i. (ar. şeny’den istişnâ3). Bir şeyi veya kimseyi benzerlerinin dışında tutma, ayırma; Rabia Hanım için bir istisna yapmak istiyorum (H. E. Adıvar). || Kural dışı olma, ayrılık. || Kural dışı bırakılan şey veya kimse: İstanbul’dan Azerbaycana gitmiş olan Türk muallimleri, tek tük istisnalar olsa bile, daha ilk günden kaybolmuşlardı (Ş. S. Aydemir). İstisnalar kaideyi bozmaz. || Alışılagelmişten farklı, bambaşka durum veya şey: Bu üç ay bütün hayatımda bir istisna oldu (A. H. Tanpınar). || Esk. Bilâ-istisna, istisnasız. — Esk. huk. Mecelle’de istisna, şahmın bir nevi olarak, «kitabül büyû»da düzenlenmiş ve şöyle tarif edilmiştir: bir şey yapmak üzere ehli sanat ile akdi mukavele etmektir ki, yapana sâni ve yaptırana müstasni ve yapılan şeye masnu denir (Mecelle md. 124). — Huk. istisna (eser) sözleşmesi, taraflardan birinin (müteahhit) diğer tarafın vereceği bir bedel karşılığında bir eser yaratmayı borçlandığı sözleşme. (Meselâ, bir bina veya resim yapılması, bir müzik eserinin bestelenmesi, bir elbise dikilmesi, bir ayakkabı tamiri gibi.) [Borçlar kn. md. 335]. + lstisnaât çoğl. i. Esk. Ayırmalar, ayrı tutmalar. || Kural dışı bırakmalar,
İSTİSNA
10
Eki