wiki

FENER

(yun. phanarion, küçük fanus >
ar. fenâr’dan). Saydam bir madde’den yapılmış
veya böyle bir maddeyle donatılmış,
içinde ışık kaynağı bulunan kutu: Gökteki
yıldızı fener mi sandın / Sevip ayrılmayı
hüner mi sandın (Halk türküsü). || Gelin
feneri, çok süslü kâğıt fener, ji Hırsız feneri,
karşıdakini gösterip, taşıyanı göstermeyecek
şekilde yapılmış önü camlı fener. ||
İşkembe fener, altı ve üstü maden plaka, ışık
verecek kısmı ise işkembeden yapılmış
katlanabilir fener. II Kâğıt fener (veya sadece
fener), çeşitli renkte ışık geçirici kâğıttan
yapılan ve içine mum veya elektrik lambası
konarak şenliklerde veya süslemede kullanılan
fener. [| Karpuz fener, küre şeklindeki
kâğıt fener. || Muşamba fener, muşambadan
yapılmış katlanabilir fener.
— çeş. dey. Fener çekmek, elde fenerle bir
kalabalığın önünden gitmek. Bir kalabalığa
önderlik etmek. || Feneri nerede söndürdün?
Geç gelen birine şaka yollu söylenir: —
Seni bekliyordum, dedi, feneri nerede söndürdün?
(Ömer Seyfeddin). || Fenersiz yakalanmak,
istenmeyen, uygunsuz bir durumda
ihtiyatsızca yakalanmak. || Hayali fener.
Bk. HAYALİFENER.
— tar. t elm . Diyojen’in feneri. Bk. dîyoİEN.
— Ârkeol. Bk. ansîk l.
— Ask. Fener alayı, millî bayram ve günlerin
gecelerinde, askerî birliklerin bulunduğu
şehirlerde, çoğunlukla askerler tarafından
düzenlenen, fenerler ve meşalelerle
yapılan tören. (Son zamanlarda bu geçit resimleri
motorlu araçlarla yapılmaktadır.
Üstleri açılmış ve her tarafı elektrikle aydınlatılmış
motorlu araçlardan kurulu konvoylar
şehrin büyük caddelerinden geçerek
bu törene katılır. Motorlu araçlara bando
ve erler bindirilerek, millî marşlar çalınır
ve söylenir.)
— Bayınd. Eskiden sokakları aydınlatmağa
yarayan gaz veya havagazı feneri. (Sokak
feneri, ayaklı fener, dikme fener de denir.)
|| Kollu fener., bir kolla duvara tutturulmuş
fener.
— Denize. Fener veya ‘cleniz feneri, gemilerin
gece yolunu şaşırmamasına veya bir
tehlikeyi belirtmeğe yarayan, tepesinde
kuvvetli bir ışık kaynağı bulunan yüksek
kule; bu tür bir kulenin tepesindeki ışık
kaynağı: Ahırkapı feneri. Rumeli feneri.
Anadolu feneri. Bk. ansîkl. || Fener
bekçisi, deniz fenerlerinin zamanında ve
düzenli olarak yanmalarını kontrol eden
kimse. (Fener gardiyanı veya kısaca fenerci
de denir). || Fener binası, fener kulesi ve
fener bekçisine ayrılmış müştemilâtı. || Fener
camı, seyir fenerlerinde kullanılan bir
çeşit dioptrik mercek. (Gerisindeki kaynaktan
aldığı ışığı kırarak deniz yüzeyine paralel
düzlem bir ışın haline çevirecek nitelikte
ve Denizde Çatışmayı önleme tüzüğü
kuralları gereğince ışığını yaydığı ufuk yayına
eşit açıda bir silindir dilimi şeklindedir.
Dış yüzeyi orta kısmında bütün bir
mercek kuşağı ile bunun alt ve üstünde basamak
şeklinde sıralanmış çok sayıda yarım
mercekten meydana gelir. Bunlara dioptrik
elemanlar denir. Dioptrik olmayan düz yüzeyli
fener camları da vardır.) || Fener dubası,
üzerinde deniz feneri bulunan kuru
tekne. || Fener kulesi, tepesine deniz feneri
yerleştirilmiş, taş, tuğla veya profil demirden
inşa edilmiş kule. || Fener şamandırası,
madenî bir şamandıra ile üzerine profil demirlerle
çatılmış alçak bir kule ve bu kulenin
tepesine yerleştirilmiş bir fenerden meydana
gelen deniz feneri. (Sığlıklar, batık
gemi enkazı gibi seyrüsefer için tehlikeli

sualtı engellerinin, kanallar ve nehirler boyunca
seyrüsefere elverişli derinlikte taranmış
geçitlerin işaretlenmesinde kullanılır.)
|| Fenerin coğrafî görünme mesafesi, deniz
haritalarında, fenerlerin, 15 kadem (4,57
m) göz yüksekliğine göre verilen görünme
mesafesi. (Göz bu yüksekliğin üzerine çıktığı,
ışık gücü de elverişli olduğu durumda,
fener daha uzak mesafelerden de görülebilir.
Bu mesafe, fenerin ve gözün yükseklikleri
oranında genişleyen ufuk dairelerinin
birbirine teğet düştüğü noktadan geçen doğrunun
göz ve fener arasında kalan uzaklığıdır.)
|| Fenerin görünme mesafesi, meteorolojik
şartların 10 deniz miline kadar
iyi görmeyi sağladığı durumlarda bir fenerin
görülebildiği uzaklık. || Fenerin görünme
sektörü. Bir fenerin gerisindeki herhangi
bir engebe o fenerin ufkun çepeçevre her
noktasından görünmesini engeller; bu engel
dışında fenerin görülebildiği ufuk yayma
o fenerin görünme sektörü, engelin meydana
getirdiği yaya da karanlık sektör denir.
|| Fenerin ısık gücüne göre görünme mesafesi,
bir fenerin yer yüzeyinin dışbükeyliği
veya meteorolojik şartlar dışında görülebileceği
hesaplanan en uzak mesafe. H
Fenerin karakteri, bir fenerin kolayca tanınması,
gerilerine rastlayan şehir ışıklarından
ayırt edilmesi için bu fenerin ışık sürelerinde,
ışık sayılarında ve renklerinde sağlanan
özellik.

Ev eşyası, El feneri, elde taşınan mumla
veya pilli küçük fener.
— Geme. Fener gemisi, üzerine fener konmuş
kule biçiminde bir direği olan özel şekilde
yapılmış gemi. (Bk. a n sîk l.) I| Borda
fenerleri, gemi bordasını göstermege yarayan
fenerler; sağda {sancak) yeşil, solda
(iiskele) kırmızı renktedir. || Gemici veya balıkçı
feneri, camının üzeri tel kafesli, sallantıya
dayanıklı ve rüzgârda sönmeyen,
genellikle denizde kullanılan fener. || Liman
fenerleri, Denizde Çatışmayı önleme
tüzüğü kuralları gereğince gemilerin
limanda demirli bulundukları sürece, güneşin
batmasından doğmasına kadar yakmak
zorunda oldukları fenerler. || Mevki feneri,
gemilerin hava kararınca yakmak zorunluğunda
bulundukları ışıklı işaretler. (Bu fenerlerin
vasıfları geminin tipine göre değişir.)
|| Seyir fenerleri. Denizde Çatışmayı
önleme tüzüğü kuralları gereğince gemilerin
seyir sırasında güneşin batması ile
doğması arasında yakmak zorunda oldukları
fenerler. Bk. a n s îk l.
— Huk. Fener rüsumu, deniz fenerlerinin
bakım, tutum ve devamları için gemilerden
tonajlarına göre belirli bir tarife üzerinden
alman vergi. Bk. ansîkl.
— inş. Baca feneri, bacanın çekişini kolaylaştıran
ve yağmur sularının içeri akmasını
önleyen tertibat.
— Mim. Bir binanın içerisini aydınlatmak
için çatısına konan kafes biçiminde yuvarlak
ve camlı kule, (mahya feneri de denir.)
— Opt. Siharbaz (veya büyücü) feneri, odağına
konan saydam resimleri beyaz bir düzlem
üzerine büyülterek yansıtan aygıt, (lantern
maİîk de denir.) Bk. ansîkl.
— örf ve âdet. Fener bayramı, Çin’de yılın
birinci ayında kutlanan ve dört gün süren
bayram. (Her aile boyalı fenerler yakar ve
içerisinden aydınlatılmış kocaman bir yapma
ejderha sokaklarda gezdirilir.)
Saatçilik. Fener dişlisi. Bk. dîşlî.
— Tar. Fener çekmek, arkadan gelenlerin
yolunu aydınlatmak için fener taşımak. (OsmanlI
imparatorluğu devrinde, şehir ve eyaletlerdeki
soylular gece bir yere giderlerken
özel bir görevli elindeki işkembe veya cam
feneri arkaya doğru tutarak yol gösterirdi.)
— Taşıt. Araba feneri, atlı arabaların iki
yanına konulan fener.
— Zool. Aristo feneri, denizkestanelerinin
çiğneme aygıtı. (Her birinin ucunda kalkerden
bir diş bulunan beş uzun piramitten
meydana gelir. Bu piramitler, asık ve kıskaç
adı verilen, iki kalker parça ve kas telleriyle
birbirine bağlıdır. Bunların bütünü,
fenerin alt tarafında çok düzgün bir beşgen
meydana getirir. Denizkestanesi çok sağlam
olan bu dişlerle en sert kayaları bile oyabilir.
Dişler uçtan aşındıkça, dipten yenilenir.
Spatangus cinsinden denizkestanelerinde
aristo feneri bulunmaz.)

Ev eşyası, El feneri, elde taşınan mumla
veya pilli küçük fener.
— Geme. Fener gemisi, üzerine fener konmuş
kule biçiminde bir direği olan özel şekilde
yapılmış gemi. (Bk. a n sîk l.) I| Borda
fenerleri, gemi bordasını göstermege yarayan
fenerler; sağda {sancak) yeşil, solda
(iiskele) kırmızı renktedir. || Gemici veya balıkçı
feneri, camının üzeri tel kafesli, sallantıya
dayanıklı ve rüzgârda sönmeyen,
genellikle denizde kullanılan fener. || Liman
fenerleri, Denizde Çatışmayı önleme
tüzüğü kuralları gereğince gemilerin
limanda demirli bulundukları sürece, güneşin
batmasından doğmasına kadar yakmak
zorunda oldukları fenerler. || Mevki feneri,
gemilerin hava kararınca yakmak zorunluğunda
bulundukları ışıklı işaretler. (Bu fenerlerin
vasıfları geminin tipine göre değişir.)
|| Seyir fenerleri. Denizde Çatışmayı
önleme tüzüğü kuralları gereğince gemilerin
seyir sırasında güneşin batması ile
doğması arasında yakmak zorunda oldukları
fenerler. Bk. a n s îk l.
— Huk. Fener rüsumu, deniz fenerlerinin
bakım, tutum ve devamları için gemilerden
tonajlarına göre belirli bir tarife üzerinden
alman vergi. Bk. ansîkl.
— inş. Baca feneri, bacanın çekişini kolaylaştıran
ve yağmur sularının içeri akmasını
önleyen tertibat.
— Mim. Bir binanın içerisini aydınlatmak
için çatısına konan kafes biçiminde yuvarlak
ve camlı kule, (mahya feneri de denir.)
— Opt. Siharbaz (veya büyücü) feneri, odağına
konan saydam resimleri beyaz bir düzlem
üzerine büyülterek yansıtan aygıt, (lantern
maİîk de denir.) Bk. ansîkl.
— örf ve âdet. Fener bayramı, Çin’de yılın
birinci ayında kutlanan ve dört gün süren
bayram. (Her aile boyalı fenerler yakar ve
içerisinden aydınlatılmış kocaman bir yapma
ejderha sokaklarda gezdirilir.)
Saatçilik. Fener dişlisi. Bk. dîşlî.
— Tar. Fener çekmek, arkadan gelenlerin
yolunu aydınlatmak için fener taşımak. (OsmanlI
imparatorluğu devrinde, şehir ve eyaletlerdeki
soylular gece bir yere giderlerken
özel bir görevli elindeki işkembe veya cam
feneri arkaya doğru tutarak yol gösterirdi.)
— Taşıt. Araba feneri, atlı arabaların iki
yanına konulan fener.
— Zool. Aristo feneri, denizkestanelerinin
çiğneme aygıtı. (Her birinin ucunda kalkerden
bir diş bulunan beş uzun piramitten
meydana gelir. Bu piramitler, asık ve kıskaç
adı verilen, iki kalker parça ve kas telleriyle
birbirine bağlıdır. Bunların bütünü,
fenerin alt tarafında çok düzgün bir beşgen
meydana getirir. Denizkestanesi çok sağlam
olan bu dişlerle en sert kayaları bile oyabilir.
Dişler uçtan aşındıkça, dipten yenilenir.
Spatangus cinsinden denizkestanelerinde
aristo feneri bulunmaz.)

Arkeol. Eski çağlardan
özellikle roma askerleri tarafından aydınlatma
aracı olarak kullanılan fener, ayn
zamanda bir lüks eşyası da olmuştur (Nn.
poli müzesinde bulunan tunçtan yapı nn
Herculaneum feneri). Ortaçağda lambal.xı,ı
saydam çeperleri henüz, boynuz, tül, yağlı
parşömen kâğıdmdandı. Tunç, demir, bakır,
hattâ XVI. yy.da yontma kristalden e
nerler de yapıldı.
— Denize. Denizcilerin limanlara girmı
kolaylaştıran veya tehlikeli kıyıları gösteren
fener veya deniz fenerleri1 nin yapımına Yunanlılar
ve Romalılar başladı. En eski fener
kulesinin Hellespontos’un girişinde M.ö.
IX. yy.da yapılan Sigeion burnundaki kule
olduğu sanılır. En ünlüleri Tiber’in girişinde
Ostia, Ravenna, Messina ve Roma
işgali sırasında Bologna’da ve Pas de
is’nin iki kıyısını belirtmek için Dover’d*
yapılan fener kuleleriydi. Okyanus ülkeleri
kıyılarında ancak XVIII. yy.da ışıklı kuleler
yapımına başlandı. XVIII yy. sonunda
kıyıları gösteren yapılar, yeni ışık kaynakları
bulunması (önce yağ, sonra gazla çalışan
fitilli lambalar) ve kendi adını taşıyan
mercek sistemlerini bulan (1821) Fresnel’in
çalışmalarıyle süratle gelişti. XIX. yy. boyunca
ve XX. yy.da fenerlerin sayısı ve
gücü gittikçe arttı, böylece denizciliğin özellikle
buharlı ve motorlu gemilerin yapılmasından
sonra durmadan artan ihtiyaçlaıı
karşılanmağa başlandı. Bugün dünya fener
şebekesinde yaklş. olarak 25 000 feneı vardır.
Fenerler gördükleri işe göre üç sınıfta toplanır:
yanaşma fenerleri, daima çok güçlü
ve parlak beyaz ışık verir; kıyı fenerleri,
orta güçte olan fenerlerdir; liman fenerleri,
en güçlü fenerlerdir. Fener sağlam bir yapıdan
meydana gelir. Kulenin üstündeki fener
odası, daire biçimindedir. İçinde, fener ateşi
yani ışık kaynağı (günümüzde ışık ya gaz
ya da elektrikten elde edilir) ile a ğ ır lığ ı
bazen 5 tonu aşan optik sistem bulunur.
Elektrik, güçlü fenerlerde ışığın açık havada
çok uzaklara, kapalı havada da 5 km
uzağa ulaşmasını sağlar. Aydınlatmaca ark
lambaları kullanılması gittikçe yaygınlaşmaktadır.
Yüksek kıyılarda fenerler iyice
görülecek biçimde yalıyarların tepesine veya
yamacına, alçak kıyılarda da kıyıya veya
denizdeki kayalar üzerine dikilir. Kilelerin
yüksekliği genellikle 75 m’yi bulur.
Bazı limanlara girişi kolaylaştırmak için
açıkta veya sahil önlerinde demirlenen ve
üzerlerinde çeşitli büyüklükte fenerler bulunan
dubalar yerleştirilir. Gece olduğu kadar
gündüz de görünmesi gereken fenerlerim
bazıları çok canlı renklerle boyanır. Bunların
özel ~ biçimleri vardır. Fenerlerin gecc
tanınmalarını sağlayacak özel ışıkları vardır.
Bu ışıklar beyaz, renkli, sabit veya aralıklı
olabilir. Bu durumda gemiciler yanıp
sönen bir ışık görür. Yanıp sönme
(çakma) kısa sürüyorsa fenere şimşekli.
hızlıysa ı$ıklamalı denir. Büyük fenerler sisli
havalar için sesli sinyallerle donatılmıştır.
1925’ten beri radyofarlar hizmete girmiştir.
ikinci Dünya savaşı sırasında radyoelektrik
alanında elde edilen gelişmeler ay
rica, denizlerde geniş alanları kapsayan denizciliğe
yardımcı şebekeler kurulmasını
(dekka ve loran sistemleri, radarlar) sağladı
o Fenerin karakteri. Bir deniz fenci ya
sürekli ışıklı ya da çakar ışıklıdır. Sürehli
ışık gösteren fenerlere sabit fener, çakar
ışıklı fenerlere ritmik fener denir. Ritmil
fenerler ışık gösterme süresi (kısaca a y d ın ,
lık süresi) ve sönük durma süresi (kısaca
karanlık süresi) ile karakterize edilirler. Aydınlık
ve karanlık sürelerinin toplam .na
fenerin fazı denir. Aydınlık süresi karanlık
süresine oranla çok kısa olan fenerlere
şimşekli fener, aydınlık süresi karanlık süresine
eşit veya daha uzun olan, ış ı ğ ı yavaş
yavaş artarak en parlak noktasına varan
ve aynı şekilde yavaş yavaş kararan fenerlere
husuflu fener, birbiri ardınca be!ırl
sayıda şimşek göstererek belirli bir süre
karanlıkta kalan fenerlere guruplu fener, <yn
renklerde ışıklar göstererek çakan fenerlere
mütenavip fener denir. Bu ana karakteri -rin
bileşimi ile sabit ve şimşekli, sabit ve gurup
şimşekli, sabit mütenavip, sabit mütenavip
ve şimşekli, mütenavip gurup şimşekl5., mütenavip
husuflu, gurup husuflu gibi çeşitli karakterlerde
fenerler meydana getirilmiştir:
Bunların dışında ayrıca art arda kısa şimşekler
halinde çakan «çabuk şimşekli

bir mors harfi vermek suretiyle çakan
ve belirli bir ufuk yayının çeşitli açılara
bölünmesi ile her açısında ayrı renkler gösteren
«sekförlü» fenerler de vardır.
— Geme. Denizde can güvenliğiyle ilgili
milletlerarası anlaşmalar, gemilerdeki fenerlerin
sayısını ve tertip şekillerini tespit etmiştir.
(Bu konuyle ilgili son toplantı 1948’-
de Londra’da yapıldı.) Fenerlerin güneşin batışından
doğuşuna kadar yakılması gerekir.
Bunlar beyaz veya renklidir ve her birinin
mânâsı, gemide bulunduğa yerden anlaşılır.
Fenerin yeri ve her görünme mesafesi kararname
ile tespit edilmiştir. Seyir halindeki
yelkenli gemiler iskele (sol) taraflarında kırmızı,
sancak (sağ) taraflarında yeşil fener
bulundurur, her ikisi de geminin baş tarafından
kemerenin (tam bordanın) iki kerte
(22,5) gerisine kadar ışığın görülmesini sağlayan
bir perdesi bulunan fenerlerdir ve 2
inilden görünür.
Seyir halindeki gemiler aynı fenerleri taşır
ve ayrıca baş difekte «pruva silyon feneri»
denen beyaz bir fener yakar, bu fener kemerenin
iki kerte gerisine kadar ve 5 milden
görülür. Bundan başka kıç direkte aynı
karakterde fakat baş direktekinden en az
4,57 metre daha yüksekte bir beyaz fener
daha (kıç veya grandi silyon feneri) yakar.
Boyu 45,72 metreden küçük olan gemiler için
bu fenerin yakılması isteğe bağlıdır.
Yelkenli gemiler ve vapurlar tam kıçta
pupa feneri denilen ve tam kıçtan başa doğru
her iki bordada altışar kertelik kavis içinde
2 mil mesafeden görünen beyaz bir
fener daha yakmak zorundadır.
Demir yerindeki bir gemi baş tarafından
ufkun her tarafından ve 3 mil mesafeden
görünen beyaz bir fener yakar. Geminin boyu
45,72 metreden fazla ise kıç tarafta aynı
nitelikte fakat baştakinden 4,57 metre daha
alçakta beyaz bir fener yakar. Bunlara liman
fenerleri de denir.
Kılavuz gemilerinin, balıkçı gemilerinin özel
fenerleri vardır. Bir kılavuz gemisi ufkun
her tarafından görünen ve baş direkteki
beyaz fenerin (silyon) altında kırmızı bir
fener yakar. Balıkçı gemileri, balık tutmakta
kullandıkları vasıtanın (ağın) cinsine ve
uzunluğuna göre, çeşitli şekilde tertiplenmiş
beyaz fener yakar.
• Fener gemisi, fener kulesi dikmeye
imkân bulunamayan tehlikeli sığlıkların
yakınına özel bir çapayle demirler. Sis düdüğü,
çoğu zaman da bir radyofar’ı vardır.
Genellikle kırmızıya boyanmış, adı beyaz
harflerle teknesine yazılmıştır. Nehir ağızlarına
ve seyrüsefere elverişli boğazlara da
demirleyebilir. Bazılarında mürettebat vardır,
otomatik donanımı olan bazıları ise,
şamandıralar gibi palamarîanmıştır.
• Seyir fenerleri’nde 60-100 watlık tek flamanlı
ampuller kullanılmak suretiyle 50-80
inum gücünde ışık elde edilir. Petrolle ışıklandırılan
seyir fenerlerindç mum gücünün
12’den aşağı olmaması gerekir. Ampulün bozulması
sonucu meydana gelecek sönme süresini
en aza indirmek amacıyle elektrikli seyir
fenerleri ya çift ampullu ya da çift flamanlı
tek ampullu olarak yapılır. Bu suretle
bir ampulün bozulması veya bir flamanın
kopması sonucu ikinci ampul yahut flamana
cereyan verilmek suretiyle fenerin hemen
yanması sağkmır. Seyir fenerleri köprü
üstündeki tablosu vasıtasıyle devamlı olarak kontrol altında bulundurulur.

Huk. Fener rüsumu, Lizbon’da yapılan
Kıyıların Işıklanması ve İşaretlenmesi Kaidelerinin
Birleştirilmesi konferansı kararları
uygulanır. Bu kararlar Türkiye’de 2968
sayılı kanun ile kabul edilmiştir. Fenerler
ile ilgili iki hüküm de Tic. kn. 1075. ve

  1. md. yer almaktadır. Tic. kn. 1075’e
    göre, aksi kararlaştırılmadıkça, fener resmi
    taşıyana aittir. Tic. kn. 1235/IÎ ise, fener
    resminin gemi alacaklısı hakkı doğuracağını
    belirtir.
    — Opt. Sihirbaz feneri, bugünkü projeksiyon
    âletlerinin ilk şeklidir; ışık kaynağının
    bulunduğu bir kutu, ışık ışınlarım arttırıp
    bunları saydam görüntü yüzeyi üzerine dağıtan
    düzlem-tümsek bir mercek ve kendi
    odağına konmuş görüntüyü alıp bunu büyümüş,
    ama özellikle kenarlarında biçim
    değiştirmiş olarak ekran üzerine yeniden
    gönderen yakınsak bir mercekten meydana
    gelir, (lm )
    FENER, yun. Phanarion, İstanbul’da semt.
    Haliç’in güney kenarında, Cibali ile Balat
    arasında; şehrin yüksek kısmından, dik yokuşların
    tırmandığı yamaçlarla ayrılmıştır.
    İstanbul’un Türklerce fethinden sonra bölge
    Rumlara bırakıldı ve patrikhane de buraya
    yerleşti (1603). Bugün bir kısım rumların
    başka semtlere göçmelerine karşılık,
    Haliç boyundaki sanayi kuruluşları, atelyeler
    v,b. yerlerde çalışan türk aileleri buraya
    yerleştiler. — İstanbul’un Fatih ilçesi içinde
    bucak merkezi: 78 725 rıiif f ‘965.) 17 Mahallesi
    vardır. (

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir