DENİZ KUVVETLERİ; Alm. Seestreitkrafte
(pl), Fr. Forces navales (pl), İng. Navalforces. Bir
devletin denizde, denizin altında ve üstünde savaşmak
ve karaya asker ve mühimmât çıkarmak
için gerekli personel ve silâhlarla birlikte bulundurduğu
savaş gemileri ile aynı gâyeye hizmet
eden diğer gemilerden meydana gelen kuvvet.
Târihin ilk dönemlerinde deniz kuvvetleri,
belirli kabilelere veya bir şehre bağlı büyük gemi
ve kayıklarla denize açılan silâhlı adamlardan
meydana geliyordu.
Gemiler genellikle ticâret ve balıkçılıkta kullanılmak
için yapılırdı. Savaş için yapılan gemiler
azdı. Savaş için insan gücüne dayanan kürekli kadırgalar
yapılırdı. Kadırgalardan meydana gelen bir
deniz filosuna binlerce kürekçi lâzımdı. Bu ise
çok külfetli ve masraflı oluyordu. M.Ö. 264-241
yıllarında Romalılar ve Kartacalılar arasında yapılan
Birinci Kartaca Deniz Savaşında bu şekilde
çalışan harp kadırgaları kullanılmıştı. M.Ö. 311 yıllarında
başta Roma’da olmak üzere Bizans’ın, İtalya
Yarımadasındaki çeşitli cumhûriyetler ve Arapla
tarafından kadırgalara dayalı müstakil denizkuvvetleri kurulmaya başlandı. Yedinci yüzyıldan
sonra bilhassa denizlerde kıyısı bulunan devletler
de deniz kuvvetleri kurmaya başladılar. On
ikinci yüzyılda ise, Akdeniz’de kıyısı olan krallıklar
deniz filoları kurdular. Bu bölgede Cenevizliler çok
güçlüydü.
Türklerde deniz kuvvetleri, Anadolu Selçuklu
Devletinin Ege ve Akdeniz sâhillerine hâkim olmalarıyla
ilk Türk tersâne ve donanmaları kurulmaya
başladı. Çaka Beyle başlayan deniz kuvvetleri
Osmanlılar zamânında Turgut Reis, Kılıç Ali
Reis, Barbaros Hayreddîn Paşa gibi büyük denizciler
komutasında Akdeniz ve Karadeniz hâkimiyetini
asırlar boyunca elinde tuttu. Bu mutlak hâkimiyet
18. asır sonlarına kadar devâm etti. On dokuzuncu
yüzyılda dünyâ donanmaları arasında
üçüncü olan Osmanlı donanması 10 Ağustos
1920’de imzâlanan Sevr Antlaşmasıyla Haliç’e
hapsedilmişti. Donanmanın personeli terhis edilip,
gemilerdeki toplar iş görmez hâle getirilmişti. Savaş
bitiminde hepsi iyi bir denizci olan gâlib ülkeler
bütün tersâneleri işgâl etmişlerdi. Kurtuluş
Savaşında Türk Devletinin deniz kuvveti Anadolu’ya
kaçırılmış birkaç küçük gemiden ibâretti.
İmkânları nisbetinde İstiklâl Harbi sırasında denizcilerimiz
verilen görevi başarıyla yerine getirdiler.
Harb bittiğinde Cumhûriyet donanması OsmanlI
İmparatorluğundan yaşları 11-30 arasında
değişen birçok muhârebe gemisi, 1 muhârebe kruvazörü,
2 kruvazör, 2 torpido kruvazörü, 5 muhrip,
8 torpidobot, 8 gambot, 9 motorgambot, 3 mayın
gemisi ve birkaç yardımcı gemiden meydana gelen
bir donanma devralmıştı. Bunlardan bir kısmı
hizmet dışına çıkarılarak diğerleri süratle tâmir
edildi. Cumhuriyet donanmasının denize çıkan ilk
büyük harp gemisi târihî Hamidiye kruvazörüdür.
Gemi tâmirâtmın yanında eğitim okul ve tesislerine
de önem verilerek; Deniz Harp Okulu ve Lisesi, Deniz Telsiz ve Elektrik Fen Tatbikat Okulu,
Deniz Erbaş Hazırlama Okulu adlarıyla eğitim
kuruluşları düzenlenmişti.
1925 yılında ilk harp gemisi sipârişini Hollanda’ya
yaptık. 1926 yılında deniz kuvvetlerimizin
eğitimini yükseltmek için Almanya bahriyesinden
bir subay heyeti geldi. 1927 yılında Yavuz
tekrar bakıma alınarak, Mecidiye ve Turgut
Reis faal duruma getirildi. 1928’de 2 yeni denizaltı
donanmamıza katıldıktan sonra, 1929 yılında İtalya’ya
iki muhrip, 2 denizaltı, 3 hücumbot ısmarlandı,
2 muhrip satın alındı. Bundan sonraki Türk
donanmasını güçlendirmek için gemi satın alınmaya
devâm edildi.
Deniz Lisesi ve 1930 yılında da Deniz Harp
Akademisi açılarak Deniz Kuvvetlerinin Eğitim
meselesi hâlledilme yoluna gidildi.
1936 yılı Montreux Boğazlar Antlaşmasının
imzâlanması ile boğazlar üzerinde Türk hâkimiyeti
tamâmen kabul edilmiş oldu. Bunun üzerine İstanbul
ve Çanakkale boğazlarında birer müstahkem
mevki komutanlığı ve bunlara bağlı deniz komutanlıkları
kuruldu.
İkinci Dünyâ Harbi sırasında diğer kuvvetlerimiz
gibi yurt savunması için nöbet bekleyen
kahraman denizcilerimiz acı bir olayla karşılaştılar.
Refah Vapuru, Mersin açıklarında kimin olduğu
tesbit edilemeyen bir denizaltı tarafından batırıldı.
Bu olayda İngiltere’ye eğitime gönderilen 126
denizaltıcı, 16 havacı ve gemi personelinden 25’i
kaybedilmişti. İngiltere’de yapılan gemiler donanmaya
katılırken bir taraftan da tersânelerimizde
gemi yapımına devâm edildi. Ülkemizde
yapılan ve dışardan alman gemilerle güçlendirilen
donanmamıza 1939-1946 yılları arasında, 6 denizaltı,
4 muhrip, 27 mayın arama-tarama gemisi,
2 mayın gemisi, 3 ağ gemisi, 8 araba vapuru, 5 küçük
hücumbot, 8 avcı botu, 8 liman savunma botu,
8 mayın çıkarma botu ve 7 yardımcı gemi ka-tıldı. 1948 yılında Harita Genel Komutanlığına
bağlı olan Seyir ve Hidrografi Şubesi Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı emrine verildi. Aynı yıl Amerikan
yardımının başlaması üzerine denizaltı, ağ
gemisi, mayın arama tarama gemileri donanmaya
katıldı. 1952 yılında Türkiye’nin NATO’ya katılmasından
îtibâren Türk Deniz Kuvvetleri NATO
ülkeleriyle birlikte tatbikatlara iştirâk etmeye başladı.
Her geçen sene yeni gemiler alarak, inşâ ederek
donanma her geçen gün kuvvetleniyordu. 1967
yılında Kıbrıs buhranı patlak verdiğinde amfibik
gücü kuvvetlendirme çalışmalarına devâm ediliyordu.
Gölcük tersânelerinde refâkat muhripleri,
arama tarama gemileri, kurtarma gemisi, tâmir
gemisi inşâlarına aralık vermeden devâm ediliyordu.
1937 yılında kaldırılan Deniz Havacılığı
1971’de tekrar kuruldu. Bu yıldan sonra deniz hava
vâsıtaları da donanmamıza katılmaya başladı.
Son on senede; muhrip ve denizaltılar daha yeni
gemilerle değiştirildi. Deniz hava gücü geliştirildi.
Hücumbotlar güçlü bir unsur hâline getirildi.
Yardımcı gemiler yenileri ile değiştirildi. Tersâne
muhrip, denizaltı, hücumbot, avcıbot, çıkarma
gemisi, tanker ve yük gemisi yapımında ileri bir
teknolojiye sâhip olundu.
Hâlen deniz kuvvetlerimizde bulunan yüzer ve
uçar birlikler: Muhripler, refâkat muhripleri, firkateynler,
güdümlü mermili hücumbotlar, klasik hücumbotlar,
denizaltılar, mayın dökücüler, mayın tarama
gemileri, çıkarma gemileri, karakol gemileri,
avcıbotlar, gambotlar, liman savunma botları, onarım
ve yük gemileri, tankerler, su gemileri, kurtarma
gemileri, ağ gemileri, hidrografi gemileri, deniz karakol
uçakları, deniz helikopterleri bulunmaktadır.
Günümüzde Dünyâ Deniz Kuvvetlerindeki
savaş gemileri üç ana gruba ayrılmaktadır: 1) Geniş
güvertelerinden kalkan uçaklarla savaşa katılan
gemiler. 2) Top, füze ve diğer silâhlarla savaşan
gemiler. 3) Mayın, torpido ve deniz altındaki
hedeflere atılan su altı silâhlarıyla savaşan gemiler.
Burada deniz üstünde faaliyet gösteren gemiler
ile denizaltılar arasında fark vardır. Birden
fazla nükleer başlıklı, orta menzilli balistik füze fırlatan
denizaltılar ayrı bir katagoriye girmektedir.
Bugün nükleer silâhların gelişmesi, deniz gücünün
rolünün yeniden değerlendirilmesi şartını
getirdi.
DENİZ KUVVETLERİ
06
Kas