îslâmiyette Câmi ve Mescidlerin ehemmiyeti büyük olduğu içindir ki, Medinelüerin Akabe’de Peygamberimize bey’at edip Medine’ye döndükleri zaman, ilk işleri, mahalle Mescidleri yakmak olmuştu.
Nitekim, Peygamberimiz, Kubâ’dan Medine’ye gelirken, Benî Sâlim mahallesi Mescidine uğramış, Cuma Namazını da, bu Mescidde bizzat kıl-dırmıştı (9).
Ebû Ümâme Es’ad b. Zürâre de, iki yetim çocuğa âit hurma kurutma yerinin bir tarafını duvarla çevirerek Mescid hâline koymuştu.
Bu Mescidin üzeri, örtülü değildi.
Kıblesi, Beytü’l-Makdîs’e doğru idi.
Es’ad b. Zürâre, Peygamberimiz Medine’ye gelmeden önce, burada arkadaşları ile birlikte toplanır ve Namaz kılarlardı (10).
Kendisinin, burada Müslümanlarla birlikte toplanıp Cuma Namazım kıldığı da, rivâyet edüir (11).
Abdurrahman b. Kâ’b der ki : «Babam KâVm gözleri görmez olduktan sonra, onu, ben yederdim.
Cuma Namazına götürürken, ne zaman Ezân-ı işitse, Es’ad b. Zürâre için Allâh’m rahmet ve mağf iretini dilerdi.
(Babacığım! Sen, Cuma Ezânını işittiğin zaman, ne diye Ebû Ümâ-me’ye Allâh’m rahmet ve mağfiretini diliyorsun?) dedim.
Bana : (Oğulcuğum! Medine’de Nakîül Hadamât’taki Beyâza oğullarının kara taşlığında bizi ilk toplayan ve Cuma Namazım kıldıran kişi idi o!) dedi.
(O zaman, siz, kaç kişi idiniz?) dedim.
(40 kişi idik!) dedi.» (12).
Es’ad b. Zürâre, Medine’ye Kur’ân ve din öğretmeni olarak gönderilen Mus’ab b. Ümeyr’in Medine’ye gelişinden önce bu Mescidde Namaz kılmış, geldikten sonra da, onunla birlikte Namaz kılmağa devâm etmişti (13).
Peygamberimiz de, Medine’ye geldikten sonra burada Namaz kılardı (14).
Ensâr’dan Zeyd b. Sâbit’in annesi Nevâr hâtunun görgüye dayanan ifâdesine göre, Peygamberimiz Medine’ye gelmeden önce, Es’ad b. Zürâre, yaptığı Mescidinde Müslümanlarla birlikte beş vakit Namazlarım kılarlardı. Medine’ye geldiği zaman,, Peygamberimiz de, bu Mescidde Namaz kılmış ve bu günkü Mescidini de, orada yapmıştır (15)
Es’ad b. Zürâre’nin Mescid edindiği yer, Sehl ve Süheyl adındaki iki yetim çocuğa âit hurma kurutma yerinin bir parçası idi.
Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanların Kubâ’ya indikleri zaman, ilk işleri de, orada bir Mescid yapmak ve Ebû Huzeyfe’nin âzadlı-sı Sâlim’in arkasında Namazlarım kılmak olmuştu. (Belâzürî – Ensâb, c.
l,s.264).
Kasvâ’nm Mescid-i Nebevi Arsasına Çökmesi ve Mescid Arsasının Satın Alınması :
Peygamberimiz, devesi Kasvâ’ya binip Kubâ’dan Medine içine doğru ilerlediği ve bugünkü Mescidin bulunduğu yere geldiği zaman, Kasvâ çökmüş, Peygamberimiz de : «tnşaallâh, menzilimiz, burasıdır!» demişti (16).
Peygamberimiz, devesinin çöktüğü hurma kurutma yerinin kime âid olduğunu sordu.
Muâz b. Afra : (Yâ Resûlallâh! Orası, Amr’m oğullan Sehl ve Süheyl’indir. Onlar, iki yetim çocukturlar. Benim yanmada ve himâyemde-dirler!» dedi (17).
Bu yetimlerin, Es’ad b. Zürâre’nin (18), Ebû Eyyûb-i Ensâri’nin himâyesi altında bulunduğu da, rivâyet edilir (19).
Peygamberimiz, bu hurma kurutma yerini Mescid yapmak üzere satın almak isteyince, Es’ad b. Zürâre veyâ Muâz b. Afrâ veyâ Ebû Eyyûb-i Ensârî, yetimlere arsanm bedelini kendileri ödeyip arsayı Peygamberimize hediye etmek istedilerse de, Peygamberimiz, buna yanaşmadı (20).
Peygamberimiz, Sehl ve Süheyl’i çağırttı. Mescid yapılmak üzere hurma kurutma yerlerini onlardan satm almak istedi.
«Bu arsanızın bedelini bana söyleyiniz de, ödeyeyim?» dedi.
Gençler : «Vallâhi olmaz! Yâ Resûlallâh! Biz, onun bedelini, ancak Allâh’dan isteriz.
Biz, onu Sana Allâh rızâsı için bağışlarız!» dediler.
Peygamberimiz, arsayı bu şekilde almağa yanaşmadı (21). Peygamberimiz, Sehl ve Süheyl’in mensub bulunduğu Neccar oğullarına haber gönderdi ı
Onlar, yanlarında Sehl ve Süheyl olduğu hâlde, geldUer. Peygamberimiz, onlara : «Ey Neccar oğullan! Arsanızın bedelini bana söyleyiniz de, ödeyeyim!» dedi.
Neccar oğullan, onu satmaktan kaçındılar ve : «Yâ Resûlâllâh! Vallâhi, olmaz!
Biz, onun bedelini Allâh’dan başkasından istemeyiz!» dedUer. Peygamberimiz de, arsayı bedelsiz olarak almağa yanaşmadı (22). Bunun üzerine, arsa sahipleri, arsalarının bedeli olan 10 dinan (altım) almak zorunda kaldılar.
Bunu da, Peygamberimizin emriyle Hz. Ebû Bekir onlara hemen ödedi (23).
Medine’li Müslümanlar, arazîlerinin fazlalarım da, Peygamberimize bağışladılar ve hattâ : «Yâ Resûlallâh! İstersen, evlerimizi de, al!» dediler.. Peygamberimiz, onlara : «Evlerinizin hayrım görünüz!» dedi (24).
17) ‘Pbn-I ishak, lbn-1 Hişam – Sîre, c. 1-2, s. 469, Taberî – Tarih, c. 2, s. 256, İbn-i Esîr -Elk&mil, c. 2, s. 52, lbn-1 Seyyid – Uyûn, c. 1, s. 195.
(18) Ibn-l Sa’d – Yabakart, c. 1, s. 239, Buhârî – Sahih, c. 4, s. 258, Belâzürî – Fütûh, c. 1, s. 5.
(19) Semhûdî – Vefâ, c. 1, s. 229, 233, Hafebî – İnsan, c. 2, s. 70.
(20) lbn-1 Sa’d – Tabakat, c. 1, s. 239, Belâzürî – Fötûh, c. 1, s. 5, ibn-i Esir • Elkâmll, c.
2, s. 52, lbn-1 Seyyid – Uyûn, c. 1, s. 195, 196, Semhûdî – Vefâ, c. 1, s. 229-233, Ha-lebî – İnsan, c. 2, s. 70. >
(21) Ibn-l Sa’d – Tabakat, c. 1, s. 239, 240, Buhârî – Sahih, c. 4, s. 258, Halebl-lnsan, c. 2, s. 70.
(22) iMüsJlm – Sahih, c. 2, s. 6S, Buhârî – Sahih, c. 1, s. 111, EbO Dâvûd – Sönen, c. 1, s.
107, Taberî – Tarih, c. 2, s. 256, İbn-i Hazm – Cevâmî, s. 95, Sûheylî-fiavd, c. 2, s. 12, ibn-i Mâce – Sünen, c. 1, s. 245.