiyatrosu, Charlie Chaplin kadar Bertolt Brecht’i de etkilemeyi başaran, son derece egzotik ve üsluplaştırılmış bir sanat imgesi edinmesine katkıda bulunur. Hiç kuşkusuz, buna paralel olarak, birçok yerel tür varlığını sürdürür; bunlara örnek olarak bugün Sichuan’da icra edilen gaoqiang verilebilir; tek başına sesle söylenen gaoqiang, ardından bir koro tarafından tekrarlanır ve çok gelişkin bir vurmalı çalgılar bölümüyle kesilir.

«Kırmızı Fener», Zhang Yimou’nun filmi (1991). Çin’de 1920’ierde Songiian adında bir genç kız, kırkyaşlannda zengin bir adamın dördüncü kansı olur. Songiian, kanlann dekor unsurian gibi olduğu, efendinin kapalı ve boğucu dünyasında yavaş yavaş delirir.

DİN VE TOPLUM

Çin toplumu, geleneksel toplumsal uygulamalar ve inançlar alanında derin bir özgünlüğün damgasını taşır. Çin kültürü hem büyük bir süreklilik, hem de yabancı katkıları özümseme yeteneği göstermiştir. îlan edilmiş amacı toplumu değiştirmek olan halk cumhuriyeti yönetimi, elli yıldır derin altüst oluşlara yol açmıştır. 1990’da Çinlilerin yaklaşık üçte ikisi başka bir rejim tanımıyordu; ama eski gelenekler varlığım korumuştur, hatta yeniden dışavur-ma eğilimindedir.

Dinî gelenekler

Ödünç alman unsurlar çeşitli ve karmaşık bir sentezde birleştiğinden, Çin dinleri bir bağdaştırmacılık olarak görünür. Bu yüzden dört büyük gelenek arasında ayrıma gidilmesi biraz sunî kaçar.

«Halk dini». Halk dini denince, genel olarak, diğerlerinden daha az kurala bağlanmış olan ve çok eski kökenlere dayanan bir inançlar ve uygulamalar bütünü anlaşılır. Bunlar toplumun sadece en az eğitim görmüş katmanlarım değil, bütün sınıflarını ilgilendirir. Her ailede ölmüş akrabalara tapınmaktan oluşan ata kültü bunların temelini oluşturur; ata kültü, ölülerin «temel soluğunu topladığına inanılan tabletlerle somutlanır. Öte yandan halk dininin, çoğu durumda tanrılaştırılmış doğa güçlerinden oluşan bir panteonu vardır; bunlara topluluklar (özellikle köyler) tarafından yönetilen tapınaklarda ibadet edilir.

Kehanet uygulamaları ve toprak falı da halk dinine bağlanabilir. Toprak falı, kişinin gücünü koruması için, çalıştığı ve oturduğu yeri, özellikle dört anayönle ilişkili kesin kurallara uyarak düzenleyip «temel soluklar»ı tutması gerektiği düşüncesine dayanır. Toprak falcısının rolü «iyi» yerleri ve «iyi» yönleri olduğu kadar, sakınılması uygun olanları da göstermektedir.

Konfüçyüsçü gelenek. Muhtemelen MÖ 551-479 arasında yaşamış olan ve adı Cizvitler tarafından Latinceleştirilen (Konfüçyüs) filozof «Üstat Kong» (Kongfuzı) tarafından kurulmuştur. Genelde, Konfüçyüsçülüğün başlangıcında gerçek bir dinden çok, bir felsefe özellikleri gösterdiği kabul edilir.

Konfüçyüsçülük dünyanın düzeniyle toplumun düzeni arasında bir paralellik kurar. Aile ilişkilerini kozmik temellere aktarır. Her tür düzenin koşulu olan anababa sevgisi, oğulun baba için düzenlediği ayinlerle kendini gösterir. İmparator sadece Tanrı için ayin düzenler; bu yüzden «Tanrı’mn oğlu» olarak kabul edilir (bu nedenle Konfüçyüsçülük, devlet kuramının önemli temellerinden birisidir). İmparatorun birinci ödevi, hükümet görevlerini bunları yerine getirmeye layık kişilere vermek olduğundan, Kong’un
düşünceleri hukukta aydın sınıfın görevlendirilme ilkeler-: mel oluşturmuştur; aydınlar, Tang hanedanı dönemine; VII.-X. yy’lar) geliştirilen sınavlardan geçirildikten sonra alınırlar.

Taoculuk. Bu din, halk inançlarından doğmuş, ama -(MÖ VI. yy) tarafından geliştirilmiş bir eski inançlar ve – : malar bütününe dayanır. MS II. yy’da, panteonu, kültler. : -leri ve keşişleriyle tam olarak dinî bir görünüm kazanır. Ta; -ğun temel metinleri, XV. yy’da en az 1 500 eser içeren bu cu yasa derlemesi»nde toplanmıştır. Tao, iki zıt ilke olar (arı, yüksek, ışıklı, Tanrı’ya ilişkin) ve yin’i (katışık, aşağı, rr.; re ilişkin) birleştiren bir ilke veya «temel» soluktur. Bunlar ;, da ve insan bedeninde mevcuttur; erkeklerde yang, kadınla: r ağır basar.

Budizm. Önceki geleneklerin tersine Budizm Çin kök.’ mayıp, çağımızın ilk yüzyıllarında, Asya’nın yüksek kesir -aşan yolları izleyerek Hindistan’dan gelmiştir. Budizmır. : kavramlarından olan her şeyin boş olması, mutlak ger;; ■ kavranamaz olması ve «sürersizlik» Taoculukla akrabadır den doğuş çevrimleri kavramı ve bundan kurtulmayı sağla*’; lemler (karma) ise daha yenidir, hatta Çinliler için şok yarat muştur.

Bağdaştırmacılık. Farklı geleneklerden doğmuş kavran uygulamalar arasında gerçekleşen bir karşılıklı alışverişler, „• ler ve paralellikler bütününün sonucudur. Halk dininin pan sık sık Taocu tanrıları da kapsar; Budist edebiyat, «bu dır; müş olduğu» kabul edilen halk tanrıları veya Taocu tanr. :’ leriyle doludur; buna karşılık bazı bodhisattva’lar dişi bir ” alır ve Taoculuktaki veya halk dinindeki verimlilik simgi.; özdeşleşir. Halk törenleri sırasında, ayinlerin gerçekleştir -Taocu veya Budist rahiplerden veya keşişlerden istenir.

Geleneksel bayramların dinî yanlan vardır. Bunların er.:’ lileri, bütün Çinliler, en azından Hanlar tarafından kutlamr ı püler bayramlar arasında Yeni Yıl Bayramı veya İlkbahar : mı (ocak veya şubat) sayılabilir; bayram vesilesiyle yapı.;’ toplantıları sırasında insanlar duvarlara refah dilekleri taşı ; zimler ve yazılar asarlar. Fenerler Bayramı bundan on cır sonra; Ölüler Bayramı nisan ayında: Ejderhalar Bayramı 5 3 gününde; Ay Bayramı sekizinci ayın (ekim) dolunay zann’ kutlanır.

Bazen «evrenselcilik» veya «Çincilik» olarak niteler.;’ bağdaştırmacılığı, her şeyden önce, Hanların yaşadığı belgi gilendirir. Ülkenin bazı kesimlerinde, egemen din farklı ğz.-. lere bağlıdır: bu durum özellikle, özgün biçimine çok dar.; bir Budizmin egemen olduğu Tibet veya Sinkiang Uygur –
Tibet 1959’dan beri Çin ordusunun işgali altındadır ve fiilen ilhak edilmiş bulunmaktadır. Çin’e göre özerk bölge statüsündedir (yanda, XV. yy’dan kalma Drepung Manastın). 1989 NobelBanş Ûdülü’nün, 1965’tenberi sürgünde olan Dalay Lama’ya verilmesi, Pekin’in hegemonyacı tutumunu frenleyemedi. 1992’de Çin gulaglan olan «laogai»lerde çürümekte olan muhalif sayısının 12-16 milyon arasında olduğu tahmin ediliyordu.

 

. -_smı yaşadığı eyalet) için geçerlidir. Güney’in ulusal azınlık-

– ;-asında geniş bir animist dinler yelpazesi görülürken, Şama-—- Moğolistan’da önemini korur.

Dine karşı mücadele. Komünist rejim geleneksel dini bir ba-

■ a-çlar bütünü olarak kabul etmiş ve bu dinin çeşitli dışa vur–.çımlerine karşı, Kültür Devrimi sırasında şiddetlenen aktif -ranyalar yürütmüştür. Taocu ve Budist rahipler gözetim al-;i tutulmuş ve «yeniden eğitilmiş», keşişler ise dağıtılmıştır, sayıda tapmak yıkılmıştır. Konfüçyüsçülüğe karşı ideolojik

– ranyalar yürütülmüştür. Tibet’te Lama tapınaklarına düzen-: * saldırılar, aynı zamanda Han olmayan ulusal bir kültürün

– rJerini zayıflatmayı amaçlıyordu.

: .-unla birlikte, son yıllarda benimsenen liberalleşme politi–azı dinî inançların açığa vurulmasına izin vermiştir; hemen

– ar. her yerde tapınaklar yeniden inşa edilmiş ve kutsal dağla-

arı ziyaretler yeniden başlayabilmiştir.

Günlük yaşamdan kesitler

Aile. Aile çekirdeği, Çin uygarlığında büyük bir rol oynamış-Zünen ortak bir atanın soyundan gelenler soylar oluşturur; -_ann klanlar halinde toplanan üyeleri aynı adı taşırlar. Günlük

■ i~jn çerçevesi olarak geniş aile, ifadesini konutta bulur: köy-_r birçok aile, çoğu durumda, aynı çatı altında yaşar; şehirlerin _ mahallelerinde, alçak evler, aynı soyun üyelerinin ortak ola-jîuHandıkları iç avlulara açılır. Şehirlerin yeni mahallelerinde-konutların daireleri, genelde, «çekirdek» veya «küçük» . .-e daha uygundur.

-_lede babanın çocukları, kocanın da karısı üzerinde sözü ge-Xomünist hükümet kadınların durumunu’düzeltmeyi ve da-•azla özgürlük sağlamayı amaçlayan önlemler almıştır. Bunun-mıûkte rejimin katı ilkeciliği, gebelikten korunmanın geliştirilme paralel olarak, ilk cinsel ilişki yaşını geciktirmeyi amaçla-

– rir politikaya yönelmiş ve genç kuşaklar bu politikanın sert–_den etkilenmişlerdir.

Mutfak. Çin mutfağının özgünlüğü büyük ölçüde, yemeklerin ,;:akta bölüştürülmesi gerektiği anlamına gelen sopaların kul-jrjna bağlıdır. Yemek hazırlıklarının ustaca sınıflandırılması ivecek yasaklarının olmaması, tariflerdeki çeşitliliğini açıklar, ak sıvıların sindirimi kolaylaştırdığı kabul edildiğinden çorba-remek sonunda sunulur.

;u ortak özellikler, tarım ürünlerindeki çeşitliliğe bağlı büyük bölgesel çeşitlilikle bağdaşmaz değildir: esas maddesi bıığ-veya darı olan peksimetler ve lapalar kuzeyde temel bir rol -arken, pirinç güneyde daha çok tüketilir. Tarımsal ürünlerle Jrudan ilişkisi olmayan yerel âdetler de vardır. Mesela Sichu-znutfağı özellikle baharatlı, Güneybatı mutfağı ise daha çe-.dir.

»ağlık. Halk sağlığını iyileştirmek ve sağlık hizmetlerinden ya-.amlmasmı sağlamak için gerçek bir çaba harcanmıştır. Önce ıtalıklardan korunmaya ağırlık verilmiştir: küçük aşılama biberinin geliştirilmesi, temel sağlık koruma ilkelerinin halka yabası (özellikle doğumlar için). Hızlı bir temel eğitim görmüş, =ai kökenli pratisyenler olan «çıplak ayaklı hekimler» deneme-loprakların kolektifleştirilmesi ve halk komünleriyle birlikte ışmiştir. Tıp hizmetleri bugün mahalle komiteleri ve üretim biberi tarafından yönetilmektedir.

Çin komünizmi

Modelin özgünlüğü. Komünizmin Çin kültürünün egemen uğu ülkelerde (Çin ve Vietnam) sağlam bir biçimde tutunmuş lası, hiç kuşkusuz, salt bir rasdantı veya tek başına tarihî kon-

jonktürün sonucu değildir. Gene de komünizmin başarısıyla bu uygarlık arasındaki muhtemel bağlar henüz tam olarak açıklanmamıştır. Daha fazla köylü ve iradeci olan ve eski toplumdan sosyalizme ve komünizme geçişi hızlandırmak isteyen Çin komünizmi, eski Sovyeder Birliği’nde ağır basan komünizmden ayrılmıştır.

Nüfusu denetleme yollan. Halk cumhuriyeti yönetimi, nüfusu gözaltında tutan ve çerçeveler içine sokan bir dizi teknik uygulaması ölçüsünde otoriterliğini korumaktadır. Çinlilerin büyük bölümü, günlük yaşamlarım düzenleyen, davranışlarını, yer değiştirmelerini, hatta cinsel yaşamlarını gözetim altında tutan «üretim birimleri» içinde yer alır. Bir tür kişisel kitapçık,, seçimi asla ilgililere bırakılmayan bir ikamet yeri saptar. Böylece şehirlere yönelik göçler sınırlanmıştır (bu, tarımsal nüfus fazlasını yerinde tutarak şehirlerin gecekondularla büyümesini engellemeye imkân tanımıştır).

Eğitim de son derece sıkı bir biçimde denetlenmektedir. 1949’dan itibaren okuryazarlığı geliştirmeye yönelik gerçek bir çaba harcanmıştır. Özellikle kırsal bölgelerde ilköğrenim eğitimin yoksul akrabası olmakla birlikte, genelde bugünkü kuşakların tamamen okumuş, okuryazar oldukları kabul edilmektedir. Ortaöğrenime devam edenlerin sayısı sınırlıdır; bu durum üniversiteler için daha fazla geçerlidir; seçimler uzun süre politik ve toplum-

sal ölçütlere göre yapılmıştır. Öğrencilere ve aydınlara beslenen güvensizlik, Kültür Devrimi sırasında çarpıcı bir biçimde belli olmuştur: 1966-1968 arasında «genç okumuşlar», «kızıl muhafızlar» içinde önce hocalarına, ardından da Mao’ya muhalif yöneticilere karşı seferber edilmişlerdir; daha sonra zorla kırsal kesimlere gönderilmişlerdir. Üniversiteler bütün bu dönem boyunca kapalı kalmıştır. Mao’nun 1976’da ölmesinden sonra görece sınırlanan, 1980’li yıllarda çok öne çıkan ekonomik alandaki liberalleşme, 1986’da, özellikle de 1989’da öğrenci hareketlerinin kanlı bir biçimde bastırılmasını engellememiştir.

Basın-yayın organları da sıkı bir biçimde denetlenmektedir. Televizyon hızlı bir gelişme göstermiştir (1991’deki toplam alıcı sayısının 213 milyon adet olduğu tahmin edilmektedir) ve bütün ülkeyi kaplayan 591 istasyon vardır. Bunların yayınlarının ve malzemelerinin büyük bölümü merkezî televizyon tarafından sağlanmaktadır.

1992 ekim ayında XIV. Kongre «Sosyalist Pazar Ekonomisi» adı altında yeni bir program sunmuştur. Bu yolla devlet tekeli kaldırılmış, özel kesime kolaylıklar sağlanmıştır. 1992-1995 yılları arasında 1988’de çıkarılan iflas yasası yeniden düzenlenmiş ve özel tasarruf lehine bütçede yeni düzenlemeler yapan kararlar alınmıştır. Böylece özel kesim şirkederinin genel bütçedeki payı azaltılmıştır. □

Tek çocuk politikası, 1979’da benimsenmiş, doğurganlığı azaltmış ama nüfus artışını düşürmemiştir: doğum oranı ölüm oranından çok daha yüksektir.

Çin mutfağı, büyük ölçüde bölgesel Iarlılıklardan kaynaklanan zenginliği ve çeşitliliğiyle belirgindir.

AYRICA BAKINIZ

– IB.ANSLI Buda ve Budizm

– 1B.ANSLI komünizm

– 1B.ANSL1 Konfüçyüs

ve Konfüçyüsçülük

– IB.AHSII Mao ve Maoculuk

– imm Taoculuk

. -_smı yaşadığı eyalet) için geçerlidir. Güney’in ulusal azınlık-

– ;-asında geniş bir animist dinler yelpazesi görülürken, Şama-—- Moğolistan’da önemini korur.

Dine karşı mücadele. Komünist rejim geleneksel dini bir ba-

■ a-çlar bütünü olarak kabul etmiş ve bu dinin çeşitli dışa vur–.çımlerine karşı, Kültür Devrimi sırasında şiddetlenen aktif -ranyalar yürütmüştür. Taocu ve Budist rahipler gözetim al-;i tutulmuş ve «yeniden eğitilmiş», keşişler ise dağıtılmıştır, sayıda tapmak yıkılmıştır. Konfüçyüsçülüğe karşı ideolojik

– ranyalar yürütülmüştür. Tibet’te Lama tapınaklarına düzen-: * saldırılar, aynı zamanda Han olmayan ulusal bir kültürün

– rJerini zayıflatmayı amaçlıyordu.

: .-unla birlikte, son yıllarda benimsenen liberalleşme politi–azı dinî inançların açığa vurulmasına izin vermiştir; hemen

– ar. her yerde tapınaklar yeniden inşa edilmiş ve kutsal dağla-

arı ziyaretler yeniden başlayabilmiştir.

Günlük yaşamdan kesitler

Aile. Aile çekirdeği, Çin uygarlığında büyük bir rol oynamış-Zünen ortak bir atanın soyundan gelenler soylar oluşturur; -_ann klanlar halinde toplanan üyeleri aynı adı taşırlar. Günlük

■ i~jn çerçevesi olarak geniş aile, ifadesini konutta bulur: köy-_r birçok aile, çoğu durumda, aynı çatı altında yaşar; şehirlerin _ mahallelerinde, alçak evler, aynı soyun üyelerinin ortak ola-jîuHandıkları iç avlulara açılır. Şehirlerin yeni mahallelerinde-konutların daireleri, genelde, «çekirdek» veya «küçük» . .-e daha uygundur.

-_lede babanın çocukları, kocanın da karısı üzerinde sözü ge-Xomünist hükümet kadınların durumunu’düzeltmeyi ve da-•azla özgürlük sağlamayı amaçlayan önlemler almıştır. Bunun-mıûkte rejimin katı ilkeciliği, gebelikten korunmanın geliştirilme paralel olarak, ilk cinsel ilişki yaşını geciktirmeyi amaçla-

– rir politikaya yönelmiş ve genç kuşaklar bu politikanın sert–_den etkilenmişlerdir.

Mutfak. Çin mutfağının özgünlüğü büyük ölçüde, yemeklerin ,;:akta bölüştürülmesi gerektiği anlamına gelen sopaların kul-jrjna bağlıdır. Yemek hazırlıklarının ustaca sınıflandırılması ivecek yasaklarının olmaması, tariflerdeki çeşitliliğini açıklar, ak sıvıların sindirimi kolaylaştırdığı kabul edildiğinden çorba-remek sonunda sunulur.

;u ortak özellikler, tarım ürünlerindeki çeşitliliğe bağlı büyük bölgesel çeşitlilikle bağdaşmaz değildir: esas maddesi bıığ-veya darı olan peksimetler ve lapalar kuzeyde temel bir rol -arken, pirinç güneyde daha çok tüketilir. Tarımsal ürünlerle Jrudan ilişkisi olmayan yerel âdetler de vardır. Mesela Sichu-znutfağı özellikle baharatlı, Güneybatı mutfağı ise daha çe-.dir.

»ağlık. Halk sağlığını iyileştirmek ve sağlık hizmetlerinden ya-.amlmasmı sağlamak için gerçek bir çaba harcanmıştır. Önce ıtalıklardan korunmaya ağırlık verilmiştir: küçük aşılama biberinin geliştirilmesi, temel sağlık koruma ilkelerinin halka yabası (özellikle doğumlar için). Hızlı bir temel eğitim görmüş, =ai kökenli pratisyenler olan «çıplak ayaklı hekimler» deneme-loprakların kolektifleştirilmesi ve halk komünleriyle birlikte ışmiştir. Tıp hizmetleri bugün mahalle komiteleri ve üretim biberi tarafından yönetilmektedir.

Çin komünizmi

Modelin özgünlüğü. Komünizmin Çin kültürünün egemen uğu ülkelerde (Çin ve Vietnam) sağlam bir biçimde tutunmuş lası, hiç kuşkusuz, salt bir rasdantı veya tek başına tarihî kon-

jonktürün sonucu değildir. Gene de komünizmin başarısıyla bu uygarlık arasındaki muhtemel bağlar henüz tam olarak açıklanmamıştır. Daha fazla köylü ve iradeci olan ve eski toplumdan sosyalizme ve komünizme geçişi hızlandırmak isteyen Çin komünizmi, eski Sovyeder Birliği’nde ağır basan komünizmden ayrılmıştır.

Nüfusu denetleme yollan. Halk cumhuriyeti yönetimi, nüfusu gözaltında tutan ve çerçeveler içine sokan bir dizi teknik uygulaması ölçüsünde otoriterliğini korumaktadır. Çinlilerin büyük bölümü, günlük yaşamlarım düzenleyen, davranışlarını, yer değiştirmelerini, hatta cinsel yaşamlarını gözetim altında tutan «üretim birimleri» içinde yer alır. Bir tür kişisel kitapçık,, seçimi asla ilgililere bırakılmayan bir ikamet yeri saptar. Böylece şehirlere yönelik göçler sınırlanmıştır (bu, tarımsal nüfus fazlasını yerinde tutarak şehirlerin gecekondularla büyümesini engellemeye imkân tanımıştır).

Eğitim de son derece sıkı bir biçimde denetlenmektedir. 1949’dan itibaren okuryazarlığı geliştirmeye yönelik gerçek bir çaba harcanmıştır. Özellikle kırsal bölgelerde ilköğrenim eğitimin yoksul akrabası olmakla birlikte, genelde bugünkü kuşakların tamamen okumuş, okuryazar oldukları kabul edilmektedir. Ortaöğrenime devam edenlerin sayısı sınırlıdır; bu durum üniversiteler için daha fazla geçerlidir; seçimler uzun süre politik ve toplum-

sal ölçütlere göre yapılmıştır. Öğrencilere ve aydınlara beslenen güvensizlik, Kültür Devrimi sırasında çarpıcı bir biçimde belli olmuştur: 1966-1968 arasında «genç okumuşlar», «kızıl muhafızlar» içinde önce hocalarına, ardından da Mao’ya muhalif yöneticilere karşı seferber edilmişlerdir; daha sonra zorla kırsal kesimlere gönderilmişlerdir. Üniversiteler bütün bu dönem boyunca kapalı kalmıştır. Mao’nun 1976’da ölmesinden sonra görece sınırlanan, 1980’li yıllarda çok öne çıkan ekonomik alandaki liberalleşme, 1986’da, özellikle de 1989’da öğrenci hareketlerinin kanlı bir biçimde bastırılmasını engellememiştir.

Basın-yayın organları da sıkı bir biçimde denetlenmektedir. Televizyon hızlı bir gelişme göstermiştir (1991’deki toplam alıcı sayısının 213 milyon adet olduğu tahmin edilmektedir) ve bütün ülkeyi kaplayan 591 istasyon vardır. Bunların yayınlarının ve malzemelerinin büyük bölümü merkezî televizyon tarafından sağlanmaktadır.

1992 ekim ayında XIV. Kongre «Sosyalist Pazar Ekonomisi» adı altında yeni bir program sunmuştur. Bu yolla devlet tekeli kaldırılmış, özel kesime kolaylıklar sağlanmıştır. 1992-1995 yılları arasında 1988’de çıkarılan iflas yasası yeniden düzenlenmiş ve özel tasarruf lehine bütçede yeni düzenlemeler yapan kararlar alınmıştır. Böylece özel kesim şirkederinin genel bütçedeki payı azaltılmıştır. □

Tek çocuk politikası, 1979’da benimsenmiş, doğurganlığı azaltmış ama nüfus artışını düşürmemiştir: doğum oranı ölüm oranından çok daha yüksektir.

Çin mutfağı, büyük ölçüde bölgesel Iarlılıklardan kaynaklanan zenginliği ve çeşitliliğiyle belirgindir.

AYRICA BAKINIZ

– IB.ANSLI Buda ve Budizm

– 1B.ANSLI komünizm

– 1B.ANSL1 Konfüçyüs

ve Konfüçyüsçülük

– IB.AHSII Mao ve Maoculuk

– imm Taoculuk

. -_smı yaşadığı eyalet) için geçerlidir. Güney’in ulusal azınlık-

– ;-asında geniş bir animist dinler yelpazesi görülürken, Şama-—- Moğolistan’da önemini korur.

Dine karşı mücadele. Komünist rejim geleneksel dini bir ba-

■ a-çlar bütünü olarak kabul etmiş ve bu dinin çeşitli dışa vur–.çımlerine karşı, Kültür Devrimi sırasında şiddetlenen aktif -ranyalar yürütmüştür. Taocu ve Budist rahipler gözetim al-;i tutulmuş ve «yeniden eğitilmiş», keşişler ise dağıtılmıştır, sayıda tapmak yıkılmıştır. Konfüçyüsçülüğe karşı ideolojik

– ranyalar yürütülmüştür. Tibet’te Lama tapınaklarına düzen-: * saldırılar, aynı zamanda Han olmayan ulusal bir kültürün

– rJerini zayıflatmayı amaçlıyordu.

: .-unla birlikte, son yıllarda benimsenen liberalleşme politi–azı dinî inançların açığa vurulmasına izin vermiştir; hemen

– ar. her yerde tapınaklar yeniden inşa edilmiş ve kutsal dağla-

arı ziyaretler yeniden başlayabilmiştir.

Günlük yaşamdan kesitler

Aile. Aile çekirdeği, Çin uygarlığında büyük bir rol oynamış-Zünen ortak bir atanın soyundan gelenler soylar oluşturur; -_ann klanlar halinde toplanan üyeleri aynı adı taşırlar. Günlük

■ i~jn çerçevesi olarak geniş aile, ifadesini konutta bulur: köy-_r birçok aile, çoğu durumda, aynı çatı altında yaşar; şehirlerin _ mahallelerinde, alçak evler, aynı soyun üyelerinin ortak ola-jîuHandıkları iç avlulara açılır. Şehirlerin yeni mahallelerinde-konutların daireleri, genelde, «çekirdek» veya «küçük» . .-e daha uygundur.

-_lede babanın çocukları, kocanın da karısı üzerinde sözü ge-Xomünist hükümet kadınların durumunu’düzeltmeyi ve da-•azla özgürlük sağlamayı amaçlayan önlemler almıştır. Bunun-mıûkte rejimin katı ilkeciliği, gebelikten korunmanın geliştirilme paralel olarak, ilk cinsel ilişki yaşını geciktirmeyi amaçla-

– rir politikaya yönelmiş ve genç kuşaklar bu politikanın sert–_den etkilenmişlerdir.

Mutfak. Çin mutfağının özgünlüğü büyük ölçüde, yemeklerin ,;:akta bölüştürülmesi gerektiği anlamına gelen sopaların kul-jrjna bağlıdır. Yemek hazırlıklarının ustaca sınıflandırılması ivecek yasaklarının olmaması, tariflerdeki çeşitliliğini açıklar, ak sıvıların sindirimi kolaylaştırdığı kabul edildiğinden çorba-remek sonunda sunulur.

;u ortak özellikler, tarım ürünlerindeki çeşitliliğe bağlı büyük bölgesel çeşitlilikle bağdaşmaz değildir: esas maddesi bıığ-veya darı olan peksimetler ve lapalar kuzeyde temel bir rol -arken, pirinç güneyde daha çok tüketilir. Tarımsal ürünlerle Jrudan ilişkisi olmayan yerel âdetler de vardır. Mesela Sichu-znutfağı özellikle baharatlı, Güneybatı mutfağı ise daha çe-.dir.

»ağlık. Halk sağlığını iyileştirmek ve sağlık hizmetlerinden ya-.amlmasmı sağlamak için gerçek bir çaba harcanmıştır. Önce ıtalıklardan korunmaya ağırlık verilmiştir: küçük aşılama biberinin geliştirilmesi, temel sağlık koruma ilkelerinin halka yabası (özellikle doğumlar için). Hızlı bir temel eğitim görmüş, =ai kökenli pratisyenler olan «çıplak ayaklı hekimler» deneme-loprakların kolektifleştirilmesi ve halk komünleriyle birlikte ışmiştir. Tıp hizmetleri bugün mahalle komiteleri ve üretim biberi tarafından yönetilmektedir.

Çin komünizmi

Modelin özgünlüğü. Komünizmin Çin kültürünün egemen uğu ülkelerde (Çin ve Vietnam) sağlam bir biçimde tutunmuş lası, hiç kuşkusuz, salt bir rasdantı veya tek başına tarihî kon-

jonktürün sonucu değildir. Gene de komünizmin başarısıyla bu uygarlık arasındaki muhtemel bağlar henüz tam olarak açıklanmamıştır. Daha fazla köylü ve iradeci olan ve eski toplumdan sosyalizme ve komünizme geçişi hızlandırmak isteyen Çin komünizmi, eski Sovyeder Birliği’nde ağır basan komünizmden ayrılmıştır.

Nüfusu denetleme yollan. Halk cumhuriyeti yönetimi, nüfusu gözaltında tutan ve çerçeveler içine sokan bir dizi teknik uygulaması ölçüsünde otoriterliğini korumaktadır. Çinlilerin büyük bölümü, günlük yaşamlarım düzenleyen, davranışlarını, yer değiştirmelerini, hatta cinsel yaşamlarını gözetim altında tutan «üretim birimleri» içinde yer alır. Bir tür kişisel kitapçık,, seçimi asla ilgililere bırakılmayan bir ikamet yeri saptar. Böylece şehirlere yönelik göçler sınırlanmıştır (bu, tarımsal nüfus fazlasını yerinde tutarak şehirlerin gecekondularla büyümesini engellemeye imkân tanımıştır).

Eğitim de son derece sıkı bir biçimde denetlenmektedir. 1949’dan itibaren okuryazarlığı geliştirmeye yönelik gerçek bir çaba harcanmıştır. Özellikle kırsal bölgelerde ilköğrenim eğitimin yoksul akrabası olmakla birlikte, genelde bugünkü kuşakların tamamen okumuş, okuryazar oldukları kabul edilmektedir. Ortaöğrenime devam edenlerin sayısı sınırlıdır; bu durum üniversiteler için daha fazla geçerlidir; seçimler uzun süre politik ve toplum-

sal ölçütlere göre yapılmıştır. Öğrencilere ve aydınlara beslenen güvensizlik, Kültür Devrimi sırasında çarpıcı bir biçimde belli olmuştur: 1966-1968 arasında «genç okumuşlar», «kızıl muhafızlar» içinde önce hocalarına, ardından da Mao’ya muhalif yöneticilere karşı seferber edilmişlerdir; daha sonra zorla kırsal kesimlere gönderilmişlerdir. Üniversiteler bütün bu dönem boyunca kapalı kalmıştır. Mao’nun 1976’da ölmesinden sonra görece sınırlanan, 1980’li yıllarda çok öne çıkan ekonomik alandaki liberalleşme, 1986’da, özellikle de 1989’da öğrenci hareketlerinin kanlı bir biçimde bastırılmasını engellememiştir.

Basın-yayın organları da sıkı bir biçimde denetlenmektedir. Televizyon hızlı bir gelişme göstermiştir (1991’deki toplam alıcı sayısının 213 milyon adet olduğu tahmin edilmektedir) ve bütün ülkeyi kaplayan 591 istasyon vardır. Bunların yayınlarının ve malzemelerinin büyük bölümü merkezî televizyon tarafından sağlanmaktadır.

1992 ekim ayında XIV. Kongre «Sosyalist Pazar Ekonomisi» adı altında yeni bir program sunmuştur. Bu yolla devlet tekeli kaldırılmış, özel kesime kolaylıklar sağlanmıştır. 1992-1995 yılları arasında 1988’de çıkarılan iflas yasası yeniden düzenlenmiş ve özel tasarruf lehine bütçede yeni düzenlemeler yapan kararlar alınmıştır. Böylece özel kesim şirkederinin genel bütçedeki payı azaltılmıştır. □

Tek çocuk politikası, 1979’da benimsenmiş, doğurganlığı azaltmış ama nüfus artışını düşürmemiştir: doğum oranı ölüm oranından çok daha yüksektir.

Çin mutfağı, büyük ölçüde bölgesel Iarlılıklardan kaynaklanan zenginliği ve çeşitliliğiyle belirgindir.

AYRICA BAKINIZ

– IB.ANSLI Buda ve Budizm

– 1B.ANSLI komünizm

– 1B.ANSL1 Konfüçyüs

ve Konfüçyüsçülük

– IB.AHSII Mao ve Maoculuk

– imm Taoculuk

 

ÇİN DİLİ VE EDEBİYATI

Çin, XXI. yy’m şafağında henüz bir Nobel Edebiyat Ödülü’yle onurlandırılmamış olsa da, en azından dünyanın en çok konuşulan diline sahiptir ve iki bin yıllık bir yazıyı korumayı başarmıştır. Hint ve Avrupa edebiyatı gibi, Çin edebiyatı da milattan çok önce doğmuştur ve Konfüçyüsçülükten Taoculuğa kadar bütün Çin felsefesi, gerçek bir yazı kültümün kökeninde yer alır.
Çince, diğer dillerden yazısının özgünlüğüyle ayrılır: dünyanın her yerinde Çin lokantalarının tabelaları, işaretlerin çözülemez güzelliğinin ardında, Batı dünyasınınkinden kesinlikle farklı bir dünya görüşüne tanıklık eder.

ÇİN DİLİ

ilk alfabenin, yani bir dilin temel seslerini temsil eden son derece sınırlı sayıda işaretin yaratılması, Batı uygarlıklarının kökeninde yer alır. Bundan türeyen sesçil (fonetik) yazılar, yazılı dil karşısında sözlü dile ayrıcalık tanır. Çince’de ise bunun tersi geçerlidir: bize ulaşan yazılı metinlerin büyük çoğunluğu sözlü bir dilin değil, yazılı iletişime ayrılmış özgün bir dilin çevriyazılarıdır (transkripsiyonlarıdır). Çin yazısının temel ilkesi anlambilim-sel bir ilkedir: her yazı işaretinin veya sinogramm her şeyden önce bir anlamı vardır ve buna atfedilen telaffuz, bölgelere ve çağlara göre değişir.

Çin yazısı

Çin yazısına ilişkin ilk örneklerin tarihi MÖ XV. yy’a kadar uzanır: bunlar ileri bir dil aşamasını ve bugünkü sinogramlarm doğrudan ataları olan önemli sayıda işareti ortaya koyan yazıtlarıdır. Yazı, yirmi yüzyıl boyunca hiç değişmeyecek olan birleşik ve resmî kimliğine, Qin İmparatorluğu’nun kurulduğu MÖ 221’de yayımlanan bir imparatorluk fermanıyla kavuşur. Han döneminden kalma ilk kökenbilimsel (etimolojik) ve yapısal sözlük bile 10 000 sinogram içermektedir; imparator Kangxi’nin (XVII. yy) sözlüğünde, bu sayı 40 000 olacaktır; bunların arasında çok sayıda özel isim ve grafik değişke de yer almaktadır. Bugün, kullanılmakta olan sinogram sayısının 4 200 olduğu tahmin edilmektedir. 1957’de yapılan bir reformla 1 750 sinogram değiştirilmiştir; bu yüzden bunların iki biçimi vardır: Çin Halk Cumhuriyetinde kullanılan basideştirilmiş biçim ve her yerde kullanılan geleneksel biçim.

234
Oluşum ve yapı. Başlangıçta, yazı tanrılarla iletişim kurrr.; -yarar. Gerçeği tasvir etmenin ilk aracı nesneleri çizmek olduf_: dan, yazıyı oluşturan işareder gerçekliğin tasvirleridir: düzeni-biçim alan bu çizimlere piktogram denir. Bugünkü Çin yazışır.;; altı anlambilim ailesine dağılmış, yaklaşık 200 piktogram va:;r

– insanın bütünü: ayakta (1), çömelmiş, cepheden, yandar. : ya yatmış (2), kadın (3), çocuk (4);

– bedenin bölümleri: yüz (5), ağız (6), göz (7), el (8), ayak -kalp (10);

– doğa: yağmur (11), dağ (12), ırmak (13), su (14), ateş (15

– bitkiler: ağaç (16), bambu (17);

– hayvanlar: sığır (18), fare (19), baykuş (20), kaplan (211-

– yapma eşya nesneler: ev (22), alet (23), sehpa (24), taru (25).

Bu piktogramlar daha sonra, daha karmaşık kavramlar: = lemleri, duyguları… belirten bileşik işaretlerin öğeleri durur; -na gelirler: değnek tutan el, «vurmak» (26); insan ve dağ, «ke; ; (27); iki ot arasındaki güneş, «tan» (28); veya kalp ve bay= «korkmak» (29) anlamına gelecektir. Sadece bu tür işaret.: yanlış olarak hepsi için kullanılan «ideogram» terimini hak ; ■ mektedir.

Oldukça sınırlı sayıdaki bu piktogramlara, giderek artan s: da türev anlam yüklenecektir; piktogram yedeğinden almar. i ~ lambilimsel bir öğenin eklenmesiyle türev sinogramlarm yar=r. ması böyle gerçekleşir. Mesala [mo] biçiminde telaffuz ediler. aynı zamanda çöl, perde ve mezar anlamına gelir: çıkış no/ti. olan sinograma (28) üç su damlası (30) eklenerek çöl (311 t.’–edilir; toprak (32) eklenerek mezar (33) elde edilir; veya kuz:;. (34) eklenerek perde (35) elde edilir. (31), (33) ve (35) numaralı; -tün bu türev sinogramlar dizisi de [mo] olarak telaffuz edilir 2 -gün, üç türev sinogram, anlambilimsel bir bileşen öğeden, : (32), (34) ve sesçil bir bileşen öğeden [mo], (28) oluşmuş gibi : rünmektedir: bunlara «ideo-fonogram» denmektedir. Sinogr;-lann çoğu, bu şekilde, piktogram denen birinci öğelerden c—–muştur ve aynı yöntemle yenileri yaratılmaktadır.

Sesçil sistem. Bir sinogram, bir yandan bir anlamı temsil e;: t diğer yandan sesçil bir birime tekabül eder. Telaffuzu zamaEi : mekâna göre değişse bile, bu her zaman bir hecedir. Çince’di -nırlı sayıda hece vardır ve zorunlu olarak tonlamayla tamamkr_-lar; modem Çince’de bunların sayısı yaklaşık 400’dür. Kuz: Çincesi’nde dört, Kanton lehçesindeyse sekiz olanaklı tonl;~-vardır. Böylece, Kuzey Çincesi’nin 400 hecesi için ayrı ter.;; 1 200 birim bulunur. 4 000 kadar (en çok 40 000) sinograır. -ir 1 200 ayrı sesçil birimle, eşseslilerin sayısı çok fazladır. Bazı : rimlerin sadece bir sinogramı olsa bile, diğerlerinin sinograK. :: yısı yirmiden fazladır.

Sözlük ve çevriyazı. Düzenli bir sınıflandırma sistemi. Hı* döneminde hazırlanan ilk sözlükle oluşturulmuştur: anlamfci—-sel (semantik) bir öğeden türeyen sinogramlarm çoğunluğu r-öğenin arkasında sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma, ile:.;: «anahtar» başlığı altında 214’e indirilecek olan 540 öğe önenr I’ sık görülen anlambilimsel öğeler el, ağız, su, ağaç, ayakta inşa” -. kalptir. Bu altısı, bütün sinogramlarm yüzde 25’inin bileşimine ; rer. Altı el içeren «vermek»te olduğu gibi aynı öğe, aynı İşe:-:” içinde tekrarlanabilir.

Bu anlambilimsel-grafik sistem, okuyucuyu, kendisini ilgıl-_ diren sinogramı, bilse bile, sınıflandırma listesinde sistemi :
> Klasik metinleri derleyen filozof»

Güzel Sanatlar Müzesi, Boston): Song hanedanı döneminde (960-i279) çizilmiş bir rulodan aynntı.
ilkbaharda dağda gezinti» (aynntı; Si’ay Müzesi, Tayvan). Ressam Ma tarafından 1200’e doğru, ipek ne resmedilen bu manzara, bir halini ifade eder: insan, derin z^şjncelere dalışına ortak olur gibi ~z~~*en havadaki bir kompozisyonda zehirleyici bir yer işgal etmektedir.
İÇİNDEKİLER

ÇİN DİLİ ÇIN EDEBİYATI

ÇİN DİLİ VE EDEBİYATI

Çin, XXI. yy’m şafağında henüz bir Nobel Edebiyat Ödülü’yle onurlandırılmamış olsa da, en azından dünyanın en çok konuşulan diline sahiptir ve iki bin yıllık bir yazıyı korumayı başarmıştır. Hint ve Avrupa edebiyatı gibi, Çin edebiyatı da milattan çok önce doğmuştur ve Konfüçyüsçülükten Taoculuğa kadar bütün Çin felsefesi, gerçek bir yazı kültümün kökeninde yer alır.
Çince, diğer dillerden yazısının özgünlüğüyle ayrılır: dünyanın her yerinde Çin lokantalarının tabelaları, işaretlerin çözülemez güzelliğinin ardında, Batı dünyasınınkinden kesinlikle farklı bir dünya görüşüne tanıklık eder.

ÇİN DİLİ

ilk alfabenin, yani bir dilin temel seslerini temsil eden son derece sınırlı sayıda işaretin yaratılması, Batı uygarlıklarının kökeninde yer alır. Bundan türeyen sesçil (fonetik) yazılar, yazılı dil karşısında sözlü dile ayrıcalık tanır. Çince’de ise bunun tersi geçerlidir: bize ulaşan yazılı metinlerin büyük çoğunluğu sözlü bir dilin değil, yazılı iletişime ayrılmış özgün bir dilin çevriyazılarıdır (transkripsiyonlarıdır). Çin yazısının temel ilkesi anlambilim-sel bir ilkedir: her yazı işaretinin veya sinogramm her şeyden önce bir anlamı vardır ve buna atfedilen telaffuz, bölgelere ve çağlara göre değişir.

Çin yazısı

Çin yazısına ilişkin ilk örneklerin tarihi MÖ XV. yy’a kadar uzanır: bunlar ileri bir dil aşamasını ve bugünkü sinogramlarm doğrudan ataları olan önemli sayıda işareti ortaya koyan yazıtlarıdır. Yazı, yirmi yüzyıl boyunca hiç değişmeyecek olan birleşik ve resmî kimliğine, Qin İmparatorluğu’nun kurulduğu MÖ 221’de yayımlanan bir imparatorluk fermanıyla kavuşur. Han döneminden kalma ilk kökenbilimsel (etimolojik) ve yapısal sözlük bile 10 000 sinogram içermektedir; imparator Kangxi’nin (XVII. yy) sözlüğünde, bu sayı 40 000 olacaktır; bunların arasında çok sayıda özel isim ve grafik değişke de yer almaktadır. Bugün, kullanılmakta olan sinogram sayısının 4 200 olduğu tahmin edilmektedir. 1957’de yapılan bir reformla 1 750 sinogram değiştirilmiştir; bu yüzden bunların iki biçimi vardır: Çin Halk Cumhuriyetinde kullanılan basideştirilmiş biçim ve her yerde kullanılan geleneksel biçim.

234
Oluşum ve yapı. Başlangıçta, yazı tanrılarla iletişim kurrr.; -yarar. Gerçeği tasvir etmenin ilk aracı nesneleri çizmek olduf_: dan, yazıyı oluşturan işareder gerçekliğin tasvirleridir: düzeni-biçim alan bu çizimlere piktogram denir. Bugünkü Çin yazışır.;; altı anlambilim ailesine dağılmış, yaklaşık 200 piktogram va:;r

– insanın bütünü: ayakta (1), çömelmiş, cepheden, yandar. : ya yatmış (2), kadın (3), çocuk (4);

– bedenin bölümleri: yüz (5), ağız (6), göz (7), el (8), ayak -kalp (10);

– doğa: yağmur (11), dağ (12), ırmak (13), su (14), ateş (15

– bitkiler: ağaç (16), bambu (17);

– hayvanlar: sığır (18), fare (19), baykuş (20), kaplan (211-

– yapma eşya nesneler: ev (22), alet (23), sehpa (24), taru (25).

Bu piktogramlar daha sonra, daha karmaşık kavramlar: = lemleri, duyguları… belirten bileşik işaretlerin öğeleri durur; -na gelirler: değnek tutan el, «vurmak» (26); insan ve dağ, «ke; ; (27); iki ot arasındaki güneş, «tan» (28); veya kalp ve bay= «korkmak» (29) anlamına gelecektir. Sadece bu tür işaret.: yanlış olarak hepsi için kullanılan «ideogram» terimini hak ; ■ mektedir.

Oldukça sınırlı sayıdaki bu piktogramlara, giderek artan s: da türev anlam yüklenecektir; piktogram yedeğinden almar. i ~ lambilimsel bir öğenin eklenmesiyle türev sinogramlarm yar=r. ması böyle gerçekleşir. Mesala [mo] biçiminde telaffuz ediler. aynı zamanda çöl, perde ve mezar anlamına gelir: çıkış no/ti. olan sinograma (28) üç su damlası (30) eklenerek çöl (311 t.’–edilir; toprak (32) eklenerek mezar (33) elde edilir; veya kuz:;. (34) eklenerek perde (35) elde edilir. (31), (33) ve (35) numaralı; -tün bu türev sinogramlar dizisi de [mo] olarak telaffuz edilir 2 -gün, üç türev sinogram, anlambilimsel bir bileşen öğeden, : (32), (34) ve sesçil bir bileşen öğeden [mo], (28) oluşmuş gibi : rünmektedir: bunlara «ideo-fonogram» denmektedir. Sinogr;-lann çoğu, bu şekilde, piktogram denen birinci öğelerden c—–muştur ve aynı yöntemle yenileri yaratılmaktadır.

Sesçil sistem. Bir sinogram, bir yandan bir anlamı temsil e;: t diğer yandan sesçil bir birime tekabül eder. Telaffuzu zamaEi : mekâna göre değişse bile, bu her zaman bir hecedir. Çince’di -nırlı sayıda hece vardır ve zorunlu olarak tonlamayla tamamkr_-lar; modem Çince’de bunların sayısı yaklaşık 400’dür. Kuz: Çincesi’nde dört, Kanton lehçesindeyse sekiz olanaklı tonl;~-vardır. Böylece, Kuzey Çincesi’nin 400 hecesi için ayrı ter.;; 1 200 birim bulunur. 4 000 kadar (en çok 40 000) sinograır. -ir 1 200 ayrı sesçil birimle, eşseslilerin sayısı çok fazladır. Bazı : rimlerin sadece bir sinogramı olsa bile, diğerlerinin sinograK. :: yısı yirmiden fazladır.

Sözlük ve çevriyazı. Düzenli bir sınıflandırma sistemi. Hı* döneminde hazırlanan ilk sözlükle oluşturulmuştur: anlamfci—-sel (semantik) bir öğeden türeyen sinogramlarm çoğunluğu r-öğenin arkasında sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma, ile:.;: «anahtar» başlığı altında 214’e indirilecek olan 540 öğe önenr I’ sık görülen anlambilimsel öğeler el, ağız, su, ağaç, ayakta inşa” -. kalptir. Bu altısı, bütün sinogramlarm yüzde 25’inin bileşimine ; rer. Altı el içeren «vermek»te olduğu gibi aynı öğe, aynı İşe:-:” içinde tekrarlanabilir.

Bu anlambilimsel-grafik sistem, okuyucuyu, kendisini ilgıl-_ diren sinogramı, bilse bile, sınıflandırma listesinde sistemi :
> Klasik metinleri derleyen filozof»

Güzel Sanatlar Müzesi, Boston): Song hanedanı döneminde (960-i279) çizilmiş bir rulodan aynntı.
ilkbaharda dağda gezinti» (aynntı; Si’ay Müzesi, Tayvan). Ressam Ma tarafından 1200’e doğru, ipek ne resmedilen bu manzara, bir halini ifade eder: insan, derin z^şjncelere dalışına ortak olur gibi ~z~~*en havadaki bir kompozisyonda zehirleyici bir yer işgal etmektedir.
İÇİNDEKİLER

ÇİN DİLİ ÇIN EDEBİYATI

4- çocuk

4*
5- yüz
7- göz

£
10- kalp
11-yağmur
Xfc.
18- sığır
24- üçlü yelkeı
13-akarsu
15- ateş
16-ağaç

A
>n
K
20-baykuş
21- kaptan Â
r
26- vurmak 27- münzevi adam

(sopa tutan el) (insan ve dağ)

-L 4uı
29- korkmak (kalp ve baykuş)
JUL
31-çöl (şafak ve ûç damla su)
32-toprak

[mo]
. -ne aramaya mecbur eder. Bu nedenle günlük kullanımı

……- —ödem sözlükler, birleşik bir sesçil çevriyazı içeren sesçil

r_£andırma benimserler. İlk alfabetik çevriyazılar Avrupalı-L gafından, kendi dillerine uygun olarak (İngilizce, Fransızca

…… . Jusça) çevrilmişlerdir. 1950’de Çin Halk Cumhuriyeti’nde

ı rmitesi, diğer bütün çevriyazıların yerine geçmek üzere, La-r -=r£erinde yeni bir çevriyazı (Pinyin) geliştirmiştir. Sesçil u ,-Lerde sınıflandırmaya yarayan Pinyin’dir. Burada her hece L:: ‘fzk sıraya göre yerleştirilir; her hece için dört ton birbirini

– : ■ _.‘,esela «bi» hecesi için, birinci tonda bir sinogram, ikinci-

– ;i i, üçüncüsünde altı, dördüncüsünde ise yirmi altı sinog-

-ulunur.

Klasik dil

^rrek resmî, gerekse özel veya edebi yazılı iletişime hizmet .. – Çin dilinin bu aşamasıdır. Klasik dil 3 000 yıldır, kesintiye -: —laksızın, giderek genişleyen bir ülkede, giderek kalabalıkla–_r nüfus tarafından kullanılmaktadır.

Yapay bir dil. Bu dil, yapay olduğu, dolayısıyla konuşma di–; veya dillerinden bağımsız olduğu için kendini korumuştur. . t dünyasında Latince, yaşayan bir dil olmaktan çıktığı anla, .: dillerin doğuşu arasında, benzer bir rol oynayabilmiştir.

i’ıme dağarcığı, sinogramla kelime arasında bir denklem ser-.: – -.er sinogram bir kelimeye tekabül ettiğinden, Çince, tek he-. -_r dil olarak nitelenmiştir. Ama aynı sinogram, çoğu zaman anlam taşır; her halükârda, Türkçe cümlede bir fiilin, bir : – ~:r sıfatın tekabül ettiği temel bir anlama gelir: (36) yemek -ek düşüncesini gösterir ve yemek, beslemek, besin, besinsel .irr-larını taşır.

Değişmez bir dil. Klasik olduğu kadar modern Çince de,

. —bilime (morfoloji) uymaz: her kelime değişmezdir. Ne ad ne fiil çekimi, ne tekil ne çoğul, ne eril ne dişil ne de – ;;z vardır. Buna karşılık kelimedeki bu dilbilgisi yokluğu sı-sıraya uyulmasını gerektirir: kelimenin işlevini gösteren, ~ce içindeki yeridir. Ayrıca dilbilgisel ilişkilerin çoğu, gele-îel dilbilgisinde «boş kelimeler» olarak adlandırılan özel ; urla ifade edilir. Eski metinlerin çözümlenmesini sağlayan ilandaki ustalıktır. Klasik Çin dili, Çinli olmayan yazarların : ı.erinin de eklenmesini gerektiren olağanüstü geniş bir ede-ııa sahiptir. Bu, hiç kuşkusuz bütün insanlık tarihinin, yanın sürekliliği sayesinde hâlâ yararlanılabilen en önemli ya-. rütünüdür. Dil ve yazı, edebiyatta ağırlıklı bir yeri olan şi-;zellikle uygundur: işaretin anlambilimsel değeri, şiirin an–_ru ve biçimini etkili bir biçimde destekleyen ve sürdüren rrudan bir telkin gücünün yanı sıra çağrıştırıcı bir güç taşıttadır.

Modern diller

imparatorluğunu edebiyata ve beyinlere yaymış olan klasik di–egemonyası 1919’da sona erer. 4 mayıs hareketinin liderleri idin modern dünya için yetersiz olduğunu ilan edip konuşma run yaygın kullanımını önerirler. Gene de, bu gerçek kültür rjninin, klasik dilin üç bin yıllık egemenliğine son vermek : birkaç yıl beklemesi gerekecektir. Klasik dili altetmek, yerine u-enisini geçirmekten daha kolaydır. Gerçekten de, Çin’in dil ısı son derece karmaşıktır, imparatorluğun bir ucundan diğe-devlet hizmetindeki okumuş memurlar tarafından kullanı-ve «Mandarin» olarak adlandırılan, yalın bir konuşma dili
*
ağır basmaktadır. Ama bu aynı zamanda, ayrıcalıklı bir seçkinler topluluğu tarafından kullanılan, biraz yapay bir dildir. Diğer yandan, halk son derece farklı birçok lehçe konuşmaktadır. Kuzey ve Orta Çin’de yaşayanların yaklaşık yüzde 70’i, benzerlikleri nedeniyle lehçelerarası iletişime imkân veren Kuzey lehçelerini kullanmaktadır. Güney’de en önemlileri Kanton lehçesi, Hakka ve Vu olan yedi büyük lehçe konuşulmaktadır; ama bir Kantonlu, ne Hakka dilini, ne de Kuzey dilini anlar (bunun tersi de geçerlidir). Bütün halk için yeni bir ortak dil oluşturmak gerekmektedir. Buna önce ulusal dil, halk cumhuriyetinin ilanından sonra da halk dili adı verilir.

Halk dili veya ortak dil (Putonghua), Pekin bölgesinin ortak lehçesine dayanan ve çok belirgin taşra ağızlarından arınmış olan Putonghua, resmî basın yayın organlarının dili ve okullarda okutulan dildir.

Telaffuzları birleştiren Pinyin’in yararı burada ortaya çıkar; aslında okula giden çocukların yarısı iki dillidir: evlerinde lehçelerini, okulda halk dilini konuşurlar. Elbette bu dil, klasik dille birçok ortak noktayı korumaktadır. Temel farklılık kelimelerin kavramında gizlidir; tek bir sinograma tekabül eden tek heceli kelimelere göre az sayıdadır ve temel kelime dağarcığını oluşturur: almak, yazmak, gitmek gibi fiiller; büyük küçük, alçak, yüksek gibi sıfatlar; el, ayak, baş, at veya sığır gibi yaygın somut kelimeler. Bu kelimeler aynı kalmıştır ve Çin tarihi, bu alanda bir uçtan diğerine şaşırtıcı bir istikrar gösterir. Gene de kelimelerin büyük çoğunluğu iki, bazen de üç heceden oluşur. Bunlar, oluşumlarına giren sinogramlarm anlamından yola çıkarak oluşturulur. Öyleyse bunlar Fransızca’daki gibi türetilmiş kelimelerden çok bileşik kelimelerdir. Mesela otomobil «buharlı taşıt», tren «ateşli taşıt», lokomotif ise «ateşli taşıtın başı» biçiminde söylenir. Öyleyse, sinogramlarm bağımsız anlamı biliniyorsa, modern kelimelerin anlamı mantıksal olarak tahmin edilebilir.

Diğer yandan, dilbilgisel kullanımlar önemli ölçüde dönüşüme uğramıştır. Çok sayıda evirme (turnür) yok olmuş, başkaları oluşmuştur. Mesela «olmak» fiili bağlaç haline gelmiş, yani artık terimler arasında bir ilişki kurulmuştur. Kelime gruplarının sırası da aynı değildir: mesela klasik dilde fiilden sonra gelen yer tümleci, modern dilde önde yer almaktadır.
2- çömelmiş, yatmış, vb. insan

r
*
1 – ayakta duran insan
9-ayak
Çin kaligrafisi, basıl s ‘}szz~ı< öte, çoğu kez aynı ~

olan okumuş kişiler ün*-:.i” uygulanan bilimsel bım s :

« Yung» (ebedî) harf ve/a s::~ sf ■ fırça darbesiyle oluştun.
35- perde (şatak ve 36- yemek yemek, kumaş) beslenmek, yiyecek gıc
di
d
>
30- üç damla su
12-dağ
6- ağız

«Mandasına binmiş Laozi, Ardında Uşağıyla »(MÖ VI. veya V. yy, Millî Kütüphane, Paris).
KRONOLOJİK DÖNEMLER

ANTÎKÇAĞ (MÖ 221’e kadar)

Beş klasik Şiirler Klasiği Filozoflar Laozi

KLASİK ÇAĞ {MÖ III. yy – MS IX. yy)

Tarih Tarihsel Anılar Şiir Tao Yuanming Du Fu

ls<- zzrz düzyazı Liu Zongyuan KLASİK SONRASI ÇAĞ (X. yy-1919)

Besteler Su Shi zarz düzyazı Su Shi Yuan dönemi Batı Odasının tiyatrosu Romansı _v^ng dönemi Batıya Gezi romanı

MODERN EDEBİYAT (1919’dan itibaren)

Yergi Lu Xun Roman Lao She Şiir Ai Qing
ÇİN EDEBİYATI

İmparatorluğun kuruluşundan itibaren edebiyat, iktidara ulaşmak için anahtar duruma gelir: mandarin olmak isteyen, çocukluğundan itibaren Konfüçyüsçü beş klasiği ezbere öğrenmek, ilkçağ filozoflarını okumak, klasik dilini ve kaligrafisini bilmek zorundadır. MS 100’den itibaren üretilmeye başlanan kağıt, bambu veya ipek tabakların yerini alır. Çin, V. yy’da, Avrupa’dan beş yüzyıl önce, gravür sanatlarında kullanılan bir düzbaskı tekniği biçiminde, matbaayı icat eder: her sayfa tahta bir levha üzerine oyulur; ikiye katlanmış sayfalar serbest kalan taraflarından bir ipliğe bağlanır. Basılı kitap hızla ve büyük ölçüde yayılır; öyle ki eski baskılara bugün bile rastlanılabilir.

Antikçağ

MÖ 221’de imparatorluğun başlamasıyla sona eren bu dönemde, Çin felsefesinin, özellikle de Konfüçyüsçü ve Taocu öğretilerin dayandığı çok sayıda metin üretilir.

«Şiir Klasiği»: bir şiir derlemesi. Konfüçyüsçü beş klasik arasında «Şiir Klasiği» (Shi Jing) en beğenileni olagelmiştir. Bu, uzun süre Konfüçyüs’e atfedilen, MÖ XI. – VI. yy’lara ait 305 şiirden oluşan bir derlemedir. Uç bölüme ayrılır: Halk Şarkıları, Saray Şarkıları ve Övgüler. 160 Halk Şarkıları, köylü şenlikleri sırasında söylenen ve çekiciliklerini saflıklarına borçlu olan, nakaratlı ve kıtali basit halk şarkılarıdır. Sayıları yüzü bulan Saray Şarkıları daha özenli bir üslupla, aristokrasinin yaşamını, avlarını, şölenlerini anlatır. Övgüler, saray törenleri için yazılmış epik anlatılardır. Bu ilk Çince şiir derlemesi, böylece, çok farklı kökenleri ve ereklilikleri olan eserleri (halk dehasının kendiliğinden ifadesi veya seçkinlere yönelik çok yüksek düzeyli şiirler) biraraya getirir. Çin’de üst düzey edebiyat, yüzyıllar içinde, sözlü edebiyattan ve halk edebiyatından düzenli olarak beslenecektir.

Laozi: Taouculuğun çelişkileri. Laozi (Lao-tseu) belki de hiç yaşamamıştır, ama ona atfedilen küçük kitabın eşi efsanevî bir kaderi olmuştur: bir gecede yazılmış olduğu sanılan Yüce Aklın Erdemi (Tao-te) toplamı 5 000 sinogramı ancak geçen 81 kısa bölümle, okurlarına kendilerine sordukları temel soruların cevaplarını verir. Bu, anlaşılması güç ve sık sık çelişkili küçük cümlelerden oluşmuş bir dizidir. Birincisi, tek başına sayısız yorumlara yol açmıştır: Herlenebilecek yol sürekli yol değildir, adlandırılabilecek ad sürekli ad değildir, adı olmayan Göğün ve Yer’in başıdır, bir adı olan her şeyin anasıdır. Yol ve Erdem, bu verimli dönemde zihinleri çelmek için birbirleriyle yanşan sayısız felsefe okulunun karşısında, Çin düşüncesinin bütününü beslemeden önce, Taocu öğretinin başvuru eseri durumuna gelmiştir.

Klasik çağ

Ling Bang’m Qin Shi Huangdi’nin imparatorluğunun bütünlüğünü sağladığı sırada kurulan Han Hanedam’nın başlangıcından (MÖ III. yy), Çin’in beş hanedan kargaşası içine girdiği Tang Ha-nedanı’nm sonuna (MS IX. yy) kadar uzanır.

Tarihsel kayıtlar: insan ve yazgısı. Büyük saray tarihçisi Sima Qian MÖ 92’de Han imparatoru Wu’ya «TarihselKayıtları»nı (Shiji) sunar. Bu, başlangıcından (MÖ 2687) 101 yılına kadar uzanan genel bir Çin tarihidir. Eserin 130 bölümü, beş parçaya ayrılır: «imparatorluk Yıllıkları» (12 bölüm), hanedanların ve imparatorların kronolojisini verir; «Tabletler» (10 bölüm), tarihî tutanakları biraraya getirir (imparatorluğun birleşmesine kadar her prensliğin kendi takvimi ve kendi tarihlendirmesi vardı); dönemin büyük sorunlarının sentezi, sekiz «lnceleme»nin konusunu oluşturur; 30 bölüm, birleşme öncesinde Çin topraklarını bölüşmüş olan, veraset yoluyla geçen hanedanların çalkantılı tarihini anlatır; geriye kalan 70 bölümse önemli kişilerin hayat hikâyelerine ayrılmıştır. Sima Qian böylece filozofların, edebiyatçıların, büyük tacirlerin, hatta haydutların yaşamını, zaman zaman da eserlerini unutulmaktan kurtarır ve eseri kendi hayat hikâyesiyle bitirir. Eski metinleri bol bol kullanmasına rağmen, benzersiz bir anlatma yeteneğiyle, eserme bir düşünce ve üslup birliği vermeyi başarır. Kahramanları Çin düşselliğini sonsuza kadar beslemiştir: ölümü yenilgiye tercih eden Xiang Yu, bir anlık tereddüt nedeniyle ilk imparatoru öldürme fırsatını kaçıran Jing Ke veya krallıklar kuran ve yıkan güzel Xishi.

Tao Yuanming (365-427): dünyadan kaçış. Küçük bir şehirde yüksek düzeyli bir görevli olan Tao Yuanming, «Beş teneke pirinç için bir budalanın önünde eğilmem» der ve madalyalarını geri verir. Böylece Çin şairlerinin en saydamı köye geri dönme kampanyasını başlatır: bundan böyle tarlalar, şarap ve köylüler çekiciliğinden ve yalınlığından hiçbir şey kaybetmeyen billur gibi şiirlerinde yücelteceği arkadaşları olacaktır. «Ktr Hayatına Dö-
nüş» (tianyvan) hem dış doğa, hem de insanın derin iç c: . olan «doğal» olanın erdemlerini över. Tao Yuanming topiuır-i-‘ ve yalanlarından kaçmakla kalmaz, tarihten çıkmayı düşler: – –tali Çiçekli Kaynak» adlı küçük hikâyesinde, insanlar, son cjr.; den öğrenildiğine göre ne yazık ki yoldan çıkılmış bir evre’ — horozlan ve köpekleriyle kusursuz bir uyum içinde yaşam=– -dırlar.

Du Fu (712-770): şiirlerle tarih. Gelecek kuşakların «iriliğin şairi» olarak anacakları Du Fu, sefalet ve yalnızlıktan ir; -bir şey tanımaz. Sınavlara alınmayıp mandarin olma şansın: ^; bedince kendini şiire adar: çoğunun tarihi belli olan 1 500 k= –şiir, kargaşalı bir dönemin vakayinamesini oluşturur. Ayakü’~ ~ 756’da Tanglar’ın görkem hayâllerine son verir: Du Fu kacr–ve ihtiyarları götüren görevlilerin aşırılıklarını, «iyi aile çocuLî’ mn kanının bataklığa döndürdüğü» savaş meydanlarını, aır= ; m zamanda zafer sevincini resmeder. Du Fu sonradan, bir iri; -yenilgi için gözyaşı dökecektir: yaşlılık:

Sıkıntılar, acı pişmanlıklar şakaklarımı beyazlaştırdı Yenildim, üzüntü veren şarap kadehlerinden vazgeçtim!

Du Fu, Avrupa’daki sonenin bir tür eşdeğeri olan sekiz is— şiiri isteyerek seçer ve bunu, beş veya yedi heceli dizelerden : -şan iki değişkesiyle, karmaşık bir prozodiye tâbi kılar. Beşrr: altıncı dizeler, dilbilgisel olduğu kadar anlambilimsel olara.’ — birbirlerini yansıtmak zorundadır: «ırmağın zümrüt yeşili üz= de kuşlar daha da beyazlaşıyor, tepelerin yeşilliği üzerinde ler akkora dönüşüyor». Renkler, yerler, nesneler ikişer ikişer r. birlerine karşılık vermektedir.

Liu Zongyuan (773-819): gözden düşmenin ağırlığı. – -Zongyuan otuz yaşındayken yeni imparatorun hükümetine z—ve çok sert bir reform programı önerir. Ama muhafazakâr g.ı: ri hesaba katmamıştır: imparator tahttan indirilir, genç bak;’–sürgüne gönderilir. Liu Zongyuan hiçbir zaman affedilmeyi tir. Henüz pek Çinlileşmemiş olan imparatorluğun güney.’ — sürgündeyken, bir başka doğa, başka insanlar, başka acer-::: karşılaşır. Bunlar düşüncesini zenginleştirir ve kaybedecek~
LuXun (Li Yi Tai’nin gravürü, 1981). Çin’in kalkınması için modern dilde bir edebiyatı savunan 4 mayıs 1919 hareketine katıldı ve daha sonra Solc~ Yazarlar Birliği’nin kurucu üyeleri arasında yer aldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir