Kano Sanraku, asıl adı kano mİtsuyori (d. 1559 – ö. 30 Aralık 1635, Kyoto, Japonya), Japon şogunlanna hizmet eden ünlü Kano ailesinin altıncı kuşak üyesi ressam. Azuçi-Momoyama döneminin (1574-1600) en büyük paravana resimlerinden bazılarını yapmıştır. Döneminin önde gelen ressamı Kano Eitoku’nun(*) öğrencisi, evlatlığı ve damadıydı. O da Eitoku gibi altın yaldızlı
“Kırmızı Erik Çiçekleri”, Kano Sanraku’nun bir sürme kapı için kâğıt üstüne boya ve altın varakla yaptığı bir resim,
17. yy başları; Daikaku-ci, Kyoto
Daıkaku-cı, Kyoto
zemin üstüne çarpıcı ve akıcı çizgilerle büyük ölçekli bezemesel desenler yaptı. Tapmak, İcale ve sarayların iç mekânlarının dekore edilmesinde kullanılan pek çok katlanır paravana ve sürme kapı resimledi. Yapıtlarından pek çoğu günümüze ulaşmıştır. Bunlar arasında bir paravana üstündeki “Av Kuşlan” (C. Nişimura Koleksiyonu, Kumamoto), bir çift paravana üstündeki efsanevi Çin figürleri (Tokyo Ulusal Müzesi) ve Kyoto’daki Tenkyu-in’in (Tenkyu Tapmağı) duvarlarındaki “Ağaçlar, Çiçekler ve Kaplanlar” sayılabilir. Daha sonra gelen Kano okulu sanatçılarının da yaygın olarak işlediği Çince Di jian tu shuo (1573; Örnek İmparatorların Resimleri) adlı kitaptan seçilmiş tarihsel figürleri ilk kez Sanraku kullanmıştır.
kano sporu, kano, kayak ya da portatif bot kullanılarak yapılan spor. Günümüzde Olimpiyat Oyunlan’nda da yer alan kano sporunu 1860’larda İskoçyalı John MacGre-gor’ın geliştirdiği kabul edilir. MacGregor, küreklerin yanı sıra bir gemi direği ve yelkenle donatılmış güverteli kanolar yapmıştır.
Tarihçe. Britanya’da 1866’da MacGregor’ ın öncülüğünde Kano Kulübü (1873’ten sonra Kraliyet Kano Kulübü) kuruldu. ABD’de kano sporunun yönetici organı olan Amerikan Kano Derneği 1880’de, Kanada Kano Derneği ise 1900’de kuruldu. 1924’te kurulan Uluslararası Kano Sporu Temsilciliği’nin girişimiyle kano sporu 1936 Olimpiyat Oyunlan’nda yer aldı; kadınlar ise bu yarışlara 1948’den başlayarak katıldı-
lar. Uluslararası Kano Sporu Temsilciliğ: II. Dünya Savaşı’nın ardından 1946’âı Uluslararası Kano Federasyonu (ICF) adılla yeniden örgütlendi.
Kano sporu yanşmalı olmayan bir eğlence sporu biçiminde başlamış ve kanoculara büyük çoğunluğu için de bu özelliğini korumuştur. Ayrıca balık ve yabanıl hayva: avcılığının yanı sıra kampçılıkla da iç içe geçmiş durumdadır. Irmaklann ivinti yerlerinde azgın su kanoculuğu ve okyanusu yapılan sörf kanoculuğu bu sporun ile gören biçimleri arasındadır. Eğlence amaçi kano sporunun gelişmesi II. Dünya Savaşı r-dan sonra hız kazanmıştır. Kanoculuğur bir yarışma sporu olarak organize olmas 19. yüzyılın ikinci yansında Büyük Britanyi ile Kuzey Amerika’da yerel ve ulusal düzeydeki şampiyonalarla başladı. Olimpiya: Oyunlan’nda kano sporunun yer almasıyli birlikte Avrupalı kanocular bu alanda üstünlük sağladılar. Kano sporunda önde gelen başarılı sporculardan biri, 1948 ve 1956 Olimpiyat Oyunları’nda bireysel \e takım yarışlannda toplam altı, ayrıca çeşitli uluslararası karşılaşmalarda da 40’tan fazk altın madalya kazanan İsveçli Gert Fred-riksson’dur.
Kategoriler. Erkekler Olimpiyat karşılaş-malan şu kategorilerde yapılır: 1.000 ir. (1936’dan bu yana) ve 500 m (1976’dan bu yana) kayak çiftler (K-2) (K:Kayak, C:Ka-nada kanosu; rakamlar kürekçi sayısın: belirtir); 1.000 m (1936’dan bu yana) ve 50C m (1976’dan bu yana) kayak tekler (K-ll 1.000 m (1964’ten bu yana) kayak dörtİL (K-4); 1.000 m (1936’dari bu yana) ve 500 er. (1976’dan bu yana) Kanada tekler (C-l t. 500 m (1936’dan bu yana) ve 1.000 ır. (1976’dan bu yana) Kanada çiftler (C-21 Olimpiyat Oyunlan’nda kadınlar karşılaş-malanysa 500 m kayak tekler (1948’den bu yana) ve 500 m kayak çiftler (1960’tan bu yana) dallarında düzenlenmektedir. Öteki uluslararası karşılaşmaları ICF düzenler, bunlar hem Kanada kanosu, hem kayakta azgın su yanşı (en az 3 km mesafeli) ile kayak sporundaki slalomdan esinlenerek başlatılan ve kapılar arasından geçilerek gerçekleştirilen kayak slalom yanşlarıdır Bu gibi yarışlarda akıntının hızı en az 2 m/sn olmalıdır. 1972 Olimpiyat Oyunlan’nda hem Kanada kanosu, hem kayak kategorisinde slalom karşılaşmaları düzenlenmiştir Azgın su ve slalom yarışlan dışındaki yarışmalar en az 3 m derinliğindeki durgun sularda yapılmaktadır. 1.000 m mesafeye kadar olan yarışların tamamı, daha uzun yarışların ise yalnızca final bölümü kulvarlarda yapılır. Uzun mesafe yanşlan ICF’nin yönetiminde değildir. En önemli uzun mesafe yanşlan Ispanya’nın kuzeyinde, 1931’den bu yana her yıl düzenlenen 16,5 km’lik Sella Descent ile İrlanda’da 1959’dan bu yana yılda bir kez yapılan 28,2 km’lik Liffey Descent’tir. Kano sporu ile bağlantılı öteki sporlar kano polosu ile kano sörfüdür.
Yarış kanoları. ICF’nin tekne kategorileri 4 m (K-l ve C-l tekneleri için) ile 11 m (K-4 teknesi için) arasında değişir. Tekne ağırlık-lan K-l’de 12 kg’den, C-7’de 50 kg’ye kadar çıkar. Slalom ve azgın su teknelerinde ağırlık sınırlaması yoktur. Kanada kanolan kaplama inceliğindeki tahtadan, C-l ile C-2’de kullanılan sürat kanoları ise çok alçak ve perdahlı olarak yapılır. Kürekçiler bu kanolan tek dizleri üzerine diz üstü oturarak kullanırlar. Azgın su ve slalom yarışlarında, kürek delikleri bulunan, çadır beziyle kaplanmış güverteli kanolar kullanılabilir. K-l ve K-2’de kullanılan sürat kayakları kaplama inceliğindeki tahtadan yapılır ve kıç altında küçük bir dümenleri bulunur. Cam yününden yapılan slalom ve
icar, su kayakları çok kısadır. Uzun mesafe ■~n yapılan kayaklarda ise derin bir baş ti:» uîıö vardır. Olimpiyat şampiyonları için »s.! Olimpiyat Oyunları.
Kano Tanyu, asıl adı kanomorinobu (d. 4 ‘•fan 1602, Kyoto – ö. 4 Kasım 1674, Edo T:*vo], Japonya), Japonya’da Tokugava «neminin (1603-1867) en önemli Kano iku.j,*) ressamı.
iç r.füçyüsçü ahlak değerlerini yansıtan ■antsa! kişileri betimlediği resimleriyle tanlar Gerek konulan, gerekse ilk kuşak tin.: ressamlarının kullandığı öğelere ve
mt -1
yatılmış tonlara geri dönmesiyle, ken-aacen sonraki Kano sanatçılarının üslupla-ı lterinde belirleyici etkiler yaratmıştır. Ittf.I: fırça işçiliği ve figürlerindeki ağır-t*k: hava “Konfüçyüs ve İki Müridi” 3*:-v.c>n Güzel Sanatlar Müzesi) adlı para-odi resminde açıkça görülür. Yönetimdeki * •£.-!ann beğenilerini yansıtan resimleriy-c yaşta büyük saygınlık kazandı. On «ai vaşmdayken şogunun ressamı oldu, «ıcısme Kacibaşi’de bir maükâne verildi, .’»nsnifduğu resim okulu sonradan bu adla ■nie: Aralarında Kyoto’daki Nico Kalesi, imparatorluk Sarayı ve şogunun Nagoya’da-
c. tîlesinin de bulunduğu birçok yapıda mnir resimleri gerçekleştirdi. Ayrıca ilk ” * .jjva şogunu İeyasu’nun yaşamından ■aaee.eri betimlediği rulo resimleri yaptı, «çzT-‘in Nikko’daki Toşo-gu’da (Toşo Tanıtalı ‘ bulunan anıtmezanmn girişini de JEFI .iT resimleriyle bezedi. Otuz dört yaşınla “iayu soy sıfatını aldı ve iki yıl sonra iidc-ic: rahipler arasında önemli bir konu-Ti .ukseldi. Büyükbabası Kano Eitoku(*) – _vjk büyük dedesi Kano Motonobu’y-a ” birlikte Kano ailesinin “üç ünlü fırça-i’riûn biri olarak anılır.
UKn, bir başlangıç melodisinin belirli bir nr.-.r aralığında aynı ya da başka bir Ktr-eisn taklit edilmesine dayanan müzik nc_-r; ve kompozisyon tekniği. Bu taklit i-rL ^eğerdeki, daha uzun değerdeki (artık .i rgenişletilmiş) ya da daha kısa değerde-t ı ya da daraltılmış) notalarla yapılanır Melodinin başlangıçtaki ilerleyiş yönü, ■i;.-;; tersine çevrilebilir. Örneğin taklitte zzc asriye doğru okunur (geriye doğru usr-:–’. aralıklar bir değişiklik yapılmadar :^r-hareket ettirilir (ayna kanonu) ya da «t szgi, hem aralıklar tersine hareket r’tr.ır (geriye doğru ayna kanonu), îi^r.en en eski kanon 13. yüzyıl İngiliz Ti.u.’i’a (çember kanon) Sümer is icumen-ıt Bu altı ses partili eşsiz beste, sözlü cıri.’ara uyarak tek bir nota partisinden ibilen dört sesli bir kanon üzerine 4 tr_jdur; bir temel bas (basso ostinato)
oluşturan taşıyıcı iki ses, altı ses partisini tamamlar.
Kanon, 15. yüzyılda missa bestelerinin önemli bir birleştirici öğesi durumuna geldi. Flaman besteci. Jean d’Ockeghem Missa prolalionum’unu (Artırma Missası) bir kanon çevrimi olarak yazdı.
18. yüzyılda Johann Sebastian Bach Die Kunst der Fuge (1749; Füg Sanatı) ve Goldberg Çeşitlemeleri’nde anıtsal iki kanon çevrimi yarattı. 20. yüzyılda Arnold Scho-enberg, Anton von Webern ve Paul Hinde-mith gibi besteciler bu tekniği yaygın olarak kullandılar.
14. yüzyıl İtalyan müziğinin belli başlı formlarından biri olan caccia’da (İtalyanca-da “av” ya da “kovalamaca”) eşsesli kanon yapan iki ses vardı; bunlara uzun notalardan oluşan kanonsuz bir ses alttan eşlik eder, onu bir nakarat bölümü izlerdi. Cac-cia’nm sözleri gerçek av sahnelerini betimler, müziğine de sık sık boru ve kuş sesleri, bağırışlar, karşılıklı konuşmalar katılırdı.
17. ve 18. yüzyıllarda İngiltere’de popüler olan catch (ya da round) (İngilizce catch: “yakalama”) üç ya da daha çok sesli bir kanon türüydü. Caîc/ı’lerde de bütün sesler melodiye aynı nota ile başlamakla birlikte, şarkıya farklı zaman aralıklarıyla girerdi. Catch’lenn sözleri çoğunlukla şakalı ve küfürlü olurdu. Bazı örneklerinde bir sesin melodiyi söylerken sustuğu aralar, öbür sesin notaları ve sözcük oyunlan ya da anlam değişmeleri yaratan sözleriyle doldurulurdu. Catch 1660’ta, İngiltere’de krallığın yeniden kurulmasından sonra doruğa ulaştı. Bu dönemde en yetkin besteciler yaratıcılık ve açık saçıklık konusunda birimleriyle yarıştılar. 18. yüzyılda catch kulüpleri yaygınlaştı (örn. 1761’de kurulan Soylular ve Beyefendiler Catch Kulübü). Restorasyon dönemi catch’lerinin sonraki basımlarının çoğundan edebe aykırı bölümler çıkanldı, bununla birlikte 1950’lerden bu yana sansür edilmeyen basımlar da yapılmıştır.
Balkanlar’daki ve Afrika’daki bazı ülkelerin halk müziklerinde de kanona rastlanır.
kanon, Bizans ayin sistemine özgü temel biçimlerden biri. Doğu Kilisesi’nin dokuz Kitabı Mukaddes kantiğine (övgü ilahisi) dayanan dokuz oddan (Yunanca ode, çoğul odai) oluşur. Sabah dualarında okunan Kitabı Mukaddes ilahileri yerine 7. ya da 8. yüzyılda benimsendiği sanılmaktadır.
Her od, bir örnek kıtayla (heirmos) bu kıtayı izleyen ve onun ritim ve vurgusuna uyan genellikle üç kıtadan (troparion) oluşur. Son troparion genellikle Meryem Ana’ ya övgüleri içerir ve bu nedenle theotokion (Yunanca Theotokos: “Tanrı Anası”) ola-
81 kanonik topluluk
rak adlandınlır. Bazı kanon’lar, her kıtanın ilk harflerinden oluşan ve şairin adını, bir yortuya yapılan göndermeyi ya da her ikisini birden gösteren bir akrostişi içerir.
Kilise takviminin her yortusu ve her azizi için birkaç kanon vardır. Büyük Perhiz döneminde hafta içinde yalnızca üç od söylenir; Büyük Perhiz kanon’lannı içeren ayin kitabı Triodion’un adı buradan gelir. Odların melodisi önce heirmos tarafından verilir; onu izleyen troparion’ların aynı melodiyle okunacağı kabul edilir. Bununla birlikte, önemli yortuların dışında yalnızca heirmos’lar şarkılı olarak söylenir, tropari-on’lar ise ezgisiz okunur. Heirmos’ların toplandığı kitaba Heirmologion denir. Heir-mologion genellikle şarkıcılar için özel olarak hazırlanır.
En önde gelen kanon yazarlan arasında Damaskoslu Aziz İoannes (Paskalya Kanonu) ve Kosmas Melodos sayılabilir. Suriye ve Anadolu’da da parlak bir dönem yaşayan ilahi yazımı 8. yüzyılın sonunda Konstanti-nopolis’e (İstanbul) kaydı. Orada Aziz The-odoros Studites (ö. 826) ayinde yeni bir canlanma başlattı, Aziz Theophanes Grap-tos (ö. 845) ve Aziz İosephos (ö. 883) başlıca ilahi yazarları olarak ün kazandılar.
Yunanistan’da ve Ortodoks Slav ülkelerinde sonraki yüzyıllarda yeni kanon’lar yazıldı.
kanonik topluluk, fizikte, bir parçacık sisteminin genel istatistiksel ve termodinamik davranışlannı hesaplayabilmek için parçacıklar arasındaki davranışlann aynntı-lanna girmeden kurulan işlevsel bağıntı. Kanonik topluluk kavramı ABD’li fizikçi J. Willard Gibbs tarafından, birbirleriyle etkileşen parçacıklardan (örn. gaz molekülleri) oluşmuş bir sistemin ayrıntılı davranışlarına ilişkin gözleme dayalı bilgilerin yetersizliğinden kaynaklanan sorunlann üstesinden gelmek için ortaya atıldı.
Parçacıklardan oluşan bir sistemi betimlemenin bir yolu, her bir parçacığın konumunu ve momentumunu (kütle çarpı hız) açıkça belirtmektir. Eğer sistemdeki parçacık sayısı N ise ve her bir parçacık s boyutta hareket edebiliyorsa (bak. serbestlik derecesi) bu sistemin durumunu belirlemek için 2sN tane değer gerekir. Bu sistem 2sN boyutlu bir uzayda (bu uzaya gamma [ T ] uzayı denir) bir nokta olarak tanımlanabilir. Sistemin ayrıntılarında zaman içinde ortaya çıkan değişiklikler bu noktanın T uzayındaki hareketine karşılık gelecektir. Çok sayıda benzer sistem bir topluluk oluşturur; bir topluluk T uzayında bir noktalar kümesiyle betimlenir.
Kanonik topluluk (daha kesin bir deyimle, makrokanonik topluluk) T uzayındaki noktalarının yoğunluğu, sistemin toplam enerjisine (E) üstel olarak bağımlı olan bir topluluktur (P=Ae-E/<>). Bu eşitlikte A ve d (teta) sisteme özgü sabitlerdir. Bir sistem T mutlak sıcaklığında dengede ise, bu sistemin genel (makroskopik) davranışı, kanonik toplulukta 0 ’mn kTye eşit olduğu (6 =kT) bir sistemin ortalama davranışıyla betimlenir. Burada k Boltzmann sabitidir.
Çoğunlukla toplam enerjinin sabit kaldığı yalıtılmış sistemleri betimlemek amacıyla göz önüne alman mikrokanonik topluluklar, enerjileri birbirine eşit sistemlerden oluşur. Böylesi makrokanonik ve mikroka-nonik topluluklar, küçük topluluk örnekleridir; bu tür topluluklarda sistemdeki toplam parçacık sayısı belirlidir.
Büyük topluluk ise, sistemdeki parçacık miktarı sabit bir sayıyla sınırlı olmayan bir
■<mşc Gazu”, Kano Tanyu’nun sürme kapı için kâğıt üstüne yaptığı bir resim; >mçc.2 Kalesi, Aiçi, Japonya
i 2as:e Aiçi. Japonya