wiki

LÂMİİ ÇELEBİ

LÂMİt ÇELEBİ; Osmanlılar zamanında yetişmiş
âlim, şâir ve velîlerden. İsmi, Mahmûd bin Osman
bin Ali en-Nakkâş bin İlyâs Lâmiî’dir. Babası Sultan
İkinci Mehmed Hanın ve Sultan İkinci Bâyezîd
Hanın hazîne defterdarlıkları vazifesinde bulunmuş,
dedesi Nakkaş Ali Efendi, Sultan Tîmûr Han
tarafından Semerkand’a götürülmüş, orada nakkâşlık
öğrenmiştir. Lâmiî Çelebi veya Lâmiî diye
meşhûr olmuştur. 1472 (H.877) senesinde Bursa’da
doğdu. 1531 (H.938) senesinde orada vefât etti.
Düzenli bir âile terbiyesi alan Lâmiî Çelebi,
devrinin büyük âlimlerinden olan Molla Ehaveyn’den
ve Molla Muhammed Hasanzâde’den
tefsîr, hadîs, fıkıh ilimlerini öğrendi. Tasavvufa
karşı oldukça ilgi duyup, Nakşîbendiyye yolu büyüklerinden
Seyyid Emir Ahmed Buhârî’nin talebesi
olup, onun sohbetlerinde kemâle geldi.
Fettâh-ı Nişâbûrî’den Hüsn ü Dil’i, Yavuz
Sultan Selîm Han adına tercüme edince 35 akçe
yevmiye ile mükâfâtlandırılmış Ferhâd-nâme’yi
yazınca da kendisine bir köy bağışlanmıştır.
1512’de dört bin akçelik bir vakıf kurdu. Ölünce
dedesi Nakkaş Ali’nin yaptırdığı mescidin avlusuna
gömüldü. Yalnız baş taşı kalan mezarında
girift sülüsle “El-merhûm Şeyh Lâmi’î bin Osman”
yazısı vardır. Nakşibendî tarîkatında şeyhlik
payesi verilmiştir. Bu yüzden Nefehât Tercümesi’nde
kendisine “Hâdimü’l-Fukarâ” demektedir.
Büyük âlim Molla Câmî’nin Şevâhidü’n-Nübüvve’sini
ve bilhassa Nefâhât’ını tercüme ettiği için
zamânında Câmî-i Rûm diye şöhret bulmuştur.
Lâmiî’nin nesri de güzeldir. Cümleleri sâde, kısa
ve canlıdır. Nesir eserlerinde zamânın âdetine
uyup, arada bir şiir de söyler. Tercüme ettiği eserlerde
manzum olanları yine manzum olarak, hattâ
bâzı kere, aynı vezinle Türkçeye çevirmiş ve
bunda da çok başarılı olmuştur. Bu bakımdan, Lâmiî,
Türk edebiyâtının, nesir ve tercüme alanlarında
birinci dereceyi alan güzîde üstadıdır.
Lâmiî’nin eserleri:
1. Şevâhidu’n-Nübüvve li Takviyyet-i Ehli’l-
Fütüvve (1480).
2. Şerh-i Dîbâce-i Gülistan (1505).
3. İbretnâme (1525): Kânûnî Sultan Süleymân
için yazmıştır.
4. Şerefli*! İnsan (1526): Yine Kânûnî’ye ithaftır.
5. Hüsnü Dil Tercümesi: Yavuz Sultan Selim’e
ithaftır.
6. Nefehât Tercemesi.
7. Münâzarât-ı Bahârü Şitâ.
8. Münşeât-ı Mekâtib.9. Muammâ-ı Mir Hüseyin.
10. Maktel-i İmâm Hüseyin.
11. Salâmân ü Ebsâl: Câmî’den tercümedir.
12. Sem ü Pervâne: Ehl-i Şîrâzi’den tercümedir.
13. Gûyu Çevgân.
14. Ferhâtnâme.
15. Vâmıku Azrâ.
16. Kıssa-i Evlâd-ı Câbir.
17. Lugat-i Manzûme: Küçük bir sözlüktür.
18. Risâle-i Bâl.
19. Şehrengiz-i Burûsa: Bursa’yı ve şâirliğin
özelliğini anlatan eserdir.
20. Dîvân: Dîvân’ında 3 tevhid, 1 mirâciyye,
2 na’t, 1 Eshâb hakkında methiyye, Birinci Selim
ve Kânûnî’ye yazılmış 28 kasîde, 3 terci-i bend,
şehzâdeler hakkında 3 mersiyye, 5 tezkiye, hazâna
dâir 1 terci-i bend, 1 müsebba, 65 murabba, 1
muhammes, 1 şerh, 135 gazel, 12 kıt’a, 16 târih ve
4 muammâ ile lügatlar vardır.
Lâmi’î’nin eserlerinin sayısı 40’ı bulmaktadır.
Lâmiî’den:
Senin gitmez başından bû havâlar,
Dimağın cümle toprak dolmayınca.
Bu sergerdanlığın pâyânı yokdur,
Vücûdün serteser hâk olmayınca.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir