Marmara Bölgesi’nin Trakya kesiminde
il ve il merkezi kent. Yüzölçümü
6.276 km2’dir. Doğuda Kırklareli ve Tekirdağ,
güneydoğuda Çanakkale illeri, kuzey
ve kuzeybatıda Bulgaristan, batıda Yunanistan,
güneyde de Ege Deniziyle çevrilidir.
Doğal yapı. Edirne ili, bir bölümü Bulgaristan
ve Yunanistan topraklarında kalan
Meriç Havzasının doğu kesiminde yer alır.
Yüzey şekilleri genellikle geniş düzlükler ve
basık tepelerden oluşmuştur. Kuzey, kuzeydoğu,
güney ve güneydoğu kesimleri alçak
dağ ve platolarla kaplıdır; bu iki dağlık
bölge arasında akarsularla parçalanmış, az
eğimli ve engebeli bir alan uzanır. Istranca
(Yıldız) Dağlarının engebelendirdiği kuzey
ve kuzeydoğu kesiminde, batıya ve güneye
doğru gidildikçe alçalan dağlar plato görünümü
alır. İlin güney ve güneydoğu kesimlerinde
pek yüksek olmayan Koru Dağlan
vardır. Kıyıya paralel bir biçimde uzanan bu
dağlann Saros Körfezine bakan yamaçlan
Edirne ili
Ana Yayıncılık Arşivi
diktir. İpsala-Enez arasındaki Çandır Dağlan
ile Uzunköprü’nün güney kesimini kaplayan
Uzunköprü Dağlarında yükseklik 400
m’yi aşmaz. Saros Körfezinin kuzeyinde
sıralanan volkanik kabartılardan Enez’in
doğusundaki Hisarlı Dağının yüksekliği 385
m’dir.
Edirne akarsular bakımından oldukça zengindir.
En önemli akarsu Bulgaristan’da
Rodop Dağlarından doğan ve Bulgaristan-
Yunanistan-Türkiye sınırlannın kesiştiği
noktadan Edirne topraklanna giren Meriç
Irmağıdır. Meriç genellikle güneye doğru
akarak Edirne’nin Yunanistan’la olan batı
sınınnın 187 km’lik bölümünü oluşturur.
Genişliği 130-300 m arasında değişen ve
çağıltılı bir akışı olan Meriç, ilkbahar ve
sonbahar aylarında taşar. Taşkınları önlemek
için yapılmış pek çok set vardır. Gene
Bulgaristan’daki Rodop Dağlanndan doğan
Arda Irmağı, Yunanistan’ı geçip Edime
sınırlan içinde Meriç’e katılır. Arda’nın
Türkiye topraklan içinde uzunluğu 1 km
kadardır. Meriç’in önemli kollanndan biri
olan ve Bulgaristan’daki Balkan Dağlanndan
doğan Tunca Irmağı, Edirne il merkezini
geçtikten sonra Meriç’e katılır. Tunca’mn
il sınırlan içindeki uzunluğu 32 km’dir. İlin
büyük akarsulanndan biri de, Istranca Dağlanndaki
Karatepe’den çıkan ve güneybatı
yönünde akarak Edirne topraklarının
önemli bölümünü sulayan Ergene Irmağıdır.
Yazın suları azalan, kış ve ilkbahar
aylannda taşarak bütün vadisini kaplayan
Ergene, Meriç’i besleyen başlıca kollardan
biridir. Ergene’nin kollarından Basamaklar
Deresi üzerinde, sulama ve taşkın önleme
amaçlı Altınyazı Barajı vardır. Alıç regülatöründe
toplanan sular 12 km’lik bir kanalla
Altınyazı Barajı’na aktarılır. Bu büyük
ırmaklann dışında birçok irili ufaklı çay ve
dere il topraklannı sular. Bunlann başlıcalan
Karahisar’ın batısında Telmata Bataklığına
dökülen ve üzerinde sulama, taşkın
önleme, içme-kullanma amaçlı Kadıköy
Barajı’mn bulunduğu Büyükcloğanca Deresi;
Keşan’ın kuzeydoğusundaki Demircili
yöresinden doğan ve Kavak Deresiyle birleşerek
Büyükdoğanca Deresine katılan Keşan
Deresi ile Ergene Irmağına dökülen,
üzerinde sulama ve taşkın önleme amaçlı
bir baraj bulunan Süleoğlu Deresidir. İl
sınırlan içinde, çoğu Meriç’in denize döküldüğü
Enez yöresinde olmak üzere, birçok
göl vardır. Bunlardan en önemlisi, Enez’in
kuzeydoğusunda bulunan, Meriç’le bağlantılı
Gala Gölüdür(*). Çevresi bataklıklarla
kaplı bu sığ ve tuzlu gölden balıkçılık
dışında yararlanılmaz.
İl alanının büyük bölümü ovalarla kaplıdır.
Bunların en önemlileri Meriç Vadisinde
Kapıkule ile Edirne arasındaki Kazanova ve
Enez’e kadar uzanan İpsala Ovası, Tunca
Vadisinde küçük ovalardan oluşan Tunca
Ovası ve Ergene Vadisini kaplayan Ergene
Ovasıdır. Bu ovalann hepsi alüvyonlu ve
çok verimli topraklarla örtülüdür.
Ekonomi. İl ekonomisi tanm ağırlıklıdır.
Bununla birlikte ilin Avrupa’yı İstanbul ve
Ortadoğu’ya bağlayan yol üzerinde olması,
tarım dışı etkinliklerin de gelişmesini sağlamıştır.
Sanayileşme özellikle 1970 sonrasında
hız kazanmıştır. 1975’te faal nüfusun
yüzde 74’ü tanm, yüzde 3’ü imalat sanayisi
ve yüzde 3,2’si ticaret kesiminde çalışırken,
bu oranlar 1985’te sırasıyla yüzde 61, yüzde
6 ve yüzde 5,5 olarak değişmiştir.
Yüzyıllardan beri önemli bir tanm merkezi
olan Edime, 19. yüzyıl sonlannda İstanbul’
un tahıl amban ve mandırasıydı. Balkanlar’da
ve Trakya’da Cumhuriyet’in kuruluşuna
değin süren savaşlar ve karışıklıklar,
Edirne’nin sosyoekonomik yapısını doğrudan
etkileyen büyük ölçekli nüfus hareketlerine
yol açtı. Lozan Antlaşması sonrasında
Doğu Trakya’nın Bulgar ve Rum halkı
batıya göç ederken, Batı Trakya’nın bir
bölüm Türk halkı da doğuya göç etti.
Göçler ve nüfus değişimi II. Dünya Savaşı
sonrasına değin sürdü. Göçlerden önce
bağcılık, şarapçılık, ipekböcekçiliği gibi işler
Rumlann elindeydi. Göç sonrasında bu
etkinlikler yok olurken, yöreye yerleştirilen
yeni nüfusla birlikte tütün ve ayçiçeği
tarımına geçildi. Cumhuriyet sonrasında
canlanmaya başlayan Edirne tanmı,
1950’lerde traktörün yaygınlaşmasıyla yapısal
bir değişim yaşadı. Çayır ve otlakların
büyük ölçüde ekime açılması, ilin geleneksel
etkinliklerinden biri olan hayvancılık ve
mandıracılığın gerilemesine yol açtı.
Günümüzde il tarımında ağırlık bitkisel
üretimdedir. Geniş ve verimli düzlüklerin
büyük bölümünde buğday ve ayçiçeği ekilir.
Edirne’nin Türkiye toplam ayçiçeği üretimindeki
payı yaklaşık yüzde 18’dir (1984).
Kolza ve ayçiçeği alımı, işlenmesi ve pazarlanmasıyla
uğraşan 110 bini aşkın üyeli
Trakya Yağlı Tohumlar Tanm Satış Kooperatifleri
Birliği’nin (Trakya Birlik) merkezi
Edirne’dedir. Türkiye toplam kolza üretiminin
yaklaşık yüzde 72’sini (1984), toplam
pirinç üretiminin yaklaşık yüzde 27’sini
(1984) Edime karşılar. Susam, şeker pancan,
fasulye, kavun ve karpuz üretimi de
önem taşır.
İlin kuzeyindeki engebeli alanlarda koyun,
kıl keçisi ve sığır beslenir. Başlıca hayvansal
ürünler süt ile ünlü beyazpeynir ve kaşarpeyniridir.
1987’de yıllık beyazpeynir üretimi
24 bin, kaşarpeyniri üretimi 800 ton
kadar olmuştur.
1970’lere gelinceye değin sanayi tarımsal
ürünler işleyen küçük işletmelerden ibaretti.
Edirne 1969’da kalkınmada öncelikli
yöreler kapsamına alındı ve 1970’lerin özellikle
ikinci yansında yoğun bir sanayileşmeye
sahne oldu. Böylece imalat, sanayisinin
1975’te il gayri safi hasılası içinde yüzde 4,3
olan payı, 1978’de yüzde 11,1’e çıktı. Sanayi
gıda ve dokuma dallarında yoğunlaşmıştır.
Ağaç ürünleri, metal eşya ve makine imalatı
yapan kuruluşlar da vardır. Genellikle modem
teknoloji kullanan büyük ölçekli fabrikalardan
oluşan sanayi kuruluşlarının büyük
bölümü Edime kentinde toplanmıştır.
Uzunköprü, Havsa, Meriç ve Keşan gibi
ilçe merkezlerinde de özellikle gıda sanayisinde
etkinlik gösteren fabrikalar bulunur.
Merkez ilçeye bağlı Demirhanlı köyünde 75
milyon ton rezervli linyit yatakları vardır.
Enezyakmlanndaki Gala Gölünde avlanan
yılanbalıklan başta Hollanda olmak üzere
çeşitli’Avrupa ülkelerine ihraç edilir.
Tarih. Edirne yöresinde yapılan araştırmalarda
elde edilen çeşitli buluntular ve özellikle
dolmen tipi mezarlar, yörenin tarihinin
Kalkolitik Çağa (İÖ 5500-3500) değin indiğini
gösterir. Çeşitli kaynaklar yöredeki ilk
yerleşim yerlerine Uscudama ve Goneis
adlarının verildiğini belirtir. İÖ 1200’lerde
Trakya’daki Trak kabilelerinden Bettegerriler
ve ardından Odrysler, yerleştikleri bu
yöreye Orestia (Orestias) adını verdiler. İÖ
513’te I. Dareios (Büyük) Trakya’yı Pers
topraklarına kattı. Ödrysler, Pers egemenliğinin
yıkılmasından sonra İÖ 5. yüzyıl
ortalarında büyük ve güçlü bir devlet kurdular.
İÖ 4. yüzyılda bu devletin yıkılmasıyla,
II. Philippos’un Makedonya Krallığı’na
bağladığı yöre, İÖ 3. yüzyıl sonlarında
Keltlerin büyük ve geçici altınlarına uğradı.
İÖ 168’de Roma egemenliğine girdi ve
İmparator Claudius döneminde, İS 44-46’da
Trakya Eyaleti haline getirildi. İS 123-
124’te yöreye gelen Roma imparatoru Hadrianus,
stratejik önemi nedeniyle Orestia
kasabasını kente dönüştürdü ve adını Hadrianopolis
olarak değiştirdi. Roma Dönemindeki
Got ve Hun akınlan ile Bizans
Dönemi boyunca süren Hun, Avar, Peçenek
ve Bulgar akmlan, kentin birçok kez
yıkılıp yeniden inşa edilmesine yol açtı.
Haçlı Seferleri sırasında bir süre Latinlerin
elinde kaldıktan sonra yeniden Bizans yönetimine
giren kent, Osmanlılarca önceleri
Edrinabolu, Edrinus, Endriye, Edrune gibi
adlarla anılıyordu. I. Murad (Hüdavendigâr)
döneminde Edrine’ye dönüşen adı, 18.
yüzyılda Edime olarak söylenmeye başladı.
Edirne, Osmanlı yönetimine 1361’de girdi.
I. Murad Osmanlı başkentini 1365’te Bursa’dan
Edirne’ye taşıdı. I. Bayezid (Yıldınm)
Balkanlar’da düzenlediği seferlerde
Edirne’yi üs olarak kullandı. I. Bayezid’in
Ankara Savaşı (1402) yenilgisinden sonra
oğullanndan Süleyman Çelebi Edirne’ye
getirilerek tahta çıkarıldı. Bir süre kardeşler
arasındaki taht savaşlarına sahne olan Edirne,
1410’da Musa Çelebi’nin, 1413’te ise
Osmanlı birliğini yeniden kuran I. Mehmed’in
(Çelebi) eline geçti ve 1453’te İstanbul’un
alınışına değin Ösmanlı Devleti’ne
başkentlik yaptı.
Edirne’nin Rus işgaline uğradığı 1828-29
Osmanlı-Rus Savaşı sonunda burada imzalanan
Edirne Antlaşması (1829), Osmanlı
Devleti’nin imzaladığı, şartları en ağır antlaşmalardan
biriydi. Edime, 1877-78 Osmanlı-
Rus Savaşı sırasında bir kez daha Rus
işgaline uğradı. Osmanlı Devleti’nin çöküş
döneminden Cumhuriyet’in kuruluşuna değin
çeşitli saldırı ve karışıklıklar yaşadı.
1912’de Bulgar işgali altına girdi. Londra
Antlaşması’yla (1913) Bulgaristan’a bırakıldıysa
da, birkaç ay sonra Osmanlılarca geri
alındı. 25 Temmuz 1920’de bu kez Yunanlılarca
işgal edildi. İşgal Mudanya Mütarekesinin
imzalanmasından sonra 24 Kasım
1922’de son buldu. Edirne, Lozan Antlaşmasıyla
(1923) bugünkü sınırlanna kavuştu.
Edirne
21
Nis