wiki

«Cinleri ve insanlan ancak bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır.» (Zâriyât: 51/56)

«Rabbin meleklere «Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacağım» demişti…» (Bakara: 2/30) Birinci âyetin gösterdiği hedef insanm, hem kendi arzu ve duygularına, hem de kendisi dışındaki herhangi bir varlığa ve iktidara kul, köle olmaması, kulluk duygusunu yalnız Allah’a tahsis etmesi ve yalnız onun huzurunda eğilip secdeye kapanmasıdır. Âyette geçen «li-ya’budûn: bana kulluk etmeleri için» ifadesi yalnızca namaz, oruç, hac gibi doğrudan ibadetleri değil, insanm ferd ve toplum halinde bütün hayatmı, davranış ve yönelişlerini içine almaktadır. Esasen Kur’ân-ı Kerim’de kâinatın yaratılışından ve tâbi olduğu hârikulâde nizâmdan bahseden birçok âyet, canlı cansız her varlığın, bu mânâda Allah a kulluk ettiğini, onun emir ve tâlimâtına boyun eğdiğini, programlandığı gibi hareket ettiğini ifade etmektedir. Böylesine muazzam bir birlik, denge ve düzen içinde kendisine irade verilmiş ve yeryüzünde Allah’ın hükümranlığını temsil için gönderilmiş bulunan, kâinatın gözbebeği ve efendisi olmaya namzet yaratılmış olan insan, bu hedefe varabilmek için bütün diğer kulluk ve köleliklerden kurtulmak borcundadır. Yalnız Allah’a kulluk üç temel üzerinde durur veya bu hedefe üç vasrta ile ulaşılabilir: 1 — Maddî ve manevî, hukuki ve İktisadî tam hürriyet, 2 — İnsanlar arasmda eşitlik, 3 — Sosyal dayanışma. 1 — Tam Hürriyet: İnsan ruh, düşünce ve duygu dünyasında hürriyete (manevi hürriyete) kavuşmadan dış dünyada, hukukî ve iktisadi 376 İSLÂM’IN IŞIĞINDA GÜNÜN MESELELERİ hürriyete (maddî hürriyete) kavuşamaz. Manevî hürriyet sağlam bir imana, dünyada başlayan fakat mezarda bitmeyen, ebediyet âlemine uzanan bir dünya görüşüne ve hayat anlayışına, her nevi korku ve endişeyi silip atabilecek güçte maddi ve manevî temele, dayanağa muhtaçtır; işte İslâm da bunları insanlığa en mükemmel bir şekilde sunmuştur; âmentü esasla rında toplanmış İslâm imanı, temel ibâdetlerde ve İslâm’ın içtimâi, hukukî ve İktisadî düzeninde kendini gösteren ruh terbiyesi, sosyal ve hukukî adâlet, sosyal dayanışma, maddî ve manevî hürriyetin temelleridir. Hukukî ve İktisadî tedbirler yanında manevî hürriyet terbiyesine yönelik iki âyet meâlini buraya örnek olarak alıyoruz : «De k i: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabânız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticâret, hoşunuza giden evler sizce Allah’tan., Peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevgili ise Allah’ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fâsık kimseleri doğru yola eriştirmez.» (Tevbe : 9/24) «Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşın sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerini güzeli Allah katindadır. Ey Muhammed, de ki: Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Allah’a karşı gelmekten sakınanlara, Rablerinin katında, altlanndan ırmaklar akan ve orada temelli kalacaklan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızâsı vardır…» (Âl-i İmrân : 3/14-15) 2 — İnsanlar Arasında Eşitlik: Hürriyetin ikinci temeli insanların birbirine eşit oldukları inancı ve bu inanca dayanan uygulama ve düzenlemelerdir. Eşitlik mefhumunun tanınmadığı, kimilerinin tanrılardan geldiği, kimilerinin damarlannda dolaşan kanın asil ve mavi olduğuna inanıldığı bir çağda; insanların demir perdelerle bölünmüş sınıflara aynldıği; kiminin mukaddes, kiminin âdi kabul edildiği, kadının ruhunun bulunup bulunmadığının tartışıldığı bir devirde İslâm, insan cinsinin birlik ve eşitliği inancını getirmiştir; insanlar kökte ve gidişte, hayatta ve ölümde, haklarda ve borçlarda, kanun ve Allah huzurunda, dünyada ve âhirette eşittir; üstünlük ancak iyi iş ve eserle olur, kerâmet takvâdadır: «Allah sizi topraktan, sonra nutfeden yaratmış, sonra da sizi çiftler halinde var etmiştir. Dişinin gebe kalması ve doğur­

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir