Kaçırılan Kitap

Kaçırılan Kitap

Hz. İsa (a.s.)’dan 300 yıl sonra İznik’te toplanan bir heyet bazı İncillerle birlikte Barnaba İn- cili’nin okunmasını da yasaklamakta ve özellikle bu İncil’i okuyanların şiddetle cezalandırılaca­ğı ilân edilmekteydi.

Acaba son derece mutaassıp olan bir toplumda, İncil’in okunması neden yasaklanıyordu? Ve üzerinde özellikle durulan Barnaba İncili’nden bu kadar çekinilmesinin sebebi neydi?


 

 

Prof. Dr.

Hıristiyan dünyasının taassub bulutla­rıyla gölgelendiği kara günlerde, her gü­cün üstünde kabul edilen ruhban sınıfı, mukaddes kitap İncil’i tahrif etmek için âdeta büyük bir yarış halindedir.

Her önüne gelen ayrı bir İncil yaz­makta ve mukaddes kitap, şahsî fikir­lere göre değişmektedir. Sayısı yüzleri bulan ve birbirinden farklı olan İncillere, her geçen gün bir yenisi katılır. Fakat, ya­zarının adı ile zikredilen bu İncillerin sa­yısı o kadar çoğalır ki, tedbir almak ka­çınılmaz hâle gelir. Ve İznik’te toplanan bir heyet, uzun süren bir çalışma so­nucunda, o âna kadar yazılmış bulu­nan İncillerden 396,sınm okunmasını yasaklar.

Said Başaran

Ancak bu İncillerden bir tanesi üze­rinde özellikle durulur ve bunu oku­yanların şiddetle cezalandırılacağı ilân edilir.

M.S. 492 yılında Papa olan 1. Celas- . yüs tarafından da yasaklanan bu Incil Havarilerin en eski talebelerinden biri olan Barnaba’ya aittir ve diğer İncil’ler- de bulunmayan bir özelliğe sahip oldu­ğu için yasaklar listesine alınmıştır.

Yasaklanan İnciller, büyük bir hızla toplatılır. Bir kısmı ise, çok ağır olan ce­zalardan korkan halk tarafından imha edilir.

Ancak bu arada dindar bir papaz, her şeyi göze alarak Barnaba İncille­rinden bir tanesini kaçırmaya muvaf­fak olur. Bu İncil, daha sonra Viyana’-

Ey ehl-i kitap! Geçmiş olan enbiya ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hz. Muham­medi (a.s.m.) ile Kur âna da iman ediniz! Zira onlar; Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) gelmesini tebşir [müjde] ettikleri gibi, onların ve kitaplarının sıdkına olan deliller; ha­kikatiyle, ruhiyle Kuranda ve Hazret-i Muhammende (a.s.m.) bulunmuştur. Öyle ise, Kuran Allah’ın kelâmı ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) de resulü olduğunu tarîk- ı ûlâ ile kabul ediniz ve etmelisiniz.                   ¡şârat-ül tcâz

daki İmparatorluk Kütüphanesi’ne ulaştırılarak İngilizceye çevrilir.

Fakat Kilise, Barnaba İncili’nin izini tekrar bulmuştur. Bir hafta içinde bu İn­cirin bütün nüshaları, imha edilmek üze­re toplatılır. Ancak kilisenin bütün gay­retleri boşa gidecektir. Çünkü İnciller im­ha edilirken 2 tanesi tekrar kaçırılır. Bun­lardan biri Britanya Müzesi’ne, diğeri ise Amerikan Kongresi Kütüphanesi’ne gönderilir.

İnciller, gönderildikleri yerlerde her nedense askerî sır gibi büyük bir titiz­likle saklanarak halka kapalı tutulur.

Aşağıda BARNABA İncili’nin Arapça açıklamalı İtalyanca nüshasından iki ayrı sahifeyi görmektesiniz. Tahrif edilmiş olmasına rağmen, diğer İncillerin aksine Hz. İsâ (a.s.)’nm ne ilâhlığından, ne de çarmıha gerildiğinden bahse­dilmemesi ve bunlara aiNpir ifadeye rastlanmaması, gayet enteresandır.

Bu sırrın ortaya çıkarılması ise, bir

Müslüman General’e nasip olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nde askerî ataşe olarak görev yapan Pakistanlı Ge­neral Abdurrahim, bu İnciFin mikro­filmlerini gizlice çekerek Pakistan’a kaçırmaya muvaffak olur.

Mikrofilmler daha sonra Pakistan’da­ki Begüm Aişha Bawany Vakfı (*) ta­rafından kitap haline getirilerek İslâm dünyasına kazandırılır.

Mikrofilmler banyo edilince, Barna­ba İncili’nin geçirmiş olduğu bu büyük maceranın hikmeti anlaşılır. Çünkü bu İncil, Peygamber (A.S.M.) Efendi­mizin geleceğini çok önceden müj­
delemekte ve kâinatın onun için yara­tıldığını mübarek ismiyle zikrederek ilân etmektedir.

Batı Dünyasının Asr-ı Saadet müna­fıklarına has olan bir inat ve gayretle bu İncil’i yok etmeye çalışması, gerçekten son derece ibret vericidir.

Barnaba İncil’i tahrif edilmiş olma­sına rağmen, hakikatlerin bir kısmını muhafaza etmektedir.

Yazının bundan sonraki bölümlerini, Barnaba İncili’nden aynen alınan parag­raflarla sürdürüyor ve Peygamber (A.S.M.) Efendimizin hakkâniyetini, bir de bu eserden dinliyoruz.

Yine Hz. İsa (A.S.), Peygamber (S.A.V.) Efendimizin bizzat müba­rek ismini söyleyerek, “Hz. Muhammed (S.A.V.) Arap yarımadasın­da zuhur edecek. Pufları ve putlara tapanları te’dip edecektir” demektedir. “Ey muallim, dünyaya geleceğinden bahsettiğiniz o zat kimdir?” sualine Hz. Isa (A.S.): “O Muhammed Resulullah’tır” ceva­bını vermiştir.

Eserin 44. sayfasında Hz. İsa (A.S.), kendisinden sonra gelecek olan peygam­beri, havarilerine şöyle tarif etmektedir:

“Size söylüyorum, Allah’ın Resulü bütün mahlûkata rahmettir. O, anla­yışlı ve tesellici, hikmetli ve kudretli, Allah aşkı ve korkusuyla dolu, dakik ve yumuşak ruhludur. Rahmet ve yar­dımseverlik ruhu ile, adalet ve acıma hissi ile, nezaket ve sabır ruhu ile ha­reket eder. Cenâb-ı Hak, bütün yara­tıklarına verdiğinin üç katını O’na miştir. O, bu dünyaya geldiğinde sa­adet devridir. Buna inanınız. Bütün Peygamberlerin, Allah’ın onlara ver­diği nübüvvet gözü ile gördüğü gibi, ben de O’nu gördüm. O’nu görünce ru­hum teselli ile doldu. “Ey Muham- med, Allah seninle beraber olsun ve beni senin ayakkabının bağı olmak şe­refi ile şereflendirsin. Eğer ben bu mu­radıma erersem, Allah’ın mübarek bir
kulu ve büyük bir peygamberi olaca­ğım.” Ve Hz. İsa (A.S.) bunu söyledik­ten sonra Allah’a şükretti.”

Hz. Peygamberden çok önceleri ona hitap ederek peygamberliğini tasdik ile haber veren Hz. İsa (A.S.) ve Barnaba İncili, O’nun en büyük peygamber oldu­ğunun inkâr edilmez bir delilidir (1).

Yine aynı eserde Hz. İsa (A.S.), bir kadının “beklenen mesih sen değil mi­sin?” sorusuna şu cevabı vermektedir:

“—Ben yalnız Israiloğulları’na gön­derilmiş bir kurtarıcı, bir peygambe­rim. Lâkin benden sonra Allah tara­fından bütün âleme Muhammed adın­da bir resûl gönderilecektir. Allah, bu kâinatı, onun için yaratmıştır.” (2) de­miştir. Barnaba İncili’nde ne Hz. İsa (A.S.)’m ilâhlığından söz edilmekte, ne de onun çarmıha gerildiğinden bahsedil­mektedir.

Yine Barnaba İncili’nde Hz. İsa (A.S ); “Ben bütün yeryüzündeki ka­bilelerin beklediği mesih değilim” (3) demektedir.

“Ey muallim, dünyaya geleceğinden bahsettiğiniz o zat kimdir?” sualine Hz. İsa (A.S.):

“O Muhammed Resulullahtır.” (5) cevabını vermiştir.

“Bununla beraber ben size hakika­ti söylüyorum. Benim gitmem sizin için hayırlıdır. Çünkü gitmezsem te- sellici size gelmez.” (6, 7).

Tahrif edilmiş, yâni kasıtlı olarak de­ğiştirilmiş olan İncillerden alınan yukarı­daki ifadeler, bu mukaddes kitabın tah­rif edilmeden önce Peygamber (A.S.M.) Efendimize ait delillerle dolu olduğunu ispat etmektedir. Evet, Peygamberimi­zin (S.A.V.) hakkaniyetine bazen ay, ba­zen güneş şahadet etmiş, bazen ise taş­lar ve ağaçlar delil olmuştur. Elbette Kur’ân’m haricindeki

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*