ETİLALKOL

ETİLALKOL

Konuşma dilinde alkol sözcüğü, “şarap ruhu” ve “etanol” da denilen etilalkol için kullanılır.
Ne var ki doğru, ama kısıtlayıcı nitelik taşıyan “şarap ruhu” terimine aldanmamak gerekir. Gerçekten, üzüm dünyanın her yanında yetişmez; dolayısıyle alkol (alkollü içki), yalnızca üzümden elde edilmez. Mayalanabilir şeker içeren herhangi bir meyvenin yanı sıra, çimlenmiş tahıl nişastasından da hidrolizle alkol hazırlanabilir; üstelik bazı şekerli sıvıların, özellikle de bazı memelilerin sütlerinin mayalandırılmasıyla da alkol üretilebilir: Kısrak sütünden kımız; inek sütünden kefir. Şekerlerin doğal mayalanmasıyla hazırlanan alkol, yeryüzünün her yanında içki olarak tüketilir. Arı alkol renksiz, hoş kokulu.yakıcı tadı olan bir sıvıdır. CH3-CH2OH formülüyle gösterilir. Olağan atmosfer basıncında 78,30°C’ta kaynar; —114°C’ta katılaşır (bu nedenle sıcaklık ölçerlerde kullanılır); 0°C’ ta yoğunluğu 0,806’dır ve suyla her oranda karışım sağlar. Hafifçe ısıtılarak elde edilen karışım, gerçek bir kimyasal tepkime ve çok iyi bilinen hacimsel bir olaydır: Bir şişe içinde yarım litre arı su ile yarım litre an alkol karıştırılırsa, bir süre çalkalandıktan sonra yaklaşık 975 ml’lik bir çözelti elde edilir; yani farklı moleküllerin etkileşmesi sonucunda karışım büzülür. Doğal bir su-alkol karışımı damıtılarak arı alkol elde etmek istenirse, bu işlem sürekli olarak bir azeotrop karışım, yani 78, 15°C sıcaklıkta ve olağan atmosfer basıncı altında kütle olarak % 95,75 alkol içeren bir karışım verir. Arı alkol elde etmek için bir üçüncü sıvı (benzen, tolüen ya da trikoretilen) katmak zorunludur. Sözgelimi benzenle işleme yönteminde, önce suyun tümünü içeren bir su-benzen-al-kol karışımı, sonra alkol-benzen
karışımı, sonunda da an alkol elde edilir. Ürünün arılığını saptamak için anhidrit bakır sülfat üstüne söz konusu sıvıdan birkaç damla damlatmak yeterlidir ve bakır sülfatın mavileşmemesi, arılığın kanıtıdır (sulu bakır sülfat mavidir). 9,10,11 derece alkollü içkilerden söz edilirken kullanılan derece, Gay-Lussac derecesidir (°GL): 15°C sıcaklıkta 100 sm3 karışım içinde bulunan alkol miktarı. Gay-Lussac derecesi bir alkolölçerle ölçülür; bu aygıt, öteki bütün maddeler dışında, yalnızca alkol-su karışımının yoğunluğunu belirler; dolayısıyle, ölçümün duyarlığını etkileyen öteki maddelerden arındırmak için, sözgelimi şarabı önce damıtmak gerekir. Ölçümün genellikle 15°C’tan farkh sıcaklıklarda yapılması ve yoğunluğun sıcaklığa bağlı olarak çok değişmesi yüzünden, aygıtın verileri, düzeltme çizelgeleriyle düzeltilmelidir. Ancak 9,10,11, vb. sayılarının şarabın niteliğini değil, yalnızca alkol oranını belirttiğini unutmamak gerekir. Sözgelimi, üstün nitelikli şarapların alkol oranı düşüktür; dolayısıyle niteliğini yitirmemiş olsa bile, 90°GL’ lık bir alkollü içkinin iyi olduğu söylenemez.
ALKOLÜN SANAYİDE KULLANIMI
Sanayide kullanmak için alkole %
10 oranında metanol katılarak niteliği değiştirilir; bu değişme alkole, son derece kötü bir tat verir.
Etanol, birincil alkollerle aynı kimyasal özellikleri taşır; yükseltgen-mesi sonucunda formülü CH3-COOH olan asetik asit oluşur; bu olay, bir mayayla yani Mycoderma aceti adı verilen bir mantarla asetik mayalanma sırasında doğal olarak gerçekleşir. Etanol, sülfürik asitle su giderme işleminden geçirilirse, etil oksit, yani olağan eter ( c2H5OC2Hs ) verir.
Birçok ülkede alkolün başlıca kaynağını alkol mayalanması oluşturur; bu işlem üç evrede gerçekleştirilir. Şıra elde etme evresinde, şekerkamışı ile pancar özsuyundaki sakaroz, patates ve tahıl nişastası, pamuk ve odun selülozu gibi poliozit-lerin hidroliziyle, güçlü asitlerin etkisiyle ya da enzimler süreciyle şıra üretilir.
Şekerli şırayı mayalama evresinde, başka türden mayalanmaları (buti-rik, laktik, vb.) önlemek için, seçilen bir mayayla şıra aşılanır. Alkol şırasını damıtma evresinde, etilalkol, daha yüksek homologlarından ayrılır. Bazı ülkelerde de etilalkol,
kok fabrikalarında ya da petrolı krakingiyle elde edilen etilen hidratlanmasıyla üretilir.
Alkol mayalanmasının tarihi, biy kimyanın tarihiyle karışır. XI] yy’ın başında Gay-Lussac,tepkim nin genel denklemini vermiş 1 Pasteur, katalizle, mayalanma n deni olan mayaları incelemişti Tepkime glikozdan ( C6H,2C>6) ba layarak aşağıdaki biçimde gelişir:
CeH^Ofl
1
C3 ’ lü iki şekerin fosfatları
(C3) gliserik a fosfatı
etilalkol ch3-ch2oh ch3-c
asetaldehit *- pirüvik a: O CH3-C-CO H II
o
“Tadı iyi” diye nitelenen alkolle içki yapımında kullanılırlar. Sana alkollerindense, vernik, plastik < patlayıcı madde, vb., sanayilerim çözücü olarak ve asetik asit, etilo sit, kloroform, vb. birçok kimyas ürünün elde edilmesinde ara olarak yararlanılır.
ALKOLÜN TIPTA KULLANIMI
Tıpta alkol, dış uygulama yoiuy mikroptan anndıncı olarak kullaı lir. 90 derecelik (GL) alkol, güçlü h mikroptan armdırıcıdır. İçilirse çı çabuk soğurulur; mideden kaı geçer ve hızla ciğerlere ulaşarı dışarı atılır (içilmesinden birkı dakika sonra solunan havada alk izlerine raslanır). Ama tümü sol numla atılmaz; bir bölümü dokul ra, sinir sistemine, özellikle < karaciğere ulaşarak yayılır. I nedenle düşük dozlarda geçici ol rak uyarıcı olsa da, yüksek dozlan kısa sürede zararlı duruma gelir ’ ciddi zehirlenme olaylarına y açabilir. Fizyoloji açısından alk( insan organizmasında bütünüy yakılan bir besindir. Sinir sisteı üstündeki uyarıcı etkisi geçicidi Kalp atışım hızlandırır, damarlar genleşmesine yol açar ve deri< ısınma duyusu uyandırır (oysa üş meyi kolaylaştırır), öte yanda çalışma sırasında alınan alkolü kas çalışması sonucunda yakıldığı sanmak yanlıştır; tersine fiziksel’ zihinsel işlevleri azaltır. İçilen alk miktarı günde bir litre şarabı aş ğmda, 60 kg’lık bir insan için zara; etki yapar ve bu etki, alkollü içkic bulunan öbür maddelerin etkisiy birleşerek yükselir.
Alkollü içkilerin aşın ölçüde alınma- süreğen olabilir). da emilip, kana, hücre dışı boşlu
sından doğan zehirlenme (ivegen ve Alkol içilir içilmez sindirim kanalın- lara yayılır ve dokulara dağılır Al
Î0
tçilen alkol miktarının (10°lik şarap), kan alkol düzeyi ve davranış üstündeki etkisi.
nan alkolün çok az miktarı (°/o 3), solunan havayla, sidikle ve tükürükle dışarı atılırken, geri kalan miktarı da kanı ve dokuları yavaş yavaş arıtan karaciğerdeki yükseltgenme yoluyla atılır (beden ağırlığının 1 kg’ına göre saatte 100 mgr). Alkol özellikle karaciğer ve sinir dokusu-‘nu bozar.
İVEGEN ALKOLİKLİK
İvegen alkoliklik en sık raslanan zehirlenmelerden biridir, ölüm tehlikesi yaratır: 300 gram etilalkolün (yani yaklaşık olarak bir şişe viskinin) bir saatte içilmesinin, bir yetişkini öldürebileceği bilinmektedir.
Zehirlenme, alkollü içkilerin aşırı ölçüde ve hızla içilmesinin hemen ardından ortaya çıkar ve sarhoşlukla kendini gösterir. Sarhoşluk durumu önce rahatlık ve gevşemeyle ortaya
çıkan ruhsal bir uyarılma dönemiyle başlar; sonra saçmalama, konuşma tutarsızlığı,^ duyumsal yanılsama, dikkat, yargı ve bellek yitimi, yön şaşırma, bilinçsizlik gibi çeşitli düzensizlikler ortaya çıkar. Daha sonra da sinir merkezlerinin zarar gördüğünü gösteren bazı bozukluklar görülür: Sarhoş sendeler; iyi görmemeye, bazen de çift görmeye başlar; acıya ve soğuğa karşı duyarsızlaşır. Daha ileri bir düzeyde ortaya çıkan alkol komasında, hareket etme yeteneği ve duyarlık kesin olarak ortadan kalkar; nabız atışları yavaşlayıp zayıflar; beden ısısı normalin altına düşer: Bu durum ölüme yol açabilir. Genellikle alkol komasını derin bir uyku dönemi izler; sonra, karaciğerin iyi çalışmadığını gösteren sarılık ve sindirim bozuklukları ortaya çıkar. Alkole dayanıklılık kişilere göre değiştiği için, sarhoşluk da çeşitli biçimlere bürünür. Alkolün organizmayı etkileme derecesi, kişilerin bedensel ve ruhsal sağlık durumlarına, beden ağırlıklarına, sindirim koşullarına göre değişir. Arı alkol, yoğunluğu azaltılmış alkolden daha zararlıdır. Ayrıca, aç karnına içilen alkol, yemek sırasında içilen alkolden daha etkili olur.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*