Hindistan’ın meşhur velîlerinden Şeyh Feridüddîn (K.S.) Hazretleri’nden yapılan rivâyete göre: Kim ki baş parmağının tırnağı üzerine FE-KEŞEFNÂ ANKE ĞITAEKE FE-BESERU- KE’L-YEVME HADİDÜN490 âyetini, Peygamber (S.A.V.) Efen- dimiz’e salât ve selâm getirdiği halde okur ve her defasında baş parmağını öpüp onunla gözlerini meshederse, gözün nurunun artması için fayda verir, inşaallahü teâlâ.:. Bazı sâlihlerden yapılan nakillere göre: Onlardan biri bir gün HIZIR (A.S.) Hazretleri’yle karşılaşmış. HIZIR (A.S.) ona demiş ki: Kim iki baş parmağının tırnaklarını öper de onları gözlerine sürerse, göz ağrısından emîn olur. Ancak bunu gelişigüzel zamanlarda değil, müezzin ezanda EŞHEDÜ ENNE MU- HAMMEDEN RESÛLÜLLAH dediği zaman yapmalıdır. Onu işiten kimse de MERHABA SANA EY HABÎBlM VE EY GÖZÜMÜN AYDINLIĞI RESÛLÜLLAH! der.481 (Bu hususta fıkıh kitaplarında da bilgi verilmiştir. Arzu edenler ezan ve ikamet bahislerine müracaat etsinler.) KUHUSTANÎ, Şerh-i Kebîr’inde Kenzü’l-Ubbad’dan naklen diyor ki: «Bilmiş ol ki, ezanda ikinci şehâdet duyulduğu zaman şöyle denilir: SALLÂLLAHÜ ALEYKE YA RESÛLÂLLAH! îkinci şehâdetin tekrarında da şöyle denilir: GÖZÜMÜN AYDINLIĞI SENlNLEDÎR, YÂ RESÛLÂLLAH!.. Sonra da şöyle duâ edilir: «Allah’ım! Beni duymak ve görmekle yararlandır.» Tabiî bu duâyı yaparken baş parmağının tırnaklarım gözlerinin üzerine koyar. Bu hususa riâyet edene, Cenâb-ı Peygamber (S.A.V). Cennete girmesi için yardımcı olur. Elinden tutup yol gösterir. Kısas-ı Enbiyâ’da (salât ve selâm hepsine olsun!) Âdem Peygamber, Muhammed (SA.V.) Efendimiz’e kavuşmaya, O’nunla karşılaşmaya müştak olmuş, onda bu duygu Cennette bulunduğu sırada belirmişti. Bunun üzerine Cenâb-ı Allah, Âdem Peygamber’e vahyederek buyurdu ki: «Ya Âdem! Müştak okluğun Muhammed, senin sulbündendir ,kıyâmete yakın bir zamanda gelecek, ortaya çıkacaktır.» Onunla karşılaşmayı arzu ettiğini söyleyince, Allah onun sağ elinin baş parmağı üzerine Hazret-i Muhammed’in (SA.V.) nurunu koymuş, o nur da tesr bîhe başlamıştı.. Bu bakımdan o parmağa MUSABBİHA = Çokça tesbîh eden, denilmiştir.452 Böylece Allah habîbinin cemâlinin safâsmı Âdem’in iki baş parmağının tırnaklan üzerinde ayna misâli belirgin hale getirdi. Âdem Peygamber bu iki tırnağını öpüp gözlerine sürdü. Böylece bu bir sünnet olarak onun soyuna intikal etti. Cebrâil (A.S.) bu kıssayı Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’e haber verince, Resûlüllah (SA.V.) şöyle buyurdu: «Benim ismimi ezanda işiten kimse iki baş parmağının tırnaklarını öpüp gözlerine sürerse ebediyen kör olmaz.» îmâm-ı Sahavî Şerhü’l-Yemanî’de diyor ki: «Baş parmak tırnaklarını öpüp gözlere sürmek mekrûhtur. Çünkü bu hususta (sahîh) bir hadîs vârid olmamıştır. Bazı rivâyetler varsa da hiç biri sahîh görülmemiştir.» Ancak ne var ki amelî konularda zaif hadîs ile amel etmenin sahîh olduğu âlimlerce kabul edilmiştir. Zikredilen hadîsin merfu’ olmayışı, onunla amel etmenin terkini gerektirmez. Kuhustanî’- nin böyle yapmanın müstehab olduğunu söylemesinde isabet vardır. Ve bu hususta îmâm-ı Mekkî’nin sözü bize yeter, imam Sühreverdî’nin AVÂRİFÜ’L-MAARÎF adlı kitabında bu zatın ilminin genişliğini, hafızasının gücünü, hâlinin kuvvetini kabul etmesi ve KUTU’L-KULÛB adlı kitabmda yazılı bulunan bütün mes’elelerin kabule şâyan olduğunu söylemesi.onun, (yâni Ebû Talib el-Mekkî’nin) nasıl bir değer olduğunu anlamaya kâfidir sanırım. Allah, îmam Sühreverdî’nin hayrım kendisi için halis kılsın! Aynı hususu Rûhu’l-Beyân sâhibi Ahzâb sûresinin tefsirinde nakletmiştir. Yapılan rivayetlere göre, Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz buyurmuşlar ki: «Gözünün zayıflamasını giderip şifâ bulmayı arzu eden kimse, birinci gecesinde, hilâle dikkatle baksın. O gece hava kapalı olursa ikinci gece, yine kapalı olursa üçüncü gece görmeye çalışsın. Görünce de sağ eliyle gözlerini meshet- sin ve besmele ile başlamak, sonunda da âmîn demek şartıyla on defa Fâtiha-i Şerîfe’yi, sonra üç defa îhlâs sûresini okusun ve şöyle desin: Fâtihatü’l-Kitâb her derde devâdır. BÎ-RAH- METÎKE YA ERHAMERRAHÎMÎN!. cümlesini yedi defa tekrarlar, beş defa YA RABBÎ! YA RABBÎ!. Gözümü kuvvetlendir. Allah’ım! Şifâ ver! Sen şifâ vericisin.. Allah’ım! Sen yeterli ol; çünkü sen kâfisin.. Allah’ım! Sen âfiyet ver, çünkü sen âfi- yet bahşedicisin.. Hasta için de böyledir. Eceli hazır olmamışsa, yararı olur.. Havâss-ı Kur’ân’da da bu husus açıklanmıştır. Ben fakîr (Allah kadrimi tamamlayıp olgunlaştırsın) derim ki: Mekke-i Mükerreme’de gözümün zayıflaması üzerine başıma bir çok defa hacamat vurdurdumsa da netice alamadım. O kadar ki kitap okuyup mütalâa etmekten âciz kaldım. Gözümün görme keyfiyetini kuvvetlendirecek bir ilâç bulamadım Neticede durumumu sâlih bir zata anlattım ki bu zat Hind âlimlerinden idi. Çoğu vakitlerini Ravza-i Mutahhara’da geçirirdi. Bana cuma günleri ilk sünnetle hutbe arasındaki zamanda yüz defa YA BASÎR!. ism-i şerifini okumamı tavsiye etti. Ben de o tavsiyeye uyarak o zatm dediklerini aynen yaptım, sonra elimi ağzımın ıslaklığına dokundurduktan sonra gözlerimi meshettim ve şu duâyı okudum: «Allah’ım, gözümü kuvvetlendir. BASÎR ismin hürmetine görme imkânımı artır!.» Buna birkaç hafta devam ettim. Gözümün görme zayıflığı kalktı, eski durumunu aldı.. Böylece o zat bu hususta banaicazet vermiş oldu. Ben de buna devam edenlere yazı ile icâ- zet verdim. Allah beni de, sizleri de —iyi işlerimizde— başarılı kılsın. İbni Amir’in rivâyetine göre, Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz buyurdular ki: «Müezzin EŞHEDÜ ENNE MUHAMME- DEN RESÛLÜLLAH dediği zaman kim MERHABA BÎ-HABlBÎ VE KURRET-Î AYNÎ MUHAMMED der de iki baş parmağının tırnaklarını öpüp onlarla gözlerini meshederse körlükten, göz ağrısından yaşadığı müddetçe emin olur.»
GÖZÜN İYİ AÇILMASI, GÖRME YETENEĞİNİN ARTMASI VE KUVVETLENMESİ HAKKINDA VÂRİD OLAN HADÎSLER VE BU HUSUSTA MEŞÂYİHIN GÖRÜŞ VE TESBİTLERİ
25
Eki