DERİ VE KÖSELE
Mamul deri ve kösele, çürümeyi ve bozulmayı önleyen bir işlemden geçirilmiş ve kullanılacağı işe uygun bazı fizikî nitelikler kazandırılmış hayvan derisidir. Mesela, eldiven yapımında, çok ince, yumuşak ve esnek bir deri tercih edilir. Çanta, bavul ve benzeri eşyanın yapımındaysa, derinin geçirimsiz, hatta biraz sert olması istenir. Hayvan derisinden çok eski çağlardan beri yararlanılır. Tarihöncesi dönemlerde kazağı (uzun kenarı düzeltilmiş olan ve kazımaya yarayan bir taş parçasından ibaret alet) gibi aletlerin kullanılması da bunu gösterir. Mamul deri, daha yakın bir geçmişte, sepileme maddelerinin keşfiyle ortaya çıkmıştır.
Kasaplık hayvanlar kesilince derileri yüzülür. Bu ham derilerin çürümeden korunması gerekir. Sepileme maddelerinin kullanımından önce, koruma meselesi, «hava kurusu» (havayla kurutma) veya «dumana tutma» adı verilen yöntemlerle hallediliyordu. Sepileme, üzerinde adı geçen işlemler uygulanan deriye daha uzun süreli bir koruma sağlar. Üstelik sepileme işlemi, deriden daha kolay ve daha çeşitli biçimlerde yararlanılmasını mümkün kılar.
HAM DERİ
Tabakhanelerin, kürk ve eldiven atölyelerinin hammaddesi olan deri, kesilen hayvanın başı, kuyruğu ve bacakları ayrıldıktan
sonra yüzülür. Birçok hayvanın derisi, farklı niteliklerinden ö beğenilir. Mesela saraçlıkta, kayış veya bunun gibi çok fazl< yanıklılık gerektiren başka parçaların yapımı için boğa, ma dana, ayrıca öküz ve inek derileri işlenir. Maroken yapımınd. ğer taşıyan deriler, sürüngen (yılan vb) ve balık derileridir. Dı ligin bu kolunda dana, koyun, keçi, oğlak, domuz, fok ve ce derileri de işlenir. Söz konusu deriler, olağanüstü dayanıklı, rından ötürü, Akdeniz ve İslam dünyasında uzun süre kalka, pımmda kullanılmıştır. Giysi üretiminde koyun ve oğlak; eld cilikteyse kuzu, koyun, ceylan ve geyik derileri tercih edilir.
Etli ve kıllı olmak üzere iki yüzü bulunan deri, kalınlığı, yı şaklığı değişen çeşitli bölgelerden oluşur. Kimi zaman, dah mojen bir hammadde elde etmek amacıyla, derinin farklı bc leri budanır. Mesela, kasık veya koltukaltı derisi (etek) ince \ muşak, sırt derisi (krupon) daha kalın ve sıkıdır. Budama iş ne kruponlama adı verilir.
Deri yüzüldüğünde üç tabakadan oluştuğu görülür: üstde: deri ve derialtı dokusu. İlk iki tabaka derinin kıllı yüzünü o rur. Sepici, derialtı dokusunu kavaleto işlemi sırasında ayıri) Üstderi ile altderi, sahip oldukları özelliklere uygun bir biı işlem görür. Mamul derinin kalitesi, büyük ölçüde ham d kalitesine bağlıdır. Dokusu sıkı ve sağlam olan ham deri en nilen maldır. Derinin ortası, kenarlarından daha kalınsa bu ı «etekleri ince» denir. Ham derideki kusurlar, mamul deride rünür. Bunlar, çoğunlukla sığırsineği (deride delikler açan nek) larvası gibi asalaklardan ileri gelir. Kimi hastalıklar, rrn etkenler, yaralanmalar, kızgın demirle damgalama veya der reken biçimde koruyamama da istenmeyen izler bırakır.
KORUMA
Derinin kesimden sonra çabucak çürümesinden dolayı, lik uzun süre gelişemedi. Ham deri ticareti ve taşınması, ma sorunları yaratır. Koruma işleminden doğan sorunlar ne le, sepiciler, uzun zaman, tabakhanelerini hayvanların ye diği ve kesildiği bölgelerin yakınına kurmak zorunda kald
Ham derinin korunması için, öncelikle suyunun kısme rilmesi gerekir. Mikroorganizmaların gelişmesini engelle işlem için üç yöntem kullanılabilir: dumana tutma, hava ve tuzlama. Sepilemeden önce geliştirildiği sanılan dumam en eski koruma yöntemidir. Bu yöntemle elde edilen deri ve değişik kullanımlar için elverişsizdir. Hava kurusu adı ve lem 50°C’nin altında, iyi havalandırılan, rüzgârsız bir hc derilerin asılmasıyla gerçekleştirilir. Ancak, hafif ve kola> nabilen ham derilerin elde edilmesini sağlayan bu yönten çok önemli dezavantajı vardır: deri, güneşe serilirse, boyı sertleşir; üzerinde kırışıklıklar oluşur. Asılı duran derilere 1 man böcekler (özellikle güve) dadanır; onanlamayacak z yol açar. Üstelik ıslatma işlemi kurutulmuş deri üzerinde olur. Tuzlama en çok kullanılan koruma yöntemidir. Deri li yüzleri tuzlanır. Deriler, tuzlanan yüzler birbirlerine değ çimde üst üste dizilir. Salamuranın bir bölümü (derilerin eriyen tuzlar) deri dokusunun içine işler, geri kalanıysa ak Böylelikle suyun yüzde 20’si atılır. 48 saat süren bu işlen antiseptik özellikleri sayesinde, aylarca süren bir korum Tuzlamanın değişik bir biçimi havuz salamurası’dır. Bu deriler, sabit sıcaklıkta, doymuş tuz çözeltisine yatırılır. ’ ve havuz salamurası yöntemleriyle taşınması zor ancak ı: sı kolay deriler üretilir. Kimi zaman da tuzlama ve hav; birlikte uygulanır (tuzlu kuru).
SEPİCİLİK
Sepileme, ham derinin uzun süre korunabilmesini vt ma elverişli hale gelmesini sağlayarak, onu mamul deriy türür. Sepilemeden önce uygulanan bazı hazırlık işlemle kavaleto işlemiyle derialtı dokusu sıyrılıp atılır. Kireçlik ve piklaj (salamura yapma) işlemleri altderinin lifçikleri rilmesine, dolayısıyla yumuşayıp esnemesine yol açar, pi maddelerinin daha derine işlenmesini sağlar. Üstder rın giderilmesine «ırmak çalışması» adı verilmesi, söz k lem öncesi yapılan ve yüzeydeki pisliklerin ve koruma t sepilemeden önce deriden atılmasını sağlayan ıslatma çe dan kaynaklanmaktadır. Islatma kireçlik işleminin temi turur. Gerçekten de, deri, suya bastırıldığında, koruma sırasında yitip giden yumuşaklık ve esnekliğini yenide: Bütün bu işlemlerden sonra geriye «tola deri» olarak ad altderi kalır. Asitle veya çeşitli tuzlarla kireç giderme işi sonra alkali maddelerin deriden giderilmesini sağlar; ç
Mechelen derisi. Mechelen (Belçika) dantelleri ve deri işlemeciliğiyle elsanatlannda önde gelen bir şehirdir. XVI. yy’dan beri bütün Avrupa’da çok beğenilen Mechelen derilerinin esin kaynağı Cordoba’dır.
nusu maddeler derinin sepi maddelerini içmesini engeller. Par-nen üretiminde son aşama, yağ ve pürüzlerin giderilmesidir malama). Bu sırada bükülgen olmayan deri, bazen ikiye bölü-r; kururken görece sert ve boynuzsu bir hal alır.
Derinin bu haliyle kimyasal bir işlemden geçmesi gerekir: sepile. Sepileme maddelerinin seçimi, mamul deride istenen nitelik-3 bağlıdır. Bitkisel sepilemede elde edilen deri, bu maddeleri iyi-içmiş olur. Yağla sepilemede ortaya son derece yumuşak ve es-
< deriler çıkar. Kromla sepilemeyse deriye hoş ve zarif bir nite-verir. Tanen sepisi (bitkisel sepi), yağ sepisi ve şap sepisi en es-sepileme yöntemleridir. Tanen sepisi, mimoza, meşe kabuğu, ıtane odunu veya yapraklardan çıkarılan özleri içeren banyolar-yapılır. Tabakhanelerin yakınında bulunan çok çeşidi sepi mad-erinden de yararlanılabilir. Krom tuzlarının kullanıldığı mineral lisi, günümüzde en yaygın olanıdır. Eskiden koşum takımlarının :timinde kullanılan özel bir deri hazırlama işleminde şapla sepi }ilırdı. Alüminyum tuzlarıyla yapılan bir sepi türü olan şap sepiden günümüzde ince deri ve eldiven yapımında yararlanılır. Sepiden çıkan deri (kaba deri), satıştan önce yumuşatma adı ilen üç aşamalı (yağlama, boyama, bitirme) bir işlemden daha :er. Deriyi yumuşak, geçirimsiz ve daha esnek bir hale getir-k için yapılan yağlama işlemi ilk aşamadır. İkinci olarak, banda veya fırçayla yapılan boyama aşamasında, daha önce kulla-m sepi maddesine uygun boyalar seçilir. Derinin üzerine ince tabaka halinde renkli bağlayıcı maddeler sürülen bitirme (fini-
I, üçüncü ve son aşamadır. Söz konusu maddeler deriyi korur ona daha güzel bir görünüm kazandırır.
rARİH
Derinin işlenmesi çok eskilere dayanır. Arkeolojinin, tarihönce-lönemler de kullanılan kazağı gibi alederi gün ışığına çıkarması bu görüşü destekler. O dönemlerde kullanılan koruma yöntemi-. dumana tutma olduğu sanılmaktadır. Sepileme maddelerinin finde ve kullanımında kesin tarihler belirlenemese de mamul inin daha yakın bir geçmişte kullanılmaya başlandığı ortadadır, ı’unan mitolojisinde, kelimenin tam anlamıyla «usta» bir tanrı
olan Hefaistos ateşi ustalıkla kullanır, madenleri ve deriyi işler. Adarın koşum takımlarını yapan da odur. Mısır’dan günümüze sayı§sız zanaat tasviri kalmıştır. Sandalların veya deri kayışların nasıl yapıldığı bilinse de ham deri hazırlama yöntemlerini bütünüyle anlayabilmek güçtür. Akasya badıçları, şap ve natron (doğal karbonat) sepileme maddesi olarak kullanılırdı. Ham deri yağlarla, özellikle de balık yağıyla işlenirdi. Yağ deriye bir çekiç yardımıyla içirilirdi.
Bilinen ilk deri ayakkabı tasviri V. Mısır Hanedanı (MÖ 2400) döneminden kalmadır. Derinin sepilenmesi (kıllı veya yünlü derinin), bu tarihten daha öncelere gider. Mısırlıların, Asurların, Yunanlıların ve Romalıların mezarlarında bulunan eşyalar, o dönemlerde sepilemenin başarıyla uygulandığım kanıtlar. İlk şehirlerde yapılan arkeolojik kazılarsa, tabakhanelerin birbirlerine yakın kurulduğunu gösterir. Bu, dericiliğin örgüdenmesinin başlangıcıdır. Mezopotamya’da, özellikle ayakkabı ve askerî malzeme yapımında, deri çok kullanılırdı. Nitekim, deriden kalkan, km, sadak, kolan, çanta, güneşlik, hatta derilerin dikilmesiyle gemi yapılırdı. O zamanlardan beri tabakhaneler, ıslatma işlemini kolaylaştırmak için su kenarlarında kurulmuştur.
Arkeologların deriden yapılmış eşyaları bulması, onları özel koruma yöntemlerini araştırmaya yönelitti. Kazılarda gün ışığına çıkarılan eşyaların yüzde 90-95’i çeşidi ayakkabı parçalarıdır. Bunun yanı sıra kın, kese, çanta, kemer, koşum, giysi (eldiven, şapka, ceket) ve ev eşyaları (çadır, değişik kaplar, sandık, cilt) kalıntıları da çıkarılmıştır. Eski devirlere ait deri işleme yöntemlerini ve üretimini tam anlamıyla bilebilmek bir hayli zordur; yine de, çok eskilere dayanan şap sepisinin ancak VIII. yy’da Endülüs Emevîleri tarafından Avrupa’ya getirildiği biliniyor.
Dericilik, XII. yy’dan itibaren, özellikle tabakhanelerin şehir merkezlerindeki yerleşimine ilişkin kesin kurallara bağlı bir lonca olarak örgüdendi. Zanaatçılar ve sepiciler belli mahallelerde toplandılar. Günümüzde kimi sokak adları bu toplu yerleşimin bir göstergesidir. Sanayileşmiş ülkelerde XVIII. yy’ın sonlarında lonca sisteminin kaldırılmasına rağmen, dericilik gerçek anlamda XIX. yy’dan itibaren sanayi devrimiyle bir dönüşüm geçirdi. Sepicilik XX yy’da başlı başına bir sanayi haline geldi. Bu, önce tanenli bitki özlerinin, sonra da (geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren uygulamaya konulan) krom sepisi yönteminin bulunuşuyla gerçekleşti. XX. yy’m başından itibaren sentetik tanenler üretilip kullanıldı; bu maddeler deri işleme yöntemlerinin değişimine yol açtı. Makineleşmenin de dönüşüme uğrattığı deri sanayii, günümüzde otomasyona kaymaktadır.
ÜRETİM VE TİCARET
Deri, hem bir tarım ürünü, hem de bir sanayi hammaddesidir. İşlenen derilerin en büyük bölümü şehir mezbahalarından sağlanır. Mezbahalardan uzman kişilerce toplanan deri, onu işleyip dönüştüren tesislere satılır. Günümüzde dericilik, gitgide, orta ve büyük ölçekli (bin kişi çalıştıran) işletmelerde yapılmaktadır.
Deri takliderinin ve kimi kullanımlara daha iyi uyum sağlayabilen deri özelliklerine sahip yeni maddelerin ortaya çıkışı, dünya çapında deri fiyadarım bir hayli düşürdü. Günümüzde dericiler, yeni deri imajı yaratmak, derinin kullanım alanlarım genişletmek ve mamul malın kalitesini artırmak amacıyla yemden yapılanmaktadır. □
Afganistan’da bir eyerci dükkânı.
Göçebe Afgan atlılarının eyer ve eyer çantalan çok eski bir geleneğe göre yapılır.
ANAHTAR KELİMELER
Islatma: ham deriyi yumuşatmak için banyolarda bekletme işlemi (eldiven, giysi ve ayakkabıların üst kısımlarının yapımında kullanılacak derilere uygulanır).
Kavaleto: ham deriye yapışık etli kısmı sıyırma işlemi. Kireçlik: ham derinin kıllarını, yağ dokusu ve kas kalıntılarını gidermeye yönelik mekanik işlem (derinin sepi maddelerini iyice içebilmesini amaçlar). Piklaj: kuvvetli asit ve tuzlu bir çözeltiyle yapılan işlem (derinin suyunu gidererek daha sonra içine yatırılacağı sepi çözeltilerini içmesini kolaylaştım-). Saraçlık: koşum takımları, çanta ve kayış yapımcılığı.
PARŞÖMEN YAPIMI
ırşömen (akderi), üzerine yazı yazmaya yarayan işlem görmüş dana, :çi, koyun veya ceylan derisidir. Parşömene, kavaleto ve ıslatma iş-mlerinden sonra yapılan kireç gidermeye kadar, mamul deriyle aym lem uygulanır. Sepilenmeyen ham deri kireçlik işleminden sonra gelir, derinin yağı ve pürüzleri giderilir. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde srgamalılar tarafından icat edildiği sanılan parşömen (pergamena), anık IV. yy’da yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
Parşömen Batı’da VIII. yy’da yaygınlaştı; çünkü bu dönemde Mı-r’dan yapılan papirüs ithalatı gitgide azalıyordu. Papirüs yapımında ıllanılan kamış, büyük boyutlara varan kıtlık nedeniyle, bir gıda ham-laddesi haline gelmişti. VIII. yy’danXIV. yy’a kadar, Batı’da resmî belilerin hemen hemen tümü parşömene yazıldı. El yazmalan, mangırların gelir ve vakıf sicilleri, önemli siciller, katlanmış veya kodeks çiminde bağlanmış veya uç uca dikilmiş metrelerce uzunlukta tomar-rdan oluşuyordu. Kimi zaman parşömenler kazınıp pürüzleri gideri-rek yeniden kullanılıyordu (palimpseste). Kazmarak silinmiş metin-r bazı kimyasal ve optik işlemler sayesinde okunabilmektedir.
XV. yy’dan itibaren parşömen, üretimi hızla gelişen kâğıtla girdiği kabette yenik düştü; yalnızca çok özel ve önemli belgeler için kulla-lır oldu. Matbaanın gelişimi parşömeni tamamıyla ortadan kaldırdı.
Bir deri rekiamı. Bu manto, mont ve çanta reklamı sanayileşmiş ülkelerde deriye verilen değeri gösteriyor. Deri onu kullananla vahşi, bakir ve hayvansı bir doğa arasında bağ kuruyor.