Genel

DİKKAT

DİKKAT

DİKKAT

DİKKAT

DİKKAT

 

DİKKAT i. (ar. dikkat, incelik). Düşünceyi bir konu üzerinde toplama, inceden inceye düşünme: Büyük dikkat. Sürekli dikkat. || İlgi gösterme, önem verme: Çoban Haşan’ı bir çocuk dikkatiyle dinliyorum. (Y. K. Karaosmanoğlu). || Üzerinde çalışma: Bu medrese artığı kadar, insana her parçası ayrı ayrı dikkatlerle, emeklerle hazırlanmış hissini bırakan pek az yer gördüm (A.H. Tanpınar). || Ünl. «Dikkat ediniz!» anlamında uyarma sözü: Dikkat! Uçurum var. || Dikkat etmek, bir nokta üzerine dikkatle bakmak. İlgilenmek: Yusuf bu esnada hep karısına dikkat ediyordu (Sabahattin Ali). Peyker’le Behlûl’e dikkat eden yoktu (H.Z. Uşaklı-gil). Gözönünde bulundurmak: Onun için bu üçüne dikkat ediniz (F.R. Atay). İtina etmek: Sabriye Hanım Nevzat Hanımı evinden daima uzakta bulundurmaya dikkat ederdi (A.H. Tanpınar).
— çeş. DEY. Dikkat kesilmek, bir süre için bütün ilgisini bir konuda toplamak:
Sualler ve sözü kesmelerle beni rahatsız etmiyor, dikkat kesilmiş, vakarla dinliyor (R.
H. Karay). || Dikkate almak, gözönünde bulundurmak. || Dikkate değer (şayan), ilgi çeken, ilgi uyandırmağa değer: Fakat aynı zamanda güzel ve dikkate değer bir eğlence de olabilir (A.H. Tanpınar). || Dikkati (dikkatini) çekmek, ilgi toplamak, uyarmak: Kelepçeli adamın yüzünü görebilmek için basları geride hızlanıyorlar, telaşları ile kalabalığın dikkatini çekiyorlardı (K. Tahir). .
— Mat. Dikkate değer, bir şeklin elemanlarından, öbür bütün elemanlardan ayrı olan özellikleri için kullanılır: Bir konik in odakları ve merkezi, dikkate değer noktalardır.
— Psikol. Bk. ANSİKL.
– ANSİKL. Psikol. Dikkat olayı, şöyle tanımlanır: «Psikolojik fenomenlerden birine özel önem kazandıran; bu fenomeni, öteki olaylar arasında ön plana geçiren, hattâ konusu olan fenomenin tek başına ön plana çıkabilmesi için kimi zaman ötekileri ortadan kaldıran işlem.» Bir fikrin tek başına ortaya çıkması veya ağır basması bile söz konusuysa, Ribot’nun tek fikirlilik (Monoideizm) dediği durum meydana gelir.
Ribot, kendiliğinden dikkat ile iradeli dikkat arasında fark gözetir. Bunların birincisi hiç bir çaba gerektirmez; İkincisi ise bir çaba gösterilmesini gerekli kılar. Düşüncemizi kendi haline bırakmaya veya bir başka nssneye dikkat etmeye eğilimli olduğumuz sırada, belli bir nesneye yönelttiğimiz dikkat, iradeli bir dikkattir. Condil-lac’ın iddiasının tersine, Ribot’va göre, dikkatin genel psikolojik sebebi bir duyumun veya imgenin kuvveti değildir; dikkatin sebebi eğilimlerimiz veya tutkularımız (bunlar fikrî nitelikte olabilir) ile nesne arasındaki ilişki, yani ilgi*dir. Kendiliğinden dikkatte, bu ilgi doğrudan doğruyadır; iradeli dikkatte ise dolaylıdır. Birinci durumda, ilgimizi çeken şey, nesnenin kendisidir; ikinci durumda ise, dikkatimizin gelecekte doğuracağı başarılı sonuçlardır veya bunun tersine, dikkat eksikliğimizden doğabilecek başarısızlıklar ve kötü hallerdir. Dikkat, birtakım organik temellere dayanır: kas olayları (çoğu zaman hareketsizlik); kan dolaşımı olayları (beyindeki dolaşım faaliyeti), soluma olayları ^ (nefes alıp vermenin yavaşlaması), kimyevî olaylar (oksitleşmelerde değişmeler) ve özellikle sinir olayları (sinirlerin ve beynin kendine has faaliyeti; uyarım ile engelleme arasındaki denge; doğuştan veya kazanılmış uyarımlara gösterilen tepkiler). Dikkat hastalıkları şunlardır: dikkat zayıflaması (atro-fi’si) \q dikkat aşırılığı. Bunların birincisi fikir zincirlemesinde, yorgunluk veya zihnî yetersizlikten ileri gelen aşırı sürat görülür (meselâ had manya’ya tutulmuş hastalarda); İkincisinde ise özü tamamen zihnî olan sabit fikir’ler ağır basar. ,
♦ Dikkatle zf. özenle, inceleyerek: Kendini yukarıdan aşağıya dikkatle süzdü (H. R. Gürpınar). Maamafih yeniden bir bakalım dikkatle / Hükmi kat’î verelim, etmeye gelmez acele (M.Â. Ersoy). [ML] DİKKATLİ sıf. Bir konuya gereğince dikkat eden, ilgisini dağıtmayan: Dikkatli öğrenci. || özenle yapılan: Dikkatli bir çalışma. (M)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir