İslam

İMÂM GAZÂLÎ — HAYÂTI,   NEFS-Î EMMÂRE

İMÂM GAZÂLÎ — HAYÂTI,
NEFS-Î EMMÂRE: Bu, en aşağı ve kötü derecedir. Kötülükle emr eder. Bu seviyedeki inşân şehvetinin esiri olur, Şeytan’a itaat eder. Akıllı bir mü’rfiin nefs-i emmâresiyle devâmlı savaş hâlinde olmalıdır. Nefs-i emmâre, insana ebedî âhiret saâdetini, şu yalan ve geçici dünyânın beş dakikalık şehvet lezzetine sattırır; kişiyi âlâ-yı illiyyinden esfel-i sâfilîne attırır. İslâm büyüklerinden «Ebû Sâbii Muhammed bin Abdü’l – Melik et-Tûsî ed-Deylemî» hazretleri —- ki, İmâm Gazâlî’nin hemşehrisidir — nefs-i emmâreyi (13) şöyle târif etmektedir: «Nefse bir kalıp düşünülse, şu şekilde olur: Başı kibir, gözü ‘ucb [kendini beğenmek], ağzı hased, dili yalan ve gıybet, rûhu küfürdür. Nefsin aklı, fehmi [kavrayışı, anlayışı] yoktur. O, şu geçici dünyâ yurdundaki bir saatlik şehvete karşılık Cennet’i, nimetlerini ve Cennet’teki ebedî saâdeti satıverir. Nefs miicâhede ile ölmez, lâkin hapis ve ta’zîb olunur. Nefisle savaşta en ufak bir ihmâl ve gevşeklik meydana gelirse eski hâline döner. Şerrinden ve hilesinden as- lâ emniyette olunmaz. Allahii teâlâ ile kulu arasında hicâb [perde, ent l] olan ve kulu Allah’tan başkasıyla meşgul eden de odur. Âyet-i kerîmede «Innen-nefsel-emmâretun bi’s-sûi — Muhakkak ki, nefs olanca şiddetiyle kötülüğü emr edicidir» (12 nci Yûsuf S., â: 53) bu- yurulmuştur: Bu nefsin bir parçası gözde hıyânetle nazar eder, bir cüz’ü kulakta rızâ-yı İlâhîye muhâlif şeyler dinler, bin ciiz’ü lisânda gıybet, bühtan ve kizb [yalan] ile tekellüm eyler, bir cüz’ii elde hırsızlıkla, bir cüz’ü ayakta hatâ ve günâhların tarafına gitmekle emr eder. Bir cüz’ü bedendedir, ondan şehvet doğar. Bir cüz’ü de kalb- tedir, gaflet doğurur. Velhâsıl insan vücûdundaki her kılda nefsin hissesi vardır.»
NEFS-İ EMMÂRE ESİRLERİNİN MEFSEDETLERİ :
Zâhiri mâmûr görünen, fakat lıakîkatta bâtını har ab olan nice «saygıdeğer» kişi «nefs-i emmâre» bataklıklarında çırpınmaktadır.
(13) Şeyh Ahmed Remzi merhûm’un 1928’de (Arap harfleriyle) , İstanbul’da Hilâl Matbaasında bastırdığı «Rehnümâ-yı Ma’rifet» adlı 16 sahifelik risâlenın 5 – 6’cı sahifele- rinden. Mezkûr risâle adı geçen âlimin. Üsküdar’da Hacı Selim Ağa Kütiiphânesi’nde Hâşim Paşa fihristinde 15 numara altında kayıtlı elyazması mecmuadaki Arapça bir risâlesinin, tercümesinden ibârettiı*.Ihlâstan ma! ‘m olan, âhırete yönelmiyen, mukaddes ve muazzez■
İslâm dînini şahsî veyâ siyâsî nüfûz veya menfaatine âlet eden; şöhret, başkanlık, refâh, alkış için dînî faaliyetlerde bulunan; ihtiyâcı olmadığı hâlde — fukara ve diğer hak sâhiplerine engel olarak — zekâtları, ıskaat-ı salât paralarını doymaz bir hırsla cebine indiren mütekaddimîn ve müteehhirîn fukahasınm ittifakla reddettiği parayla Kur’ân-ı Kerîm okuma yoluna sapan; gıybet ve iftirâ eden; müs- lümanlar arasına düşmanlık ve tefrika tohumları saçan; sabah namazlarında ölüler gibi uyuyan; ezârılar okununca — Şer’î özürü olmaksızın — onlara icâbet edip de cemaate gitmiyen; emânete lııyâ- net eden; fâizli muâmelelere bulaşan; sonra bütün bu kötülük ve hatâlarına rağmen kendisini dev aynasında gören birtakım kimseler vardıt. İşte bunlar esîr-i nefs-i emmâredirler. Cehillerine şaşılır kir kendilerini yüce makamlarda sanırlar.
ÎMÂM GAZALİ NİN VERDİĞİ BÜYÜK DERS :
Nizâmiye Medresesinde ders okutan İmâm Gazali hazretleri ki, zâhir ilimlerinin şahikasına çıkmış bir İslâm âlimiydi. Sarığı, cübbesi,, sakalı, ilmi, fehmi ile asrın yegânesi idi. İşte bu zât diyor ki: «— Bir de hâlime baktım ki, felâket… Uçurumun kenarındayım…» Ve nefsini kırmak, ihlâsa ve kurtuluşa erişmek için o üniversiteyi, o ilim ve vaaz kürsüsünü, o iiçtyüzü aşkın seçkin talebeyi terk ediyor; derviş abasına bürünüp inzivâya çekiliyor… Şu devirde, İmâm Gazâlî’nin Nizâmiye’deki hâlinin binde biri kadar ilmi ve hayrı olmıyan, onun o eski hâlinde bile tırnağı kadar kıymete sâhip bulunmıyan bir’. kim ehl-i dünyânın gafleti, ‘ucbu, nevm ıı nisyânı ne korkunçtur… ibret almak lâzım. Nefs-i emmâre kemendinden kurtulmak için «Büyük Cihâd» gerek. Bu ise bir Mürşid-i Kâmilin eteğine yapışıp; onun terbiyet dâiresine, irşâd halkasına girip seyr-i sülük ve kat‘~ı merâtib ile olur. Bu devirde, ehl-i İslâm’a, Ümmet-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellerne) en büyük zarar dış düşmânlardan-, küffârdan değil, fakat içimizdeki insî şey âtinden, nefs-i emmâre tâbilerinden geliyor. Cihâdın büyüğü nefs-i emmâreye karşı yapılan savaştır. Müslü- manlar bu savaşa girişmedikçe çeşitli esâret ve zilletlerden kurtulamazlar.
XXVIII (Yirmisekiz)
İMÂM GAZÂLÎ – HAYÂTI, ESERLERİ. TE’SİRİ
İmâm Gazali hazretlerinin hayât hikâyesinde bizi bu cihâda yöneltecek olan değerli bilgiler, mühim işâretler, dersler, ibretler vardır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir