Dama tahtası adı verilen, karelere ayrılan bir tahta üstünde
iki kişi tarafından oynanan oyun. Dama tahtasındaki
kare sayısı ve taş sayısı ülkelere göre değişmekle
birlikte, Türkiye’de de geçerli olan en yaygın biçiminde,
dama tahtası 64 kareye bölünmüştür ve her oyuncunun
16 taşı vardır. Türkiye’de oynanan biçimiyle, damatahtasının
iki yanındaki oyuncular, önlerindeki ilk sırayı
boş bırakıp, ikinci ve üçüncü sıralara 16’şar taşlarını
8’er 8’er dizerler. Oyunu, karşı tarafın bütün taşlarını almayı
başaran kazanır. Taşlar (ya da pullar) oyuncular tarafından
sırayla ön, sol ya da sağdaki boş kareye sürülür. Karşı tarafın pulu arkasındaki kare boşsa, o taşın üstünden
arkaya atlanıp, karşı tarafın taşı alınır. Aralarında
birer boşluklu kare bulunuyorsa, birden çok taş alınabilir.
Oyunculardan biri, taşlarından birini karşı tarafın ilk
sırasındaki karelerden birine ulaştırabilirse, bu taş “damaya
çıkmış” diye nitelendirilir ve dama tahtası üstünde
yatay ve dikey olarak birden çok kare atlatılarak hareket
ettirilebilir.
Damayla ilgili en eski kitap 1547’de Valecsia’da (İspanya)
Antonio Torguemada tarafından yazılmıştır.
Fransız profesörü Peter Mallet de ilk bilimsel çalışmaları
yaparak, 1668’de yayınladığı kitapçıkta, damanın satranç
kadar eski olduğunu ve dünyanın her yerinde oynandığını
vurgulamıştır.
Oyuna yapılan en önemli katkılardan biri, 1756’da
matematikçi William Payne’in yayınladığı Guide to the
Game of Draughts’tır (Dama Oyunu Rehberi).
Kuralları basit olmasına karşın, dama oyununda, satrançta
olduğu gibi ilerdeki hamle ve durumları görebilmek
gerekir. 1896’dan bu yana dünya dama şampiyonaları
düzenlenmektedir.
dama
10
Eki