KATOLİKLİĞİN COĞRAFYASI
Katolikliğin ağırlık noktası XX. yy’da Avrupa’dan başka kıtalara doğru kaydı. Katoliklerin yaklaşık yansı Amerika kıtasında, özellikle büyük bir ağırlıkla dünya Kato-liklerinin yüzde 42’sini barındıran Latin Amerika’da bulunur. Avrupa’da ise, eski SSCB de dahil olmak üzere Hıristiyanlann ancak üçte biri yaşarken, diğerleri Afrika ve Asya’ya dağılmıştır.
Misyonerlerin çalışmasıyla oluşan bu cemaader yaşlı Avrupa’yla hâlâ çok sıkı (özellikle de malî) ilişkiler içersinde olmalan-na rağmen gittikçe daha özerk davranma eğilimi gösterirler.
Tarihî bir bakış açısıyla bu yeni coğrafya, tannbilimsel ve kurumsal planlarda da Katoliklik üzerinde çok derin etkiler yapacak gibi görünüyor.
İlk binyıl Doğu Kilise’lerinin, ikinci binyıl ise Latin Kilisesi’nin hâkimiyetiyle geçti; üçüncü bin-yıl ise hiç şüphesiz bu, genellikle yoksul ve nüfusları hızla artan halklann genç Kilise’lerinin hâkimiyetine doğru kaymaktadır.
Hıristiyanlık mesajının tüm bu kültürlere ve medeniyedere benimsetilmesi gibi güç ve karmaşık bir çalışma söz konusudur; bu da Afrika, Asya veya Latin Amerika Kiliseleri’nin eşsiz konumlarını daha da öne çıkarır. Katoliklik ise Batı kültürüyle sıkı sıkıya ilişkili olduğu için bu yeni kültürlerle ilişki içersinde kendisi belli bir değişim geçirirken, onları da belli bir değişim geçirmeye yönlendirir.
KATOLİK KURUMLAR
Katolik Kilisesi en tepede papanın bulunduğu ve hiyerarşiye göre aşağıya doğru piskoposların, papazların, diyakozların (papaz çömezleri), daha sonra da keşişlerin, dindarların, sıradan müminlerin ve laiklerin bulunduğu bir yapılanma gösterir.
Kilise’nin idaresi
iki bin yıllık tarihi ve dünyanın dört yanına dağılmış sayısız müminiyle Katolik Kilisesi, çok karmaşık bir idare tarzına sahip dev bir kuruluştur; 2 500 bölgeye ve 1 800 piskoposluğa, 37 000 Kilise çevresine veya merkezine, 3 900 metropolitliğe, 250 000 piskoposlara bağlı papazlık yöresine ve bir o kadar papaza, 1 milyon rahibeye, 10 000 sürekli diyakoza (papaz çömezi) ve 260 000 de misyoner din bilgisi öğretmenine yayılır.
Vatikan. Katolik Kilisesi’nin merkezi, statüsü 1929’daki Lat-ran Antlaşması’yla belirlenen Vatikan Devleti’dir. Papanın diğer siyasî otoriteler karşısında belli bir bağımsızlığı olmasını güvenceye almak için VIII. yy’da kurulan Kilise devletlerinden geriye kalan bu tek devletin arazisi 44 hektardır. Vatikan şehri, dokunulmazlık ve tarafsızlık statüsünden yararlanır. Birçok bakımdan çok özel olan bu devletin kendi hükümeti vardır: Papalık. Nüfusu ise, Vatikan’ın yönetimindeki görevlilerden oluşan 900 kişi kadardır.
Papa. Hiyerarşinin en tepesinde bulunan papa, Roma Piskoposu olup Havari Petrus’un kutsal makamında oturması ve bu sıfatla diğer piskoposları atamasıyla, kurumun devamlılığının simgesidir. Kardinaller Meclisi’nin kendi içinden seçtiği papa, aynı zamanda Kilise birliğinin ve bütünlüğünün de simgesidir. Bu sıfatıyla Kilise’nin hayatı, inancın ifadesi ve toplumun evrimiyle ortaya çıkan önemli sorular karşısında büyük kararlar alarak yüce otoriteyi temsil eder. Tüm karar ve açıklamaları, Katolik inancını aynı derecede bağlamaz: bir Papalık genelgesi, hiçbir zaman bir inanç maddesinin açıklanması demek olan dogma değerinde değildir.
Tarihinin savunma dönemlerinde Katolik Kilisesi, papa otoritesinin etrafında merkezileşmişti. Özellikle Doğu Kilisesi’nin ayrılmasında (Ortodoks Kilisesi’nin bağrında daha çoğulcu gelenekleri muhafaza ettiği dönemler) ve Reform hareketi sırasında, daha sonra da Aydınlanma Çağı’nda ve Fransız Devrimi döneminde bu hep böyle oldu. 1870’teki I. Vatikan Konsili sırasında Kilise, önderinin üstünlüğünü ve yanılmazlığını vurgulama konusunda ısrar etti. Bu tarihten yaklaşık bir yüzyıl kadar sonra, II. Vatikan Konsili ise Papalık otoritesini, temel işlevlerinde piskoposların işbirliği ile dengelemiştir.
Konsiller ve sinodlar. Piskoposluk makamı, yetkilerini papanın otoritesi altında kullanan tüm piskoposlara belli bir sorumluluk yükler. Aslında piskoposları, gerek tüm Kilise’leri bütünleştirmeye yönelik konsillerde (sonuncusu II. Vatikan Konsi-li’ydi) gerek bölgesel veya yerel birer meclis olan sinodlarda (mesela, Afrika piskoposlarını bir araya getiren) toplantıya çağırma hakkı ve yetkisi, Kilise’nin yüce önderindedir. Ne var ki, son konsilden beri ulusal veya bölgesel piskopos konferansları (mesela, Latin Amerika Piskoposları Konferansları), düzenli olarak kendi inisiyatifleriyle toplanır.
Kardinaller Meclisi. Papa tarafından bu makama yükseltilen piskoposlardan oluşan bu meclis, Kilise’nin yüce önderi yanında özel bir konsey olarak toplanır. Bu meclisin asıl rolü papa öldü-
ğü zaman yenisini seçmekti; ama Papa VI. Paulı koyduğu kurala göre oylamaya sadece 80 yaşın al naller katılır. V. Sixtus ile XXIII. Johannes arasında £ de 70 kardinalden oluşan bu meclisin üye sayıs; 150’nin üzerine çıkmıştır.
Mahallî Kilise
Dünyanın değişik ülkelerine göre küçük veya bı nırları belirlenmiş bir bölgede (piskoposluk bölgesi koposluk Kilisesi, Kilisenin temel birimini oluştuı otoritenin devamlılığını piskopos temsil eder.
Piskopos. Piskoposlar Meclisi tarafından papa2 seçilir ve papa tarafından tayin edilirler. Günümüz kopos mevcuttur. Bunlardan birçoğu, piskoposça g< papazların bulunduğu birden fazla mahallî Kilise oluşan bir piskoposluk bölgesinin başında bulu özerklikten yararlanan piskopos, kendi bölgesind revlerinden (eğitim ve yönetim) ve papazlardan so
Papazlar. Piskoposlar tarafından seçilip tayin ed piskoposluk bilgesinin hizmetindedirler. Bunlar, ö; memeyi kabul eden erkeklerdir (bunun dışında, Ks birlikte Doğu Kilisesi’nin düzenini uyguladıkları i< evlenebildikleri Kiliseler de vardır). Bu papazlar, yt tayini dışında (bu yetki sadece piskoposlara aittiı kendilerine verdiği tüm yetkileri kullanır, dinî ay: dinî eğitim ve yardımlaşma faaliyetleri düzenler, bölgelerinin ve piskoposluk bölgesinin sorunları ü: çeler üretirler.
Diyakozlar. Kilise dünyasındaki hiyerarşinin oluştururlar. Eski bir geleneğe göre evli erkeklere kurum (diyakozluk) cemaatlere hizmet amacıyla zenlenmiştir. Artık devamlı diyakozluktan söz edi
Laikler. Bunlar, Kilise’nin sayıca en fazla olan ruhban sınıfından sayılmazlar. Kilise’nin fazla etki lumsal düzenlerde küçümsenen bu müminler, XX daki laik toplumlarda Kilise’ye dönük hizmetleri görevlerinde daha itibarlı bir yer kazandılar.
Dinî ayinler. Tanrı’ya adanan resmî ayinlerir lise yöresi ölçeğinde ve düzeyinde örgütlenip dü: ka açık ayinler cumartesi akşamı veya pazar gü yörede oturan Katolikler kilisede toplanırlar. Di: İsa’nın hayatımn önemli dönemeçlerinin kutsam la yayar (doğumu Noel’de, öldükten sonra diriliş kutlanır, vb).
En temel ayin, iki bölümden oluşan pazar ayinic lümde Kitabı Mukaddes’ten parçalar okunur ve yoı ikinci bölümdeyse kudas ve şükran ayinleri g İsa’nın ölümünden hemen önce havarilerine öğrett ayini sırasında Katolikler ekmeği ve şarabı paylaşır İsa’nın anısını canlı tutmak için yapılan bir ayin ı zamanda Katolik tanrıbiliminde İsa’nın güncelleşl mını da taşır. Bu kudas ayini sırasında müminler I nı paylaşırlar; sanki onları takdis eden ruhanî bir g dunu ve kanını alırlar.
Ortodokslar gibi Katolikler de dualarının önerr İsa’nın annesi olan Meryem’e veya dualarım Tanrı bilecek olan diğer azizlere ayırırlar.
162