MÜFESSİR; Kur’ân-ı kerîmi tefsir eden yüksek din âlimi. Tefsir, beyân etmek ve keşf etmek demektir; bildirmek ve açıklamaktır (Bkz. Tefsir). Kur’ân-ı kerîmin mânâsını anlayap, beyân eden, açıklayan din âlimine “müfessir” (tefsir âlimi) denir. Müfessir denilen din âlimi, Kur’ân-ı kerîmin tercümesini yapan, tefsir kitabı yazan demek değildir. Müfessir, kelâm-ı İlâhîden, murâd-ı İlâhîyi anlayandır. Yâni Allahü teâlânın sözünden, muradının maksadının ne demek olduğunu anlayıp açıklayandır.
Müfessir olabilmek için yirmi ana ilmi iyi öğrenmek lâzımdır. Bunların sekizi yüksek din ilimleridir ki, bunlar; tefsir, kelâm ve usûl-i kelâm, hadis, usûl-i hadis, fıkıh, usûl-i fıkıh, tasavvuf yâni ahlâk ilimleridir. Bu sekiz yüksek din bilgisini öğrenebilmek için lâzım olan âlet ilimleri on ikidir. Bunlar; sarf, iştikâk, nahv, kitâbet, iştikâk-ı kebîr, lügat, metn-i lügat, beyân, me’ânî, bedî’, belâgat ve inşâ ilimleridir. Din bilgileri, böylece yirmi olmaktadır. Bu ilimler, kollan ile beraber sekseni bulmaktadır. Resûlullah efendimizin vefâtından sonra, Eshâb-ı kirâmm her biri, Kur’ân-ı kerîmin mânâsını kendilerinden sonrakilere anlatmışlar, açıklamışlardır. Eshâbın hepsi müfessirdir. Fakat Peygamberimizin amcası hazret-i Abbas’ın oğlu Abdullah, hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer, hazret-i Osman, hazret-i Ali, Übey bin Ka’b, Abdullah ibni Mes’ûd, Ebû Hüreyre, Abdullah bin Amr ibni Âs, Abdullah ibni Ömer, Abdullah ibni Zübeyr radıyallahü anhüm, Eshâbın tefsir konusunda önde gelenleridir. Eshâb-ı kirâmm bildirdiği ve nakil yolu ile rivâyet edilerek nesilden nesile ulaşan tefsir bilgileri, hiç değiştirilmeden, bozulmadan müfessir- ler vâsıtasıyla zamanımıza kadar ulaşmıştır. Çeşitli İslâm ülkelerinde yetişen müfessirler sayılamayacak kadar çoktur. Bunların en meşhurlarından bazıları; İmâm-ı A’zam, İmâm-ı Şâfiî, İmâm-ı Mâlik ve İmâm-ı Ahmed bin Hanbel… gibi mezhep sâhipleri, İmâm-ı Gazâlî, İmâm-ı Süyûtî, Nec- meddin Ömer-i Nesefı, Fahreddîn-i Râzî, Kâdı Beydâvî, Seyyid Şerîf Cürcânî, Osmanlı şeyhülislâmlarından Ahmed ibni Kemâl Paşa, Ebüs- sü’ûd Efendi, Senâullah-ı Dehlevî, Molla Hüsrev, Molla Gürânî gibi müfessirlerdir.