Genel

FATİH’İN GİZLİ PROJESİ

Fatih Sultan Mehmed Han'ın Nakkaş Levni tarafından çizilmiş minyatürü

AYDINOĞLU GAZİ UMUR BEYİN KORİNT BERZAHI’NDA GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTMESİ EFSANE OLMADIĞI GİBİ İSTANBUL KUŞATMASINDA GEMİLERİN DAĞLARA TIRMANMASI DA HAYAL MAHSULÜ BİR SENARYO DEĞİLDİR. BÖYLE İSLERİN ÜSTESİNDEN ANCAK CESUR VE MAHİR KUMANDANLAR GELİR…

Ressam Naci Kalmukoğlu'nun İstanbul'un fethi sırasında gemilerin karadan yürütülmesini tasvir eden resmi

Ressam Naci Kalmukoğlu’nun İstanbul’un fethi sırasında gemilerin karadan yürütülmesini tasvir eden resmi

Savaşlar, onu idare edenlerin ellerinde şekillenir. Savaş bir sanattır ve “Harp hiledir” düsturu da aslında bunu anlatır bize.

Tuvali kimi zaman al çalınmış kara toprak, kimi zaman da hırçın denizler olan bu sanatta ortaya çıkan tablo genelde pek iç açıcı değildir ve işin sanat ciheti daha çok eldeki malzemenin nerede, ne zaman ve nasıl kullanılacağı noktasında ortaya çıkar.

Bugün hangi boyutlarda olduğu pek de bilinemeyen savaş teknolojileri noktasında mazi çok daha insaflı görünüyor haliyle. Kimin galip kimin mağlup olacağını ise büyük oranda kumandanların mahareti belirliyor. Savaşanlar elbette ordular, askerler; ama bir üst kattan bakarsak, aslında beyinler savaşıyor. Bir kumandanın sevk ve idaresiyle düşman “kurt kapanı”na alınıp imha ediliyor; bir fikirle devasa filler ürkütücü ve tesirli birer savaş makinesi olarak kullanılabiliyor; bir icatla “şahî toplar” ve havan topları ilk defa dökülüp aşılamaz denen surlar aşılıyor; gemiler dağlara tırmanıyor…

Son üçü sizin de fark edeceğiniz gibi İstanbul’un fethine ait unsurlar. Daha başka birtakım icatlarla bu fethin; bilim, teknik, gayret, iman ve askerî dehanın bir neticesi olduğu elbette göz ardı edilemez. İstanbul önlerinde verilen bu büyük mücadelenin en önemli sahnelerinden birisi de Bizans’a yardım getiren Venedik gemilerinin durdurulamayarak Haliç’e girmesi ve ertesinde Fatih’in gemilerini karadan yürüterek Haliç’e indirmesiydi.

Bizde gemilerin karadan yürütülmesi denilince sadece İstanbul’un fethindeki hadise akla gelir ve olur olmaz verilen hükümler, yapılan değerlendirmeler umumiyetle onun etrafında şekillenir. Geçmişi çok eskiye giden bu “karadan yürütme tartışmaları” nda yerli/yabancı kaynaklar muhtelif yorumlara girmişlerdir. Kimilerine göre bu hadise bir “imaj yenileme” gayretinden ibarettir ve kâğıt üzerindekinden başka bir gerçekliği yoktur. Bazıları da işin “hurafeliği ve efsaneliği”ne saplanmıştır. Ne gariptir ki bugün hâlâ böyle düşünenler mevcut.

Fatih Sultan Mehmed Han'ın Nakkaş Levni tarafından çizilmiş minyatürü

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Nakkaş Levni tarafından çizilmiş minyatürü

Halbuki yapılan son akademik çalışmalarla İstanbul’un fethinde Fatih’in gemileri karadan yürüterek Haliç’e indirdiği kesin olarak ortaya konmuştur. Bu çalışmalardan en önemlisini gerçekleştiren ve “gemileri karada yürütme” hadisesinin daha çok nasıl gerçekleştiği üzerine zihin yoran Prof. Dr. Feridun Emecen Bey’le yaptığımız röportaj oldukça ilgi çekici.

Savaşta bir manevrayı başarıyla uygulayabilmenin zorluğunu ve asıl önemli kısmın bu olduğunu unutmadan belirtelim ki gemiler karadan ilk defa Fatih Sultan Mehmed’le yürümüş değildir. Şüphesiz o, kendinden önce bu işe teşebbüs edenleri biliyordu ve başardığı iş öncekilerle kıyaslanamayacak derecedeydi.

Aydınoğlu Umur Bey daha 1330’larda Mora Yarımadası’m asıl Yunanistan’dan ayıran Korint Berzahı’nda gemilerini karadan yürütmüştü. İşin ilginç yanı, burada yapılan kazılarda antik bir gemi yolu ortaya çıkarılmıştı. Venediklilerin de böyle bir macerası vardı. Yine Fatih, Belgrad ve Eğriboz’da aynı işi iki kere daha yapmıştı.

Detaylar ve daha fazlası, ilerleyen sayfalarımızda…

 

İSTANBUL KUŞATMASINDA GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLEREK HALİC’E İNDİRİLMESİ, KUŞATMANIN EN ÖNEMLİ KIRILMA NOKTALARINDAN BİRİNİ TEŞGİL EDER.

BU KONU HARKINDAKİ TARTIŞMALAR İSE GÜNÜMÜZE KADAR gelmiştir. KONUNUN UZMANLARINDAN PROF. DR. FERİDUN EMECEN İLE GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ HADİSESİNİ VE ARKA PLANINI KONUŞTUK…

İstanbuPun fethinde gemilerin karadan yürütülerek Haliç’e indirilmesi meselesi yıllardır tartışılan bir konu Hatta yer yer fethin önüne bile geçiyor. O kısımlara geçmeden önce; bu hadisenin hemen öncesinde neler yaşanmıştı?

Bilindiği gibi 20 Nisan günü asker, yiyecek ve mühimmat taşıyan dört Cenova gemisi ki biri Bizans’a aitti Marmara’da belirmişti.

Vaziyet Fatih’e haber verilince hemen Baltaoğlu Süleyman Bey’e emir yollayarak bu gemilerin durdurulmasını istedi. Ama Osmanlı donanması bu gemilerin Haliç’e girmesine mani olamadı. Baltaoğlu, hadiseyi elinden kaptanlığı alınmakla atlattı. Bu vakada kayıplar gerçekten de önemsiz denecek kadar azdı ama Osmanlı ordugâhında olumsuz bir hava estirmişti. O gece, Fatih en sıkıntılı gecelerinden birini yaşadı. Çünkü muhaliflerle padişah ve taraftarları arasında ciddi gerilimler yaşanmıştı. Hatta tarihçi İdris-i Bitlisi, başından beri muhasaranın kaldırılmasını isteyen Çandarlı Halil Paşa’nın taraftarlarının arttığını yazar. Üstelik padişahın hocası Akşemseddin’den de kendisine bir ikaz mektubu gelmiştir. O gece ikinci Mehmed Han, tartışmalara bir son vermek ve kuşatmanın tekrar büyük bir gayretle sürdürülmesi için divanı topladı. Vezirler, beyler, ileri gelen kumandanlar ve ulemanın bulunduğu divanda Fatih, bu dört geminin gelmesinin önemsiz olduğundan bahsetti, okuduğu ayet ve hadislerle, anlattığı tarihten örnek hadiselerle orada bulunanları cesaretlendirdi.

Neyse ki bu sıkıntılı saatler, muhaliflerin iknasıyla bitti.

Fatih o geceyi uykusuz geçirdi, yeni planlar üzerinde düşündü.

İlk olarak da limana giren gemilerin top ateşine tutulması emrini verdi.

Gemilerin limana girmesi karşı tarafta büyük sevinç meydana getirmişti tabii ki ama başlanılan bombardımanla bu fazla sürmedi. Nitekim iki gün sonra da Fatih’in gemileri Haliç’teydi.

Bu manevra bir günde mi plan­lanmıştı, yoksa Fatih başından beri bunu düşünmüş müydü?

Öncelikle şunu belirtelim ki, mesafe ne kadar kısa olursa olsun gemilerin bir gecede çekilmesi, zamanımızın teknolojik imkânlarıyla bile mümkün olabilecek bir iş değildir. Bunları birden denize indirilirken gören dönemin şahidi yazarlar, bir gecede olmuş gibi bir kanaate kapılmışlardır. Bunda güzergâh konusu da rol oynamış gözüküyor. Ama hazırlıkların Bizans’ın dikkatinden uzak kesimde yapıldığı açıktır.

Aslında fetihten bir sene kadar önce, daha Rumeli Hisarı’mn inşası sırasında Haliç ile İstanbul Boğazı arasındaki arazinin etüdü yapılmıştı. Osmanlı donanmasına ait gemiler Beşiktaş sahilindeki koylarda üsleniyorlardı. Hatta bu koylarda küçük çaplı gemilerin inşası için hazırlıklar bile yapılmıştı. Bu gemilerin önemli bir kısmı Haliç üzerinde seyyar köprüler yapımı için hazırlanmıştı. Binaenaleyh karadan yürütülecek ve Haliç’e aktarılacak bir kısım geminin hazırlıkları daha bu sırada başlatılmış olmalıdır.

Osmanlı ve Bizans kaynaklarında zaten Haliç’e donanma indirilmesi işinin çok önceden planlanmış olduğu açıkça görülür. Meselâ, Sırp despotunun tünel kazmak için gönderdiği adamlar arasındaki bir Sırp madenci Rumeli Hisarı inşa edilirken sultanın kıyıya yakın bir ormanda 30 gemi inşasını başlattığını, sonra dağdan yukarıya yol kazıldığını belirtir. Fethe bizzat şahit olan ve Fatih’in tarihini yazan Tursun Bey de daha kuşatmanın başlarında gemilerin ve kayıkların Boğaz denizinden karaya alındığını yazar.

Şunu da söylemek lazım, Sultan Mehmed kuşatma boyunca hep yeni planları devreye sokmuştur. Topların sık sık başka noktalara kaydırılması, sahte saldırılar, Haliç’i zorlama, yürüyen kuleler bu meyandadır. Fatih zaten şehrin Haliç yönünden de tam anlamıyla muhasara altına alınmasını istiyordu. Çünkü buradaki zayıf surların kolaylıkla tahrip edilebileceğini düşünüyordu. Bunu çok iyi bildiği için bir taraftan Haliç’e gerilen zinciri zorluyordu ama diğer taraftan da gemilerin Haliç’e farklı bir yerden indirilmesi için çok önceden zihninde yerleşmiş, planı yapılmış ve hazırlıklarını neredeyse tamamlamış olduğu “gizli projesi” için fırsat kolluyordu. Sadece biraz zamana ihtiyacı olduğu anlaşılıyor.

Nitekim daha 1748 Nisan günlerinde donanmanın Haliç’e gerçekleştirdiği harekât biraz da bu hazırlıkları kamufle içindi. Aynı şekilde gerek limandaki gemilere gerekse kara surlarına karşı girişilen kesif bombardıman da aslında bir şaşırtma harekâtı niteliği taşıyordu. Yoğun ateşle Bizanslı müdafiler meşgul edilirken artık hazırlıkları tamamen bitirilmiş olan büyük proje, yani gemilerin karadan çekilerek Haliç’e indirilmesi yolunda ilk adımlar atıldı.

Hocam, peki yerli ve yabancı kaynaklar gemilerin karadan yü­rütülmesi konusunda neler söylüyor?

Gerek çağdaş gerek daha sonra yazılmış Osmanlı yahut Bizans/Latin kaynaklarındaki bilgiler çeşitlidir. Fakat her iki tarafa ait kaynak grubunun birleştikleri

GEMİLERİNİ İKİ DEFA DAHA RADAN YÜRÜTMÜŞTÜ

Faih Sultan Mehmed, İstanbul’dan ıra hemen yeni fetihlere koyıılmuş, bistan’a üç sefer düzenlemişti, nlardan ilki, 144؟ baharında oldu, nci Sırbistan seferine ise iki yıl sonra kıldı. İşte bu ikinci seferde Fatih, ınbulVlaki gibi gemilerini karadan ‘üttıı. Kemal Paşazade, bu hadiseyi şöyle la tır:

ıva ile Tuna suyu, hisarın yakınında /uşmakla, buradan düşmana yardım me ihtimali vardı. Kalenin önünden ni geçirmeye imkân yok idi. Zira radan geçmek tehlikeli idi. Bu sebeple mbıırıın fethinde ettikleri gibi gemileri aklar üzerine bindirip karadan *üttüler. Hisarın arkasından geçirip /a suyuna indirdiler.” (Tevarilvi ÂU nan, 7. Defter, vr.64a)

Bir sonraki karadan gemi yürütme hadisesi, Yunan sahilleri boyunca uzanan ve Venediklilerin Ege’deki en mühim üslerinden olan Eğriboz Adası’nın 1470’te fethi sırasında gerçekleşmişti. Adayı hem karadan hem denizden kuşatan ve karaya en yakın yerinde bir köprü kurduran Fatih, adaya buradan asker ve top sevk etti. Kendisi de adaya geçip surlara yakın bir yerde çadırını kurdurdu. Bu sırada Venedik donanmasının yardıma geldiği haberi alınınca gemilerin bir kısmı karadan çekilip kalenin arkasına indirildi. Böylece Venedik donanmasınürönü kesilmiş oldu. Tursun Bey’in Taritvi EbuT Feth isimli eserinde de geçen bu hadise yine Kemal Paşazade tarafından “kalenin önünden geçmek zordu, bu yüzden İstanbul ve BelgradVla yaptıkları gibi kurudan gemiler yürüttüler ’ ifadeleriyle kaydedilmiştir.

1

Fatih Sultan Mehmed’in Belgrad Kalesini muhasarasını

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir