KURUŞÇEV DÖNEMİ
Stalincilikten kurtulma hareketi, Stalin ölür ölmez başladı. İlk işareti, “Doktorlar Suikastı”nın düzmece bir olay olduğunun açıklanması oldu. Onu Haziran 1953’te, sıradan vatandaşlar kadar, parti seçkinlerinin de çekindikleri gizli polis şefi Lavrenti Beria’nın tutuklanması izledi. Beria gizlice yargılanarak, idam edildi. Stalin’in suçlanması. Stalincilikten kurtulma hareketi, Sovyet yöneticileri arasındaki çekişmeler için patlatıcı işlevi görme potansiyelini taşıyordu; çünkü en üst görevlilerin tümü, Stalin’in suçlarına katılmışlardı. Stalincilikten kurtulma silahını en ustaca kullanan kişi, yeni parti sekreteri Nikita S. Kruşçev oldu. Stalin’e duyduğu kişisel nefreti, atak bir siyasal taktik duygusuyla birleştiren
12 Nisan 1961’de kozmonot Yuriy Cagarin’i uzaya götüren Vostok 1 adlı uzay gemisinin fırlatılışı sırasında çekilmiş bir fotoğraf.
Tarihte ilk insanlı uzay yolculuğu olan bu yolculuk, dünyada büyük yankılar
uyandırırken, olayı
Sovyet teknolojisinin üstünlüğünün bir işareti olarak değerlendiren ABD’de büyük kaygılar yaratmıştır.
Kruşçev, partinin 1956’daki 20. Kongresi’nde Stalin’i “cani bir zorba” olarak suçladı. Bu sözde gizli söylev, çok geçmeden dünyanın her yanında öğrenildi ve dünya komünist hareketinde, bir dönüm noktası oluşturdu. Sözlerine uygun biçimde davranmaya koyulan Kruşçev, milyonlarca tutuklunun çalışma kamplarından serbest bırakılmasını sağladı. Stalin terörünün bunca kurbanının dönüşü, Sovyet toplumunu kalıcı biçimde değiştirdi.
Geri dönen kişilerden biri, Aleksandr Soljenitsin’di. Soljenitsin, 1962’de, zorunlu çalışma kampında yatan sıradan bir işçiyi kısa, abartısız ve dokunaklı bir biçimde betimleyen İvan Denisoviç’in Yaşamında Bir Cün adlı romanını Kruşçev’in desteğiyle bastırmayı başardı. Ama yukarda sözü edilen ikilemler nedeniyle, Kruşçev’in stalincilikten kurtulma hareketi ve genel olarak kültürün özgürleştirilmesi karşısındaki tutumu, hem kararsız, hem de tutarsızdı.
Dış siyaset. Kruşçev’in yönetiminde, Sovyetler Birliği ilk kez, Üçüncü Dünya’da etkili bir rol oynamaya başladı. Kruşçev, sosyalizmin, geleceğin dalgası olduğuna içtenlikle inanmıştı; bağımsızlıklarını yeni kazanan birçok eski sömürgede yöneticilerin benimsedikleri Batı-karşı- tı siyasetler, onun görüşünü doğrular gibi görünüyordu. Ne var ki, uzun vadede düşünüldüğünde, kimin kimi kullandığı pek belli olmadı. Sovyetler Üçüncü Dünya önderlerini kullandılarsa da, onlar da Batı’ya karşı SSCB’yi kullandılar. Sonuçta SSCB kendini, sürdüremeyeceği, dünya ölçeğinde bir rekabetin içinde kilitlenmiş durumda buldu. Kruşçev’in, Küba’daki Castro rejimine desteği, ABD ile SSCB’yi karşı karşıya getiren Küba bunalımına (1962) yol açınca, SSCB geri adım atmak zorunda kaldı.
İç siyaset. Kruşçev’in iç siyaseti, sistemli bir reform gerçekleştirmekten çok, her şeyi olduğu durumda tutma arayışıyla nitelenir. Önemli tasarılarından biri “el değmemiş topraklar” kampanyasıydı. 1923’te uygulamaya konan bu tasarıda, Kazakistan, Batı Sibirya ve Güney Urallar’daki çok büyük işlenmemiş toprakları tarıma açarak, tahıl üretimini artırmak amaç alınmıştı. İlk birkaç yıl başarılı sonuçlar elde edildiyse de, ardından sistemin korkunç sınırlılığı ortaya çıktı: Topraklar aşırı işlendi; toprak aşınması hızla yayıldı ve kaygıya düşen
Nikita Kruşçev’in, 5 Şubat 1956’da Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 20. Kongre’sinde, “Stalin döneminin suçları”nı açığa vurması sırasında çekilmiş bir fotoğrafı. Altı saatlik bu “gizli konuşma”, stalincilikten kurtulma sürecinde, çok önemli bir adım olmuştur.
|
yerel yöneticiler, yıkımın boyutlarını Moskova’daki merkezî yönetimden gizlediler. 1960 yıllarının başında, “el değmemiş topraklar” alanının büyük bölümü, toz fırtınalarıyla kavrulan, ot bitmeyen çorak, kurak bir bölgeye dönüştü.
Kruşçev’in denemeleri, parti ileri gelenlerinden büyük bölümünü de ona düşman etti. 1963’te partiyi ikiye bölerek yarısına sanayinin, öbür yarısına da tarımın sorumluluğunu vermesi gibi tasarıları, görevden alınması eğilimini güçlendirdi. Gerçekten de, parti ileri gelenleri arasındaki bir uzlaşma sonucunda, Ekim 1964’te görevden alındı. Ama görevden alınması, aynı zamanda da, getirmiş olduğu bazı temel ilkelerin başarıya ulaşmasını temsil ediyordu: Yargılanmadı; partiden atılmadı; idam edilmedi; yalnızca bir pansiyona yerleştirilerek, halkın gözünden uzak tutuldu. Bu dönemde yazdığı anıları, yurt dışına kaçırılarak, ölümünden (1971 Jönce yayınlandı.