DİŞİ
DİŞİ i. (esk. türk. tişi’den). Dişi organ ta-
şıyan (bitki veya hayvan): Çiçeğin dişi or-
ganı. Dişi köpek.
— Genet. Eşgametli dişi, bütün yumurtaların-
da aynı cinsiyet kromozomu bulunan dişi.
(Eşgametli dişinin formülü XX’dir.) II Hete-
roggametli dişi, her birinde değişik cinsiyet
kromozomu bulunan iki çeşit yumurta veren
dışı.
“7 ln§.- .®ir kapının menteşe saplamasının girmesi için duvara veya kapı kasasına gö¬mülen ıçı oyuk demir .
¦ Sıf. Kadına has: Dişi gülüş. II Yumuşak: Dişi demir. j| Birbirine giren bir çiftten ibaret nesne veya aletlerde girintili parça için kullanılır: Dişi kopça. Dişi fiş.
— Biyol. Dişi cins. (Bk. ANSİKL.) II Dişi e¬Şey hücresi, genellikle hareketsiz, büyük e¬şeysel hücre.
—- Bot. Çiçek tozunu alan ve meyveyi mey¬dana getiren çiçek veya çiçek organları için kullanılır. || Dişi organ, çiçekli bitkilerin dişilik orgam. Bk. ANSİKL.
— Denize. Dişi iğnecik, dümen bodoslaması (kıç bodoslaması) üzerinde eşit aralıklarla dışarı doğru tajınlmış, üzerinde yukarıdan aşağı doğru açılmış delikler bulunan kı-sımlardan bir tanesi. (Dümen üzerindeki er¬kek iğnecikler bu deliklerden geçirilerek dü¬menin ağırlığı bu kısımlara bindirildiği gi¬bi, erkek iğneciklerle ortaklaşa dümene
menteşelik vazifesi görür. Dişi iğnecikler
ya bodoslama ile birlikte dökülerek ya da
doğulerek meydana getirilir veyahut kay-
nakla bodoslama üzerine tespit edilir.)
— Sine. Dişi örtü, örtünün, filmin örtüyle
muhafaza edilen kısmını açık bırakarak et-
kilenmiş olan kısmını gizlemeyi sağlayan
bütünleyicisi.
— Teknol. Bir âlet veya aracın, «erkek»
demlen bir parçasını içine alan oyuk kısmı
için kullanılır. || Dişi kalıp. (Bk. KALİP.) ||
Dışı zıvana, ağaç veya madeni bir
parça üzerinde, bu parçayla birleştirilmek
istenen başka bir parçanın erkek zıvanası-
nın girmesi için açılmış, genellikle dikdört-
gen kesitinde delik. Bk. ANSİKL.
ANSİKL. Biyol. Dişi cins, üremesi yal-
nız eşeysel değil aynı zamanda heterogam
olan, yani farklı iki gametin kaynaşmasıy-
le sağlanan canlılarda görülebilir. İki ga-
metten en iri ve en az hareketlisi dişi ola-
rak nitelenir; meydana gelen zigotun en bü-
yük kısmı, dişi hücrenin canlı maddesidir
(bununla beraber döllenmiş yumurtanın çe-
kirdeğinde aşağı yukarı aynı miktarda er-
kek ve dişi kromatin bulunur). Bitkilerde
dişi gamete «oosfer», hayvanarda «yumur-
ta» denir. Hayvanlarda olduğu gibi bitkiler-
de de bir dişi hücreden döllenebilir gamet-
lerle birlikte, az çok dumura uğramış ve
döllenmeye elverişsiz bir sürü hücre “mey-
dana gelir: üstün yapılı hayvanlarda bir yu-
murtaya karşılık üç tane kutupsal yuvar üs-
tün yapılı bitkilerde (tohumlu bitkiler) bir
tek oosfere karşılık iki yardımcı hücre, üç
antipot, bir diploit «embriyon kesesi çekir-
deği» (bu çekirdekten besidokusu oluşur)
bulunur. Her iki canlılar âleminde de döl-
lenme çoğu zaman ana organizmada olur;
zigot, besinini ana organizmadan bir zarla
veya göbekbağıyle alarak az çok geliştikten
sonra dışarı atılır: yavrulayan hayvanlarda
ve tohumlu bitkilerde durum böyledir. Onun
için, gametlerin üremesinden ve kullanılma-
sından başka amacı olmayan erkek üreme
organlarının tersine, dişi üreme organları
döllenmiş yumurtanın korunması, beslenme-
si, olgunlaştırılması, hattâ doğumdan son-
ra bakımı (kuluçka, süt emzirme, v.b.) ile
de görevlidir; erdişi canlılarda olduğu kadar
iki evcikli bitkilerde veya ayrı eşeyli hay-
vanlarda da dişi üreme organının organiz-
madaki yeri nispeten daha önemlidir. Ayrı
eşeylilikte eşlerden birine «erkek» ötekine
«dişi» denir.
gı gibi kaynaşmış da olabilir. O takdirde enine bir kesit durumu ortaya kor. Dişi¬cik borusunun içi gevşek bir özle doludur. «İletken doku» denilen bu öz, çiçektozu borularının uzayıp ilerlemesine elverişlidir. Çiçektozu borusu özün içinden geçerek yumurtacığı veya yumurtacıkları döllemek üzere mıkropile ulaşır. Dişicik borusu, çi¬çek açma döneminden sonra kaybolur, (L) Dişi Kedi (La Chatte), Boris Kochno’nun Aısopos un^bir masalından yararlanarak yaz¬dığı (müziğini H. Sauguet’nin, koreografisi- nı G. Balanchine’nin düzenlediği, dekorları¬nı Gabo ile Pevsner’in yaptığı) bir perde- a Monte Carlo’da 30 nisan 1927’de^ Serge Diaghilev’in Rus Balesi top- toplulugu tarafından oynandı; önem!-‘ rolleri Olga Spessivtseva ve Serge Lif ar paylaştı. (L)
Dişi Kedi (La Chatte), Colette’in romanı Alain annesiyle birlikte Neuilly’de büyük bahçeli bir evde oturmaktadır. Alain, ke¬disi Saha’yı çok sevmekte ve kedisiyle ken¬disi arasındaki -sevginin nişanlısı Camille ile arasındaki aşkı zedeleyemeyeceğini san¬maktadır; ancak Camille ile evlenip, yedin¬ci katta, bahçesiz bir eve taşınınca her üçü de mutsuz olurlar. Camille, Alain’in bu¬lunmadığı bir sırada kediyi öldürmek ister ve terastan aşağıya iter; ama ikinci katta ge¬rili duran bir istor sayesinde Saha kurtu¬lur. Durumu öğrenen Alain kedisini alarak karısını terk eder ve eski bahçeli evine dö¬ner. (L)
— Bot. Dişi organ, çiçeğin en içteki hal¬kasıdır. Bir veya birçok meyve yaprağından oluşur. Meyve yaprakları çiçek eksenine gö¬re tümüyle bakışımlı ise dişi organ düzgün sayılır; meyve yapraklarından bir kısmı kö¬relir, bir kısmı gelişirse dişi organ dü¬zensizdir. Meyve yaprakları birbirine bitişik olmayabilirse de çoğunlukla birbirine biti¬şip kaynaşarak çeşitli kısımlar meydana ge¬tirir (yumurtalık, dişicik borusu, tepecik). Dişi organ öteki organlara (çanak, taç, erkek organ) yapışık değilse serbest veya üst durumlu sayılır. Diğer organların arasına kısmen gömülü ise ve bu organlar yumur¬talığın tepesinden yukarıda bulunursa yu¬murtalık alt durumludur. Açık tohumlu bit¬kilerde dişi organ açık, yumurtacıklar çıp¬laktır.
— Teknol. Ağaç parçalarının birleştirilme-sinde, dişi zıvanalar, üzerine tahta tokmak¬la vurulan bir delik kalemiyle veya özel matkaplarla açılır. Dişi ve erkek zıvanayle birleştirme, marangozlukta ve dülgerlikte en çok uygulanan birleştirme usullerinden biri-dir.
Dişi Kurt heykeli, Roma’daki Capitolino sarayında bulunan heykel. Genellikle, M.ö. 500’den kalma bir etrüsk eseri olarak bili¬nir. Bir Halkidikya eseri olduğu da öne sürüldü. Bilgin Jeröme Carcopino eserde bir yunan etkisi sezdi. Heykel, bir dişi kurdun terk edilmiş Remus ve Romulus’ü emzir¬mesine dair olan efsaneyi canlandırır. Re¬mus ve Romulus Rönesans devri başların¬da eklenmiştir. (L)
DİŞİL i. (dişi’den dişi-l). Leng. Yeni. Pren¬sipte dişi canlıları (veya dişi olduğu kabul edilenleri) belirten adlara ve bu adları niteleyen sıfatlara (tabiî cinslik) gramer yö¬nünden mal edilen biçim. Esk. Müennes. Bu adlar çoğunlukla tamamen dilbilgisiyle ilgili bazı özelliklere cevap vermek. (Biçimsel cinslik): Dişil bir isim, zamir, sıfat. || Di¬şil cinslik veya dişil, bu isim veya sıfatla¬rın cinsliği.
¦ Dişilleştirmek geçi. f. Leng. Yeni. Bazı dillerde bir kelimeyi dişi hale sokmak. Esk Tenis etmek, (M)
DİŞİNDİRİK i. (diş’ten diş-i-n-dirik) Halk dili. Bir çeşit yular. (M)
DİŞLEK sıf. (diş’ten diş-lek). Dişleri dı¬şarıya doğru fırlamış, çıkık olan: Eski bildiklerinden İkincisi kocaman gözlüklü, diş¬lek bir ihtiyar muallime… (R.N. Güntekin)
II Mec. Tuttuğunu koparan, dişli: Lâkin bu cinsimiz daha dişlek ve zorludur (Yahya Kemal).