wiki

Hikmetlerle Dolu Bir Hayat Hace Ahmed Yesevî (1093-1166)

Hikmetlerle Dolu Bir Hayat Hace Ahmed Yesevî (1093-1166)

1

“Gönlünde Allahü Teâlâ’nın aşkını taşıyanlar, dünya ile tamamen irtibatlarını kesmişlerdir. Bunlar, halk içinde Hak ile olurlar, bir an Allahü Teâlâ’yı unutmazlar.”1

Hâce Ahmed Yesevî, Orta Asya Türkleri arasında İslamiyet’i yayan, din âlimi olarak Türk dünyasının manevi hayatını etkilemiş nadir şahsiyetlerden biridir. Sovyet Rusya’nın Komünist idaresi altında böyle zatlar, dinî hüviyetleri saklanarak şair diye tanıtılmışlardır. Asıl ismi Ahmed bin İbrahim bin İlvas’tır. “Pîr-i Türkistan”, “Hazreti Türkistan”, “Hazreti  Sultan”, “Hace Ahm ed”, “Kul Ahmed Hâce” isimleriyle anılan Hâce Ahmed Yesevî; bugün Güney Kazakistan’ın Çimkent şehri yakınında bulunan Sayram (İsti- cap) kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası Şeyh İbrahim Ata, annesi Ayşe H atun (Karasaç Ana) olarak bilinmektedir. Ayrıca, babası Hazret-i Ali (k.v.)’nin oğullarından M uhammed Hanefî’nin neslinden gelmektedir.

Yedi yaşında iken babasını kaybeden Hâce Ahmed Yesevî, ilk tahsilini yedi yaşma kadar babasında yapmıştır. Manevî ilimleri Baba Arslan’dan ve Yesi’nin meşhur âlim lerinden Şihabüddin İsfıca- bi’den öğrenmiş, manevi babası Baba Arslan’nm vefatından sonra da onun işareti ile Buhâra’ya gitmiştir. Hicri üçüncü asırdan beri İslâmiyet’in ilim ve kültür merkezi haline gelen Buhâra’da, Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiye’nin sekizin- cisi, Hâce Yusuf Hem edânî (k.s.)’ne intisap edip onun irşad ve terbiyesi altına girmiştir. Hâce Ahmed Yesevî; henüz 27 yaşında, üs- tazı Yusuf Hemedânî (k.s.) Merv, Buhâra, Herat, Semerkand gibi İslâm merkezlerini dolaşarak insanlara İslâm’ı ve tasavvufu anlatırken yanında bulunmuştur.

Hâce Ahmed Yesevî, üstazının vefatından sonra onun üçüncü halifesi olarak bir müddet Buhâra’da hizmete devam etmiş ve aldığı manevî işaretle Türkistan’a gitmek icap edince müridlerine Abdülhâlik Gucduvâni Hazretleri’ne tabi olmalarını vasiyet ederek Yesi’ye dönmüş; vefatına kadar da burada vazifesine devam etmiştir. Geçimini tahta kaşık ve kepçe yontup satarak sağlamış olan H âce Ahmed Yesevî’nin yetiştirdiği talebelerin her biri memleketlerine dönüp İslamiyet’i doğru olarak yaymaya çalışmışlardır. Hâce Ahmed Yesevi’nin bütün İslam âlemine tebliğ ve irşad hizmetine gönderdiği dervişlerin sayısı 99 bini bulmuştur. Bu rakam, sayı olarak kesin olmasa bile çokluğu ifade etmektedir. Hâce Ahmed Yesevî de İslâmî ve tarikat âdâbını m anzum elerle anlatmıştır. Bu m anzum eler daha sonra hikmet adıyla tanınıp, 15. ve 16.yy.’dan itibaren bir araya getirilmiş ve tasavvufî m anzum elerin toplandığı bu esere “Dîvân-ı Hikmet” denmiştir. Bu eser, sadece herhangi bir manzume değil, aynı zamanda Türk dünyasının gönül gözünü aydınlatan hikmetlerden derlenen bir kandil olmuştur. Bu hikmetler, Tiirkler arasında İslâm dini etrafında bir birliğin teşekkülüne hizmet etmesi bakımından önemlidir. İslâmî Türk edebiyatının Kutadgu Bilig’den sonra bilinen en eski örneği olan Dîvân-ı Hikmet, aynı zamanda Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatının da ilk eseridir. Vefatından 200 yıl sonra Tim ur Han; onun Yesi’deki tür- besini yenileterek, mimarîsiyle göz kamaştıran yeni bir türbe yaptırmıştır. Ahmed Yesevî, talebelerine: “Kıır’an ve Hadis hükümlerine uymak, erenlerin sözünü dinle- mek, şeriatla tarikatı mezeeylemek (birleştirmek), boş dünyaya aldanmamak, nefisle mücâhede yoluna girmek” tavsiyelerinde bulunmuştur.

1

Muhammed Rahim Carm uhammed-Ulı’nın 1994 yılında, yazdığı eserle ortaya koyduğu ve asılları Kazakistan 2Cumhuriyeti Halk Kütüphanesinin Nadir Kitaplar ve Elyazm aları bölüm ünde bulunan “Nesebnâme” ve ” Risâle” adlı iki eserin incelenmesi neticesinde bu eserlerin Hace Ahmed Yesevî’nin babası Şeyh İbrahim Ata’ya ait olduğu ortaya çıkmıştır. Nesebnâme’de, Yesevî’nin Hz. Ali (k.v.)’ye kadar ulaşan şeceresi yazılı bulunmaktadır.
■ Hâce Ahmed Yesevî, annesini çok küçük yaşta, babasını da yedi yaşında kaybeder. Babası son nefesinde Gevher Şehnaz ismindeki kızına: “Ey benim kızım! Kardeşin bu dünyaya ender gönderilen mübarek bir kişi olacaktır. Ona göz kulak ol.” buyurur. Böylece ablası Gevher Şehnaz ile küçük yaşlarda yetim kalmışlardır. Annesi ve babasının türbeleri Sayram kasabasında olup, bu türbelerin Hâce Ahmed Yesevî tarafından yaptırıldığı rivayet edilir.
■ Hâce Yusuf Hemedânî (k.s.) daha hayatta iken, Abdulhâlık Gucduvânî Hazretleri, kendisinden halifelerini sormuş ve şu cevabı almıştır: “Benim halifem Hâce Abdullah Berkî olacak, ondan sonra Hâce Haşan Andâkî, ondan sonra da Hâce Ahmed Yesevî olacaktır. Hilafet sırası Ahmed Yesevî’ye erişince, Türkistan vilayetine sefer edecek ve halife sen olacaksın.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir