wiki

KANUNİ’NİN BERABERİNCE GÖMÜLDÜĞÜ SANDIĞI

KANUNİ’NİN BERABERİNCE GÖMÜLDÜĞÜ SANDIĞI

1

Kanunî Sultan Süleyman’ın vefatından sonra yerine getirilmesini istediği vasiyeti, şahsına ait küçük bir sandığın da kendisi ile beraber gömülmesiydi…

Kanunî Sultan Süleyman, ömrü at sırtında geçmiş büyük bir cihangirdi. Saltanatı zamanında Osmanlı Devleti, Viyana kapılarından Yemen’e, Cezayir’den Kafkasya hududuna kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. O öyle kudretli ve hükmü geçerli bir padişahtı ki doğu ve batı hükümdarları problemlerine onun kapısında çözüm bulurlardı. Sultan Süleyman Han, çıkardığı kanunlardan ve bilhassa kanun ve adalete saygıda gösterdiği hassasiyetten dolayı “Kanunî” lakabını almıştı. AvrupalIlar ise kendisine “Büyük Türk” ve “Muhteşem Süleyman” ismini vermişlerdi.

Kanunî Sultan Süleyman Han ın defin merasimini temsil eden bir minyatür Minyatürde tabutun önünde taşınan sandık, gömülmek istenen sandık olmalıdır.

Kanunî Sultan Süleyman Han ın defin merasimini temsil eden bir minyatür Minyatürde tabutun önünde taşınan sandık, gömülmek istenen sandık olmalıdır.

Kanunî Sultan Süleyman, bilindiği gibi 1566 yılında son seferi olan Zigetvar seferine çıktı ve bu sefer sırasında vefat etti.Kanuni’nin cenaze namazı üç defa kılınmıştır. İlk cenaze namazı padişah vefat edince Zigetvar’da, on iki kişilik bir cemaat tarafından kılınmıştır. Bu esnada padişahın vefatı, herhangi bir karışıklığa meydan vermemek için ordudan gizlenmiştir. İkincisi ordu seferden dönüşe geçip Belgrad’a geldiği zaman orada kılınmıştır ki bu ikinci cenaze namazını yeni padişah Sultan İkinci Selim ,in hocası Atâullah Efendi kıldırmıştır. Burada vefattan artık herkes haberdardır ve namaza bütün Osmanlı ordusu da iştirak etmiştir. Üçüncü cenaze namazı ise hünkârın naaşı İstanbul’a getirildikten sonra burada ulema, devlet erkânı ve halkın katılmasıyla Süleymaniye Camii,nde kılınmıştır ki, bu son cenaze namazını Ebussuud Efendi veya bir rivayete göre de Nakibüleşraf Taşkentli Muhterem Efendi kıldırmıştır.3

Gelelim sandık hikayesine. Kanunî Sultan Süleyman’ın vefat ettiğinde yerine getirilmesini istediği bir vasiyeti vardı. Bu vasiyet, şahsına ait küçük bir sandığın da kendisi ile beraber gömülmesiydi. O yüzden sandık, Süleymaniye Camii’nde son cenaze namazı kılınırken orada hazır tutulmuş ve padişahın naaşı toprağa verileceği sırada o da yanına konulmak istenmişti. Bu durum ulema arasında münakaşaya sebep olmuş, caizdi, değildi diye tartışmalar çıkmıştı. Bu esnada sandık, taşıyanın başından yere düştü, kapağı açıldı ve içindeki birçok ufak kâğıt parçası etrafa dağıldı. Orada hazır bulunan Şeyhülislam Ebussu-ud Efendi, bunların ne olduğunu anlamak için baktığında bir de ne görsün, hemen hepsi kendisi tarafından verilen fetvalar… Bunun üzerine: “Ey Süleyman! Hesap gününde sen bu işi niye böyle yaptın denilince, Ebussuud fetvasını verdi, onunla hareket ettim diyerek yakanı kurtaracaksın, ya oraya varınca benim halim nice olacak?” diyerek gözyaşlarını tutamadı.

2
Kaynaklar: Süheyl Ünver, “Kanunî Sultan Süleyman’ın Son Avusturya Seferinde Hastalığı, ölümü. Cenazesi ve Defni”, Kanunî Armağanı, Ankara 1970, s. 301-306; İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, II, İstanbul 1971; Zeynep Tarım Ertuğ, XVI. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nde Cülûs ve Cenaze Törenleri, Ankara 1999.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir