İPEK YOLU
Çin’den Batı’ya on bin küsur kilometre boyunca uzanan ve aslî ticaret metaı Çin ipeği olduğu için «İpek Yolu» diye adlandırılan, güzergâhı belirsiz bir yol varsayılmıştır. Burada, Avrasya medeniyetlerinin yarattığı büyük bir sorunun şematikleştirilmesi söz konusudur: bu medeniyetler arasındaki iletişim. Avrasya’da üç medeniyet merkezi vardı (Antik Batı Dünyası, Hint ve Çin) ve bunların durumu aralarında mübadele yapılmasını gerektiriyordu. Ne var ki bu üç merkez, Avrasya’nın çevresinde bulundukları için aralarında iletişime ve ulaşıma pek elverişli olmayan geniş alanlar vardı. Bu yüzden bu medeniyetler açısından aralarında iletişim kurmak, coğrafya engellerine rağmen hayatî bir önem taşımıştır.
Asya’yı Avrupa’ya bağlamak için deniz yolu büyük bir imkân gibi görünmekteyse de Afrika öylesine büyük bir engel oluşturuyordu ki, yine de kara yolu zorunlu bir seçim halindeydi. Ne var ki bu seçim, binlerce kilometrelik bir mesafe üzerinde, hiç değilse hatır için «yol» diye adlandırılan birtakım güzergâhların tespit edilmesini gerektiriyordu. Uçsuz bucaksız bir coğrafya üzerinde uzanan bu «yo-l»u ve onun tarihini incelerken, Avrupa ile Asya arasındaki tek ulaşım güzergâhının buradan geçmediğini de hatırlamalıyız. Kuzey steplerinden veya ormanlardan geçen başka bazı güzergâhlar da vardı, ama bunlar daha çok başka malların ticareti için kullanılıyordu.
MEKÂN İÇİNDEKİ DURUM
İpek Yolu uç kutuplu bir coğrafyanın unsurlarını birleştirdiği için, kavşak noktası Asya’nın en zor ve acımasız otta yörelerinde bulunan bir Y harfi biçiminde uzanmaktaydı. Fizikî coğrafya, bazı varyandar da sunarak, bu yolun geçebileceği en makûl bölgeleri göstermektedir. Şematik olarak Orta Asya’da aşılması çok güç iki büyük doğal engel bulunmaktaydı: batı bölgelerinde Hazar gibi büyük iç denizler, doğu bölgelerinde de özellikle Himalayalar olmak üzere yalçın dağlar. İşte bu gibi fizikî şartlar, Avrupa ve Asya me-
deniyederi arasındaki ticarî ilişkilerin geçtiği yollan dağ: ler arasındaki, bir zamanlar Baktria ve Sogd diye adlan lerde (günümüzde Türkmenistan ve Özbekistan; dah olarak söylemek gerekirse Merv, Semerkand ve Buhara lerde) odaklaştırdı. Yörenin merkezî sorunu ise daha de tır, çünkü bir diğer dağ sırası, yani Hindukuşlar, Orta Aı dıştan arasındaki geçişleri engellemektedir. Bu sebeple olarak başka iki merkezden daha söz etmek gerekir: bir < kezi olmaktan çok itici yanları ağır basan Afganistan, biı tan’a doğru bazı geçiş noktaları bulunduran Tarim Hav
Yol, Orta Asya’dan itibaren üç çatala ayrılmaktaydı diğeri Hindistan’a, öteki de Avrupa’ya yöneliyordu; m ğuya doğru gidilirse fizikî güçlükler o ölçüde büyüyor çıkabilmek için sadece bir tek yol izlenebiliyordu. Bu; lun incelenmesine Çin’den başlayacağız ve yolun en Moğol hükümranlığı döneminde bile Pekin’den Kırım’ kuz ayda gelinebildiğim unutmayacağız!
İpek yolunun «Çin» dalı ve dağ engellerinin aşılması
Hareket noktası, Kuzey Çin’de bulunan ve Çin l odağı olan Changan şehridir; bir sur aym zamanda 1 Çin Seddi’nin ucundaki Pekin, ipek Yolu’nun en son m yılsa da, Çin imparatorluğu hep bu stratejik uca gelmf şımıştır. Yol Lanzhou’dan geçer, daha sonra Nanşan Gobi stepleri arasından Himalayalar’ın yanından kıv topraklarını terk ettiği, simgesel bir «Yeşim Kule»nin Dunhuang yöresine kadar uzanır. Buradan sonra Tibet listan’a kadar uzanan dağlık bölgeyi geçmek için bir t ması gerekir. Kuzeye doğru gidildikçe nispî olarak dal çit veren boğazlarla karşılaşılır. Demek ki yol tercihi n lük ve güvenlik gibi kıstasların ışığında yapılacaktır: Turfan çöküntü alamndan geçerek Balkaş Gölü’ne u! yolu ise Tarim Havzası’nın içinden çıkılmaz derinlik ilk yol nispeten daha kolay aşılabilir (daha sonraları 1 ha demiryolu döşendi), ama bir yandan siyasî güvenli lı bölgelerden geçerken, beri yandan da geniş bir kav yol, en kısa yola kıyasla 1 000 km kadar daha uzur yol ise aşılması bir hayli güç geçitleri kullanarak dağ Orta Asya’ya doğrudan ulaşır. Buradan da Iran ülkesiı hemen ötesinde bulunan Akdeniz çanağına yönelir Hindistan’da Keşmir’e de gidilebilir).
Yol şebekesi
Orta Asya’ya ulaşıldıktan sonra yollar, ana yöreleı grupta toplanabilir: güney (Hindistan) ve batı, ilk gri lu’nun güney dalını oluşturur: yollar Begram yoluyla. geçerek Taksila ve Peşaver bölgelerine ulaşır, oradan Ganj vadilerine uzanır (gerçi bu son aşamada artık Hi larına ulaşılmış olduğu da varsayılabilir). Batıya yö grup ise birincisi dağ geçiderine yönelen, İkincisi iç d rafından dolanan, üçüncüsü gemilerle denizleri aşan çenek sunar. Iç denizlerin kuzeyine yönelindiğinde, < kervancılarının mantığı izlenerek Ukrayna ve Kırım’, lenir. Başka bir seçenek olarak Kafkaslar’ın kuzeyine yine ulaşmak üzere deniz yolu kullanılır veya Haza: güneyinden geçilerek İran’ın büyük merkezleri üzer Doğu’ya ulaşılır. Buradan itibaren de yine ipek Yolu; rak Yakındoğu’nun kendi yol şebekesine girilir.
İPEK YOLU’NUN DOĞUŞU
Avrupa ile Asya arasındaki uzunlamasına iletişim ni dir. Aslında sanki Iç Asya geç bir yerleşime sahne olmu tıdan doğuya doğru birbirini izleyerek yayılan dalgalar: tı bölgelerine göre daha az gelişmiştir. Bölgeler arası ile gin izlerini (mesela Moğolistan’dan Eski Yunan dünyas: yerde görülen ve «Yunanlı» diye anılan süsleme moti mek için son büyük buzul çağının en yüksek aşamasını tik Çağ’m ikinci yarısı, -20000’e doğru) beklemek gere]
Buzul çağının sona erişinden itibaren (-10000’e do| lu yeniden harekete geçmiş ve hızlanan bir bilgi biriki sürecinin sonunda Batı ile Doğu arasında önemli göç; taya çıktığı görülmüştür. Böylelikle Ukrayna’nın F halkları önce Orta Asya’ya yerleşip, daha sonra Iran pL zopotamya’ya ve Hindistan’a bir yelpaze gibi yayılaı sinin kapılarına kadar ulaşmıştır. Bu gelişmeler gelecek lu’nun ilk taslağını da çizmiş oldu. Aynı dönemde bilj riler de (metalürji, vb) yayılırken, hammaddeler de or
Iran ipeklisi VII. yy (Lorrain Müzesi, Nancy).
İÇİNDEKİLER
MEKÂN İÇİNDEKİ DURUM IFEK YOLU’NUN DOĞUŞU «İMPARATORLUKLAR» TARAFINDAN BİÇİMLENDİRİLME SOGDLULAR VEYA SOĞD AKLAR, YOLUN YENÎ İŞLETMECİLERİ GÖÇEBELERİN İKİNCİ TEŞEBBÜSÜ
Buhara. Bu ünlü İslam sanattan şehrinde, yanda görülen Kelan Camii gibi, çok iyi korunmuş birçok anıt bulunmaktadır.
«düzenleme»: Neolitik Çağ’dan hin başlangıcına kadar
çekte ipek Yolu olarak ortaya çıkacak olan iletişim ağının elleri, Mezopotamyalılar döneminde atılmıştır. Mekânı me konusunda gelişmiş teknikler kullanmaları (sulama, ), onların III. binyıldan itibaren Iran platosuna ve onu çev-iki alana, yani Indüs havzasına ve Türkistan’a yayılmaya n medenî bir toplum modeli yaratmalarına imkân vermiş-üreler, hayvanların, özellikle de Baktria devesinin evcilleş-
li ve ulaşım araçları tekniklerindeki gelişmeler (özellikle di arabalar) sayesinde uzak bölgelerle de ekonomik ilişkisinde olabildiler.
nyılda, Orta Asya’daki kuraklığın artmasıyla birlikte me-: gerilemiş (Irak Mezopotamyası müstesna), aynı dönem-teplerin Hint-Avrupalıları bölgeye ulaşmışlardır. Hint-Av-ikenli siyasal-ekonomik toplumlar küçük topluluklar ha-ırçalamp dağıldılarsa da özellikle karmaşık sulama teknik-ştirmedeki başarılarıyla yeni çevre şartlarına mükemmel m gösterdiler.
sni yerleşimlerin tamamlanması, bir ipek Yolu’nun oluştu-ı ihtiyacını ortaya çıkaran yeni sosyoekonomik dengelerin asını da beraberinde getirdi. Gerçekten de Isa’dan önce lın ilk yarısında insanların ve malların yer değiştirmelerimi, hayvancılıkla geçmen göçebelerin yayılmasının hız-ı ve para ekonomisinin doğuşu almıştı.
kavramının doğuşu
sya’nın kalbini oluşturan göçebe hayvancılık geliştikçe bu steplere has bir sanatla maddî temelini buldu ve ulaşımın ü en önemli sorunlardan biri olarak ortaya çıktı. Ticaret ge-:>lumlar para ekonomisine geçtikçe ticaret ve mübadeleyi bir olarak ele alan uzman tüccarlar ortaya çıktı ve sayıca çoğal-□ tüccarlar yolculuk olayına profesyonelce bakarak belli gü-iar geliştirdiler ve böylece yol kavramı doğdu. Olgu bu te-üzerinde geliştikçe üç uygarlık bölgesindeki devleder açısın-nel amaç, mümkün olduğu kadar uzun bir güzergâhın konarak ortaya çıktı. Orta Asya vahalarının yerleşik halklan ge-:talannı ve pazarlan ellerinde bulundurdular, çünkü çevre in göçerleri yollan yönetebilecek durumda değillerdi (ayrı-r ve meralan bulunmayan bu bölgelerde de oturamazlardı), :r zaman bir şantaj uygulayabilecek konumdaydılar. Birbiri-‘en üç büyük dönem, yani önce birbirinden kopuk parçala-eşmesi, sonra dallanıp budaklanması ve en sonunda da sis-jökmesi, bu yolun yönetilme biçimlerine göre belirlendi.
«İMPARATORLUKLAR» TARAFINDAN BİÇİMLENDİRİLME
Yolun tarihi, imparatorluk adı verilen ve Hint-Avrupalı göçebe çoban halklarla Sami kökenli yerleşik tarım topluluklarının yollarının kesiştiği siyasî teşkilatlanma modeliyle birlikte başladı. Bu örgüdenme modeli Avrasya’yı da içine alarak, büyük devletlere bölgesel bölünmeleri aşma, doğal sınırların ötelerine ulaşma ve İpek Yolu’nun büyük kısmını kontrol etme imkânını verdi.
İran platosu üzerindeki birinci kısmın biçimlenmesi (MÖ 700-400 arası)
Yol Asurlulat tarafından mevcut ticaret yollarının kavşak noktaları üzerinde yerleşmiş komşu Hint-Avrupalı kabile topluluklarını (Iskitler, Medler ve Persler) birbirlerine bağlayarak İran platosunu boydan boya geçip Kafkaslar’a uzayan bir güzergâh üzerindeki toprakların Kral II. Sargon döneminde (722-705) Asurluların hâkimiyeti altına alınmasıyla şekillenmeye başladı.
Yolun ilk bölümü Perslerin, Ahememlerin kurucusu Keyhüsrev döneminde (556-530) Yakındoğu’yu, Iran platosunu, İndus Vadi-si’nin bir kısmını ve Türkmenistan’ı içeren bir bölgede dünyada ilk defa bir imparatorluk birliğini sağladığı sırada şekillendi. Keyhüsrev hâkimiyetini Orta Asyalı Sakalar üzerine kadar yaygınlaştırdı ve Tarim Havzası üzerinden Çin’e giden yolların kavşağında, o dönemde yerleşik düzene geçmeye başlayan Hint-Av-rupalılar tarafından işgal edilmiş bulunan bölgede, köprü başı olarak bir uç şehri kurdu. İranlılar buradan hareketle kimi zaman tarımsal, kimi zaman ise şehirleşmiş ve ticarî bir uygarlığın çevreye yayılmasını hızlandırdılar. Bundan sonra yapılacak iş Pers Im-paratorluğu’nu, para ekonomisinin hızla geliştiği «merkezileşmiş» devlederin topraklarına, yani Çin ve Hint ülkelerine bağlamaktı. Bu yayılma, sıraları gelince kendi imparatorluklarını kurmak için Ahememlerin izlerinden giderken uyanan üç halkın olgusudur.
İmparatorluğun yayılması ve Baktria’nın bir merkez olarak ortaya çıkması (MÖ 400-100 arası)
İran ülkesini bütünüyle Eski Yunan dünyasına bağladıktan sonra Hindistan’da ilk imparatorluğun kuruluşuna yol açan (Maurya, 320-185) Büyük İskender, Pers Imparatorluğu’nun işlevini de önce kendi üzerine aldı, sonra aym yolda ilerledi. Daha sonra Kuzey Çin’de, Orta Asya kervan yollarının son kavşağında Çin İmparatorluğu’nun çekirdeği olan Qin Devleti’nin ortaya çıkmasını teşvik etti. Çin ipeklilerinin Hindistan’ın kuzeyinde ve İran’da ortaya çıkışı, bu çok geniş alanların eşzamanlılıklarının somudaştırmaktadır.
İskender’in imparatorluğunun Selefkîler ve Partlar arasında paylaşılmasını izleyen Baktria’mn ayrılması ,245), paradoksal olarak yolun bundan böyle kendi kendine işlemesini ve merkezinin özerkliğim güçlü bir biçimde çevresine yaymasını getirdi. Gerçekten de Baktria’da, yolun değişik dallarının birbirlerinden ayrıldığı yörede Eski Yunan – Baktna sanatıyla simgelenen (ki ileride Gandhara da denilen Yunan-Budist sanatını verecektir) ve bütün Orta Asya’ya yayılan bir kültürel sentez ortaya çıktı. Baktria’mn bu dinamizmi, Tarim Havzasındaki kervan yolları boyunca teşkilatlanan küçük prensliklere örnek oldu. İmparatorluk modeli bu prenslikler aracılığıyla Uzak Asya’ya kadar ulaştı ve Çin’de Qin İmparatorluğu’nun kurulması (221) ve ona paralel olarak da steplerdeki göçerlerin Xiongnu İmparatorluğu’nu oluşturmalarıyla (220) noktalandı. Bu iki imparatorluk, Orta Asya’ya doğru uzanan kervan yollarının denetimini ele geçirmek için büyük bir mücadeleye girişti. Xiongnular Helen-Baktria devletinin ortadan kalkmasına (135) yol açan karışıklıkları kışkırtarak Tarim prensliklerini ve Çin Türkistanı’ndaki tüccar cumhuriyederi himayeleri altına aldılar. Yeni Çin imparatorluk hanedam olan Han Hanedam buna tepki göstermekte gecikmedi. Askerî güç kullana-
ÇİN İPEKLİLERİ
Dünyada ipekböceği yetiştiriciliği yapan ilk halk olan Çinliler, daha II. binyılın sonlarında tüller, çok renkli ve işlemeli ipekli kumaşlar dokumalarına imkân veren tezgâhları geliştirmişlerdi. ipek Yolu boyunca sıralanan birçok şehir, Hanlardönemine kadar giden üretimleriyle, Çin kumaşlarının güzelliği, esnekliği ve renk zenginliği hakkında pek çok örnekler sundular. Leou Lan (Tarim’in doğusu) ve özellikle de Kansu, atkı ipliklerinden daha sağlam olan çözgü ipliklerinin kullanıldığı Han dönemi dokumalarıyla meşhur oldu. Baklava veya yaprak desenli tek renkli telkârilerin (sarı) güzellikte karmaşık dağ, hayvan veya sonsuz hayata ait diğer motiflerle süslü çok renkli ipeklilerden (önü arkası olmayan, üç veya beş renkli brokarlar) geri kalır bir yanları yoktu. Turfan’da bulunan Tang dönemi kumaşlan, teknik açıdan olduğu kadar (atkı ipliğinin kabulü) motifler bakımından da (çiçekler, kuşlar ve diğer hayvanlar, vb) Sa-sanî-Pers etkilerini göstermektedir. Kaliteleri çok yüksek olan bu kumaşlar; dokumalannm şıklığı, renklerin zenginliği ve motiflerin sanatsal değerleri ile çok dikkat çekicidir. Çinli dokumacılar telkari ve brokarlardan başka, Oinlerden itibaren (MÖ III. yy) batik de kullanmışlardır.
Nesa veya Nisa (Türkmenistan), göçebe Partfann beşiği ve başkentiydi.
İPEK YOLU
Antik Yar şehri (Jiahoe), Sinkiang bölgesinde, Turfan yöresinin yakınlarındadır ve birçok örene sahiptir; yeni kazılarda ipek işleme atölyeleri de bulunmuştur.
Sinkiang, X. yy’a kadar Budist kültür ı/e sanat merkezi olarak İpek Yolu boyunca sıralanan birçok arkeolojik sit alanını banndırmaktadır.
rak Pamir’in batısındaki Fergana’ya kadar uzanan bir yol açtıktan sonra Çinliler kuzeye yöneldiler ve Hun Imparatorluğu’yla çatıştılar (121). Daha sonra Kansu’dan Kokand’a kadar yol boyunca garnizonlar yerleştirdiler ve bu faaliyetlerini İran’ın yeni sahipleri olan ve müdahalelerini Mezopotamya’ya kadar genişletmiş bulunan Partlarla karşılıklı elçi alışverişinde bulunarak noktaladılar.
Merkezin giderek açılması ve yolun imparatorluklar taraflından işletilmesi (MÖ 100-MS 200)
Böylelikle artık resmen açılmış bulunan yol, bundan böyle işlek bir hale geldi: Batılı kaynaklarda Çinlilerden söz eden ilk kelimeler belirdi ve Roma’da ipekli kumaş yaygınlaştı. İran grubuna ait bir dil konuşan Sogdlular ise Pardardan, Aramı dilinden geliştirilmiş olan yazılarını aldılar ve bu sayede Sogdca İç Asya’nın hâkim dili haline geldi. Ama Partlarla Çinliler arasındaki mesafe alabildiğine uzaktı ve bu insansız bölgedeki imparatorluk potansiyeli, toprağa yerleşme dönemini tamamlamış Hint-Avrupa kökenli bir hanedan olan Kuşana Hanedanı tarafından değerlendirildi. Kuşanlar, yerleşik bulundukları Baktria’dan itibaren İpek Yolu boyunca yayılıp İran, Çin ve Hindistan arasındaki boşluğu doldurarak, dağ geçitlerinin güvenliğini sağlayacak olan dördüncü imparatorluk olarak teşkilatlandılar.
Batı etkisi bu zincir üzerinden yol boyunca yayıldı ve Çin’de ilk Budist kolonileri belirdi. I. yy’m sonlarında Roma, Part, Kuşana ve Han imparatorlukları arasında belli bir uyum görünüyorsa, bu, Hanlarla Romalılar arasında doğrudan bir ilişki kurulmasını önlemek için teşkiladanan ve bu aracı durumları yüzünden ticaretten yararlanan Partlar sayesindeydi. Romalılar İpek Yolu’nun kuzeyinden dolanıp Part İmparatorluğu’nu kuşatmak için çaba gösterdiler, ama Orta Asya’dan öteye pek gidemediler. Aynı zamanda Batıklar ve Çinliler Avrasya kıtasını daha açık bir şekilde kavramaya çalıştılar ancak her iki taraf da diğeri hakkında açık ve belirgin bir fikir edinmeyi başaramadı (bu, ticaret hacmini yükseltebilmek için gerekli olan temel kıstaslardan biridir).
II. yy’m sonlarına kadar süren yoğun bir ticaret döneminden sonra, Helenizmin ve Budizmin yayılmasıyla simgelenen bu jeopolitik denge, Çin unsurundan doğan sorunlar yüzünden bozuldu; Han İmparatorluğu iç sorunlarla zayıfladı ve Xiongnuların özellikle Tarim Havzası’nda yeniden saldırıya geçmeleri üzerine büyük bir çöküntü sürecine girdi.
SOGDLULAR VEYA SOĞDAKLAR, YOLUN YENİ İŞLETMECİLERİ
Böylelikle yolun tarihinin ikinci safhası açıldı: bu, imparatorlukların arka arkaya çöküşlerine ve göçebe halkların baskılarına rağmen, ana kavşak bölgelerindeki halkların yolun işletilmesini sağlamayı sürdürmeleri aşamasıdır. Gerçi bir imparatorluk kurmadılar, ama «Sogdlular veya Soğdaklar» diye anılan halklar (bu deyim Kansu’dan Harizm’e kadar, diğer halkları da içine alır) bağdaştırıcı kültürlerinin çokbiçimli yaygınlığım muhafaza ederek yol üzerindeki etkinliklerini sürdürebildiler.
Göçebe halkların imparatorluklar üzerindeki baskılan ve Sogdlulann ortaya çıkması (200’den 500’e)
Böylelikle yolun üç ucundaki dört politık-ekonomik bölge de krize girmiş oldu. Çin, üç krallığa bölündü (220-280), Paıtlar yıkıldı (224), Roma askerî anarşinin kucağına ve karanlığına düştü (235-268) ve Kuşana İmparatorluğu da parçalanarak dağıldı (242). Denizden ulaşım yollarının açılmaları sayesinde dengeler yeniden sağlandı ve Sasanîlerin (226-651) denetimi ele geçirdikleri İran üzerinde yoğunlaştı. Sasanîler hâkimiyederini Kuşana İmparator-luğu’nun kalıntılarından doğan ve yolun kavşak noktaları üzerinde bulunan sayısız küçük iktidarcıklar üzerinde yaygınlaştırdılar. Bu küçük güçler, kendilerine özgü bazı nitelikleri muhafaza ederek (Nasturîlik ve Manicilik bu niteliklere dayanarak yayıldı) ve ticaret hacmi azalmış olsa da yolun belli bir kısmının kendi denetimlerinde kalmasını sağlayarak İranlılaştırmaya ayak uydurdular.
Sogd uygarlığının en üst aşaması (500’den 800’e)
Akhunlar Gupta imparatorluğu’nu zayıflattıktan (535) ve bu belirsizlik ortamı içerisinde deniz ticaretini yeniden başlattıktan sonra Sasanîlerle Moğolistan Türklerinin ittifakı karşısında gerilemek zorunda kaldılar ve yolun dinamiği yeniden önemli derecede arttı. Moğolistan Türkleri yeni bir imparatorluk kurarak
(565) yolun işletilmesini Sogdlulara bıraktılar (sonrad lini yazmak için de bunların alfabeleri kullanılacaktı! da Sasanî İmparatorluğu’ndan transit geçiderden ka< BizanslIlarla doğrudan güzergâhlar oluşturdular; Budis ları otel ve banka olarak kullanılıyordu. Ticaretin yeniı meye başladığını gören Çin, Sui Hanedanı dönemind kendi içindeki parçalanmalara bir son verdi ve Sasan den olağanüstü istisnaî bir ticaret dönemi başlattı.
Bütün yol boyunca olanca hızıyla sürüp giden tic Çin’de Tang Hanedanı’nın (618-907) büyük restorasyo ne imkân verdi ve bu sırada Doğu Avrupa’da da Hazaı maları, ticaret yollarının bu bölgede daha güvenilir h Sogdlular ve Türkler tarafından sağlanan bu yeniden ; Hıristiyanlığın ilk dönemindekine benzer bir denge . ama tam tersine Roma ve Sasanî imparatorlukları birbı tışmaya girdiler ve bu savaş ikisinin de İslam ordulan bozguna uğramalarıyla sonuçlandı: Sasanîler tarih satın linirken Bizanslılar da kısmen çöküntüye uğrayıp çekiln da kaldılar (642). Bu durumdan yararlanan Tanglann Çi yedliğini Sasanîlerden geriye kalan topraklara yayarak için ipek Yolu’nun hâkimi gibi görünmelerini sağladıysa şan iki sebepten geçici oldu: Müslümanlar deniz ticaret verdiler ve İran üzerinden Baktria’ya girdiler, Sogdlulan 1 leri altına aldılar (712-722) ve Talaş Savaşı’nda da Tangl na uğrattılar (751). ipek Yolu ve dalları üzerindeki yüz uzlaşmayı paramparça eden bu başarı Sogdlular ve Orta sında, Çinliler ve Araplar arasındaki rekabetin de ötesini yeti kabul eden Türklerle «Sogdlulaşmış» diğer Türkle şiddetli çatışmalara yol açtı. Bunun sonucunda yol yenid hâkimiyet alanları arasında bölünüp çevrede yaşayan, i betliler gibi başka halkların da iştahlarım kabartmaya ba
Sogdlulann tarih sahnesinden silinişi ve İslam ile Çin’in parçalanması (800’den 1100’e)
Yol üzerindeki alışılagelmiş düzen bozuldukça batıda çöktü, ortada Uygurlar (Tanglann müttefikleri) ve d< Sogdlular, kültürel dinamizmlerini korumakla birlikte v tına girdiler. Kansu’nun Budist Xi Xiaları (840-1030) ra’nın Müslüman Samanîleri (875-989) kendi toprakları halindeki Çin ve İslam imparatorlukları arasında tampc ler olarak teşkiladandırdılar.
Abbasî halifelerinin maddî kayıplarıyla (932) ve Tangl sahnesinden silinmeleriyle (936) gelişen bu yıpranma s iki büyük coğrafya arasında yer alan bölgelerin tarih s ağırlığını koyan Orta Asyalı Türkler tarafından ele alım İpek Yolu’ndan geriye kalan kesimleri Müslümanlaştın noktalandı. Bunlar Karahanlılar (950) [ki, Sinkiang’ı Mi laştırmışlardı], Gazneliler (962), Selçuklular, vb’dir. £ Sogd kültürü ve Hint-Avrupa dili, daralarak birkaç yöre mıştı. Bundan sonra Budist ve İslam dünyaları arasmdak kesilmiş, İpek Yolu da üç yüzyıl kadar süreyle ulaşım fa yerine getirememiştir. En başta Ruslar tarafından ele geçi: zarlar (968) olmak üzere, yöredeki devletler yıkılıp gitm
Türk halklarının birbiri ardından gelip tüm İpek Yolu 1 yerleşmeleri Orta Avrasya’da bir iç patlamaya yol açmış redeki bölgeler, deniz ticareti üzerinde yoğunlaşmaya yi lerdir. Bunun üzerine de denize dönük iktidarların ortay; nı görüyoruz: Kuzey Çin’deki Songlar (960-1127), Gür Asya, Güney Hindistan ve Hıristiyan Batı.
r”
\
BaykalGölü jı
Sugdeıa .(Ştfdak]
î –
f. • ■ A SJfl
İSTANBUL
%
%
–Balkaş–
■ Gölü ^
‘ oKTESİFON /’
Merv £••
SASANÎ
İMPARATORLUĞU
ass** t
»—■–•■’ ooatoflo –
^13. >/
i \ Blşke^TSSSSî^
, Co ‘S’CJAŞKENT’^,
.3*0^
PASİFİK
S
*$> o
DOĞU ROMA 1 IMRAflATÖRLÜĞU
«tr
^ ÇİN
f> İMPARATORLUĞU
‘’KISI ” Kanton
(Guangzt^on).
OKYANUSU
ÇİN
DENİZİ
.. i K l-/\
UMMAN
DENİZİ
HİNDİSTAN
YÜZYILDA İPEK YOLU
ipek yollan „D.„ Sasanîlerin vergilerinden kurtulmak için BizanslIlar 1Q00km
ve Sogdlularca açılan yeni ipek yolu –‘
DÇEBELERİN İKİNCİ TEŞEBBÜSÜ
jncü aşama, Müslümanlaşmış ve Türkleşmiş Sogdlulann i eğmeleri ve yolun bakımını sağlamış olan imparatorluk etlerinin dağılmasıyla başladı; göçebe kalmış bir Orta Asya olan Moğollar yolun güneydeki tarım devletlerinden geçen m değilse bile, kuzeydeki steplerden geçen bölümünün delini ele geçirdiler. Tarihin daha gerilerde kalmış bölümlerinin ığını altüst edip, sadece kendi güçlerine dayanarak evrensel ıparatorluk kurmaya giriştiler. Ama zaman içerisinde kom-Çin ve Rus imparatorlukları güçlenerek geri geldiğinde ve kizli Vasco da Gama’mn 1497’de Afrika’yı dolaşması sonra-üstün güçlerle donanmış deniz imparatorlukları da yöreye klarında, kazandıklarını kaybedeceklerdir.
)lun Moğollar tarafından tekrar açılması 100’den 1400’e)
ıg Hanedanı’nın yıkılmasından hemen sonra Moğol kökenli lar Çinlileşmiş bir Liao Hanedanı oluşturup (937-1125) yeni ıparatorluk kurmaya giriştiler ve ipek Yolu’nun batı kesimleri lî kayıplara uğrarken öbür tarahnda yolun ticarî etkinliğini :ltmek için çaba gösterdiler. Daha sonra ise İpek Yolu’nun Ku-^in’in sınır bölgelerinden ve Moğolistan’ın güneyinden geçen ileri boyunca ilerleyerek, Sogd kültür mirası içerisinde Karakı-[anlığı’nı (1130-1218) kurdular. Bunlar at sırtında Tarim Hav-u ve Baktria’yı geçerek tarihin akışım ters çevirdiler ve Mu-ned Gurî’nin komutasında kuzey Hindistan’ı fethetmeye yö-iş olan Müslümanlaşmış Karahanlı Türklerini kovaladılar, olayların hemen sonrasında Moğol kabileleri, Cengiz Han’ın rliğinde birleştiler (1202). Yarım yüzyıllık bir süre içerisinde iya’nın hemen hemen tamamım, Kore’den Macaristan’a, Or-ya’dan Irak ve İndus ovalarına kadar olan topraklan içine alan :zam bir imparatorluk kurdular ve yolu yemden açtılar.
Dğol imparatorluğu XIV. yy’da dağıldı ve yol yeniden herkesin i hesabına kullanacağı parçalara bölündü. Moğollann Mingler ndan devrilmesiyle (1368) Çin neredeyse tamamen kendi içine sdı ve yolun doğu ucunu neredeyse iki yüzyıl kadar bir sürey-adı. 1363’ten itibaren Orta Asya’nın efendisi olan Timurlenk, 3İ harekâtım Orta Asya’dan başlayarak İslâmî bir temel üzerin-:niden hayata geçirmeye uğraştı, ama Iran üzerinde odaklanan ;eksel jeopolitik uygulamamn ötesine gitmeyi başaramadı.
enleme (1400’den 1700’e)
sıurlenk’in ölümünden (1405) hemen sonra imparatorluğu îlanıp dağıldı ve Uzakdoğu ile Asya arasındaki ilişkiler kesil-oğudaki ucu Kansu koridorunun denetimi için Moğolistan’a :ekilen Moğollar ile Mingler arasındaki mücadelelerle tıkanan ~ doğudaki yarısı üzerinde yine de belli bir etkinlik sürüp git-; yörede bazı bölgesel imparatorluklar kurma girişimleri gö-:yse de hepsi başansızlığa uğradı. Bunlar arasında yolun Or-
ta Asya’dan Ukrayna’ya doğru uzanan kesimi üzerindeki Abdul-hayr’m (1428-1468) çabalarını sayabiliriz. Aslında Türk veya Türkleşmiş Moğol emirlikleri rekabetlerim Tarim Havzası’ndan Kırım’a ve kuzey Hindistan’dan Anadolu’ya kadar, dört bir bölgede sürdürüyor, rakip hanlıklar gerçekte feodalleşmiş olan bir Müslüman dünyası adına birbirlerini parçalamaya uğraşıyordu.
İpek Yolu’nun sunduğu koordinasyon potansiyelinin aşınıp yıpranması, yol boyunca sıralanan hanlıkların da kısa zamanda dağılıp çökmelerine ve Ukrayna’dan Moğolistan’a kadar dağılmış düzensiz boy ve oymaklan giderek daha az denedeyebilmelerine yol açtı. Baktria’nın ahalisi son bir defa Semerkandlı Babür Şah’ın önderliğinde Orta Asya ile Kuzey Hindistan arasında bir imparatorluk kurmaya uğraştıklarında, sadece Hindistan’ın kuzeyinde bir büyük Türk-Moğol İmparatorluğu kurmayı başarabildiler (1519-1530). Aslında Afrika’nın Portekizliler tarafından dolaşılması yolun önemini büyük ölçüde kaybetmesine sebep oldu ve Moğol tehdidinden kurtulmak isteyen Mingler, Çin Seddi’nin onanmım tamamlayarak büyük bir memnuniyede sınırlarını kapattılar. Öbür uçta ise Slavlar hanlıkları birer birer yuttular ve Orta Sibirya üzerinden Çin dünyasına doğru kendi ticaret yollarım açtılar. Eski yolun güney kanadı ise bundan böyle farklı bir ticaret mantığım yüklenerek birbirlerine komşu üç imparatorluğun gelişmesine tanık oldu: Osmanlı Türkleri, İranlı Safevîler ve Büyük Moğollar.
Böylelikle güneyden de kilidenen eski yolun güzergâhı, çevresindeki Rus ve Mançu imparatorluklarının sürekli sıkıştırmalanyla ve bu iki imparatorluğu Cizviderin uzlaştırmalan sonucunda Orta Asya’yı Türk ve Moğol hanlıkları için bir cendereye çeviren Ner-çinsk Andaşması’m (1689) imzalamalarıyla etkinliğini kaybetti.
İpek yolunun sonu ve geleceği
Mançular Çungarya Moğollanm ezdikten sonra (1771) eski yolun kalıntılarım ele aldılar. Himayeciliklerini, Rus ve İran etkinliklerinin etki alanlarım genişletme mücadeleleri sonucunda karşı karşıya geldikleri Aral Gölü kıyılarına kadar yaygınlaştırdılar. Yani İpek Yolu’nun bütün güzergâhımn çevresindeki devieder arasında paylaşıldığım söyleyebiliriz. XIX. yy boyunca süren yerel isyanlar sonucunda himayecilikler İdarî kontrol halini aldı ve eski yol boyunca genişlemeyi sürdüren Ruslar, Çin etki alanım yüksek dağlann ötelerine ittiler, Orta Asya’yı işgal ettiler ve Baktrialılann geleneksel düşlerini devralarak sıcak denizlere inme uğraşılanın sürdürdüler.
Bir zamanlar Cengiz Han’ın başardığı iş, XX. yy’da sanki komünizmi benimsemiş olan Rusların yararına tekrarlandı: tarihî Hive ve Buhara hanlıklarından kurtulduktan sonra Sinkiang da dahil bütün Orta Asya’nın kontrolünü ele geçirdiler, daha sonra komünizmi Çin’e de yayarak yolun yamna bir de demiryolu eklediler. Ama Moskova-Pekin ayrılığı ve daha sonra da Sovyet imparatorluğunun dağılması bu durumun da sona ermesine yol açtı. Çin İmparatorluğu’nun çatırdamasının ve eski ipek Yolu boyunca yöresel dayamşmaların gündeme gelmesinin ışığında, ya rın neler olabilir? □
Semerkand, Sogd ülkesinin başkenti iken Büyük İskender’in. Araplann, daha sonra da Cengiz Han’ın eline geçti; Timurlenk zamanında Islamın en önemli kültür şehirlerinden biri oldu. Timur’un anıtmezanndan başka daha birçok büyük anıtsal yapıyla süslüdür.
AYRICA BAKINIZ
—► mu Çin —► İMiSl Hindistan —► Ib-anslI kelebekler —»■ HSH Moğollar —► ImnşD Osmanlı
İmparatorluğu —*• İSİMİ tekstil
Helen-Budist sanatı ürünü heykel başı Kibil’in güneyindeki bir Budist manastırında bulunmuştur.
HM—1