Peygamberimiz, Hz.. Ali’yi genç yaşmda Kadı olarak Yemen’e göndereceği zaman, Hz. Ali : «Yâ Resûlallâh! Sen, beni Yemen kavmma gönderiyorsun.
Onlar, bana dâvâlanm getirip halletmemi isteyecekler.
Halbuki, benim, hâkimlik hakkında hiç bir bilgim yok.
Nasü hüküm verileceğini bümiyor, o yaşlı insanlar karşısında vereceğim hükümlerde isâbet edememekten korkuyorum!» demişti.
Peygamberimiz, eliyle onun göğsüne vurarak : «Allâh, senin kalbine doğruyu gösterecek, dilini doğrulukta sâbit küacaktır.
Dâvâlılar, önünde oturdukları zaman, her ikisini dinlemedikçe, aralarında hüküm verme!» buyurdu ve düa etti.
Hz. Ali der ki : «Vallâhi, bundan sonra, iki kişi arasında hüküm verirken hiç tereddüde düşmedim.» (98)
‘Sine Hz. Ali : «ResûluUâh, bana (Haklarında hüküm vereceğin iki kişiden birisi hakkında, ötekini dinlemeden hüküm verme.
Böyle yaparsan, nasıl hüküm vereceğini öğrenmiş olursun!) buyurdu.» der. (99).
Hz. Ömer : «Ebül Hasan’m (Ali’nin) bulunmadığı mecliste, içinden çıkılmaz, karışık, dolaşık meselelerle karşılaşmaktan Allâh’a sığınırım!» derdi (100).
Hz. Ömer, zinâ eden deli bir kadına recm cezâsını tatbik etmek istediği zaman, Hz. Ali : «Şüphe yok ki, Allâh, deliden kalemi kaldırmıştır.
Yani, onlar, yaptıklarından sorumlu tutulmazlar!» dedi.
‘ Bunun üzerine, Hz. Ömer : «Eğer, AH olmasaydı, Ömer, helâk (durdu!» dedi (101).
Hz. Ali, Peygamberimizin «Üçzâmreden:
1) Uyanmcaya kadar, uyuyandan,
2) Gençlik çağına basıncaya kadar çocuktan,
3) Akülanıncaya kadar, eksik a-inllıflgn
kalem kaldırılmıştır!» buyurduğunu işitmiş bulmuyordu (102).
Hz. Ömer : «Bizim, en büyük Kadımız, Ali’dir!» derdi (103).
Peygamberimirin Muaz b, Cebeli Yemen’e Gönderirken, Denemesi s
Muaz b. Cebel, der ki : «ResûluUâh Aleyhisselâm, beni Yemen’e gönderirken
(Sana, Ur dâvâ getirildiği zaman, neye göre hüküm verirsin?) diye sordu.
(Allâh’m Kitabına göre hüküm veririm!) dedim.
(All&h’ın Kitabında Ur dayanak bulunmazsa, neye göre hüküm verirsin?) dedi <
(ResûluUAh’m Sünnetine, hükümlerine göre hüküm veririm!) dedim. (Resûhdlâh’m Sünnetinde ve hükümlerinde bir dayanak bulunmazsa, neye göre hüküm verirfdn?) diye sordu.
(Kendi rey ve ictihâdıma göre hüküm veririm!) dedim.
(97) ibn-i Abd-i Rabbih – i’kdülferîd, c. 1, s. 33, Muhibbüttaberî – Riyâdunnadra, c. 2, s., 82, ibn-i Haldun – Mukaddime, Türkçe terceme, c. 2, s. 48-49.
(98) ibn-i Sa’d – Tabakat, c. 2, s. 337, Ebû Dâvûd – Sünen, c. 2, S. 270, Ahmed b. Han-bel – Müsned, 636, 666, 882, Hadts – ibn-i Mâce – Sünen, c. 2, s. 774, ibn-i Abdul Ber – istiâb, a. 3, s. 1100.
i. T. Medine Devri l/F : 15
(99) Tlrmizl • SOnen, c. 3, s. 616, Ebû Dftvûd – Sönen, c. 2, s. 270.
(100) 1bn4 Sa’d • Tabakat, c. 2, a. 339, İbn-i Abdui Sar • iatttb, e. 3, a. 1102-1103.
(101) lbn-1 Abdul Bar – Istlfib. c. 3, a; 1103.
(102) Ttrmlzt %S0nen, c. 4, a. 32. Ebû DftvOd • SOnen, e. 2, a. 451-453, Ahmed b. Hanbel -MOaned, 690. H.
(103) İbn4 Sa’d • Tabakat, c. 2, a. 339-340,1bn4 Abdul Bar • Is ti Ab, c. 3, a. 1104.