OTOMOBİL

İHTİŞAMLI ARABA

İHTİŞAMLI ARABA

F ransa’nın Cote d’Azurbölgesindeyiz. Burası Avrupa’da birçok zengin turisti çeken sayılı bölgelerden ekran-alintisibiri ve onların hayallerini süsleyen bir otomobille birlikteyiz; Rolls Royce Phantom. Adeta bir kale izlenimi veren otomobilin önündeki şömine benzeri abartılı radyatör ızgarası, kesinlikle küçük bir çocuğun dahi ayırt edebileceği kadar güçlü bir kimlik algısı yaratıyor. Hemen üstündeki Spirit of Ecstacy adını taşıyan heykeliyle geçmişine | gönderme yapıyor. Phantom modernize edilirken en önemli değişim farlarda gerçekleştirildi. Artık geçmişle kıyaslanmayacak kadar küçük farlara sahip. Fakat bunlar çok yüksek teknolojiye sahip. Izgaradan başlayıp A sütununa kadar giden çizgilerse 1930’larda- ki modellere önemli göndermeler yapıyor. Çamurluklarsa son derece yüksek. Zaten önden bakıldığında böyle haşmetli görünmesinin sebeplerinden biri de bu. Bu otomobil, belki de hayatımda kullandığım en uzun otomobil: Boyu 5842 ekran-alintisimm, aks mesafesi 3570 mm. Aks mesafesi mini sınıftaki bir otomobilin uzunluğu kadar. Yükseklik de enteresan; 1638 mm, ki birçok crossoverın yüksekliği de bu seviyelerde. Her açıdan büyük bir otomobille karşı karşıyayız. Bu arada ön çamurlukların termoplastikten yapıldığını ve ağırlık dağılımını dengelediğini de not etmek gerekiyor. Temelde en önemli tasarım unsuruysa kapılar. Arka kapı ters açılıyor. Bu kapılar 30’lu yıllarda sıkça kullanılırdı ve bunlara suikast kapısı denirdi. Amerika’da gangsterler bu şekilde kapılarını açıp saldırı yapabiliyorlardı. Ama tabii bu otomobilde amaç bu değil. Bu yapı sayesinde içeri girip çıkmak kolaylaştırılmış. Otomobilin arka kısmıysa öne göre oldukça kibar bir tasarıma sahip. Küçük stop lambalarıysa bu büyük otomobile pek yakışmıyor. Büyük bagaj kapağı altındaysa 460 litrelik bir hacim var. Bir Rolls Royce’dan bahsediyorsak, hele ki bu Phantom’sa ilk uğrayacağımız alan elbette sürücü koltuğu değil, arka bölüm olacaktır. 1 metreden fazla bir diz mesafesiyle karşı karşıyayız. Berjerlerdeki gibi olI dukça rahat bir yapıya sahip olan arka koltuklara otururken, bir düğmeyle ağır arka kapıları kapatabiliyoruz. Opsiyonel sunulan perdelerle de korunaklı bir alan yaratılabiliyor. Havalandırma kumandaları da arkadan yönetilebilirken orta bölümde bir buzdolabına yer verilmiş. Karşınızdaysa portatif masalar bulunuyor. İsterseniz bu bölüme son derece teknolojik ekranlar koyabilirsiniz. Kokpitte gerçek ahşap, krom, deri materyallerle çok az plastik malzemelerin kullanıldığı görülüyor. Kokpit son derece yüksek konumlandırılmış. En üstteki bölümde, analog saat ve gösterge grubunun rustik havası dikkat çekiyor. Ahşap kaplı bölümse açılarak yerini büyük bir ekrana bırakıyor. Orta bölümdeki müzik sistemi kumandaları, ana marka olan BMW’ninkileri hatırlatıyor. Altındaysa ahşap kaplamaya dağıtılmış düğmeler var ve üzerlerinde bir işaret yok. Bu düğmelerle torpido gözleri açılabiliyor. Alt bölümde klima kumandalarına yer veriliyor. Şalter biçimli düğmelerse çok şık. Vites koluysa direksiyonun arkasına konumlandırılmış. Kol dayanağında, orta konsolu kontrol eden kumanda grubu gizleniyor ve BMWdeki iDrive sistemine oldukça benziyor. Direksiyon simidi oldukça büyük ve ince tasarlanmış. Saat 9:15 pozisyonunda bu direksiyonu tutmaksa pek mümkün değil ve geçmişteki direksiyonlar gibi 10:10 pozisyonunda tutabili
yorsunuz. Gösterge tablosuysa ahşap bir zemine oturtulmuş ve son derece klasik görünüyor. Soldaki “power reserve” göstergesi, güç rezervini gösteriyor ve motor devri yerine kullanılıyor. Peki, Phantom, kullanırken neler hissettiriyor? 6749 cclik V12 benzinli bir motor hemen önünüzdeki büyük kaputun altında çalışıyor. 453 HP güç üreten bu motor otomobilin kullanım tarzına uyum sağlıyor ve 3500 d/d ekran-alintisi720 Nm tork üretiyor. Boş ağırlığı 2,6 tonun üzerindeki bu otomobil 0’dan 100 km/s hıza 5,6 saniyede ulaşabiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir