Arazi mülkiyetinin tarih boyunca değişikliğe uğradığını, hususî mülkiyet hakkı tanınmakla beraber fethedilen arazinin mülkiyet bakımmdan âmme ile hususî şahıslar arasmda el değiştiregeldiğini, arazi kimin mülkiyetinde olursa olsun ya öşür, ya haraç, yahut da her ikisi adıyla bir verginin alındığını, Islâm tarihinin hiçbir devrinde müslüman çiftçinin hem öşür hem de haraçtan muaf tutulmadığım tesbit etmiş bulunuyoruz. Günümüze gelince Islâm ülkelerinde, tarihteki manâsıyla harâci -mirî arazinin kalmamış bulunduğunu görüyoruz. Aslında harâciden mülk araziye geçiş hareketinin tarihi daha da eskidir. Nitekim müteahhir hanefî fıkıhçılarmdan ibn Nüceym (v. 970/1563), «Mısır ve Şam arazisinin harâci olmaktan çıktığını, beytülmale intikal ettiğini, bu araziyi hukukî bir şekilde satın alan müslümanlann haraç değil, öşür vereceklerini…» dört asır önce ifade etmiştir. (76)
Günümüzde Toprak Ve Öşür
12
Ara