[1928]؛ The Dollar: a Study ٠/ the «New» Nanitonal and international Monetary Sys-tem (Dolar: «Yeni» Millî ve Milletlerarası Para Sistemi üstüne inceleme) [1937]; Con-temporary World Politics (Çağdaş Dünya Siyaseti) [1939]. (l)
DONANIM i. (donanmak’tan don-a-n-ı-m). Denize. Geminin hareketi için gerekli direk, seren, ip, halat, yelken takımı v.d. gibi ge-reçlerin tümü. (Arma da denir.) ار Donanı-mı veto etmek, maksada göre, halat, reçine, iskota gibi ince ve kalın halatları kullanıl-mak üzere hazırlamak, il Demirleme ،٠؛-nanırnı, gemiyi demirlemeğe ve demirleri vira etmeğe yarayan malzeme.
— Müz. Bir musiki eserinin notasında, usul rakamının öncesine ve portede anahtardan hemen sonra konan değiştirme işaretleri (diyezler ve bemoller); nota içinde geçen aynı adil bütün sesleri değiştirir. Bk. ANSİKL.
— Spor. Bazı jimnastik çalışmalarında kul-lanılan araç ve gereçler. (Başlıcaları bar-fiks, paraleller, çemberler, kasalar, at ve halattır.)
— Teknol. El donanımı, ekanik olarak çalışan bir âletin, gerektiğinde insan gücü ve el ile çalışmasın] sağlayan düzenek.
— ANSİKL. Müz. Çok defa donanım’a ve du-rak perdesine bakarak eserin hangi makam-dan olduğunu anlamak mümkündür. Diyez-ler beşli, bemoller dörtlü aralıkla ve şu sı-rayle dizilir: fa diyez, do diyez, sol diyez, re diyez, lâ diyez, mi diyez, si diyez; si be-mol, mi bemol, lâ bemol, re bemol, sol be-mol, do bemol, fa bemol. Batı müziğinde donanımda ya yalnız bemoller veya yalnız diyezler vardır. Türk musikisinde ikisi bira-rada bulunabilir, önce sırasıyle bemoller, sonra sırasıyle diyezler dizilir. Çeşitli değer-de diyez ve bemollerin bulunması, bu sırayı bozmaz. (M)
DONANMA i. (donanmak’tan don-a-n-ma). Donanmak eylemi, süslenme, bezenme. ا؛ Bir ülkenin deniz kuvvetleri, savaş gemile-ri: Barbaros belki donanmayla seferden ge-liyor (Yaya Kemal). ٨٢^ donanması. II Teşm. yol. Aynı amaçla kullanılan gemilerin bütünü: Ticaret donanması. ا؛ Bayramlarda bayrak, ışık kulanılarak, fişek atılarak ya-pılan şenlik: o yıllarda cülus, yahut ve-lâdet donanmalarından sonra çıkan gazete-ler (N. Ataç). Bu bir ateş bayramı, bir va-kitsiz donanma (F. N. Çamlıbel). Donanma fişeği. Donanma feneri.
— Ask. denize. Eskid. birçok savaş gemi-sinden meydana gelen topluluk: Barbaros belki donanmayla seferden geliyor (Y. K. Beyatlı). ]] Bugün: birçok filonun, bir ku-mandanın emri altında birleşmesiyle meyda-na gelen deniz kuvveti. ا؛ Bir devletin su-üstü, sualtı savaş gemileriyle, deniz uçak-ları ve deniz piyadesinden kurulu bütün deniz kuvvetleri: Türk donanması. (Bk. si-LÂHLI KUVVETLER.) 1؛ Gönüllü donanma. Es-kid. Kişilerin, özel kuruluşların devlet em-rine verdikleri gemiler topluluğu. Bk. ANSİKL.
— ANSİKL. Ask. denize. Kıyılara sahip bu-lunan devletler, deniz ticaret filosunu kol-
ve savaşta deniz hâkimiyetini elde bulundurmak veya kıyılarına karşı yapı-lacak muhtemel düşman taarruzlarını önle-mek amacıyle güçlü bir donanma’yı kurmak ve sürekli olarak geliştirmek zorundadır-
Donanma içerisinde bulunan suüstü ve su-altı savaş gemileri ile deniz uçakları, de-nizlerdeki savaşları uyumlu bir biçimde yürütürlerken, çeşitli amaçlarla yapılacak çıkarma harekâtında deniz ^yadesini bu kuvvetlerle desteklemek suretiyle görevlendi-
Savaş sırasında elkonulan ticaret gemile-riyle donanma desteklenir (bunların tümü-ne yardımcı donanma denir). Yardımcı do-nanma gemileri de, top, mayın arama – ta-rama, dinleme cihazları v.b. konularak sa-vaş düzenine sokulur. Deniz subay ve er-lerinin görev alacağı bu gemiler, tıpkı sa-vaş ge^ileı^i gibi, direklerine filandıra çe-ker. La Haye Milletlerarası anlaşmasına göre (1907), sadece taşıt olarak kullanılan ve sivil mürettebat ile yönetilen ticaret ge-mileri fildıra çekemez ve ticaret gemisi sayılmakta devam eder.
Prusya’nın 1870’te, Rusya’nın 1878’de sa-vaşa soktuğu gönüllü donanma’lar, 16 ni-
kıyı) ve Kuzey Doneç’tir (sağ kıyı). Don’un rejimi karasalova rejimidir. Kışın suların donması yüzünden suları azalır (aralık ayın-da Kalaç’da 193 ؛؛٨١/^); karların erimesiyle sular, önemli ölçüde yükselir (nisan ayında
3 538 m^s); yazın buharlaşmanın çokluğu sebebiyle sular yeniden alçalır (eylülde
181 ١١١١/$).
Irmağın rejimini düzenlemek ve hidrolik enerjiden yararlanabilmek için önemli ça-lışmalara girişilmiştir: 1951’de işletmeye açılan Tsimlianski hidroelektrik tesisinde toprak bir baraj (12, 6 milyar m؛؛ su tutul-masını sağlar) ve 160 000 kw gücündeki santralı besleyen bir yan kanal vardır. Tsim-lianski baraj gölünden 6 km uzunluğunda bir yeraltı sulama kanalı çıkar. 1952’de a-çılan Volga-Don kanalı (bk. VOLGA), Yolgog-rad’ın güneyinde Krasnoarmeysk’de Volga’-dan başlar; 102 km yol aldıktan sonra Tsimlianski denizinin yukarı kesimi ucunda Don’a ulaşır. Don’un Eskiçağda adı Ta-nais idi. (ا)
DON, Büyük Britanya’da ırmak, Pennine’-lerden doğar; Sheffield’den geçer ve Ouse ırmağına karışır (sağ kıyı); 110 km. — Kuzey iskoçya’da (Aberdeenshire) ırmak, Aberdeen yakınında Kuzey denizine dökü-lür; 132 km. (l)
DONA i. («hanım» anlamına gelen isp. k.). ؛spanyol prenseslerine ve soylu kadınları-na verilen şeref unvanı. Bugün herkes için kullanılmaktadır. (Küçük adın önüne ge-tirilir.) [l]
DONA ANA Cordillerası, Şili’de (€o-quimbo ili) sıradağlar; yüksl. 5 690 m. And dağlarının bir koludur (Turbio ırma-ğının kuzeyinde). Başlıca dorukları volka-nik püskürmelerin biriktirdiği gereçten oluş-muştur, (l)
DONACIA i. (yun. donaks, kamış’tan). Ma-denî renkte güzel böcek. Su bitkilerinde ya-şar. (Kınkanatlıların chrysomelidae famil-yasından.)
— ANSİKL. Kuzey yarımkürede yaygın pek çok donacia türü bulunur. Daima suya gö-mülü yaşayan kurtçukları, beslendikleri bitkilerin dibine tutunmuş bir koza içinde nemf şeklinde başkalaşma geçirir, (l) DONACİDAE çoğl. i. (yun. donaks, kamış’-tan). İkiçenekli yumuşakça familyası. (Hay-vanın büyük bir ayağı, iki sifonu vardır, örteneğinin kenarları kıvrımlı, solungaçla-rının biri büyük biri küçüktür. Eşit çenetli ve üçgenimsi olan kavkısı deriyle kaplıdır, ama sedefsizdir.) [l]
DONAGGtO (Arturo), İtalyan hekimi (Fal-conara, Ancona 1868-Bologna 1942). Cag-liari, Messina, Torino ve Modena üniver-sitelerinde nöroloji ve psikiatri okuttu. His-toloji alanında, omurgalıların sinir hücrele-ri, sinir tellerinin patolojisiyle ilgili incele-meler yaptı. Alın lobu kabuğunun ekstra-piramidal fonksiyonlarını inceleyerek Par-kinson hastalığı hakkında özel bir teori or-taya koydu. İdrardaki «engel fenomeni»ni açıkladı. Kendi adını verdiği bu olayı sa-ra nöbetlerinin teşhisine uyguladı, (l) DONAÖACI blş. i. Denize. Küpeştede bu-lunan ve üzerine pranpet kaplamaları çivi-lenen ağaç direklere verilen ad. (M)
DONAİ. Bk. DONG NAI.
DONALD I (öl. Scone yakınında 864), is-koç ve Pikt’lerin kralı (860-864), kardeşi Kenneth I’in yerine geçti, (l)
DONALD II (öl. Dunfotheı• [Danottar], Kincardineshire veya Forres 900’e doğr.}, İskoç ve Pikt’lerin kralı (889 ?-س). Kral-lığının ilk yıllarında Norveçliler Batı ve Kuzey adalarına saldırdı, (l)
DONALD III Bane, iskoçya kralı (1093-097لم), kardeşi Malcolm Jll’ün yerine geçti, ingilizlere ve Keltlere karşı tepki gösterdi. Krallığı taht kavgalarıyle geçti; önce Dun-can H ile (1093-1094), daha sonra Edgar ile savaştı. Edgar 1097’de onu yenerek tahttan indirdi. (L)
^ONALDS^N (Jol^n), amerikan iktisatçısı. (Charlotte, Kuzey Carolina 1892). G. Wa-shington üniversitesinde ticarî bilimler (1922 -1929) ve iktisat (1929-1947) profesörlüğü yaptı; Dünya iktisat akademisinin başkanı oldu. Başlıca eserleri: A Treatise on World Economy and ؛،/٧٠٢؛ Politics (Dünya ikti-sadı ve Dünya Siyaseti üstüne inceleme)
Foto. Brogi-Giraudon, Alitıori-Giraudon (LAROUSSE)
DONATELLO
«Judith» bütün ٧٠ detay $eigneu^e meydanı, Floransa
ğuya bakan yerlerinde olur. Meşe, gürgen, karaağaç ve çınar dondan çok etkilenir. Ertesi yıl dışta uzunlamasına bir halka o-luşarak yarığı kapatır.
— Jeomorfoloji. Don, birçok bölgenin yer şeklinde önemli bir rol oynar. Buzul çevresi alanlar üzerinde don ve don çözülmesi olaylarının birbiri ardınca geldiği bölgelerde ve yüksek dağlarda, etkisi özellikle geniştir; çatlaklı veya gözenekli kayalara sızan su donarak hacmini genişletir ve kayayı çabucak paralar. Çok etkili olan bu aşındırma süreci, don aşındırması adını alır.
• Don aşındırması. Kay açların gözenekleri veya çatlakları içine sızan suyun donarak hacmini genişletmesi önemli bir mekanik etki meydana getirir: kayaçların çatlak ve yarıkları genişlemeye başlar ve büyük kaya parçaları kopar. Gözenekli kayaçlar-da ise, kayacın bütün kütlesi bu etkiler altında parçalanarak dağılır. Bu döküntülerin en inceleri, balçıklara, ayrışım killerine, killi veya marnlı tabakalara karışarak don sonucu meydana gelen toprak hareketlerinde büyük bir rol oynar (kriyotürbasyon). Don aşındırması, kayaç-ları ince ince oyabilecek, meselâ kum taşlarını, bileşimindeki çimentonun sertlik derecesine göre tanelere ayrıştırabilecek güçtedir. Evvelce rüzgârın etkisine bağlanmış olan nice peteklenme olayı don aşındırmasının eseridir. Don aşındırması nem ile artar: meselâ, geçirimsiz ince kil yataklarından dışarı taşan kireçtaşı gibi geçirimli bir kayacın nemli düzeyleri çok daha çabuk paralanır. Böylece kornişlerde ileri doğru çıkıntılar meydana gelir: bunların en genişleri tarihöncesi insanları tarafından ka-yaaltı barınağı olarak kullanılmıştır.
٠ Don oynaması, donma ve çözülme sırasındaki su hacmi değişikliklerinin ve özellikle, kılcallık ve soğuk çeperler etkisiyle yığışmasının sonucudur, ölçüleri gerecin Jane boyuna göre değişen bu şişme ve büzülme almaşmaları asıl toprak akmalarının tersine düz yüzeylerde bile oluşabilen farklı yer değiştirmelere yol açar. Bu şekilde oluşan «boylara göre ayrılma» yüzünden geometrik biçimli topraklar (çokgenli topraklar, çizikli topraklar v.b.) taş kaldırımlar, tümsekli topraklar meydana gelir. Şişen katmanlar öbür katmanları sıkıştırır ve ta-bakalanmalarda bozulmalar görülür (kıvrımlar). Aşırı soğuk ülkelerde (Sibirya, Alaska v.b.) buzun kendini çekmesi sebebiyle yarıklar belirir; ertesi yaz bunların içleri su ile dolar. Sonbaharda bu su donar ve buz ağları yarıkları kaplar; bu yarıklar çok kenarlı bir ağ meydana getirerek her kış biraz daha genişler. Isınma ile buz eriyince çatlakların içleri döküntü ile dolar ve köşeli yarıklar meydana getirebilir. DON i. (lat. dominus, bey, efendi’den isp. k). Ispanya’da soylu kişilere verilen bir soyluluk unvanı. (Yalnız küçük adların önünde kullanılır: Don Juan. Portekizcede bu kelimenin karşılığı dom’ dur). Teşm. Yol. ispanyollara verilen takma ad. (l)
DON, S.S.C.B.’de ırmak. Tura yakınında «Habakkuk», Floransa doğar, Volga ile birlikte güney Rusya’nın sularını boşaltır; 1 967 km. Volga’ya 100 km kadar yaklaştıktan sonra güneye, daha sonra da güneybatıya kıvrılır ve Azak denizine dökülür. Başlıca kolları Hoper (sol
DON
831
donativurrı
«İmparator Trajanus Askerlerine ödül Dağıtıyor» Trajanus sütunundan detay, Roma
lir. Bir hastanın veya normal bir kimsenin alyuvarları 0°C’ta kadar soğutulduktan s©n-ra hastanın kan serumu içinde 37°C’ta ka-dar ısıtılınca, erime ©layı meydana gelir.
DON
14
Nis