Genel

İNDUS MEDENİYETİ

İNDUS MEDENİYETİİNDUS MEDENİYETİ

MÖ 2400 ve 1750 yıllan arasında Tibet’in eteğinden Gucerat yarımadasına ve Ganj vadisinden İran sınmna kadar uzanan geniş topraklar üzerinde, İndus medeniyeti denilen (bu büyük nehrin havzasında başlayarak geliştiği için bu adla andır) veya ilk kazılann yapıldığı yer olan Harappa’dan dolayı Harappa medeniyeti adı verilen bir kent medeniyeti parladı. Mohenco Daro gibi on binlerce kişinin yaşadığı çok büyük kentleri bulunan bu toplum, örgütlenme düzeni, iktidar yapısı ve nitelikleri gibi, yazısıyla da esrannı korumaktadır.
-t:
Harappa medeniyetinin yeniden oluşturulması, 1921’den bu yana Pakistan’da, Hindistan’da ve Afganistan’da sürdürülen kazılara dayanır. Arkeolojik araştırmalar, bugün bu medeniyetin eski yerel kültürlerden önce geldiğini göstermektedir. Tarihlendir-me ve yorumlama güçlükleri arasında, genellikle eski tarihî zamanlara göre ayırt edilen değişik evrelerin dünyanın bu bölgesinde bir arada ortaya çıkmasıda sayılabilir.
KAYNAK SORUNU

1950’li yıllardan itibaren, Kot Dici’de (İndus’un aşağı çığırında, Mohenco-Daro’nun karşısında yer alan tepe) 3370 ile 2655 araşma tarihlenen arkeolojik kadarda, Harappa özellikleri taşıyan birçok eşya (çömlekler, pişmiş topraktan hayvan heykelcikleri, mimarî öğeler…) ortaya çıkarıldı. O dönemde İndus medeniyetinin, yerli olmayan, göçlerle başka yerden gelmiş bir kaynağı olduğuna inanılıyordu; bu eski malzemenin kaynağı da, gerek İran’dan, gerekse bugünkü Türkmenistan’dan gelmiş olan göçmenlere bağlandı.
Sind’de (Amri), Cholistan’da (Kalepar ve Bhoot), tan’ında (Kalibangan), Pencab’da (Jalilpur) ve Belucis lan çok sayıdaki arkeolojik çalışma, klasik Harappa : nin hemen önünden gelen bir eski Harappa dönemi] kanıdadı. IV. binde başlayıp 2500’e doğru sona eren b; yerel kaynakları var.

Mehrgarh’da (Belucistan) daha sonraları indus me merkezim oluşturan bölgenin batı kesiminde, Fransız VIII. binden 2500’e kadar uzanan bir dizi yerleşim ye kardı. Bu uzun kesit içinde, Cilalıtaş Devri’nin ilk üç d sonra (seramiksiz, daha sonra seramikli) eski Haraf IV., V. ve VI. dönemler boyunca ortaya çıktı (sayılar, q durumlarına tekabül eden arkeolojik «kat»ları göstı garh çalışmalarının amacı, MÖ 6000’e doğru tümüyle tarım ekonomisinin varlığını ortaya koymaya yönelil

Mohenco Daro Kalesi (III. birıyılın ikinci yansı),

Bronz Çağı ’mn büyük kentlerinden birisi.

Ortadoğu’nun öteki Cilalıtaş Devri sitleriyle karşıl da, Mehrgarh’m özgün nitelikler içerdiği görülür. Har, niyetinin habercisi olan bu kentin en alt katlarında, taşlardan, kemikten ve deniz kabuklarından yapılmış rı bulundu. Uzak bölgelerle kurulan ticaret ağının v dus’ta maden yoktur) içeren bu süsler, zanaatçı teknik dönemlerde egemen olunduğunu gösterir.

VI. binin ilk yarısında, seramiğin gelişmeye başlar likte simetrik bölümlere ayrılmış binalar da yapılma^ Görünüşe bakılırsa ortaklaşa kullanılan bu ambar-ma sin kaynaklarının depolanma ve dağıtımıyla uğraşar bir örgüdenmenin varlığını düşünmeye olanak tanır.

Mehrgarh’da ve öteki Belucistan yerleşmelerinde dönem (IV. ve V. binler) bakır ve seramik zanaatının belirgin nitelik kazanır. Daha önceleri kaba ve saman çamurdan yapılan seramik, artık üstün nitelikler ta Ayak çarkında, krem renkli çamurdan yapılan, kahvı siyah çevre boyalı, dağ keçisi, kuş frizleri veya geomı lerle süslü bir çömlekçilik, Güney Afganistan’ın öteki de hatta doğu İran’da da yayıldı. Seramiğin (Mezop Obeld seramiğininkiyle karşılaştırılabilen) yayılımı, o: dar birbirlerinden kopuk olan tarım toplumlarmın kıs de Harappa sistemini oluşturacak olan bütün içinde bi diğini gösterir.

MÖ 3500’den başlayarak indus’un alüvyonlu vadisi leşim birimleri ortaya çıkar. Aynı dönemde, Belucistaı melerin sayısı çoğalır (Kuetta vadisi ve Kaçi ovası). Me gesinde yeni yerleşim birimlerinin kurulması, ekili alaı biçimde yayılmasına olanak tanıyan kanallarla sulama yapılması ve su taşkınlarının denetim altına alınması ortaya çıkar. Benzeri kanalizasyon çalışmaları, kuşk Vadisindeki zengin tarım potansiyelinin işletilmesin miştir.

Yeni tarım olanakları, Belucistan’daki ve indus \ tüm kenderde zanaatçılığın gelişmesine yol açtı. Gür mik eşyaların yanı sıra, «gösterişli» eşyalarla da Mehrgarh’da bulunan gri, geometrik, bitki ve hayvî riyle süslü bir seramik ve Kot Dici’de ortaya çıkarı] bölümünde boyalı bir bantın veya kimi kez daha ge lerin yapıldığı su küpleri üretimi bu durumu örnekl çeşidenme, Indus’lu zanaatçıların ürünlerini Hindu K mn oluşturduğu sınırın ötesine satmak isteğinden k; Mehrgarh ve Kot Dici seramikleri gerçekten de Al (Muhdigak), Doğu İran’a (Şehrisohta) ve hatta Güne’ nistan’a ihraç edildi.

III. binin başında, İndus vadisindeki tüm kender bağların sıkılaşması ve bunların İran’la yaptıkları alışve ğunlaşması, 2500-2400’e doğru büyük Mohenco Daro pa metropollerinin kaynaklandığı geniş bir ekonomik bütünün oluşmasını kolaylaştırdı. Harappa medeni; tekbiçimliliğe yönelmesi, İndus sistemiyle ilişkili bütı rin köklü bir biçimde dönüşmesiyle birlikte ortaya çık mi Mundigak ve Şehrisohta kentleri (daha önceleri gel: yok oldular ve 1 500 m yüksekliğin üzerindeki tüm B leri boşaldı. Yalnızca Belucistan’m güneyinde, Harapp yeti ile birlikte varlığım sürdüren parlak bir yerel kültt gelişimine tanık olundu.
İÇİNDEKİLER

KAYNAK SORUNU ÜSTÜN NİTELİKLİ BİR ŞEHİRCİLİK ANLAYIŞI EKONOMİ TOPLUM ZANAATÇILIK MUKADDER DEĞİŞİMLER

ÇÖZÜLEMEMİŞ BİR YAZI

Kilden mühürler, bakır plakalar, pişmiş topraktan veya çiniden nazarlıklar, fildişi veya kemikten çubuklardan daha çok, îndus yazıtlanmn özünü damga-mühürler yansıtır. Mohenco Daro ve Ortadoğu’nun öteki kentlerinden kaynaklanan 2 200’e yakın yazılı mühür toplanmıştır. Bu kısa yazıtlar (ortalama 5 harf içeren) 400’den fazla göstergenin dökümünü yapmaya olanak tanıdı. Bu sayı haliyle alfabe veya hece yazısı olasılığını ortadan kaldırır. Birçok kez girişilen çözme çalışmalarına rağmen îndus yazısı esrarını korumaktadır ve bu yazının hangi dile bağlandığı bile bilinememektedir. îlk Sümer yazısından kaynaklandığını savunan varsayımı ve Hindistan’ın güneyindeki Dra-vidyen yazıyla benzerlikler kuran varsayımı günümüzde uzmanların bir çoğu benimsememektedir. Bu yazıyı, IV. binyılda ve III. binyılın ilk yarısında Belucistan ve îndus’ta seramikler üstünde resimlenen veya kazılan işaretlere bağlamak için gerçekleştirilen son girişimler de sonuçsuz kalmıştır.
Mühiir. indus mühürlerinin çoğunda olduğu gibi (çoğunlukla kare olan ve pişmiş steaşistten testereyle kesilerek yapılmış) üstünde bir yazıtın yer aldığı, incelikle kazılmış bir hayvan figürü görülmektedir.
NİTELİKLİ HİRCİLİK ANLAYIŞI

e III. binlerin bağlamında örnek olan İndus mede-rcilik anlayışı, her şeyden önce tek biçimliliğiyle Mohenco Daro’da, Harappa’da, Kalibangan’da, da, Lothal’de olduğu gibi kent, iki farklı bölge ola-ştır. Çoğunlukla küçük boyutlarda olan yüksek ke-•> ve kamu binalarını içerir; alçak ve daha geniş bir ; olan öteki kesim, dik açılarla birbirini kesen, dü-en ev bloklarını çevreleyen geniş ana yollarla kare-:rçek kenti oluşturur. Bu kadar eski kentlerde pek jilan bir olgu da, bu kentlerin bir kanalizasyon ağıy-Dİmalarıdır. Hemen hemen evlerde bir atık su boru-içinden yanlamasına geçerek bir kanala bağlanıyor-akları geçen bu kanallar, daha büyük bir yoldaki koruyordu. Bu tuğladan ve çoğu kez kapalı olan karayolu üzerinde, kanalizasyon düzeyinden daha aide yer alan arıtma çukurları, bu düzeneği bütünle-sistemin bulunmadığı çıkmaz sokak veya küçük so-
kaklarda, evlerden atılan sular, dibi olmayan ve «su tutmayan kuyu» görevi yapan küplere boşalıyordu. Kimi kavşaklarda ve kimi merkezlerde, bu sağlık sistemi, duvarlara tutturulmuş ve çöp kutusu olarak tasarlanmış tuğla kutular da içeriyordu.

Mohenco Daro’da ve Harappa’da evlerin mekansal düzenlenişi semtlere göre farklılık göstermekteydi; konutlar için ayrılmış bölgelerde, yapılar genellikle kare, içinde yamuk biçimli tuğlalardan örülmüş bir kuyunun yer aldığı bir avlunun çevresine dağılmış birçok oda içermekteydi. Bir tuvalet ve zemini taşlarla kaplı bir «banyo» ile donatılmıştı. Sık sık karşılaşılan bir kat içermeleri durumunda, kadara içerden bir merdivenle çıkılıyordu. Başka yerlerde daha küçük boyutlarda olan evlerde bu konfor yoktu.
Mohenco Daro’da olduğu kadar Harappa’da da yüksek kent, pişmemiş tuğladan yapılan ve hem temel işlevi gören, hem de kale adacığını su baskınlanndan koruyan (İndus havzası, henüz su baskınlarına sahne olmaktaydı) çok geniş (Mohenco Daro’da 400 x 200 m) bir seki üzerine kurulmuştu. Mohenco Daro’nun «kale» alanı içinde yer alan «büyük yıkanma yeri», önemli yapılar arasında en dikkat çekici olanıdır: dikdörtgen biçiminde (11,70 x 6,90 x 2,40 m) kare direklerin taşıdığı galerilerle çevrili bir havuz. Kısa kenarlann her birine yerleştirilmiş birer merdiven, bitümle tutturulmuş tuğla örülü bu havuza iner. Su gereksinimi bir kuyudan sağlanır ve bir insanın geçebileceği cumbalı bir tonozdan boşalır. Bu havuzun yakınlarında, kuzeyde küçük bir sokağın her iki yanına sekiz hücre yerleştirilmiştir; bunların tuğlalarla örülü ve eğimli bir düzlem yansıtan zeminleri, duş salonu olarak kullanıldıklarını düşündürmektedir.

Harappa’da, birbirine paralel alçak ve aynı yükseklikteki duvarlar bütünü, merkezî bir yolla ikiye bölünmüş dikdörtgen bir blok oluşturur; arkeologlar, buranın depo ve ambarların havalandırma sistemi olarak kullanıldığı konusunda görüş birliği içindedir. Bu depoların tahılları stoklamak amacıyla kullanıldığı, hemen yakınlarında yer alan, dar yüzleri üst üste getirilerek örülmüş, piş-
Moheıtco Daro ’nun «büyük yıkanma yeri». Yıkanma ayinlerine dayalı törenlerin varlığı, bu düzenin yorumlanndan biridir.

AĞIRLIKLAR VE ÖLÇÜLER

îndus’un zanaatçıları ve tüccarı ortak ölçüler kullanıyordu. Ağırlıklar çoğunlukla küp biçimindedir ama yuvarlak, silindir veya koni biçiminde olanları da vardır. Yontulmuş ve parlatılmış biçimde, çakmaktaşı (en pahalısı), steaşist, kireçtaşı, akik gibi çeşitli taşlardan yapılmıştır. Ağırlık dizisi, ikili ve ondalık sistemi bir araya getirir. 13, 625 g’lık ağırlık birimi, bir dizi alt katlara (1/2, 1/4, 1/6, 1/8, 1/16) bölünmüştür; katlar dizisi ise çift çarpanlarla elde edilir (2’den, 4,10,20,40,100,… aracılığıyla 800’e kadar ulaşır). Uzunluklar için, Harappalılar hem ayak (33,02 ile 33,52 cm arasında), hem de arış (51,56 ile 52,83 cm) kullanmışlardır.
miş tuğladan yapılan, ortalarında içinde tahıl tanelerinin öğütül-düğü tahtadan bir havanelini alacak biçimde boşluk bırakılmış yuvarlak sahanlıkların varlığıyla doğrulanır. Havanellerinin konduğu yerlerde saman ve balya artıkları ve kimi durumlarda kömürleşmiş arpa ve buğday bulunmuştur.

Birçok arkeolog, Mohenco Daro merkezindeki sahanlık topluluğunun da aym depo ve ambar işlevini taşıdığım öne sürmektedir. Bu kentte, öteki önemli yapılar arasında, «toplantı salonu»nu ve «rahiplik koleji»ni anımsatabiliriz; beş sütunluk dört sıra içeren beş şahma bölünmüş toplantı salonu, plam bakımından Aka-mamşların apanadasına (taht salonu) bağlanır; dış duvar kalınlığının 1,20 m’yi bulduğu ikinci yapmınsa neye yönelik olduğu kesinlik kazanamamıştır.

Alüvyonlu vadide çok fazla taş olmadığından Harappalılar üstyapılar için pişmemiş tuğla; temeller, kuyular, kanalizasyonlar, su depoları ve eğimleri çevreleyen yapılar için de pişmiş tuğla kullandılar. Tuğladan yapıların üstün niteliği, çekül ve su terazisiyle, dikeyliği ve yataylığı ölçmesini bildiklerini düşündürmektedir. Çatılar (genellikle düzdür) Himalaya sedirinden veya Sind ağacından yapılmış çok fazla yüksek olmayan (en fazla 4 m) kirişlerle destekleniyordu.

EKONOMİ

Mezopotamya veya Mısır medeniyederinde olduğu gibi İndus medeniyetinin de öncelikli geçim kaynağı tarımdı. Paleobotanik

incelemelerine göre, Harappalı-lar buğday, arpa, susam ve bezelye yetiştiriyorlardı. Çömleklerin üzerindeki desenler, pamuk ekiminin varlığını
da düşündürmektedir. Modern Hindistan’ın evcil hayvanlarının çoğu (zebu, manda, keçi, koyun, domuz, köpek ve kümes hayvanları) o dönemde de yaşamaktaydı. Bu tarım-hayvancılık kompleksi, indus kenderine tartışmasız bir kalkınma sağlamıştır. Bunun yam sıra ekonomi, ticarî fa-aliyedere de dayanmaktaydı. Kazı yapılan kenderin kalıntıları arasında, mağaza ve depo kalıntıları ayırt edildi ve kireçtaşı, steaşist, akik ile öteki taşlardan yapılmış küp biçiminde binlerce parlak taşın ağırlık olarak kullanıldığı saptandı.

Uzak mesafeli ticaretin önemli bir yeri olmuştur. Harappalılar, bakır, kalay, amazonider ve başka birçok madde ithal ediyordu. Maden kaynaklarına ulaşma çabaları bu medeniyetin yaygınlığına bir dereceye kadar açıklık getirir; Harappa’nın Shortugai sömürgesindeyse durumun böyle olduğu tartışma götürmez. MÖ 2200’e doğru, indus vadisinden 1 500 km uzaklıkta kurulan bu sömürge, Harappa metropollerinin yüksek Kokşa’dan (Kuzeydoğu Afganistan) getirilen lacivert taşı gereksinimini karşılıyordu; depolar kesiminin yakınlarında, dikdörtgen büyük bir havuzun, ticaret gemilerinin demirlemesi amacıyla kullanılmış olabileceği Lothal’de (Gucaret eyaleti) bu olasıdır. Yine, SutkagenDor, Sotka-Koh ve Bala-Kot gibi Umman Denizi’nin eski kıyılarındaki kentlerin, Harappa limanları olarak kullanıldığı yorumu getirilebilir; bu ileri karakolların kurulması, Harappa’nın Batı ülkeleriyle alışveriş ve ticaret stratejisine uygun düşmekteydi. Akadlı Sargon döneminin (2350’ye doğru) Sümer arşivleri, Dilmun (Basra Körfezi’nin
ZİYNET EŞYASI

Harappalılar süse büyük önem veriyorlardı. Mohenco Daro vı pa’daki birçok kadın heykelciği genellikle kolye, küpe, yüzük ziklerle süslüdür. Harappa mücevherleri farklı gereçten yapılın ramik, yan değerli taşlar, metal-aitm, bakır, deniz kabukları, sc fayans).

Bu alanda, Harappa zanaatçılığı Cilalıtaş Devri’ne uzanan neğe dayarur. Deniz kabuklarının, yarı değerli taşların (lacive firuze) işlenmesi VII. binyılda Mehrgârh’da ortaya çıkmıştır. K dönemde, Mehrgarh’da steaşistin kullanılmaya başladığı ve a mecitığimn ortaya çıktığı sırada maden yontma ustaları yeni kullanarak (yeşil akikten ve ftanitten küçük matkaplar [ve aya taş yontma tekniklerini yetkinleştirdiler. Harappalılar bu teknil nilerini kattı (fayans, alkalin çözeltisinde incilerin sırlanması \ tılması), bu da çeşitli öğeleri özgün bir biçimde bir araya geti cevherlerin yapılmasına olanak tanıdı..

Harappa’da bulanmış taklar (Yeni Delhi Miizesi, Hindistan).
Arabistan kıyısı üzerinde, bugünkü Katar), Makkan (Hür ğazı yakınlarında, Umman yarımadası ve Kirman) ve İne sinin Doğu ülkeleriyle ticarî ilişkilerin varlığına değinir. C kenderinde bulunmuş olan fatura mühürleri veya Har; esinlenen mühürler, Mohenco Daro’da gün ışığına çıkanla mücevherleri de Sümer ile indus arasındaki ticaret akışlar: manlardaki yeni buluşlarla doğrulandı; sözgelimi Re’sul kentinde (Umman Sultanlığı), Fransızlardan ve Italyanlaı şan bir ekip, Harappa medeniyeti ile Dilmun medeniyeti denizcilik bağlarının varlığına tanıklık eden Harappa e (boyalı çömlekler, fildişi taraklar, bakır mühürler ve İndu mn dört göstergesini taşıyan kırık bir çanak) gün ışığına Harappalılar, biri bir mühür üzerinde, öteki kil baskısında iki betimlemenin gösterdiği gibi gemi yapımım biliyorlaı gemileri ırmak veya denizlerde kullanabilmekteydiler.

TOPLUM

Toplum örgütlenmesi bugün de yeterince bilinmez. H dar Ortadoğu’daki kazılar, tanrılar ve insanların onuruna; büyük anıtları, birçok dinî ikonografi öğeleriyle zengin ı rı ortaya çıkardıysa da, bu yapılardan hiçbiri tapınak ve olarak tanımlanamadı ve hiçbir cenaze eşyası seçkin biı mn varlığını ortaya çıkaracak kadar yeterince zengin değ güne kadar Harappa kentlerinde siyasal örgüdenme bak bu kentleri aydınlatacak pek az öğe ortaya çıkarılabildi. 1 zarlar, tekbiçimliliği ve zanaat ürünlerinin yüksek teknik ni, buyurucu ve merkeziyetçi bir otoritenin göstergesi ol rumlar. Ama bu düşünce, arkeolojik veriler aracılığıyla gü de sert eleştirilere konu olmaktadır. Önemli olmasına rağı rappa’nın somut kültürünün tekbiçimliliği, yerel özellik üşmesinin önünü tıkamadı. Yakın zamandaki araştırma çekten de seramik üretiminde olduğu gibi cenaze törenle] gulanmasına ilişkin de çeşidi öğeler ortaya çıkarmaktadır mesela Kalibangan’da ve Harappa’da aym özellikleri i Öte yandan Mohenco Daro’da pişmiş topraktan binler heykelciklerine rasdanırken Lothal’de bu insan heykelcik hiç bulunmaz. Teknik ve stillerin büyük bir alana geniş yayılmış olması, yalnızca zanaatçılıkta standardizasyonu manlaşmamn varlığını ortaya koyar. Mezopotamya’da d likli bilgiler sağlayan heykel betimlemeleri, burada titiz f ma konu olur; sözgelimi, başında bir almbağı taşıyan ve c «şal» ile örtülü sakallı bir kişiyi betimleyen beyaz steaşi: heykelcik, Mohenco Daro’nun «rahip-kral»ı olarak adla ama gerçekten böylesi bir kişiliğin söz konusu olup olr ortaya koyan herhangi bir veri yoktur. Her şeye rağmeı yontulmuş kimi eşyalar dinî bir nitelik taşır.
Kadın heykelciği.

İNDUS MEDENİYETİ
ATÇILIK

m maddî kültür ürünleri arasında, seramik en fazla r. Kullanım amaçlı ve süslemesiz kapların çoğunda, Harappa olarak kabul edilir: «Sungu masası», «pey-bı» ve «indus maşrapası». Birincisi, yüksekliği ve kail, arkeologların offeritıg stand adını verdikleri ayaklı kincisi hemen hemen silindir biçiminde, dibi hafifçe }tır; düz ve ortası deliktir. Ağıza yakın üst kısım dı-srde delikler bulunur. Daha önceleri tütsü yakma ka-gal olduğu düşünülen bu eşya kimi arkeologlara gö-süzme kabı olabilir. Son olarak da, kullanımı aym de-izlik içeren «kulpsuz maşrapa»; yumurta biçiminde, özellikle klasik Harappa kentlerinin orta ve geç dü-arşılaşılan bir kaptır.

ı çömlek işlerinden başka, İnduslu sanatçılar, süsle-ın niteliğiyle dikkat çeken boyalı seramik de üreti-seramiğin pembe çamuru, üstüne siyaha boyanmış lendiği kırmızı cilalı bir seramik boyasıyla kaplıydı. roğun ve bölgelere ayrılmış olan dekorasyon geo-:gen, dama tahtası, üçgenler, kesen çemberler) ve fi-uzca yapraklarının betimlendiği pipal gibi ağaçlar, ayaklılar, balıklar, timsahlar) motiflerle birleşir. Ayarınızı, yeşil ve sarıyı açık bir zemin üzerinde bir a-çokrenkli dekor örnekleri de vardır. Tekdüze olarak lan birçok parlak seramik örneği bulunmuştur. Piş-kanalizasyon, süs eşyaları (bilezikler, inciler, küpe-ı eşyaları (zarlar, piyonlar, çocuk oyuncakları, kimi îlar taşıyan, tekerlekler üzerine takılmış küçük bo-hayvan modelleri) yapımında da kullanıldı. Pişmiş çten, sözgelimi günlük yaşam sahneleri içinde ka-a karikatürize edilmiş kişileri betimleyen insan ri veya boynuzlu hayvanlan gösteren heykelcikler

uların kullandığı bir başka gereç de steaşisttir; beyaz, ılaştırılmış bu tebeşirimsi malzemeden, kare veya biçimli, sırtında delikli, görünüşe göre boyuna as-: ipin takılmasına yarayan bir çıkıntı bulunan mühür-Kakmalı yüz bir hayvan görüntüsünü (dört ayaklı ve :1u zebu, manda, gergedan, kaplan, timsah) veya da-k bir görüntü taşır; her iki durumda da sık karşılaşı-tın varlığını vurgulamak gerekir. Siyah steaşist de in-da kullanılmaktaydı. Mehrgarh’da V. binden sonra n bir tekniğe göre, önce ısıtılmakta sonra da silindir jiçiminde küçük incileri bunun üzerine yerleştirmek Dİr boru üzerine dökülmekteydi. Harappalılar bu ge-arlıklar da yaptı; bu amaçla, piştikten sonra mavi ve-;şil bir renk alan, çanak sırından daha örtücü özellik vülmüş steaşist kullanılıyordu. Bakır ve bronz, silah

arh’da VII. arkeolojik kattaki bir binada, MÛ2700)
(kılıçlar ve sap takma yuvası olmayan baltalar), aynalar, usturalar, far kutulan, kaplar ve aralarında Mohenco Daro’nun narin Dansöz’ünün de yer aldığı küçük insan heykelcikler gibi çok çeşitli eşyaların yapımında kullanıldı. Altın, fildişi ve yarı değerli taşlar, süsleme amacıyla kullanıldı.
MUKADDER DEĞİŞİMLER
indus medeniyeti MÖ1800’e doğru yok oldu. Uzun süre benimsenmiş bir görüşe göre, bu medeniyetin sonu ne beklenmedik bir biçimde gerçekleşti, ne de dramatik bir yan içeriyordu. Orta Asya’dan gelen yoğun istilaları (Arilerinkinden önce) veya doğal felaketleri (su baskınları, toprağın tükenmesi, yerkabuğu harekeden) sorumlu sayan varsayımların günümüzde bir dayanağı bulunmadığı düşünülmektedir. Yeni arkeolojik araştırmalar, bu medeniyetin ortadan kalkmasının, aym binlerin sonuna doğru başlayan kültürel değişimlerin sonucundan kaynaklandığım kanıtlama eğilimindedir. Bu dönemden sonra Harappa’mn kültürel tekbiçimliliği, yerini birbirinden farklı bütünlerin, Belucistan’da Mehrgarh VIII kültürünün, Gucerat, Mohenco Daro, Harappa ve Hindistan’ın kuzeybatısındaki kültürlerin ortaya çıkması sonucunu doğuran bir bölgeselleşmeye bıraktı. Bu parçalanma (Sümer ve Mısır topraklarının toplamından daha geniş bir alana yayılmış indus medeniyetinin genişlemesiyle daha da kolaylaşan) Mehrgarh VlI’de, Sibri’de ve Belucistan’da Kuetta’da yapılan yeni arkeolojik buluşların ortaya koyduğu başka kültürlere açılma olgusuyla birlikte ortaya çıktı. Bu kenderde (önemli sayıda) Bronz Çağı’na ilişkin tipik Baktria arkeolojik gerecinin varlığı, Harappalıların Orta Asya’nın güneyinden gelen kültürel gelenekleri benimsediğini göstermektedir. Üstelik Pirak (Belucistan’da MÖ 1800’den 700’e kadar yaşamın sürdüğü bir yerleşme) kazılarından bu yana, II. binlerin başının İndus sisteminde önemli tarımsal dönüşümlere denk düştüğü bilinmektedir; Cilalıtaş Devri’nden beri ekilen kış tahıllarına (buğday, arpa) yaz türleri de katıldı (pirinç, darı ve kocadan). Yılda çift ürün alınmasına yönelik bir sistemin uygulamaya konmasıyla, tarım ekonomisinin temelinde ortaya çıkan bu genişleme, bir olasılıkla Baktria’dan getirilmiş türler olan at, deve ve eşeğin ortaya çıkmasıyla birlikte gerçekleşti. Bu köklü değişimler, İndus kenderinin dengelerini bozdu. Artık yeni ekonomik koşullara kendilerini uyarlayamayan bu kentlerde yaşam tükendi ve yerlerini belirgin kırsal nitelikler taşıyan yerleşim birimlerine bıraktı. Q
AYRICA BAKINIZ

—*- HU Hindistan —*• 1B-ANSU Mezopotamya —*■ EM Neolitik Çağ —*- iB.Mil Pers İmparatorluğu —► ib.ansli Sümerler
Pişmiş topraktan kap.

Keçi figürleriyle bezekli bu kap, Mohenco Daro’da bulunmuştur (Karaçi Müzesi, Pakistan).
Rahip-Kral (III. binyıl sonu Mohenco Daro). 8u pişmiş steaşistten heykelciğin betimlediği kişinin ne kimliğini, ne de işlevlerini doğrulamaya olanak veren hiçbir şey yoktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir