CLERDE KIYAFET
Izta Asya’daki eski kıyafederine ait bilgiler, eski iraden, Turfan’daki buluntulardan ve minyatürler-î. kadarıyla, bugünkü Orta Asya topluluklarınınki-Nitekim, bugün Orta Asya’da yaşayan çeşitli rjgünkü geleneksel kıyafetleriyle eski Uygur du-t–.it rastlanan kıyafetler arasında çarpıcı bir benzer-Selçuklu döneminde, Türklerin kıyafeti, Anane sikişinde kalarak biçimlenmiş, Osmanlı kıyafetle-; ierek Cumhuriyet döneminde tam Avrupaî biçime
dönemi
uneminde en önemli üst giysisi kaftandı. Çeşitli elerde önü açık bir giyecek olan kaftanlar, diz ka-“-.-a topuklara kadar inerdi; astarlı veya astarsız, yakasız olabilirdi. Kubadâbâd ve Misis buluntularında :.:-klu Devleti sultanları, yakalı, sağdan sola doğru irian bol tutulmuş ve dışa kıvrılmış kaftanlarla tasvir
mailen astarlı kaftanların cepsiz olanları köle ve hiz-=rafından giyilirdi. Zenginler ve yöneticiler, kaliteli yapılmış kaftanlar giyerlerdi. Bele kemerle oturan .îtten kemere kadar olan kısmı bazı durumlarda z’-jrdu. Yenleri uzun veya kısa olur, bazı örneklerde .ta. kapakları da bulunurdu. Yen kapakları olan kaf-. gereği merasimlerde giyilirdi. Kaftanlardan başka ; 3ç etek de üst giysileriydi.
:.-.’eşır, kaftanın altına giyildiği için iç giysisi sayılırdı, çok süvarilerin giydiği bir iç çamaşmydı. Şalvarın : süslü olanlarını kadınlar, daha dar ve sade olanları-xyerdi. Diz kapağından ayak bileğine kadar olan bö-:: olan potur da bir başka iç giysisiydi. Tİnyatürlerinde bükme telden bilezikler, geniş bilek-ve hilal biçiminde küpeler, gerdanlıklar gibi takılar :. Takılarda altın-gümüş, firuze, yakut ve inci kulla-r_£. Selçukluların kişinin toplum içindeki yerini sim–andarı (tiraz) taktıkları bilinmektedir.
1 tarihinde, Musul’da hazırlandığı kabul edilen Ki-adlı elyazmasında, Bedreddin Lu’lu, başında kürklü
KIYAFET TARİHİ
yüksek başlı bir börk, üzerinde sağdan sola kapanan kapalı yakalı, beyaz bantlı bir kaftanla tasvir edilmiştir. Hükümdarlık simgesi olan tirazların üzerinde sağ kolda «Bedreddin», sol kolda «Lulu bin Abdullah» yazılıdır. Ayağındaysa kırmızı rumîlerle süslü sivri burunlu ve uzun konçlu çizme vardır. Hükümdarın etrafındaki figürlerde dilimli başlıklar, sağdan sola kapanan, beyaz şeritli, yakalı ve palmetlerle bezeli kaftanlar görülmektedir. Çizmeleri sivri burunlu ve uzun konçludur. Artuklu sikkelerindeyse sivri uçlu hükümdar başlıkları vardır. Rey’de bulunmuş bir pano üzerindeki Tuğrul Bey tasvirinin etrafındaki figürlerin başlarında da sivri külah ve yuvarlak başlıklar görülür. Giysiler önden açık ve kemerlidir, iki figür «çakşır» giymektedir.
Osmanlı dönemi
Topkapı Sarayı’nda sergilenen kıyafetler arasında padişahların çocukluk ve yetişkinlik kaftanları, iç çamaşırları, yazılı gömlekleri, takkeleri, serpuşları ve kavukları yer alır. Osmanlı sarayında padişahların elbiselerini muhafaza etmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek için iki gelenek vardı. Biri, ölen padişahın sağlığında kullandığı bütün giyeceklerinin bohçalanarak Esvap Hazine-si’ne gönderilmesiydi, ikinci gelenek, ölen padişah ve şehzadelerin türbelerine elbiselerinin ve diğer kişisel eşyalarının da konul-masıydı.
Türk saray kumaşlarının, dokuma tekniği, malzeme ve desen zenginliğiyle dünya kumaş dokumacılığı içinde önemli bir yeri vardır. Bu kumaşlar, saray atölyelerinde özel olarak dokunmuştur. Kumaşlardaki renk ve desenler hükümdüra yakışır ağırbaşlı bir zenginliğ iyansıtır. Bu etkiyi sağlamak için malzemenin en iyisi, en pahalısı seçilmiştir. Kaftan, şalvar, iç giyecekleri yapmada kullanılan kumaşlar, belgelerdeki adlanyla kemha, kadife, çatma, seraser, atlas, tafta, canfes, gezi, sof, bürümcük, diba, hatayî, seh-renk, zerbeft, aba diye anılmaktadır. Bunlardan aba, çuha, gezi, canfes, sof cinsi kumaşlar desensiz ve sade dokumalardır; canfes, gezi ve atlas kendinden desenli de olabilir. Diğerleri desenlidir ve yapıldığı dönemin renk ve desen özelliklerini yansıtır. Seraser, çatma, kemha cinsi kumaşlarda altın tel de kullanılmıştır. Çok pahalıya mal olan bu tür kumaşlardan yapılmış elbiseleri sadece padişah ve saray erkânı giyebilirdi.
Kemhadan dış kaftan yapılırdı. Kemhanın sekiz ayrı cinsinden en kalitelisine gülistanî adı verilirdi. Zeytin yeşili zemin üzerine kıvrık dal ve yapraklar arasında altın tel, mavi, beyaz, pembe, kırmızı, yeşil renklerle dokunmuş nar çiçekleri ve hatayîlerle süslü II. Bayezid kaftanı bir gülistanîdir.
Padişahların iç çamaşırları, dizlikleri, çorapları (kalçın) ve iç gömlekleri pamuklu kumaştan yapılmıştır. Ayrıca, üzerinde koruyucu dualar ve tılsımlar yazılı, padişah gömlekleri ilgi çekicidir. Bu gömleklerin, onları giyen kişileri cinlerin, perilerin şerrinden, düşmanlardan, yırtıcı hayvanlardan ve kötülüklerden koruğuna inanılırdı. Yazılı gömlekler gibi, yazılı takkeler de vardı.
Osmanlı sarayında kadın kıyafederinin korunması geleneği yoktu. Bu nedenle, kadın kıyafetleriyle ilgili örnekler, 1850’ler-den sonraya ait gelinlik ve tuvaletlerden ibarettir.
Sorguçlar, Osmanlı padişahlarının ve şehzadelerinin kullandıkları takıların başında gelirdi.Üstüne zümrüt, yakut, elmas, inci ve işlenmiş değerli madenlerle, hüma veya balıkçıl tüylerinden yapılan sorguçlar kavukların üstüne takılırdı.
Biçimi ve büyüklüğü, giyenin rütbe ve mevkiini yansıtan kavukların biçimlerine göre üsküf, börk, kallavi, mücevveze gibi türleri vardır. Asıl kavuk, keçeden yapılmış, yüksekçe bir başlıktı. Kavuk, külah denilen bu başlığın üzerine birkaç parmak genişliğinde bez sarılarak oluşturulurdu. Külaha sarılan bu bezeyse sarık denirdi. Köylüler külah üzerine yemeni sararlardı.
Gövdeye gömlek, mintan, zıbın, belden aşağıya don ve şalvar giyilirdi. Bu kıyafetin üstüne önü yırtmaçlı ve kollu bir entari giyilir, bele bir kuşak sarılırdı. Zenginler ve yüksek tabakadan olan kişiler, en üste işlemeli ve yakası kürklü bir kaftan, orta sınıftan olanlar, cübbe veya hırka giyerlerdi. Kollu ve yakasız kısa cepken, yelek ve dar baldırlı potur, köyülülerin ve halktan insanların giyecekleriydi. Ayakkabılar da yaşanan çevreye ve sosyal statüye göre değişim gösterirdi: zenginler ve yüksek sınıftan olanlar çedik, pabuç, mest, çizme, orta sınıf yemeni, köylülerse çarık giyerlerdi.
Kadınların ev ve sokak kıyafetleri ayrıydı. Evde genellikle zıbın ve şalvar, üstüne üçetek denen yırtmaçlı bir entari giyer, başlarına uskufa veya yemeni örterlerdi. Sokakta bu elbisenin üstüne geniş kollu ferace veya yeldirme giyilir, başa örtü veya yaşmak örtülürdü. Köylü kadınlar genellikle bellerine yağlık da denen peştemal sararlar, başlarına da büyük örtüler örterlerdi.
Askerî kıyafeder olarak, ordunun geniş bir bölümünü oluştu-
Haremde kadın kıyafetleri.
(Amadeo Preziosi’nin «Haremde Kahve Keyfi adlı tablosundan, 1853).
Osmanlı sarayına ait bir kaftan.
245